Konu Başlığı: Nübüvvetin Peygamberliğin Beş Devresi Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ocak 2010, 13:55:03 Nübüvvetin (Peygamberliğin) Beş Devresi, Davet ve İcabet Ümmetleri Davetin beş devresi olup, birinci devresi; nübüvvet (peygamberlik) devresidir. Davetin ikinci devresi; en yakın hısım ve akrabayı, âhiret azabıyla korkutup uyarma devresidir. Davetin üçüncü devresi; kendi kavmini âhiret azabıyla korkutup uyarma devresidir. Davetin dördüncü devresi; kendilerine daha önce âhiret azabıyla korkutup uyarıcı gelmemiş bulu nan bütün Arap kavimlerini âhiret azabıyla korkutup uyarma devresidir. Davetin beşinci devresi; zamanın sonuna kadar, cinlerden ve insanlardan, kendilerine davet erişe bilecek olanları âhiret azabıyla korkutup uyarma devresidir.[729] Ümmet; bir dinde veya bir zamanda, ya da bir yerde toplanmış olan her topluluğa denir.[730]Ümmet kelimesi, yalnız insan toplulukları için değil, yerde yürüyen hayvanlar, iki kanadıyla uçan kuşlar için de kullanılmıştır.[731] Mütercim Âsim Efendi de, Kamus tercemesinde şöyle der "Ümmet; kendilerine peygamber gönderilen cemaata denir; gerek iman eylesinler, (onlara) ümmet-i icabet ıtlak olunur; gerek iman eylem esinler ki (onlara) ümmet-i davet ıtlak olunur ve her kabileden bir cemaata denir ve hayvan cinsine denir."[732] Kâfirler ümmet-i icabet değil, ümmet-i davettirler.[733] Peygamberimiz Aleyhiselam, yalnız Araplara değil, bütün insanlara peygamber olarak gönder-ilmiştir.[734] Peygamberimiz (a.s.); Abdulmuttalib oğullarına yaptığı ilk hitabında da: "Ey Abdulmuttalib oğulları![735] Ben, özel olarak size, genel olarak da bütün insanlara peygamber gönderildim!" buyurmuştur.[736] Ehl-i Kitab olan Yahudilerin ve Hıristiyanların da, Peygamberimiz Muhammed (a.s.)ın risalet ve daveti dışında kalmadıkları da, Kur´ân-ı Kerîm´de şöyle açıklanmıştır "Ey Ehl-i Kitab! Peygamberlerin arası kesildiği bir zamanda, size (gerçekleri) apaçık söyleyip duran resûlümüz gelmiştir. Tâ ki ´Bize ne bir rahmet müjdecisi, ne de bir azap habercisi gelmedi1 (demenize meydan kalmasın!) İşte, size rahmet müjdecisi de, azap habercisi de geldi artık! Allah, herşeye hakkıyla kadirdir!"[737] Bunun içindir ki, Peygamberimiz (a.s.); Hıristiyan olan Rum kralı Herakliyus´a gönderdiği mektupta: "...Ben, seni İslâm davetiyle Müslümanlığa davet ediyorum! Müslüman ol, selameti bul da, Allah sana ecir ve mükâfatını iki kat versin! Eğer bu davetimi kabul etmezsen, yoksul çiftçilerin, teb´an olan bütün halkın günahı senin boynuna olsun!" ´De ki: ´Ey Kitaplılar! Geliniz: Aramızda ve aranızda eşit ve ortak olan bir kelimede birleşelim de, Allah´tan başkasına tapmayalım, O´na hiçbir şeyi eş, ortak tutmayalım. Allah´ı bırakıp da birbirimizi rab tanımayalım!´ Buna rağmen, onlar bu davetten yüz çevirirlerse, ´Siz şahit olunuz ki: Bizler, muhakkak, Müslümanlarız! deyiniz! [Âl-i İmrân: 64] buyurmuştur."[738] Nübüvvetin ilk üç yıllık devresi, halkı İslâmiyete gizlice davetle geçmiş;[739] Peygamberimiz (a.s.) bu üç yıllık devrede Bir ve şeriksiz olan Yüce Allah´a iman ve ibadete, kendisinin de Allah´ın kulu ve resûlü olduğunu tasdike ve putlara tapmaktan vazgeçmeye halkı gizlice davetle meşgul o I muştur.[740] Şiryandan Peygamberimiz (a.s.)ın,[741] bir yandan da Hz. Ebu Bekir´in, yanına gelenleri Allah´a imana ve İslâmiyete daveti neticesinde,[742] erkeklerden kadınlardan birçok insan İslâmiyete gir miş, İslâmiyet Mekke´de halk arasında konuşulur olmuştu.[743] [731] En´âm: 38. [732] Mütercim Asım Efendi, Kamûsu´l-muhit Tercemesi, c. 3, s. 394. [733] Ebu´l-Beka, Külliyyat, s. 73. [734] A´râf 158, Sebe: 28. [735] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 159, Taberî, Târih, c . 2, s. 217, Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 8, s. 302. [736] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.1 ,s. 159, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 119, Taberî, Târih, c. 2, s. 217-218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61 , Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 8, s. 302. [737] Mâide: 19. [738] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 346, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 263, Buhâri, Sahih, c. 1, s. 6, c. 4, s. 4-5, c. 5,s. 169, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1396, Ebu Ubeyde, Kitâbu´l-emvâl, s. 34, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 77, Taberî, Târih, c. 3, s. 87, EbuNuaym, Delâil, c. 2, s. 345-346, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vetâ, c. 2, s. 724, İbn Kayyım, Zâdu´l-m ead, c. 3, s. 71, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 261, İbn Haldun, Târih, c. 2, s. ks. 2, s. 36, Kastalani, Mevâhibu´l-ledünniye, c. 1 , s. 290, Diyarbekrî, Hamis, c. 2, s. 35,Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 2, s. 121, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 261. [739] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 280, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 199, Belâzuri, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 116, Yâkubî,Târih, c. 2, s. 24, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 265, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 35, Ebu´l-Ferecİbn Cevzî, el-Vetâ, c. 1, s. 181, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 60, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 1, s. 34, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye,c. 3, s. 37, Kastalani, Mevâhib, c. 1, s. 60, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 1, s. 456. [740] İbn Sa´d, Tabakât, c. 4, s. 94, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 248, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 161,1 73, İbn Abdilberr,İstiâb, c. 2, s. 423-424, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 97-98, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 32-33. [741] İbn Sa´d, Tabak âtü´l-kübrâ, c. 1, s. 199, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 11 5, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 181 ,İbn Esîr, Kâm il, c. 2, s. 60, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 98-99. [742] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 1, s. 266-267, Taberî, Târih, c. 2, s.215, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c.2, s.1 65, Muhibbül-Taberî, Rıyâdu´n-nadrâ, c. 1, s. 77, İbn Esîr,Kâmil, c. 2,s. 59, Usdu´l-gâbe, c. 3, s. 585, İbn Seyyid,Uyun, c. 1, s. 94, Zehebî, Târîhu´l-İslâm, s. 138, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 29. [743] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 1, s. 280, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 175, İbn E sfr, Kâmil, c. 2, s. 59, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c.1,s.98. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 1/254-256. |