๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Ocak 2010, 23:14:06



Konu Başlığı: Kureyş Müşriklerinin İslâmiyeti Engellemeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ocak 2010, 23:14:06
Kureyş Müşriklerinin İslâmiyetin Yayılmasını Önlemeye Çalışmaları


Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden:

1- Ebu Cehil,[58]

2- Ebu Leheb,

3- Ebu Süfyan,

4- Nadr b. Haris,

5- Ümeyye b. Halef,

6- Âs b. Vâil.[59]

7- Mut´im b. Adiyy... gibi[60] kişilerin de içlerinde bulunduğu bir topluluk, Velid b. Mugîre´nin yanın-da,[61] Dârü´n-Nedve´de[62] toplandılar.

Velid b. Mugîre, onların içinde oldukça yaşlı[63] ve nüfuzlu bir kimse idi.[64]

Kabe´ye biryıl onun dışındaki Kureyşîler topluca örtü örterlerdi. Bir yıl da, tek başına o örter, İdi diye anılır, yani Kabe´ye örtü örtmekte Kureyşîlerin tümüne denk sayılırdı.[65]

Velid b. Mugîre, onlara:

"Ey Kureyş cemaatı! İşte, hac mevsimi de geldi!

Bu mevsimde Arap heyetleri yanınıza geleceklerdir.

Tabiî ki, onlar şu sahibinizin işini de işitmiş bulunuyorlardır.[66]

Onlar hac günlerinde yanınıza gelince, Muhammed hakkında size birtakım sorular soracaklardır.

Kiminiz ´O bir sihirbazdır! diyecek.

Kiminiz ´O bir şairdir! diyecek.

Kiminiz de ´O bir kâhindir! diyecek.

Onun hakkında ihtilafa düşeceksiniz.[67]

Halk da bu kadar şeylerin bir kimsede birleşemeyeceğini anlayacak, sözlerinize kulak asmayacak tı r.[68]

Siz onun hakkında bir tek görüşte birleşin!

Birbirinizi yalanlayıp, birbirinizin sözünü reddedip de anlaşmazlığa düşmeyin!" dedi.

"Ey Abduşşems´in babası! Haydi, sen, bizim için birşey söyle, bir görüş ileri sür de, onun hakkında onu söyleyelim?" dediler.

Velid b. Mugîre:

"Hayır! Siz söyleyiniz de, ben dinleyeyim!" dedi.

Kureyşîler

"´Kâhindir1 deriz" dediler.

Velid:

"Hayır! Vallahi, o bir kâhin değildir! Biz kâhinleri görmüşüzdür.

Onun okuduğu şeyler, ne kâhin mırıldanışı, ne de kâhin düzmesi, koşmasıdır![69]

Kehanet sahibi olan, doğru da söyler, yalan da söyler.

Biz, şimdiye kadar, Muhammed´de hiçbir yalan görmedik ki!" dedi .[70]

Kureyşîler

"´O mecnundur, delidir´ deriz" dediler.

Velid b. Mugîre:

"O mecnun da değildir! Biz delilikleri ve delilik alâmetlerini, belirtilerini çok iyi biliriz. Onun ne boğul ması, ne çarpınıp titremesi, ne de evhamlanması var" dedi.

Kureyşîler

"´Şairdir1 deriz" dediler.

Velid b. Mugîre:

"O şair de değildir! Biz şiirin her çeşidini; recezini, hacezini, karizasını, makbuzasını ve mebsu-tasını.. çok iyi biliriz. Onun okudukları şiir değildir" dedi.

Kureyşîler

"Öyle ise ´O sihirbazdır´ deriz" dediler.

Velid b. Mugîre:

"O sihirbaz da değildir. Biz sihirbazları ve onların yaptıkları sihirlerini görmüşüzdür. Onun okuduk ları ne sihirbazların okuyup üfledikleridir, ne de düğümleyip bağladıklarıdır" dedi.

Kureyşîler

"Ey Abduşşems´in babası! Haydi, sen söyle! Ne diyelim!" dediler.

Velid b. Mugîre:

"Siz, onun hakkında, söylediğiniz şeylerden hangisini söylerseniz, boş ve yersiz olduğu anlaşılır. Bence, yine onun hakkında ´Sihirbazdır´ demeniz, herhalde, akla en yakın olanıdır!

Çünkü, onun getirdiği söz bir sihir gibidir: İnsanın babasıyla arasını açıyor. İnsanın kardeşiyle arasını açıyor. İnsanın karısıyla arasını açıyor. İnsanın kabilesiyle arasını açıyor!" dedi.

Velid´in yanından dağıldılar.[71]

Bunun üzerine, Müddessir sûresinin 11-29. âyetleri, Velid b. Mugîre hakkında nazil oldu.[72]

Kureyş müşrikleri, Mekke´de bağırıp başlarına topladıkları halka:

"Muhammed sihirbazdır" dediler.

Halk arasında bunu yaydılar.[73]

Hac mevsiminde, halkın gelip geçeceği yollara dikildiler.

Kendilerine rastlayıp da Peygamberimiz (a.s)ı anmadıkları, Peygamberimiz (a.s.)la görüşmekten sakındırmadıkları bir kimse bırakmadılar.[74]

Kureyş müşrikleri; Peygamberimiz (a.s.) hakkında uydurdukları şeyleri kendileriyle buluşan insanlara böylece söylemekle, Peygamberimiz (a.s.)ın işini, yani İslâmiyeti de bütün Arap kabilelerine duyurmuş, yaymış oluyorlardı .[75]

Ebu Talib Amca, Arap halkı topluluklarının da Kureyş müşriki eriyle birlikte kendisine karşı harekete geçebileceklerinden korkunca, söylediği uzunca bir kasidede;

Mekke´nin ve Mekke´deki Kutsal Makamların dokunulmazlığına sığındığını açıkladı. Kureyşîlerin ileri gelenlerinden birçoklarını vefasızlıklarından ve samimiyetsizliklerinden dolayı kınadı.

Peygamberimiz (a.s.) hakkında da:

"Beytullah´a andolsun ki; mızraklar ve oklarla savaşmadıkça, çoluk ve çocuklarımızı bize unuttura cak derecede çevresinde çarpışarak yerlere serilmedikçe, Muhammed´i teslim etmeyiz!" dedi.[76]

Peygamberimiz (a.s.); kavminin hür veya köle her müşrikinin hiç sevmediği kötü tutum ve davranışlarıyla karşılaşarak üzüntüler içinde evine döndükçe, Yüce Allah onun üzüntüsünü Hz. Hatice´nin teselli ve teşvik edici sözleriyle hafifletiyor, gideriyor, vazifesini kolaylaştırıyordu.[77]


[58] Fahru´r-Râzî, Tefar, c. 29, s. 1 89.

[59] Fahru´r-Râzî, Tefar, c. 29, s. 1 89, Kurtubi, Tefsir, c. 19, s. 60.

[60] Kurtubi, Tefsir, c. 19, s. 60.

[61] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 288, Belâzurî, Ensâbu´l-eşraf, c.1, s. 1 33, Ebu Nuaym, Delâil ü´n-nübüvve, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 198, Ebu´l-Ferec, el-Vefa, c. 1, s. 202, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1 , s. 101, Zehebî, Târîhu´l-İslâm , s. 155, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 61.

[62] Belâzurî, Ensâbu´l-eşraf, c. 1, s. 133.

[63] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 288, E bu Nuaym, Delâil, c . 1, s. 232, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 198, Zehebî,Târîhu´l-İslâm, s. 155, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 61.

[64] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 198.

[65] Belâzurî, Ensâbu´l-eşraf, c. 1, s. 133, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 71.

[66] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 288, Ebu Muaym , Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c, 2, s.198, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 202, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 101, Zehebî, Târîhu´l-İslâm , s. 1 55, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 61.

[67] Belâzurî, Ensâbu´l-eşraf, c. 1, s. 133, İbn Esîr, Kâmil, c. 2,s. 71, Kurtubi, Tefsir, c. 1 9, s. 60-61.

[68] Belâzurî, Ensâbu´l-eşraf, c. 1, s. 133, Kurtubi, Tefsir, c. 19, s. 61 .

[69] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 1, s. 288-289, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 198, Ebu´l-Ferec, c.1, s. 202, İbn Seyyid, c. 1, s. 101, Zehebî, Târîhu´l-İslâm, s. 156, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 61.

[70] Belâzurî, Ensâbu´l-eşraf, c. 1, s. 133, Fahru´r-Râzî, Tefsir, c. 29, s. 189, Kurtubi, Tefsir, c. 19, s. 61.

[71] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 289, Ebu Nuaym , Delâil ü´n-nübüv ve, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâil ü´n-nübüvve, c. 2, s. 200, E bu´l-Ferec İ bn Cevzî, el -Vefa, c. 1 , s. 202-203, İbn Seyyid, Uyû nu´l-eser, c. 1, s. 101, Zehebî, Târîhu11-İslâm, s. 156, E tau´l-F idâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 61.

[72] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 289-290, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 133, Taberî, Tefsir, c. 29, s. 156, Hâkim ,Müstedrek, c. 2, s. 507, Beyhakî, Delâil ü´n-nübüvve, c. 2, s. 200-201, Vahidi, Esbâbü´n-nüzûl, s. 295.

[73] Fahru´r-Râzî, Tefar, c. 29, s. 1 90, Kurtubi, Tefsir, c. 19, s. 61.

[74] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 289, Ebu Nuaym , Delâil ü´n-nübüvve, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâil ü´n-nübüv ve, c. 2, s.200, İbn Seyyid Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 1 01, Zehebî, Târîhu´l-İslâm, s. 1 56, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 61.

[75] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 291, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 101.

[76] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 291-299, Zehebî, Târîhu´l-İslâm, s. 162-163, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s.53-57.

[77] İbn İ shak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 257,300, İbn Atodilberr, İstiâb, c. 4, s. 1820, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 7, s. 82, İ bn Seyyid,Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 91, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 24, Halebî, İnşânu´l-uyûn, c. 1, s. 432.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 1/298-302.