๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 11 Mart 2010, 12:45:01



Konu Başlığı: Peygamberimiz as ın birinci Fetih hutbesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 11 Mart 2010, 12:45:01
Peygamberimiz Aleyhisselamın Birinci Fetih Hutbesi



Peygamberimiz Aleyhisselam, üç kere tekbir getirdikten sonra:[913]

"Hamd, Allah´a mahsustur.[914] Allah´tan başka ilah yoktur. Yalnız O vardır. O´nun hiçbir eşi, ortağı yoktur![915]

O, va´dini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Toplanan düşmanları, tek başına, bozguna uğrattı!

İyi biliniz ki;[916] Cahiliye çağına ait olup,[917] övünme vesilesi edinilegelen herşey, kan, mal dâvaları... bunların hepsi, şu ayaklarımın altında kalmış, kaldırılmıştır!

Ancak, Beytullah perdedariığı (hicâbe) hizmeti ile hacılara su dağıtma (sikâye) hizmeti, bunun dışındadır.[918]

Eski kan dâvaları kaldırılmış olmakla birlikte, bundan sonra bir cinayet vuku bulacak olursa, bilesiniz ki:

Kamçı ve sopa ile yapılan ve yarı kasıtlı sayılan hata cinayetine ağır diyet ödenmesi gerekir ki, bu da, içlerinden kırkının karınlarında yavruları bulunmak şartıyla, yüz devedir.[919]

Ey Kureyş cemaati![920] Muhakkak ki, Allah, Cahiliye gururunu, Cahiliye atalarıyla (soy soplanyla) övünüp büyüklenmeyi sizden kaldırmıştır!

Bütün insanlar[921] Âdem´den,[922] Âdem de topraktan yaratı İm ışür.[923]

İnsanlar iki kısım, iki sınıftır.

Bir kısmı mü´min ve müttakîdir; Allah katında değerli ve şereflidir.

Diğer kısmı ise azgındır, yaramazdır. Bunlar, Allah katında da değersiz ve şerefsizdir![924]

Nitekim, Yüce Allah:[925]

´Ey insanlar! Gerçekten, Biz, sizi bir erkekle bir kadından yarattık.

Birbirinizle tanışasınız diye, sizi büyük büyük topluluklara, küçük küçük kabilelere ayırdık.

Şüphe yok ki, sizin Allah katında en değerliniz, en şerefliniz, Allahtan en çok sakınanınızdır.

Allah herşeyi hakkıyla Bilen, herşeyden haberdar olandır!´[926] buyuruyor.

Ey Kureyş cemaati![927] Ey Mekkeliler![928] Ne dersiniz?[929]

Şimdi, hakkınızda benim ne yapacağımı sanırsınız?" diye sordu.

Kureyşîler

"Biz, senin hayır ve iyilik yapacağını sanır ve ´Sen hayır yapacaksın!´ deriz.

Sen, kerem ve iyilik sahibi bir kardeş; kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun![930]

Gücün yetti, iyi davran!" dediler.[931]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Benim halimle sizin haliniz, Yusuf (Aleyhisselam)ın kardeşlerine dediği gibi olacaktır.[932]

Yusuf (Aleyhisselam)ın kardeşlerine dediği gibi, ben de:

´Size bugün hiçbir başa kakma ve ayıplama yoktur! Allah sizi yarlıgasın! O, Esirgeyicilerin En Esirgeyicisidir!´ [Yusuf: 92] diyorum.[933] Gidiniz! Sizler, azad ve serbestsiniz!" buyurdu.[934]

Yüce Allah o Kureyş müşriklerini eline düşürmüş, kendisine boyun eğdirmiş iken Peygamberimiz Aleyhisselam böylece onları bağışlamış, azadlamış, serbest bırakmıştır.

Bunun içindir ki, Mekkelilere "Tulekâ=Azadlanmışlar" adı vehimiştir.[935]

Mekke fethedilip Peygamberimiz Aleyhisselam Kureyşîlerden Safvan b. Ümeyye´ye, Ebu Sütyan b. Harb´e, Haris b. Hişam´a haber saldığı gün, Hz. Ömer, kendi kendine:

"Allah onlara hakim olma fırsatını bize vermiş bulunuyor. Onların yapmış oldukları kötülükleri anlatayım, başlarına kakayım!" demişti.

Peygamberimiz Aleyhisselam onlara söylediklerini söyleyince, Hz. Ömer

"Benden istemeyerek sâdır olan sözden pişmanlık duydum ve Resûlullah Aleyhisselamdan utandım!" demiştir.[936]



[913] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 185.

[914] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 835, Abdurrezzak, Musannef, c. 9, s. 281, Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 1 60, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 11, c. 3, s. 410, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 2, s. 121,İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 878, Nesâf, Sünen, c. 78, s. 42.

[915] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, Abdurrezzak, Musannef, c. 9, s. 282, Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 159, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 410, Ebu Dâvud, c. 4, s. 185, Taberî, TânTı, c. 3, s. 120, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 252.

[916] İbn İshak, İbn Hişam , c. 4, s. 54, Vâkıdî, c. 2, s. 835, Abdumezzak, c. 9, s. 281, Ebu Ubeyd, s. 159,160, Ezrakî, c. 2, s. 121, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 11, c. 3, s. 410, Ebu Dâvud, c. 4, s. 185, İbn Mâce, c.2, s. 878, Nesâf, c. 8, s. 41, 42, Taberî, c. 3, s:. 120.

[917] Vâkıdî, c.2, s. 835, Abdurrezzak, c. 9, s. 281, Ebu Ubeyd, s. 1 59, Ezrakî, c. 1, s. 11 4, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 11 , c. 3, s. 410, İbn Mâce, c. 2, s:. 8785.

[918] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, Vâkıdî, c. 2, s. 835, 836, Abdurrezzak, c. 9, s. 282, Ezrakî, c. 1, s. 114, c. 2, s. 121, Ebu Ubeyd, s. 159, 160, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 11, c. 3, s. 410, İbn Mâce, c.2, s. 878, Taberî, c. 3, s. 120, İbn Haldun, c. 2,ks. 2, s. 45.

[919] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, Vâkıdî.c. 2, s. 836, Abdurrezzak, c. 9, s. 282, Ebu Ubeyd, s. 160, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 11, c. 3, s. 410, Ezrakî, c. 2, s. 1 21, Ebu Dâvud, c. 4, s. 185,195, İbn Mâce, c. 2, s. 877, 878, Nesâf, c. 8, s. 41,42.

[920] "Ey insanlar!" diye de rivayet edilmiştir (Tirmizî, c. 5, s. 389).

[921] "Hepiniz," diye de rivayet edilmiştir (Vâkıdî, c. 2, s. 836).

[922] Âdem oğullarıdır (İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 143, Tirmizî, c. 5, s. 389).

[923] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, İbn Sa´d, Tabakât, c.2, s. 1 43, Ezrakî, c. 2, s. 121, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 389, Taberî, c. 3, s. 120, İbn Kayyım, c. 2, s. 184, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 301, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks.2, s. 45.

[924] Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 389, Zemahşerf, Keşşaf, c. 3, s. 569, Neseff, Medârik, c. 4, s. 173.

[925] Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 389, Ebu´l-Fidâ, Tefsir, c. 4, s. 218.

[926] Hucurât: 14, İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 54, 55, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 389, Taberî, Târih, c. 3, s. 120, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 301, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 184, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 45.

[927] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55, Taberî, c. 3, s. 120, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 252, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 301, İbn Kayyım, c. 2, s. 1 84, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 45.

[928] Taberî, c. 3, s. 1 20, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 45.

[929] Vâkıdî, c. 2, s. 835, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 2, s. 1 21.

[930] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55, Vâkıdî, c. 2, s. 835, Ezrakî, c. 2, s. 121, Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 47, Taberî, c. 3, s. 120, İbn Esîr, c.2, s. 252, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 301, İbn Kayy,m, c. 2, s. 184, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 45.

[931] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55, Vâkıdî, c. 2, s. 835, Ezrakî, c. 2, s. 121, Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 47, Taberî, c. 3, s. 120, İbn Esîr, c.2, s. 252, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 301, İbn Kayy,m, c. 2, s. 184, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 45.

[932] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 142.

[933] Vâkıdî, c. 2, s. 835, İbn Sa´d, c. 2, s. 142, Ezrakî, c.2, s. 121, Belâzurî, c. 1, s. 47, İbn Kayyım , c. 2, s. 1 84.

[934] İbn İsha k, İb n H işam, c. 4, s. 55, Taberî, c. 3, s. 120, İbn S eyyid, U yûnu´ l-eser, c. 2, s. 178, Kastalâni, M evâhi bü´l-le dün-niye, c. 1, s. 201.

[935] Taberî, c. 3, s. 1 20, İbn Esîr, c. 2, s. 252.

[936] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 141, 142.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/424-427.