๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2010, 15:50:00



Konu Başlığı: Kureyş müşriklerinin nüfâseleri gizlice desteklemesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2010, 15:50:00
Kureyş Müşriklerinin Nüfâseleri Gizlice Destekleyerek Huzâaları Öldürtmeleri


Şaban ayının başında Benî Bekri erden Nüfâse oğulları, Kureyş müşriklerinin eşrafının yanlan na git tiler.

Müdlic oğulları ise, Hudeybiye muahedesi hükmünü bozmuş olmaktan sakındıkları için, Benî Nüfâselerden uzak durdular.

Nüfâse oğulları, düşmanları olan Huzâalara karşı, kendilerine adam ve silah vererek yardım etmelerini Kureyş müşriklerinden istediler.

Huzâaların vaktiyle adamlarını nasıl öldürmüş olduklarını anlattılar.

Kureyş müşriklerine, aralarındaki akrabalığı ve Hudeybiye muahedesinde nasıl kendilerinin tarafını tutup akd ve ahdlerine girdiklerini, Huzâaların ise Muhammed (Aleyhisselam)ın akd ve ahdine girdiğini hatırlattılar.

Bütün Kureyş müşriklerini bu işe seğirtir ve çok istekli buldular.

Ebu Süfyan´a bu hususta danışılmamıştı. Onun bu işten haberi yoktu.

Kureyş müşrikleri, Nüfâse ve Bekr oğullarına, silah, at ve adamlar vererek yardım edeceklerini söylediler.

Yaptıkları yardımı, Huzâalaryüzünden doğabilecek sorumluluktan sakındıkları için, gizli gizli yap tılar.

Huzâalar ise, muahede halinin gereği olarak, herhangi birtopluluğun baskınına uğramak endişesin den uzak ve gafil bulunuyorlardı.

Öyle olmasaydı, düşmanlarına karşı, hazırlıklı ve tetikte bulunurlardı.[55]

Huzâalar, Mekke´nin aşağı tarafında Vetir diye anılan mevkide kendilerine ait bir suyun başında oturmakta idiler.[56]

Vetir; Arafat dağı ile Edam arasındadır.[57]

Edam da, Mekke´nin en meşhur vadilerindendir.[58]

Benî Bekr kabilesinden Benî Dillerin başkanı ve kumandanı Nevfel b. Muaviye idi.

Benî Bekrlerin hepsi ona tâbi değillerdi.

Nevfel b. Muaviye; Benî Dillerle Benî Bekrlerden kendisine tâbi olanları yanına alarak Vetir´de suları başında oturan Huzâalara geceleyin birden baskın yaptı. Huzâalardan birisini yakalayıp öldürdü.

İki taraf birbirleriyle çarpışmaya başladılar.

Kureyş müşrikleri de, Benî Bekrleri silahlarla,[59] atlarla,[60] kölelerie[61] ve su ihtiyaçlarını karşıla makla desteklediler.[62]

İçlerinden bazıları da:

"Bizi şu gece karanlığında hiç kimse görmez. Muhammed, bizim yaptığımızı bilmez!" diyerek,[63] geceleyin gizlice Benî Bekrlerin yanında çarpışmaya katıldılar.[64]

Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden olup, kendilerini bildirmemek için yüzlerini örterek[65] gizlice çarpışmaya katılanlar arasında:

Safvan b. Ümeyye,[66]

Mikrez b. Hafs,

Huvaytıb b. Abduluzzâ,[67]

İkrime b. Ebu Cehil,

Süheyl b. Amr,[68]

Şeybe b. Osman... gibi kişiler ve köleleri de bulunuyordu.[69]

Benî Bekrlerin baskın gecesinde Huzâalardan ilk yakalayıp öldürdükleri kişi Münebbih adındaki kimse olup,[70] kendisi çok korkak, yüreksiz bir kimse idi.

Benî Nüfâselerin baskına geldiklerini, Münebbih ile onun Temim adındaki arkadaşı görmüşlerdi.

Münebbih, arkadaşıyla birlikte Huzâaları uyarmaya giderlerken, ona:

"Ey Temim! Sen kendini kurtarmaya bak!

Bana gelince, vallahi, ben bir ölü gibiyimdir!

Beni öldürseler de, bıraksalar da birdir. Kalbim neredeyse duracak!" dedi.

Temim hemen kaçıp kurtuldu. Münebbih yakalanıp öldürüldü.[71]

Benî Bekrler, Kureyş müşriklerinin yardımlarıyla çarpışmaya devam ederek Huzâalan yerlerinden ayırdılar ve Harem´e kadar sürdüler.[72]

Harem sınırını işaretleyen dikilmiş taşlara kadar çarpışmaktan, onlan öldürmekten geri dur-madılar.[73]

Harem sınırına varıp dayanınca, Benî Bekrler, kumandanlarına:

"Ey Nevfel! Biz Harem dahiline girmiş bulunuyoruz!

Allah´ından kork! Allah´ından kork![74]

Sen Harem dahiline girdin![75] Harem´i helâlleştirme!" dediler.[76]

Nevfel:

"Ağır bir söz amma, bugün benim için ilah yoktur!

Ey Bekr oğulları! Öcünüzü almaya bakınız!

Vallahi, siz Harem´de hırsızlık yaptığınız (bunda bir sakınca görmediğiniz) halde, orada öcünüzü almak için Huzâaları ne diye öldüremeyesiniz!" dedi.[77]

Huzâalar geri çekile çekile Mekke´ye girdiler ve Huzâalardan Büdeyl b. Verkâ ile köle Râfi´in evler ine sığındılar.[78]

Büdeyl b. Verkâ´nın evine sığınanlar, Huzâalardan kadınlar, çocuklar ve zayıf kimselerdi.

Benî Bekrler, onlan Büdeyl b. Verkâ´nın evine sığınmak zorunda bıraktılar.

Oraya sokuluncaya kadar da, onlan öldürmekten geri durmadılar.[79] Bu hadise, Hudeybiye mua hedesinden onyedi-onsekiz ay sonra idi.[80]




[55] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 783.

[56] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 31, 32.

[57] Yâkût, Mu´cemu´l-büldân, c. 2, s. 361, Ffruzâbâdf, Kâmûsu´l-muhft, c. 2, s. 1 58.

[58] Yâkût, Mu´cemu´l-büldân, c. 1, s. 125.

[59] İbn İshak, İbn Hişam , c. 4, s. 32, Taberî, Târîh, c. 3, s. 111, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 224, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 1 64, Zehebî, Megâzî, s. 437, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 279.

[60] Vâkidf, Megâzî, c. 2, s. 783, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 239, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 278.

[61] Beyhakî, Sünenü´ l-kübrâ, c. 9, s. 120.

[62] Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 42.

[63] Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 233, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 278.

[64] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 32, Taberî, c. 3, s. 111, İbn Hazm, s. 224, İbn Esîr, c. 2, s. 239, İbn Seyyid, c. 2, s. 164, Zehebî, s. 437, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 279.

[65] Vâkıdî, c. 2, s. 783, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 134.

[66] Vâkıdî, c. 2, s. 783, İbn Sa´d, c. 2, s. 1 34, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 234, İbn Seyyid, c. 2, s. 1 64, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledün-niye Şerhi, c. 2, s. 289.

[67] Vâkıdî, c. 2, s. 783, İbn Sa´d, c. 2, s. 134, İbn Seyyid, c. 2, s. 164, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s. 289, 290.

[68] Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 234.

[69] Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 234, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 289.

[70] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 32.

[71] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 32,33.

[72] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 32, Taberî, Târîh, c. 3, s. 111, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 244, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 164, Zehebî, Megâzî, s. 437, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 279.

[73] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 783.

[74] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 32, Vâkıdî, c. 2, s. 783, Taberî, c. 3, s. 111, İbn Hazm, s. 224, İbn Esîr, Kâmil, c.2, s. 239, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 164, Zehebî, s. 437, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 279.

[75] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 783.

[76] Zehebî, Megâzî, s. 437.

[77] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 32, Vâkıdî, c. 2, s. 783, Taberî, c. 3, s. 111, İbn Hazm, s. 224, İbn Esîr, c. 2, s. 239, İ bn Seyyid, c.2, s. 164, Zehebî, s. 437, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 279.

[78] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 33, Vâkıdî, c. 2, s. 783, Taberî, c. 3, s. 111, İbn Hazm, s. 224, İbn Seyyid, c.2, s. 164, Zehebî, s. 437, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 279.

[79] Musa b. Ukbe´den naklen Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 234, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 281.

[80] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 6.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/306-309.