๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Mart 2010, 16:54:32



Konu Başlığı: Kurân temiz ve afif bir hayat
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Mart 2010, 16:54:32
Kur´ân Temiz ve Afif Bir Hayatı Sağlayacak Makul ve Mantıkî Emirleri Muhtevidir


İngilizce Popular Encyclopedia (Halk Ansiklopedisinde şöyle denir:

"Arapça´ya göre Kur´ân, son derecede beliğdir. Gerçekten de, Kur´ân´ın bedâî-i edebiyyesi eşsizdir. Bundan başka, Kur´ân´ın emirleri o kadar makul ve mantıkîdir ki, insanlar bunları dikkatle mütalaa edecek olurlarsa, onların temiz ve afif bir hayatı sağlayacağını anlariar." [37]

Bütün dinler üzerinde yaptığı uzun inceleme ve eleştiriler neticesinde İslâm dinini kabul edip Nureddin adını aldığını Yeni Sabah gazetesinde ilan eden Steinhorst adındaki atom bilgininin sözleriyle bahsimize devam ediyoruz:

"Allah´ı tazim, Hıristiyanlıkla berbat bir putperestlik haline getirilmiştir.

Bunlar, bir Allah´a tapar görünürler, fakat sadece bir peygamber olmasına rağmen, İsa´ya da Allah´ın oğlu diye taparlar.

İsa´nın anası, Allah´ın anası ilan edilmiştir.

Son konulan bir kaideye göre, Meryem, Allah´ın anası sıfatıyla bedenî olarak mi´raca çıkmış; Papanın son tesbit ettiği bu kaide, mü´min Katolikleri bile şaşırtmıştır!

Hıristiyan itikadına göre, Allah çocuk meydana getirmektedir.

Halbuki, İslâmiyete göre, ancak fâni olan bir varlığa tâbi olanlar çocuk yapmak ihtiyacındadırlar.

Allah ise, her varlığın üstünde ve ebedî olduğu için, çocuğa muhtaç değildir.

Bütün yaratılmış şeylerin kaynağı ve herşeyin nâzımı Allahtır.

Bu sebeple, O´nun, işine yardım edecek veya ismini devam ettirecek bir çocuğa ihtiyacı yoktur.

Bunun için, Hıristiyan dininin ve Kilisenin telkin ettiği üçlü Allah fikri abestir.

Böyle olduğu halde, Hıristiyan kilisesi yegâne saadet veren din olduğunu nasıl iddia edebilir?

Bu kilise, hangi ahlâkî hakla bir dünya dini olmaya kalkışıyor?

Buna hiçbir hakkı yoktur!

Bu dünya bir Allah tarafından yaratıl mışsa, milletlerin dinî geleneklerinin bir imanda birleşmesi kat´î ve zaruridir.

Dünya, tek bir manevî merkez etrafında toplanmazsa, Yaratıcının birliğini nasıl kavrayabilir?

Bir nehir, birçok ırmaklardan meydana gelir ve onun kuvveti, özelliği bu birleşmede belirir.

Musa´nın, İsa´nın ve diğer peygamberlerin getirdikleri vahiyler, insanlığın yaratılış gayesini gerçek leştirecek bir nehrin ırmaklarıdır.

Bu gaye, Allah´ın birliğini idrak etmektir.

Bu maksadı ancak Kur´ân sağlayabilir.

Kur´ân´dan başka bir kitab bunu sağlayabilir mi?

Tevrat bunu sağlayamaz. Çünkü o ancak İsrail Tanrısından bahseder.

Zerdüşt de, İlâhî nuru, ancak İran milletine bahşeder.

Veda´lar da bunu yapamaz. Çünkü, rişişlere göre, Vedayı dinleyen Hindlilerin kulağına kurşun akıt mak gerekir!

Buda da bir bütünlük göstermez ve yalnız Hindistan´a inhisar eder.

İsa´nın dini bu gayeyi temin edebilir mi?

Hayır!

İsa, cihana şâmil bir öğretici değildir. O, havarilerine şöyle demişti:

´Puta tapanların yolunda gitmeyin ve Sâmirîlerin şehirlerine girmeyin.

Yalnız İsrail´in kaybolmuş koyunlarının arasına katılın.´ (Matta: 10: 5-6)

Şu halde, İslâm´ın Peygamberinden önce hiç kimse bütün beşeriyete şâmil bir haber getirmemiştir.

Kur´ân´dan önce hiçbir kitab bütün insanlığa hitap etmemiştir.

Hz. Muhammed şu vahyi getiriyor:

´Ey insanlar! Gerçekten ben hepiniz için Allah´ın elçisiyim!´ (7: 159)

Böylece, yalnız Kur´ân´dır ki, muhtelif dinler arasındaki farkları ve ayrılıkları bertaraf edebilir.

Dinlerin çokluğu, birleştiri bir imanın vücudunu zaruri kılar.

Bu iman, İslâmlıktır." [38]


[37] Ömer Rızâ Doğrul, Kur´ân Nedir?, s. 97-137.

[38] Yeni Sabah gazetesinin 23.4.1958 ve 4.5.1958tarihli nüshaları.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/370-372.