๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Mart 2010, 15:09:52



Konu Başlığı: Peygamberimiz as ın Hayber den Medine ye yönelişi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Mart 2010, 15:09:52
Peygamberimiz Aleyhisselamın Hayber´den Medine´ye Yönelişi


Peygamberimiz Aleyhisselam; Hayber, Fedek, Vâdi´l-kurâ ve Teymâ Yahudilerinin işlerinden boşaldıktan sonra, alınmış olan ganimetlerle Medine yolunu tuttu.[96]

Medine´ye yaklaştı. Sabah namazından biraz önceye kadar, bütün gece yola devam etti.

Dinlenmek için bir yerde konaklayıp:

"Sabah namazı vaktimizi gözIeriyle-bizim için-kollayacak (uyumayacak) elverişli ve koruyucu kim var? [97] Belki biz uyuyup kalabiliriz" buyurdu. [98]

Bilal-i Habeşî:

"Ben varım yâ Rasûlallah!" dedi. [99]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam da, mücahidler de, başlarını yere koyup uyudular. [100]

Bilal-ı Habeşî, namaz kılmaya durup, Yüce Allah´ın dilediği kadar namaz kıldı. Sonra, çökmüş deve sine dayanarak sabah namazı vaktini gözlemeye başladı.[101]

Hz. Ebu Bekir, vakit vakit:

"Ey Bilal! Gözlerine sahip ol! Sakın uyuyup kalma hâ!" diyordu.

Bilal-i Habeşî der ki:

"Abama bürünmüş, dizlerimi dikmiş, iki elimi kavuşturup oturmuş, sabah namazı vaktini gözlemeye başlamıştım.

Yanımı ne zaman yere koyduğumu, nasıl uyukladığımı pek bilemiyorum!

Halkın:

´İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn!´ diye okuduklarını işitmedikçe, [102] güneşin sıcaklığını duymadıkça, uyanamadım ! [103]

İlk uyanan ve telaşlanan da, Resûlullah Aleyhisselam oldu[104] ve:

´Ey Bilal! Nedir bu yaptığın bize?!´ diye sitem etti. [105]

´Babam, anam sana feda olsun yâ Rasûlallah! Senin ruhunu tutan, bırakmayan Kudret, benim de ruhumu tuttu, bırakmadı!´ dedim.[106]

Resûlullah Aleyhisselam gülümsedi[107] ve:

´Doğru söyledin!´ buyurdu. [108]

Ashab, beni dillediler durdular.

Bu hususta onların bana en katı ve sert davrananı da, Ebu Bekir´di.

Halkın beni en hafif kınayanı ise, Resûlullah Aleyhisselamdı. [109]

Uyukladığımız vadiden yürünerek çıkılınca, Resûlullah Aleyhisselam:

´Burası, şeytanların eğleştiği birvadidir! [110] Haceti olanlar, hacetini gidersin!´ buyurdu.

Halk, ağaçların altlarına dağıldılar. [111]

Resûlullah Aleyhisselam, devesini çöktürüp abdest aldı.

Halk da, abdest aldılar. [112]

Resûlullah Aleyhisselam:

´Ey Bilal! İlk ezanı oku!´ buyurdu.

Seferlerin hepsinde böyle yapardım.

Ezanı okuduğum zaman, halk toplandı.

Resûlullah Aleyhisselam, onlara:

´Sabah namazının sünnetini kılınız!´ buyurdu.

Halk, sünneti kıldılar. Sonra, bana:

´Ey Bilal! Kamet getir!1 buyurdu.

Kamet getirdim.

Resûlullah Aleyhisselam, öne geçip halka namaz kıldırdı.

Namaz kılarken, insan, güneşin sıcağından, alnının terini silecek dereceye gelmişti.

Resûlullah Aleyhisselam, selam verince, cemaate yöneldi ve:

´Bizim ruhlarımız, Allah´ın Kudret avucundadır!

İsterse onu tutar, alıkor. Buna, bunu yapmaya, O en lâyıktır.

Ruhlarımızı bize geri çevirdiği zaman, bizim için, namazımızı kılmak mümkün olur. [113]

Herhangi biriniz uyur veya unutur da namazını geçirirse, onu nasıl vaktinde kılıyor idiyse, yine öylece kılsın, kaza etsin! [114] Çünkü, Yüce Allah ´Beni anmak için, namaz kıl!´ buyurmuştur´ dedi ." [115]

Bundan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselam, Hz. Ebu Bekir´e dönüp:

"Şeytan Bilal´e geldi. O sırada, Bilal namaz kılıyordu.

Onu yanının üzerine yatırdı. Uyuyuncaya kadar, kendisini, çocuk tıpışlar gibi tıpışlamaktan geri dur madı!" buyurdu.

Sonra da, Bilal-i Habeşî´yi yanına çağırdı.

Ona, başından geçeni sordu.

Bilal-i Habeşî de, Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Ebu Bekir´e haber verdiği gibi haberverdi.[116]

Hz. Ebu Bekir, Peygamberimiz Aleyhisselama:

"Senin Resûlullah olduğuna şehadet ederim!" dedi. [117]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Medine´ye girerken:

"Bizler, Rabbimize yönelici; günahlarımızdan tevbe, Rabbimize kulluk edici olarak dönüyoruz!" diy erek dua etti.

Müslümanlarda, Medine´ye varıp ininceye kadar, bunu tekrarlamaktan geri durmadılar. [118]




[96] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 353 Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711, Taberî, Târih, c. 3, s. 96, İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163.

[97] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.

[98] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 711.

[99] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355 Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.

[100] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.

[101] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsanu´l-uyûn, c. 2, s. 775.

[102] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.

[103] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.

[104] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 213, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 775.

[105] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 213.

[106] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 213.

[107] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 776.

[108] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 776.

[109] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711, 712.

[110] İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163.

[111] Vâkıdî, Megâzî, c. 2,5.711, 712.

[112] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355.

[113] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712.

[114] İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163.

[115] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 213.

[116] İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 163, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 776.

[117] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 776.

[118] İbn Sa´d.Tabakâtü´l-kübrâ, c. 8, s. 123,124, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 58.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/144-147.