๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 03 Mart 2010, 16:43:57



Konu Başlığı: İki Mülteci Yahudinin Hayber ve Hayberliler Hakkında Bilgiler Vermeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Mart 2010, 16:43:57
İki Mülteci Yahudinin Hayber ve Hayberliler Hakkında Bilgiler Vermeleri  



Ka´b b. Malik der ki:

"Reci´deki karargâhımızda bulunduğumuz sırada, Natat halkından Simâk adlı bir Yahudi:

´Eğer bana eman verirseniz, yanınıza geleyim diyerek seslendi.

Biz:

´Olur!1 dedik, hemen onun yanına koştuk.

Kendisinin yanına ilk varan, bendim.

Ona:

´Sen kimsin? diye sordum.

´Yahudilerden bir adamım´ dedi.

Kendisini alıp Resûlullah Aleyhisselamın yanına koyduk.

Yahudi:

´Ey Ebu´l-Kasım! Yahudilerin sakıncalı, gizli, önemli yerlerinden bazılarını sana göstermek şartıyla bana ve ev halkıma eman verir misin?´ diye sordu.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Evet!´ buyurdu.

Yahudi Simâk, Yahudilerin kalelerini ele geçirmeye elverişli yerlerini Resûlullah Aleyhisselama haber verdi.

Bunun üzerine, Resûlullah Aleyhisselam ashabını yanına çağırdı, onları Yahudilerle çarpışmaya teşvik etti.

Yahudilerin aralarında anlaşmazlık çıktığını ve müttefikleri olan Gatafanların da kaçtıklarını bildir­di."[180]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Reci1 karargâhında kaldığı yedi günde, geceleri ashabı arasında sıra ile karargâhı bekleme nöbeti tutturdu.

Altıncı gecede, nöbet sırası Hz. Ömer´de idi.

Hz. Ömer´in arkadaşlarıyla birlikte gece yarısı ordugâh çevresinde dolaştığı sırada, Yahudilerden bir adam bulunup getirildi.

Hz. Ömer, onun boynunun vurulmasını emretti.

Yahudi:

"Beni Peygamberinizin yanına götürünüz! Onunla konuşacağım!" deyince, Hz. Ömer onu öldürmek­ten vazgeçti.

Yahudi ile birlikte Peygamberimiz Aleyhisselamın çadırına kadar gittiler. Peygamberimiz Aleyhisselamı namazda buldular.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Hz. Ömer´in geldiğini işitince, selam verdi.

Hz. Ömer, Yahudi ile birlikte içeri girdi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Yahudiye:

"Gerinde ne haber var ve sen kimsin?" diye sordu.

Yahudi:

"Ey Ebu´l-Kasım! Bana eman ver, sana doğrusunu söyleyeyim?" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Olur!" buyurdu.

Yahudi:

"Ben Natat halkının yanından geliyorum. Onların hiç düzenleri kalmamıştır.

Onları bu gece kaleden çıkıyor oldukları halde geride bıraktım!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Onlar nereye gidiyorlar?" diye sordu.

Yahudi:

"Öteden beri içinde bulundukları Şıkk kalesine zelil olarak gidiyorlar!

Kendileri senden son derecede korkmuş bulunuyorlar!

Onların yürekleri, korkularından duracak gibi çarpıyor!

Yahudilerin silah, erzak ve yağlan bu kalede depolanmıştır.

Birbirleriyle çarpışırlarken kullanmış oldukları kale araçlarını içinde sakladıkları yeraltındaki ev de bu Natat kalelerindedir" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Nedir o araçlar?" diye sordu.

Yahudi:

"Bir adet mancınık[181]

İki aded debbabe (kale yapım ve yıkımında kullanılan araç),[182]

Birçok zırh gömlek,

Miğferler,

Kılıçlar., gibi silahlardır.

Yarın, kaleye girdiğinde, oraya da girersin!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"İnşaallah!" buyurdu.

Yahudi:

"İnşaallah, seni onun üzerine kadar götürüp durduracağım.

Orayı, Yahudilerden, benden başka hiç kimse bilmez!

Dahası da var!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Nedir o dahası da?" diye sordu.

Yahudi:

"Araçları çıkardıktan sonra, onu Şıkk kalesine dikmedir!

Debbabenin de altına adamlar girip kalenin dibini kazar ve delerler! Orayı bir günde fetheder, ele geçirirsin!

Ketibe kalesinde de böyle yaparsın!" dedi.

Hz. Ömer:

"Yâ Rasûlallah! Sanırım ki, bu adam doğru söylüyor" dedi.

Yahudi:

"Ey Ebu´l-Kasım! Bana eman verecek, kanımı dökmeyeceksin, değil mi?" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sen emniyet ve selamettesin" buyurdu.

Yahudi:

"Nizar kalesindeki karımı da bana bağışla!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Onu da sana bağışladım!" buyurdu ve ona:

"Yahudiler çoluk çocuklarını Natat kalesinden ne için ayırdılar?" diye sordu.

Yahudi:

"Serbestçe çarpışabilmek için onları yanlarından ayırdılar, çoluk çocukları Şıkk ve Ketibe kalelerine gönderdiler" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Yahudiyi İslâmiyete davet etti.

Yahudi:

"Bana birkaç gün mühlet ver!" dedi.[183]




[180] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 646, 648.

[181] Mancınık; en eski savaş araçlarından büyük bir sapan idi ki, savaşlarda düşman taralına, düşmanlara ve kalelerine büyük büyük taşlar atmak için kullanılırdı (M. Salahf, Kâmûs-u Osm ânf, c. 4, s. 383). Bugün, onun yerini top almıştır (Mütercim Âsi m E fendi, Kâm üs Tercem esi, c. 3, s. 80).

[182] Debbâbe; kalın deri ve tahtalardan yapılmış, kale duvarlarını yükseltirken işçi ve ustaların içine girip çalışabilecekleri, üzeri kapalı seyyar iskeledir ki, savaşlarda da, kuşatılan kalelerin delinmesi, alınması için surlara yanaştırılır, içine askerler girer, onları üzerlerine atılacak taş ve oklardan korurdu. (Ibn Esîr, Nihâye, c. 2, s. 96).

[183] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 647, 648, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 733.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/52-55.