๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Şubat 2010, 16:40:44



Konu Başlığı: Müslümanların Savaş Hakkındaki Görüşleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Şubat 2010, 16:40:44
Müslümanların Savaş Hakkındaki Görüşleri


Peygamberimiz Aleyhisselam, Müslümanlardan, müşriklerle savaş hususundaki görüşlerini kendi sine bildirmelerini istedi.[85]

Bedir savaşına katılma fırsatını kaçırmış olanlardan Uhud´da ve başka savaşlarda Yüce Allah´ın kendilerini şehitlikle şereflendireceği bazı Müslümanlar

"Yâ Rasûlallah! Bizi düşmanlarımızın karşısına çıkar! Bizim onlardan korktuğumuzu ve zayıf olduğumuzu anlamasınlar!" dediler.

Abdullah b. Übeyy b. Selûl ise Peygamberimiz Aleyhisselamın görüşünde idi:

"Yâ Rasûlallah! Medine´de kal! Sakın onlara karşı çıkma!

Çünkü, vallahi, biz ne zaman Medine´den düşmanımıza karşı çıkmışsak, muhakkak musibete ve yenilgiye uğramışızdır.

Bilakis, ne zaman da düşmanımız Medine´ye girip bizimle çarpışmışsa, musibete ve yenilgiye uğramıştır.

O halde, yâ Rasûlallah! Sen onları kendi hallerine bırak!

Eğer üzerimize yürür, şehrimize girerlerse, erkekler onlarla yüzyüze çarpışırlar, kadınlar ve çocuk lar da damlardan onların üzerlerine taş yağdırırlar.

Eğer Medine´ye saldırmadan dönüp giderlerse, umduklarına eremeden, birşey elde edemeden, geldikleri gibi dönüp geri gitmiş olurlar" dedi.[86]

Müslümanlardan bazıları da:

"Yâ Rasûlallah! Vallahi, onlar (müşrikler), Cahiliye devrinde bile üzerimize yürüyüp girememişlerdir. İslâmiyet devrinde nasıl girebiliri er?1" dediler.[87]

Muhacir ve Ensarın yaşlılarından bazıları ise, Peygamberimiz Aleyhisselamın görüşünde idiler.

Hz. Hamza ile Evs ve Hazrec´den Numan b. Malik, Sa´d b. Ubâde ve daha başkaları da, gençlerin düşmanı Medine dışında karşılama yönündeki görüşlerini benimsediler ve:

"Yâ Rasûlallah! Düşmanımızın karşısına çıkmazsak, onlar, bizim kendileriyle karşılaşmaktan kork tuğumuzu sanırlar. Bu da, onlara bize karşı cür´et ve cesaret kazandırmış olur. Yüce Allah bizi Bedir günü üçyüz küsur kişilik bir cemaatle onlara muzaffer kıldı. Bugün ise, biz daha çok sayıda kişileriz!" dediler.

Ebu Saîd el-Hudrînin babası Malik b. Sinan da:

"Yâ Rasûlallah! Biz, vallahi, iki iyiliğin arasında bulunuyoruz. Bu iyiliklerden birisi; Allah, bizi onlara galip ve muzaffer kılarsa-ki, böyle olmasını dileriz-bu da Bedir vak´ası gibi birvak´a olur, onlardan kaçıp kurtulanlardan başkası kalmaz.

Yâ Rasûlallah! Bu iki iyilikten birisi de, Yüce Allah´ın bize şehitlik nasip etmesidir.

Vallahi, yâ Rasûlallah! Bence bu ikisinden hangisi olursa olsun, onda hayır vardır" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam sustu, cevap vermedi.

Hz. Hamza da:

"Sana Kitabı indirmiş olan Allah´a andolsun ki, şu kılıcımla Medine dışında Kureyş müşrikleriyle çarpışmadıkça birşey yemeyeceğim!" dedi.

Hz. Hamza o gün oruçlu bulunuyordu.[88]

Numan b. Malik de:

"Yâ Rasûlallah! Ben şehadet ederim ki; rüyada boğazlandığını gördüğün sığırın temsil ettiği ashabından birisi de benim![89] Beni Cennetten mahrum etme!

Kendisinden başka ilah olmayan o Allah´a yemin ederim ki; ben Cennete girsem gerektir!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ne ile?" diye sordu.

Numan b. Malik:

"Çünkü ben, Allah´tan başka ilah olmadığına ve senin Resûlullah olduğuna şehadet eder, Allah´ı ve Resûlünü severim! Düşmanla karşılaştığım gün de, yüz çevirip kaçmam!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Doğru söyledin!" buyurdu.[90]

İyaz b. Evs[91] ve Sa´d´ın babası Hayseme de, müşriklerle şehir dışında çarpışıp şehit olmayı Peygamberimiz Aleyhisselamdan istedi.

Enes b. Muaz da:

"Yâ Rasûlallah! İki iyiliğin biri ister şehitlik olsun, ister zafer ve ganimet!" dedi.[92]



[85] Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 6, s. 200.

[86] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 1 85-1 86, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 328-329, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 441 , İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 121 -122, Zehebî, Megâzî, s. 190, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 121 -122, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 67.

[87] Zührî, Megâzî, s. 68,İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 185-186, İmam Muhammed, Siyer, c. 1, s.227, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 355, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 294, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 30, c. 5, s. 41, İbn Abdilberr, c. 2, s. 441, Beyhakî, c. 3, s. 325, İbn Esîr, c. 2, s. 121, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 41, Zehebî, s. 188, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 63, Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 6, s. 200.

[88] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 359, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 1, s. 177.

[89] İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 182, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 177, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 66.

[90] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 359.

[91] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 359, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 1, s. 456.

[92] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 182-183, Vâki df, Megâzî, c. 1, s. 359-360, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 392, E bu´l-Fidâ,el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 66.