Konu Başlığı: Medine ye Müjdeci Olarak Gönderilenler Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2010, 12:30:30 Abdullah b. Revâha ile Zeyd b. Hârise´nin Medine´ye Müjdeci Olarak Gönderilişi Peygamberimiz Aleyhisselam; Üseyl´den,[432] Yüce Allah´ın Resûlullah Aleyhisselama ve Müslümanlara ihsan buyurduğu fetih ve zaferi müjdelemek üzere,[433] Abdullah b. Revâha´yı Medine´nin Âliye kesimindeki halka, Zeyd b. Hârise´yi de Medine´nin aşağı kesimindeki halka göndermişti.[434] Onlar, Pazar günü kaba kuşluk vaktinde, Akîk mevkiine gelince, Abdullah b. Revana Medine´nin Âliye tarafına, yani Amr b. Avf oğulları, Hatma, Vâil oğullarının oturdukları semte ayrıldı. Hayvanının üzerinde: "Ey Ensar cemaatı! Müjdelerim size ki; Resûlullah Aleyhisselam selâmettedir! Müşrikler öldürüldüler ve esir edildiler! Rebia´nın oğulları, Haccac´ın oğulları, Ebu Cehil öldürüldü! Zem´a b. Esved, Ümeyye b. Halef öldürüldü! Süheyl b. Amr esir edildi! Esirler içinde birçok dişli kişiler de var!" diyerek seslenmeye başladı. Âsim b. Adiyy: "Ey Revâha´nın oğlu! Söylediğin gerçek midir?" diye sordu. Abdullah b. Revâha: "Evet! Vallahi gerçektir! İnşaallah, yarın Resûlullah Aleyhisselam da elleri bağlanmış bulunan esir lerle birlikte gelir!" dedi. Abdullah b. Revâha, Âliye´deki Ümeyye b. Zeyd oğullarına kadar, Ensar mahallelerini ev ev dolaşıp onlara zaferi müjdeledi. Çocuklar, sevinçlerinden koşuyorlar ve: "Ebu Cehil fâsık öldürüldü!" diyerek bağırıyorlardı. Zeyd b. Harise de, Peygamberimiz Aleyhisselamın devesi Kasvâ´nın üzerinde Medine´ye girip musallada (namazgahta) durdu. Etrafını saran halka:[435] "Utbeb.Rebia, Şeybe b. Rebia, Ebu Cehil b. Hişam, Zem´a b. Esved, Ebu´l-Bahterî b. Âs b. Hişam, Ümeyye b. Halef, Haccac´ın oğulları Nübeyh ve Münebbih öldürüldüler" diyordu.[436] Halk ise, Zeyd b. Hârise´nin söylediklerini pek doğru I ayamı yor; ´Vallahi, bu ancak kaçarak gelmiştir!" diyorlardı .[437] Münafıklar ise, Zeyd´in oğlu Üsâme´ye: "Sahibiniz [Muhammed Aleyhisselam demek istiyorlar] ve onunla birlikte bulunanlar öldürülmüşlerdir!" demişlerdi. Münafıklardan birisi de, Medine valisi Ebu Lübabe b. Abdulmünzir´e: "Adamlarınız öyle dağıldılar ki, artık onlar bir daha biraraya toplanamazlar! Ali ve arkadaşları da öldürüldüler! Muhammed ve ashabı öldürüldüler! Muhammed´in öldürüldüğünü, bu devesinden anlıyoruz! Zeyd, korkusundan ne söylediğini bilmiyor! Kendisi, geldi. Muhammed de, sağ olsaydı, gelirdi!" dedi. Ebu Uübabe, ona: "Allah senin sözünü yalanlayacaktır!" dedi. Yahudiler de: "Muhammed sağ olsaydı, Zeyd gelmezdi" diyorlardı. Üsâme b. Zeyd, babasının yanı tenhalaşınca,[438] ona: "Babacığım! Söylediklerin gerçek midir?" diye sordu. Zeyd: "Evet! Vallahi gerçektir yavrucuğum!" dedi .[439] Üsâme, münafıkın yanına dönüp: "Sen Resûlullah ve Müslümanlar hakkında halkı sarsmak, ıztıraba düşürmek istiyorsun! Resûlullah Aleyhisselam gelince, senin boynunu vurduracağım!" dedi. Münafık: "Ben onu konuşurlarken halktan işittim!" dedi.[440] Zeyd b. Harise ile Abdullah b. Revâha, müşriklerden Bedir´de öldürülenleri Medine´de yüksek sesle birer birer ilan edince, Yahudi şairi Ka´b b. Eşref de: "Bu, gerçek midir? Bu iki adamın, Abdullah b. Revâha ile Zeyd b. Hârise´nin isimlerini andıkları kimseleri Muhammed´in öldürdüğünü mü sanıyorsunuz?! Nasıl olur bu? Onlar, Arapların kralları ve halkın ulularıdırlar! Vallahi, eğer Muhammed o kavmi musibete uğrattı ise, sizin için, yerin altı üstünden hayırlıdır!" demiş; ve verilen haberin doğruluğunu anlayınca da kalkıp Mekke´ye gitmiş, Muttalib b. Ebi Vedâa´nın evine inmiş, Bedir´de öldürülüp kuyuya atılan müşrik uluları üzerine mersiyeler söyleyerek ağlayıp ağlat mış, Mekkelileri Peygamberimiz Aleyhisselam aleyhinde ayaklandırmaya çalışmıştır.[441] [432] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 114, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 131, E bu´l-Fidâ el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 304. [433] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.2, s. 296, Taberî, Târih, c. 2, s. 287. [434] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 296, Taberî, Târih, c. 2, s. 88, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvvıe, c. 3, s. 1 87, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 130, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 265. [435] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 114, 115. [436] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 296-297, Vâkıdî, Megâzî, c. 1 ,s.114. [437] Zührî, Megâzî, s. 65. [438] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 115. [439] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 297, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 115, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvvıe, c. 3, s. 187. [440] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 115. [441] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 54-55, Taberî, Târih, c. 3, s. 3, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 188, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 298, Zehebî, Megâzî, s. 1 26. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/375-378. |