๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 11 Mart 2010, 12:43:32



Konu Başlığı: Mücahidlerin Fetih gecesini zikir ve ibadetle geçirmeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 11 Mart 2010, 12:43:32
Mücahidlerin Fetih Gecesini Zikir ve İbadetle Geçirmeleri  



Mücahidler, Mekke´yi fethettikleri günün gecesinde, sabaha kadar tekbir, tehlil getirmekten, Kabe´yi tavaftan geri durmadılar.

Bunu gören Ebu Süfyan, karısı Hind´e:

"Sen bunun Allah´tan olduğu kanaatinde misin?" diye sordu.

Hind:

"Evet! Bu, Allah tarafından olan bir iştir!" dedi.

Ertesi günü, sabaha çıkınca, Ebu Süfyan erkenden Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, ona:

"Sen Hind´e, ´Bunun Allah´tan olduğu kanaatinde misin?´diye sordun. O da, ´Evet! Bu, Allah tarafın­dan olan bir iştir!´ dedi" buyurdu.

Ebu Süfyan:

"Şehadet ederim ki; Sen Allah´ın Resûlüsün!

Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah´a andolsun ki; bu sözümü Allah ile, Hind´den başka, insanlar­dan hiçbir kimse işitmemiştir!" dedi.[866]



Kâbe´nin İçindekiler ve Peygamberimiz Aleyhisselamın Kâbe´ye Girişi


Müşriklerin nazarında, putların en büyüğü olan Hübel putu,[867] Kabe´ye hediye edilen şeylerin konulduğu kuyunun başında dikili bulunuyordu.[868]

Bu put, kırmızı akikten yapılmıştı ve insan şeklinde idi.

Sağ eli kırılmış olarak elde edilmiş olup, Kureyşîler ona altından bir el yaptırmış!ardı.[869]

Hübel; Benî Bekrlerin, Maliklerin, Milkânların, Kinanelerle Kureyşîlerin putu idi.[870]

Seferden dönen bir kimse, Kabe´yi tavaf edip Hübel´in yanında tıraş olduktan sonra ev halkının yanına varırdı.[871]

Rivayete göre; Amr b. Luhayy, bazı işleri için Mekke´den çıkıp Şam´a gitmişti.

O zaman, Amalikaların oturduğu Belka´ ülkesindeki Meâb´a uğradı. Amalikaların putlara taptıklarını görünce:

"Sizin taptığınızı gördüğüm bu putlara ne için tapıyorsunuz?" diye sordu.

Onlar da:

"Bu taptığımız putlardan yağmur dileriz, yağmura kavuşuruz.

Yardım dileriz, yardım olunuruz!" dediler.

Amr b. Luhayy:

"Arap ülkesine götürmek ve Arapları taptırmak için bu putlardan birini bana verir misiniz?" dedi.

Onlar da, ona Hübel putunu verdiler.

Amr b. Luhayy, Hübel´i Mekke´ye getirip dikti ve ona tapmalarını, tazimde bulunmalarını halka emretti.

Kader ve nasip oklarının çekim işi de, Hübel´in yanında, görevlisi tarafından yapılırdı.[872]

Kureyş eşrafından Safvan b. Ümeyye, bu işe bakardı.[873]

Kabe´nin içinde, Hübel putundan başka, hurma ağacından yapılmış iki güvercin heykeli ile,[874] İbrahim Aleyhisselamın kestiği koçun iki boynuzu da bulunuyordu.[875]

O zaman, Kabe´nin altı direği vardı.[876] Bunlar iki sıra halinde idi.[877] Direkler yaldızla süslenmişti.

Kapıya doğru olan direkte Hz. Meryem´le kucağında İsa Aleyhisselamın sureti;

Öteki direklerde de, peygamberlerin, meleklerin ve oklarla fal çeken ihtiyar bir adam şeklinde İbrahim Aleyhisselamın sureti, bir koç veya bir koç başı ile ağaçlar çizilmiş bulunuyordu.[878]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Kabe anahtarcısı Osman b. Talha´dan anahtarı eline alıp Kabe´yi açtı.[879]

Kabe´nin içinde putları;[880] meleklerin ve meleklerden başkalarının.[881] İbrahim Aleyhisselamın,[882] İsmail Aleyhisselamın[883] eliyle fal çeker bir şekilde tasvir edilmiş olduğunu görünce:[884]

"Allah bunları yapanları kahretsin![885]

Büyüğümüzü fal oku çeker bir halde tasvir etmişler!

İbrahim´in hal ve şanında fal oklan çekmek yoktur![886]

Vallahi, o puta tapanlar da bilirlerdi ki, bu iki peygamber hiçbir zaman fal oklan çekmemişlerdir!" buyurdu ve:

"İbrahim, ne bir Yahudi, ne de bir Hıristiyandı. Fakat, o, Allah´ı bir tanıyan, dosdoğru bir Müslümandı. Müşriklerden değildi o!" (Âl-i İmran: 67) mealli âyeti okudu.[887]

Kabe´nin içindeki putları çıkarmasını[888] ve suretleri gidermesini Hz. Ömer´e emretti.[889]

Hz. Ömer, Kabe´ye girip, silmedik suret, kırmadık heykel bırakmadı.

Ancak, İbrahim Aleyhisselamın suretine dokunmadı.

İbrahim Aleyhisselam, çok yaşlı ve fal oku çeker bir biçimde çizilmişti.[890]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Kabe´nin içine girip İbrahim Aleyhisselamın çizilmiş resminin çizilmediğini görünce:

"Ey Ömer! Ben sana, ´Hiçbir suret bırakmayacaksın! Hepsini silip yok edeceksin!´ diye emir ver­medim mi?!" buyurdu.[891]

Hz. Ömer:

"O, İbrahim´in sureti idi!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sil onu da!" buyurdu.[892]

Hz. Ömer, Kabe´de, bezle silip yok etmedik suret bırakmadı.[893]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Kabe´nin kapısının üzerlerine kapatılmasını emretti; kapatıldı.

Kabe´nin içinde, uzunca bir müddet kaldılar.[894]

Kabe´nin, Abdullah b. Zübeyr zamanında yıkılıp yaptırılmasından önceki durumuna göre;[895] Peygamberimiz Aleyhisselam Kabe´nin altı direğinden ikisi sağında, biri solunda, üçü de arkasında kalacak[896] ve Kabe´nin kapısı arkasına gelecek şekilde, ön sıradaki iki direk arasında, yeşil mermerin bulunduğu[897] yamacındaki duvarla aralarında üç zira kadar aralık kalan yerde durup[898] iki rekat namaz kıldı.[899]

Abdullah b. Ömer de, Kabe´ye girince, Kabe´nin kapısı arkasına gelmek üzere, yamacındaki duvara üç zira kalıncaya kadar ilerleyip, Bilal-i Habeşî´nin:

"Resûlullah Aleyhisselam burada kıldı" diye gösterdiği yerde kılardı.[900]

Kabe´nin içine gimnek ve iki rekat namaz kılmak, müstehabdır.[901]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Kabe´nin içinde namaz kıldıktan,[902] Kabe´nin her köşesini dolaşarak tekbir getirdikten,[903] teşbih ve dua ettikten,[904] içeride uzunca bir müddet kaldıktan sonra, kapı açıldı.

Bilal-i Habeşî, kapının arkasında, ayakta durmakta idi.[905]

İçeriye ilk dalan, Abdullah b. Ömer oldu. Bilal-i Habeşî´yi kapının arkasında bulup, ona Peygamberimiz Aleyhisselamın nerede namaz kıldığını sordu, fakat kaç rekat kıldığını sormayı unuttu.

Bilal-i Habeşî, Peygamberimiz Aleyhisselamın namaz kıldığı yeri ona haber verdi.[906]

O sırada, Kureyşîler Mescid-i Haram´a dolmuşlar,[907] Kabe´nin çevresinde oturmuşlardı.[908]

Peygamberimiz Aleyhisselamın ne yapacağını merakla bekliyor!ardı.[909]

Peygamberimiz Aleyhisselam Kabe´nin kapısının eşiğinde ayakta duruyor.[910] kapının sövelerine iki eliyle tutunuyordu.[911]

Gün, fethin ikinci günü idi.[912]



[866] Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 304, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 320.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/420.

[867] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 155, Ebu´l-Münzir Hişam, Kitâbu´l-esnam , s. 27, 28.

[868] İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 160, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 119.

[869] Ebüu´l-Müniir H i sam, Kitâbu´l -esnam, s. 28,103, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c.1, s. 119.

[870] İbn Hazm, Cemhere, s. 492.

[871] Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 117.

[872] İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 79, 155.

[873] İbn Abdilberr, İsti âb, c. 3, s. 721, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 408.

[874] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, Ezrakî, c.1, s. 169.

[875] Ezrakî, Ahbâru Mekke, c.1, s. 166, 167.

[876] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 835, Ezrakî, c. 1, s. 266.

[877] Bedrüddin Avnf, Umdetu´l-kârf, c. 9, s. 244.

[878] Ezrakî, Ahbâru Mekke, c.1, s. 165, 167,169.

[879] Bedrüddin Avnf, Umdetu´l-kârf, c. 9, s. 243, İbn Hacer, Fethu´l-bârf, c. 3, s. 371, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 204.

[880] Buhârî, Sahih, c. 2, s. 1 60.

[881] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 55, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 834.

[882] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55, Vâkıdî, c. 2, s. 834, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 160.

[883] Buhârî, Sahih, c. 2, s. 1 60.

[884] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55, Vâkıdî, c. 2, s. 834.

[885] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55.

[886] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55.

[887] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55.

[888] Buhârî, Sahih, c. 2, s. 1 60.

[889] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 142, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 336.

[890] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 834.

[891] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 834, Halebî, İnsânu´l-uvün, c. 3, s. 30.

[892] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 834.

[893] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 142, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 396.

[894] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 835, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 266, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 160.

[895] Bedrüddin Avnf, Umdetu´l-kârf, c. 9, s. 244, İbn Hacer, Fethu´l-bârf, c. 3, s. 372, 373.

[896] Vâkıdî, c. 2, s. 835, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 266, 272.

[897] B. Aynf, Umdetu´l-kârf, c. 9, s. 244, İbn Hacer, Fethu´l-bârf, c. 3, s. 373.

[898] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 13, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 183.

[899] Vâkıdî, c. 2, s. 835, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 137, Ezrakî, c. 1, s. 269.

[900] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55-56, Buhârî, c. 2, s. 160, Ezrakî, c.1, s. 268,269.

[901] B. Aynf, Umdetu´l-kârf, c. 9, s. 244, İbn Hacer, Fethu´l-bârf, c. 3, s. 373.

[902] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 835.

[903] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 142, Buhârî, c. 5, s. 93.

[904] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 142.

[905] Buhârî, Sahih, c. , s. 93.

[906] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 55, 56, Buhârî, c. 5, s. 93, Ezrakî, c. 1.S.268.

[907] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 183.

[908] Vâkıdî, c. 2, s. 835, İbn Sa´d, c. 2, s. 137.

[909] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, İbn Kayyım, c. 2, s. 183.

[910] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, Vâkıdî, c. 2, s. 835, Ezrakî, c. 1, s. 267, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks.2, s. 44.

[911] Vâkıdî, c. 2, s. 835, İbn Sa´d, c. 2, s. 137, E bu U beyti, Kitâbu´l-emvâl, s. 159, Ezrakî, c. 1, s. 267, İbn Kayyım, c. 2, s. 183.

[912] İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 234, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 44.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/420-424.