๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Mart 2010, 13:02:33



Konu Başlığı: İslamiyet Arabistan da yayılıyor
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Mart 2010, 13:02:33
İslamiyet Arabistan´da Yayılıyor  







Benî Fezâre Temsilcilerinin Medine´ye Gelişi ve Müslüman Oluşu


Benî Fezârelerin Kimlikleri ve Konak Yerleri


Benî Fezârelerin soyları; Benî Fezâre b. Zubyân, b. Reis, b. Gatafan, b. Sa´d, b. Gays, b. Aylan, b. Mudar, b. Nizar, b. Maadd, b. Adnan´dır.[1]

Benî Fezânelerin konak yerleri de Necd ve Vâdil-kurâ idi. [2]

Benî Fezâre temsilcileri Hicretin 9. yılında Ramazan ayında Peygamberimiz Aleyhisselamin Tebük´ten dönüşünden sonra, içlerinde Hârice b. Hısn, Hürrb. Kays b. Hısn´ın da bulunduğu ondan fazla kişilik bir kafile halinde ank develer üzerinde Medine´ye geldiler ve Müslüman olduklarını söylediler. [3]

Remle binti Hâris´in konağına indirilip ağıriandılar. [4]

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara yurtlarının durumunu sordu.

İçlerinden birisi:

"Yâ Rasûlallah! Ülkemiz kuraklık yılına rastladı, hayvanlarımız kırıldı, kıtlık her tarafımızı sardı. Çoluk-çocuklarımız aç kaldı. Bizim için Rabbine dua et. [5] Bizim için Rabbin katında sen şefaatçi ol. Senin katında da bizim için Rabbin şefaatçi olsun" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sübhânallah! Bu sözünden dolayı sana yazıklar olsun! İzni olmadan Rabbimizin katında ben mi şefaatçi olacağım? İzni olmadan Rabbimizin katında kim şefaat edebilir? O Rabbimizin ki, kendisinden başka ilah yoktur. O, en yüce ve en büyüktür. O´nun kürsiyy-i ilmi gökleri ve yeri kucaklamıştır. Hiç şüph­esiz, Yüce Allah sizin kuraklıktan sıkılıp ferahlığa kavuşmanız için gülüp duruyordun Yağmurunuz yak­laşmıştır!" buyurdu.

Çöl Arabi:

"Yâ Rasûlallah! Yüce Rabbimiz bize güler mi?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Evet!" buyurunca, çöl Arabi:

"Rabden gülmeyi yok etmememiz daha iyidir" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, onun bu sözüne güldü. [6]


[1] İbn Hazm, Cem here, s. 255.

[2] Kalkaşandf, Nihâyetü´l-ereb, s. 392.

[3] İbn Sa´d, Tabak âtü´l-kübrâ, c. 1, s. 297, Ebu´l-Ferec İbn Cevzf, el-Vefâ, c. 2, s. 749, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 249, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 88, İbn Kayyım, Zad, c. 3, s. 55.

[4] İbn Seyyid, c. 2, s. 249, İbn Kayyım, c. 3, s. 55.

[5] İbn Sa´d, c. 1, s. 297, Ebu´l-Ferec, c. 2, s. 749, İbn Seyyid, c. 2, s. 245, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 88, İbn Kayyım, c. 3, s. 55.

[6] İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 249, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 3, s. 55, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1 , s. 319-
320, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 267-268, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 53.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/409-410.