Konu Başlığı: Müşriklere Karşı Dârül Erkamdan Sert Bir Yürüyüş Gönderen: Sümeyye üzerinde 29 Ocak 2010, 22:43:20 Müşriklere Karşı Dârü´l-Erkam´dan Sert Bir Yürüyüş Gösterisi Hz. Ömer der ki: "Müslüman olduğum ve Peygamber (a.s.)la ashabının da müşriklerden gizlendikleri sıra-da:[126] ´Yâ Rasûlallah! Biz, ister ölü, ister diri olalım;[127] hak üzere değil miyiz?1 dedim. Resûlullah (a.s.): ´Evet![128] Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah´a yemin ederim ki; siz, ister ölü olunuz, ister diri olunuz,[129] hiç şüphesiz hak üzeresiniz!1 buyurdu.[130] Bunun üzerine: ´Yâ Rasûlallah! Biz hak üzere bulunduğumuza, onlar bâtıl üzere olduklarına göre, biz ne diye dini mizi gizliyoruz?![131] Vallahi, biz İslâmiyet] küfre karşı açıklamaya daha haklı, daha lâyıkız! Allah´ın dini Mekke´de muhakkak üstün gelecektir! Kavmimiz bize karşı taşkınlık etmek isterlerse, kendileriyle çarpışırız. İnsaflı davranmak isterlerse, onu da kabul ederiz!´ dedim.[132] Resûlullah (a.s.): ´Biz, sayıca çok azız!´ buyurunca: ´Seni hak din ve Kitab ile peygamber gönderen Allah´a yemin ederim ki;[133] hiç çekinmeden, kork madan,[134] oturup İslâm inanç esaslarını açıklamadığım bir küfür meclisi kaim ayacaktır![135] Seni hak din ve Kitab ile peygamber gönderen Allah´a yemin ederim ki; biz muhakkak ortaya çıka cağız!1 dedim.[136] İki saf halinde çıktık. Saflardan birinin başında Hamza, diğer safın başında ben vardım.[137] Sert adımlarla, yerin topraklarını un gibi tozuta tozuta,[138] Mescid-i Haram´a girdik. Kureyş müşrikleri bir bana, bir Hamzaya bakıyorlardı. Onlar, o gün, bir benzerine daha uğramadıkları hüzün ve kedere uğradılar. O zaman, Resûlullah (a.s.), bana: ´Hak ile bâtılı ayırdı!´ diye, ´Faruk´ adını verdi."[139] [126] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 21. [127] Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 242, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu´n-nadrâ, c. 1, s. 246, 256, Diyarbekrî, Hamis, c. 1 ,s. 296, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 21-22, Zürkânî, Mevâhibu´l-ledünniye Şerhi, c. 1 , s. 275. [128] Ebu Nuaym , c. 1, s. 242, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 246, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 180, Diyarbekrî, c. 1, s. 296, Halebî, c.1, s. 21, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 275. [129] Ebu Muaym, c. 1, s. 242, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 246, Diyarbekrî, c. 1, s. 296, Halebî, c. 2, s. 22, Zürkânî, c. 1, s. 275. [130] EbuNuaym,c.1 ,s.242, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 246, Zehebî, s. 180,Diyarbekrî ,c.1 ,s.296, Halebî, c.2, s.22,Zürkânî, c. 1,5.275. [131] Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 246, 256, Diyarbekrî, c. 1 , s. 296, Zürkânî, c. 1, s. 275. [132] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 150. [133] Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 246, 256, Diyarbekrî, c. 1 , s. 296, Halebî, c. 2, s. 22, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 275. [134] Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 256, Halebî, c. 2, s. 22. [135] Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 256, Diyarbekrî, c. 1, s. 296, Halebî, c. 2, s. 22. [136] Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 242, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 246, Halebî, c. 2, s. 22. [137] E bu N uaym, D elâi lü´n-nübü we, c. 1, s. 242, M u hibbü t-Taberî, R ı yâdu "n-n adrâ, c. 1, s. 246, Zehebî, T ârfhu´l -i si âm, s. 180, Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 296, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 22, Zürkânî, Mevâhibu´l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 275. [138] Ebu Muaym, c. 1, s. 242, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 246, Diyarbekrî, c. 1, s. 296, Halebî, c. 2, s. 22, Zürkânî, c. 1, s. 275. [139] E bu Muaym, c. 1, s. 242, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 246, Zehebî, s. 180-181, Diyarbekrî, c. 1, s. 296, Halebî, c. 2, s. 22,Zürkânî, c. 1, s. 275. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/76-77. |