๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 04 Şubat 2010, 14:13:31



Konu Başlığı: Medine Çarşısının Kuruluşu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 04 Şubat 2010, 14:13:31
Medine Çarşısının Kuruluşu ve Ticarî Hayatın Düzene Konuluşu  



Peygamberimiz Aleyhisselam Medineli Müslümanlara Yahudilerinkinden ayrı bir çarşı ve pazaryeri göstermek isteyerek, Zübeyr b. Avvam´a verdiği arazinin bir tarafına bir çadır kurdurup:

"Sizin pazaryeri ve çarşınız, şimdilik burasıdır!" buyurdu.

Fakat, Yahudilerin başkanlarından Ka´b b. Eşrefin gidip oradaki çadırın iplerini kestiği görülünce, oradan vazgeçildi.

Bir adam gelip:

"Yâ Rasûlallah! Ben Medine çarşısı için münasip bir yer gördüm, oraya da bir bakmaz mısınız?" deyince, Peygamberimiz Aleyhisselam oraya gitti ve ayağını yere vurarak:

"Sizin çarşınız, pazarınız burasıdır.

Şurasından hiçbir şey kısılmaz ve buraya vergi de salınmaz!" buyurdu.

Sonra da, Sâide oğullarının yanına vardı ve onlara:

"Kabristanınızı bana veriniz. Orayı çarşı ve pazar yeri yapacağım" buyurdu. Sâide oğullarının bazıları verdiler.

Bazıları ise:

"Orası bizim hem kabristanımız, hem de kadınlarımızın çıkma yeridir" dediler.

Fakat, sonradan, birbirlerini kınadılar. Vermek istemeyenler de verenlere katıldılar. Orayı çarşı ve pazar yaptılar.

Peygamberimiz Aleyhisselam; çarşı ve pazarla, alıcılar ve satıcılarla, alınan ve satılanlarla yakın­dan ilgilenirdi.

Bir gün, Medine´nin yeni çarşısına uğramıştı.

Orada kurulmuş bir baraka gördü.

"Kimindir bu baraka?" diye sordu.

"Harise oğullarından filan adamın!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Yakınız onu!" buyurdu, yaktılar.

Peygamberimiz Aleyhisselamdan sonra, Dört Halife Devrinde de, bu çarşı ve pazaryerinin herhangi bir şekilde işgaline meydan verilmedi .[338]

Kays b. Ebi Garze der ki:

"Resûlullah Aleyhisselamın devrinde[339] bize simsarlar denirdi.[340]

Resûlullah Aleyhisselam, bize uğrayıp, bundan daha güzel [NesaPye göre: daha hayırlı] birisim ver­erek:

´Ey tacirler topluluğu![341] Muhakkak ki, alışverişte[342] şeytan, günah,[343] yalan,[344] boş Iaf[345] ve yemin bulunur.[346]

Bunun için, siz ona, alışverişinize sadaka karıştırınız!´ buyurdu."[347]

Rifâa b. Râfi de der ki:

"Biz, Resûlullah Aleyhisselamla birlikte çıkıp gidiyorduk.

Bir de baktık ki, halk sabah erken alışveriş yapıyorlar!

Resûlullah Aleyhisselam onlara:

´Ey tacirler topluluğu!´ diyerek seslendi.

Onlar boyunlarını uzattılar, gözlerini Resûlullah Aleyhisselama diktiler.[348]

Resûlullah Aleyhisselam:

´Şüphe yok ki, tacirler Kıyamet günü fâcirler olarak diriltilirler.

Ancak, Allah´tan korkup yeminine bağlı kalan ve sözünde doğru olan bundan müstesnadır1 buyur­du "[349]

Ebu Hureyre´nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz Aleyhisselam bir ekin yığınının yanına uğrayıp, elini onun içine daldırmıştı.

Parmaklarına ıslaklık dokununca:

"Ey ekin sahibi! Nedir bu?" diye sordu.

Ekin sahibi:

"Yâ Rasûlallah! Ona yağmur değmişti!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"O ıslak kısmı insanların görmeleri için ne diye ekinin üstüne çıkarmadın?!

Aldatan kimse[350] benden.[351] bizden[352] değildir!" buyurdu.[353]

Peygamberimiz Aleyhisselam;

Çarşı ve pazarda satılacak şeyleri çarşı ve pazara getirilmeden yolda karşı lam ayı,[354] satın alınan yiyeceği ve herşeyi tamamıyla teslim almadan satmayı,[355] veya yanında bulunmayan bir malı çarşıdan satın alıp müşteriye satın ayı,[356] birbirlerinin satışı üzerine satış yapmayı, müşteri kızıştırmayı., yasaklamış;[357]

"Satacağı zaman kolaylık gösteren, satın alacağı zaman kolaylık gösteren, hakkını isterken kolaylık gösteren[358] kişiye,[359] kula[360] Allah rahmet etsin!" buyurmuştur.[361]



[348] Tirmizî, c. 3, s. 515, 516, İbn Mâce, c. 2, s. 726.

[349] Tirmizî, c. 3, s. 516, İbn Mâce, c. 2, s. 726, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 163.

[350] Müslim, Sahih, c. 1 , s. 99, Tirmizî, c. 3, s. 606.

[351] Müslim, c. 1, s. 99.

[352] Tirmizî, c. 3, s. 606.

[353] Müslim, c. 1, s. 99, Tirmizî, c. 3, s. 606.

[354] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 22, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 28, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1156, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 269.

[355] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 215, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1159,1161, Ebu Dâvud, c. 3, s. 281, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 168.

[356] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 401, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 283.

[357] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 238, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 28, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1154, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3,s. 269.

[358] Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 340, Buhârî, c. 3, s. 9, Tirmizî, c. 3, s. 610, İbn Mâce, c. 2, s. 742.

[359] Buhârî, Sahıh, c. 3, s. 9, Tirmizî, c. 3, s. 610.

[360] İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 742.

[361] Buhârî, Sahıh, c. 3, s. 9, Tirmizî, c. 3, s. 610, İbn Mâce, c. 2, s. 742.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/143-146.