๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Mart 2010, 16:41:57



Konu Başlığı: İslâm mücahidlerinin tamamıyla gelip Zî Tuvâ da toplanışı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Mart 2010, 16:41:57
İslâm Mücahidlerinin Tamamıyla Gelip Zî Tuvâ´da[524] Toplanışı


Mücahid birlikleri, Zî Tuvâ´ya varınca, orada durdular ve Peygamberimiz Aleyhisselamın oraya gelmesini beklediler.[525]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Zî Tuvâ´ya geldi ve orada durdu.[526]

Süvariler her yandan gelip Peygamberimiz Aleyhisselamın çevresinde toplandılar ve Peygamberimiz Aleyhisselamı ortalarına aldılar.[527]

Kureyş müşrikleri Peygamberimiz Aleyhisselamı sekiz yıl önce Mekke´den ayrılmak zorunda bırakıp, Peygamberimiz Aleyhisselam oradan ayrılırken:

"Vallahi, biliyorum ki, sen Allah´ın yarattığı yerlerin en hayırlısı ve Yüce Allah´a da, bana da en sevgilisi olanısın!

Senden zorla çıkarılmamış olsaydım, senin halkın beni senden zorla çıkarmamış olsalardı, senden çıkmaz, ayrılmazdım!" diyerek, duyduğu üzüntüyü açıklamıştı.[528]

O zaman, Yüce Allah, Peygamberimiz Aleyhisselama:

"Her halde, Kur´an´ın tebliğini sana farz kılan Allah, seni yine döneceğin yere (Mekke´ye) döndüre cektir" buyurmuştu.[529]

Yüce Allah sekiz yıl içinde, Kureyş müşriklerini Bedir´de ağır bir hezimete uğratmış; bütün kabilel erden topladıkları 10.000 kişilik ordular birliğiyle bir ay gece gündüz uğraştıkları Medine muhasarasın da, Hendek savaşında hiçbir şey yapamadan elleri boş olarak geri çevirmiş; Benî Kaynuka, Benî Nadîr, Benî Kurayza ve Hayber Yahudileri gibi güçlü ve azılı İslâm düşmanlarını da ortadan kaldırmış ve en sonunda Mekke´yi fethettirip kendisini sevdiği yurduna döndüreceği hakkında yapmış olduğu va´dini de yerine getirmek üzere Peygamberini Mekke´nin başucuna getirmiş; ve Peygamberimiz Aleyhisselam m mübarek gönlü bütün bunlardan dolayı Yüce Allah´a karşı minnet ve şükran duygularıyla dolup taşmış bulunuyordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Zî Tuvâ´da, hayvanının üzerinde, başını Allah´a karşı tevazu ile önüne doğru eğdi.

O derecede eğdi ki, sakalının ucu devenin semerine değiyor[530] ve:

"Ey Allah´ım! Hayat, ancak ahiret hayatıdır!" diyordu.[531]



[524] Zi Tuvâ; Mekke yakı nında bir vadidir (Ffruzâbâdf, Kâmûsu´l-muhft, c. 4, s. 360, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s. 255).

[525] Vakıdî, Megâzî, c. 2, s. 823.

[526] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 4, s. 47, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 824.

[527] Vâkıdî, Megâzı, c. 2, s. 824, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s. 320.

[528] Ahmedb.Hanbel.Müsned.c. 4, s. 305Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 2, s. 294, 295, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1 037, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 156.

[529] Kasas: 28/85.

[530] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 48, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 824, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 68, 69, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 246, 247, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 82.

[531] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 824, Halebî, İnsânu´l-uyün, c. 3, s. 27, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 321.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/379-380.