๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Şubat 2010, 16:34:12



Konu Başlığı: Kurbanlarını Kesip Tıraş Olmalarının Müslümanlara Emredilişi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Şubat 2010, 16:34:12
Kurbanlarını Kesip Tıraş Olmalarının Müslümanlara Emredilişi


Muahede ve musalaha işi bittikten ve Kureyş müşriklerinin elçileri çekilip gittikten sonra,[486] Peygamberimiz Aleyhisselam, Hudeybiye´de ayağa kalkarak:

"Ey insanlar![487] Kalkınız, kurbanlarınızı kesiniz! Sonra da, başlarınızı tıraş ediniz ve ihramdan çıkınız![488] diyerek ashabına seslendi.

Onlardan hiç kimse, yerinden kımıldamadı! [489]

Peygamberimiz Aleyhisselam, bu emrini bir kez daha tekrarladı.

Yine, kalkan olmadı!

Peygamberimiz Aleyhisselam, emrini üçüncü kez tekrarladı.

Yine, kalkan olmadı!

Peygamberimiz Aleyhisselam, dönüp zevcesi Hz. Ümmü Seleme´nin yanına gitti.[490]

Hz. Ümmü Seleme:

"Yâ Rasûlallah! Senin neyin var?!" diye sordu.[491]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ey Ümmü Seleme! Nedir halkın bu tutumu?![492] Şaşılacak şey doğrusu![493]

Onlara; ´Kurbanlarınızı kesiniz! Başlarınızı tıraş ediniz de, ihramdan çıkınız!1 diye tekrar tekrar söylüyorum.

Onlar sözlerimi işitiyor, yüzüme bakıyorlar da, içlerinden hiçbiri benim emrimi yerine getirmeye kalk mıyor!?" buyurup şikâyetlendi.[494]

Hz. Ümmü Seleme:

"Yâ Rasûlallah! Görmüş olduğunuz hal, halka, her nasılsa gelmiş çatmış bulunuyor.[495]

Ey Allah´ın Peygamberi! Sen bu işi yapmak istiyor musun?

Yapmak istiyorsan, hemen git, kurbanlık develerini kesinceye, berberini çağırıp tıraş oluncaya kadar ashabından hiçbir kimseye hiçbir şey söyleme![496]

Sen kurbanını kesecek, tıraş olacak olursan, halk da öyle yaparlar.[497] Muhakkak sana uyarlar!" dedi.

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam, ihramını sağ koltuğu altından çıkarıp sol omuzuna attı. Eline bir harbe alıp yüksek sesle ´Bismillâhi Allahuekber!1 diyerek kurbanlık develerini kesti.[498]

Ashab, Peygamberimiz Aleyhisselamın kurbanını kestiğini görür görmez, onlarda kalkıp develerini kesmeye koyuldular.[499]

Hz. Ümmü Seleme der ki:

"Müslümanlar kurbanlıklara doğru öyle sıçraştılar ve öyle yığıldılar ki, birbirlerini ezeceklerinden korktum !"[500]

Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf ve Hz. Osman da, kendileri için Medine´den sürdürüp getirttikleri develeri kestiler.[501]

O gün yetmiş deve kurban edildi.[502]

Develer, Beytullah´ın yanında kurban edilmekben alıkonuldukları zaman, yavrularına böğürdükleri gibi böğürdüler![503]

Ebu Cehil´in Bedir savaşında ele geçirilen devesi de kurbanlıklar arasında bulunuyordu.[504] Onun kurban edilmesi Kureyş müşriklerini kızdırmıştı.[505]

Her yedi kişi için bir deve kurban edilmiştir.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Kesilen kurbanlara sizden her fert muhakkak ortak olsun, katılsın!" buyurdu.[506]

Kurbanlar, Hudeybiye kuyusunun üst tarafında kesildi.[507]

Peygamberimiz Aleyhisselam, o gün, kurbanların etlerinden istemek için oraya gelmiş olan genç dilencilere, kurban etlerini ve derilerini, kendileri istemeden verdi.

Müslümanlar, kestikleri kurbanların etlerinden hem kendileri yediler, hem de bulunan yoksullara yedirdiler.[508]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Merve yanında kurban edilmek üzere, Eşlem kabilesinden Naciye ismindeki zâtla Mekke´ye yirmi deve gönderdi. Naciye onları Merve yanında kesti ve etlerini oradaki yok sullara dağıttı.[509]



[486] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 613, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 98.

[487] Ebu Yusuf, Kitâbu´l-haraç, s. 211, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 326.

[488] Ebu Yusuf, Kitâbu´l-haraç, s. 211.

[489] Zührî, Megâzî, s. 56, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 340, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 326, Buhârî, Sahih, c. 3, s. 182.

[490] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 613, Abdumezzak, Musannef, c. 5, s. 340, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 326, Buhârî, Sahîh, c.3,s.182.

[491] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 613.

[492] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 326.

[493] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 613.

[494] İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 35.

[495] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 326.

[496] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 340, Ahm ed b. Hanbel, c. 4, s. 331, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 182, Taberî, Târîh, c. 3, s. 80.

[497] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 326.

[498] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 613.

[499] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 333, Vâkıdî, c. 2, s. 613, Abdurrezzak, c. 5, s. 340, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 331, Buhârî, c. 3, s. 182.

[500] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 613.

[501] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 614.

[502] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 614, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 103.

[503] Ebu´l-Fidâ, Tefsfr, c. 4, s. 200, Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 2, s. 40, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 209.

[504] İbn İshak, İbn Hisam, c. 3, s. 334, Vâkıdî, c. 2, s. 614, İbn Sa´d c. 2, s. 103.

[505] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 3, s. 334.

[506] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 103.

[507] İbn Sa´d, c. 2, s. 100.

[508] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 615, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 26, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 209.

[509] Aynı kaynaklar.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/326-328.