๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Mart 2010, 15:37:23



Konu Başlığı: İslâm Mücahidlerinin Maan da durum değerlendirmesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Mart 2010, 15:37:23
İslâm Mücahidlerinin Maan´da Durum Değerlendirmesi Yapmaları


İslâm mücahidleri, durumu gözden geçirmek üzere Maan´da iki gece (iki gün) oturdular.[54]

Zeyd b. Harise; Rumların İslâm mücahidleriyle çarpışmak için pek çok asker toplamış olduklarını haber verip, bu yolda ne yapmak gerektiğini mücahidlere sordu.

Mücahidler:

"Rumlarla karşılaşmaktan vazgeçip memleketlere akın yap! Halklarını esir al, Medine´ye dön!" dedil er.

Abdullah b. Revâha susuyor, konuşmuyordu.

Zeyd b. Harise, ona bu hususta ne düşündüğünü sordu.

Abdullah b. Revâha:

"Biz, ganimetler elde etmek için yola çıkmadık. Fakat, Rumlarla karşılaşmak için yola çıktık!" dedi. [55]

Diğer mücahidler ise:

"Resûlullah Aleyhisselama yazı yazıp düşmanımızın sayısını bildirelim. Bize savaş erleri yetiştirmesini, ya da bu yolda yapmak istediği şeyi bize emretmesini isteyelim" dediler.

Bu hususta söz ve görüş birliğine vardılar. [56]

Abdullah b. Revâha:

"Ey kavmim! Vallahi, sizin şimdi istememiş olduğunuz şey, arzulayıp elde etmek için sefere çık tığınız şehitliktir! [57]

Biz, insanlarla, ne sayıca, ne silahça, ne de at ve süvarice çokluk olduğumuz için değil, ALLAH´ın bizi şereflendirdiği şu din kuvvetiyle savaşıyoruz!

Gidiniz, çarpışınız! Bunda muhakkak iki iyilikten biri; ya zafer, ya da şehitlik vardır! [58]

Vallahi, Bedir savaşı gününde yanımızda iki at, Uhud savaşı gününde de bir tek at bulunuyordu.

Eğer bu seferimizde düşmana galip gelmek kaderde varsa, zaten ALLAH´ın ve Peygamberimizin bize va´di de böyledir, ALLAH va´dinden cayar değildir.

Eğer kaderde şehitlik varsa (şehit olur, daha önce şehit olan) kardeşlerimize böylece Cennetlerde kavuşmuş oluruz!" dedi.

Abdullah b. Revâha´nın bu sözleri, mücahidleri cesaretlendirdi: [59]

"Vallahi, Revâha´nın oğlu doğru söyledi!" dediler, yollarına hızla devam ettiler. [60]


Abdullah b. Revâha´nın Şehitlik Özlemi


Zeyd b. Erkam der ki:

"Ben, Abdullah b. Revâha´nın terbiyesi altında bir yetimdim.

Kendisi Mu´te seferine çıktığında, beni de devesinin terkisine bindimnişti.

Vallahi, geceleyin, biraz gidince, onun şu beyitleri okuduğunu işittim:

´Ey devem! Beni ve yükümü, Kumluktaki kuyuya vardıktan sonra dört konak daha götürsen, artık seni başka sefere çıkarmayacağım!

Sen sahipsiz, kendi başına, serbest kalacaksın!

Ben herhalde geriye, ailemin yanına dönmeyeceğim!

Umarım ki, şehit olacağım!

Müslümanlar geldiler, beni kalmaya iştiyaklı olarak Şam topraklarında bıraktılar.

Artık, ne hurması zahir olmuş, yağmur suyu ile sulanan ağaçlar, ne de suya kanmış, diplerinden sulanan hurma ağaçlan umurumda değildir!1

Kendisinden bunları işitince, ağladım.

Abdullah b. Revana, bana kamçısıyla dokunarak:

´Ey yaramaz! ALLAH´ın bana şehitlik nasip etmesinden ve senin de hayvan üzerinde, yolculuk eşyalarının iki yanı arasında geri dönüp gitmenden sana ne zarar olur?[61]

Ben, böylece, şu dünyanın dert ve tasalarından, üzüntülerinden, hadiselerinden kurtulmuş, rahata kavuşmuş olurum!1 dedi.

Geceleyin inip iki rekat namaz kıldı. Namazının sonunda uzunca bir dua etti ve bana:

´Ey çocuk!´ diye seslendi.

´Buyur!´ dedim.

´Bu seferde, inşaallah, bana şehitlik nasip olacak! dedi." [62]







[54] Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 178, Nesâf, Sünen, c. 5, s. 230, 231.

[55] Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 231.

[56] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 12, Taberî, Târih, c. 3, s. 100, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 227, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 227.

[57] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 123, Müslim , Sahîh, c. 2, s. 923, Mesâf, Sünen, c. 5, s. 231.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/178-179.

[58] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.4, s. 12,13, Taberî, Târih, c. 3, s. 100, İbn Esir, Kâmil,c. 2, s. 227.

[59] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 305.

[60] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 123, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 306, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 229, 231, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1 , s. 185.

[61] Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 229, 231, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 168.

[62] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 123, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 161, c. 5, s. 86, Müslim, Sahih, c. 2, s. 923, E bu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 178, Nesâf, Sünen, c. 5, s. 231, İbn Kayyım , Zâd, c. 2, s. 168, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 148, Kastalânf, Mevâhib, 1, s. 185.