๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Ocak 2010, 23:02:20



Konu Başlığı: Hz. Muhammed a.sa Peygamberlik Vahyinin Gelmesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Ocak 2010, 23:02:20
Hz. Muhammed (a.s.)a Peygamberlik Vahyinin Ne Zaman ve Nasıl Gelmeye Başladığı


Hz. Muhammed (a.s), kırk yaşında bulunduğu[22] ve Yüce Allah onun kerametini açıkla mayı ve kullarına onunla rahmet etmeyi dilediği zaman,[23] kendisine ilk vahiy ve peygamberlik başlangıcı, uykuda sadık rüyalar görmekle olmuştur.

Hz. Muhammed (a.s.) hiçbir rüya görmezdi ki, sabahın aydınlığı gibi açıkça çıkmasın![24] Peygamberimiz (a.s.), Yüce Allah´ın dilediği kadar müddet,[25] altı ay, bu hal üzere kaldı.[26]

Yüce Allah, bu altı ay içinde, peygamberine önce uykuda, sonra da uyanık iken vahyetti.[27]

Sonra, kendisine halvet, yalnızlık sevdirildi.[28]

Yüce Allah, böylece ona yalnızlığa çekilmeyi sevdirdi de,[29] kendisine halvetten, yalnız başına kalmaktan daha sevgili birşey olmadı .[30]

Peygamberimiz (a.s.) bazı işleri için evlerden uzaklaşır, Mekke´nin dağ aralarındaki ıssız yerlerine, vadilerin içlerine doğru dalar giderdi.[31] Onun bu haline bakan Kureyşliler:

"Muhammed, Rabbine âşık olmuş!" derlerdi.[32]

Peygamberimiz (a.s.); her yıl Ramazan ayında, Hira (Nur) dağında* bir ay iti kafa girer, Kureyşlilerin yapageldikleri gibi, yanına gelen yoksullara yemek de yedirirdi.[33]

Kendisinin; itikattan çıktığı zaman, evine gelmeden önce ilk işi Kabe´yi yedi kere veya Allah´ın dilediği kadar tavaf etmek olur, sonra evine dönerdi.[34]

Peygamberimiz (a.s.)ın Hira´ya Hz. Hatice ile gittiği de olurdu.[35]

Peygamberimiz (a.s.); kavminin sürü sürü putlara tapıp durduklarını gördükçe, onlardan uzaklaşmayı, halvet ve uzlete çekilmeyi özler,[36] Hira dağına gider,[37] halvet ederdi.[38]

Peygamberimiz (a.s.), daha oniki yaşlarında iken bile; Rahip Bahîra´nın kendisine Lât ve Uzzâ putlan adına yemin vermek istemesi üzerine, ona:

"Lat ve Uzzâ adına yemin vererek bana birşey sorma! Vallahi, ben onlardan nefret ettiğim kadar, hiçbir şeyden nefret etmem!" demiştir.[39]

Peygamberimiz (a.s.), Hira dağında kaldığı müteaddit günlerin gecelerinde tehannüsle meşgul olurdu.[40]

Sahih-i Buharî şârihi Bedrüddin Aynî, "´Peygamber (a.s.)ın tehannüsü, taabbüdü ne şekilde idi?1 diye sorulacak olursa, ´Bu, düşünmek ve ibret almaktan ibaretti. Ulu atası İbrahim (a.s.)ın ibret alması gibi´ diye cevap veririm" der.[41]

Hira dağında itikâfa giren kimsede üç ibadet toplanırdı:

Halvet,

Taabbüd,

Beytullah´a bakış.[42]

Peygamberimiz (a.s.)ın taabbüdü, peygamber olma arzusundan ileri gelmiyordu.

Zaten peygamberlik istemekle veya çalışmakla elde edilecek birşey olmayıp,[43] Yüce Allah onu kullarından seçip dilediğine veregelmiştir.[44]

Kendisine vahiy ve peygamberlik gelmeden önce, Peygamberimiz (a.s.) "Kitab nedir? İman nedir?" bilmezdi ki, bu hususta herhangi bir emeli, bir arzusu bulunsun.[45]

Peygamberimiz (a.s.), Hira dağına giderken, azığını da yanında götürürdü.

Azığı tükenince Hz. Hatice´nin yanına döner, bir o kadar zaman için daha azık alır, giderdi.[46]

Peygamberimiz (a.s.)ın azığı süt ile et,[47] ya da zeytinyağı ile çörek (kuru ekmek, peksimet) olup, orada gündüzleriyle birlikte üç gece, yedi gece ve hatta bazan bir ay kalır, taabbüdle meşgul olurdu.[48]

Peygamberimiz (a.s.); halvette, yalnız başına bulunduğu sıralarda ışıklar görür, sesler işi tir; bunların, cinle, kehânetle ilgili olduklarını sanarak korkar durur, Hz. Hatice´ye:

"Ey Hatice! Ben bir ışık görüyor, bir ses işitiyorum.

Ben, bir kâhin olacağım diye korkuyorum.

Vallahi, ben, şu putlardan* ve kâhinlerden nefret ettiğim kadar, hiçbir şeyden nefret etmem!" der, Hz. Hatice de:

"Ey amcamın oğlu! Öyle söyleme!

Allah seni hiçbir zaman öyle yapmaz" diyerek teselli edendi.[49]

İbn İshak´ın Ebu Meysene Amr b. Şurahbil´den rivayetine göre de:

Resûlullah (a.s.), zevcesi Hz. Hatice´ye:

"Ben halvette, yalnız başıma bulunduğum zaman, bir ses işittim.

Bunun, benim için tehlikeli bir hadise olabileceğinden korktum" dedi.

Hz. Hatice:

"Allah korusun! Yüce Allah´ın sana öyle kötü birşey yapması ihtimali yoktur. Vallahi, sen emaneti eda edersin. Akrabana iyilik yaparsın. Sözü, doğru söylersin!" dedi.

Sonra, Hz. Ebu Bekir geldi.[50]

Hz. Ebu Bekir, çocukluk çağından beri, Peygamberimiz (a.s.)ın arkadaşı ve dostu idi.[51]

Hz. Ebu Bekir geldiği sırada, Peygamberimiz (a.s.) evde değildi.

Hz. Hatice; Peygamberimiz (a.s.)ın söylediklerini ona anlatıp:

"Ey Atik! Muhammed´i yanına alıp da Varakaya kadar gitsene?" dedi.

Peygamberimiz (a.s.) gelince, Hz. Ebu Bekir onun elinden tutup:

"Haydi, bizimle birlikte Varaka b. Nevfel´e gidiver!" dedi.

Peygamberimiz (a.s.):

"Başıma geleni sana kim haber verdi?" diye sordu.

Hz. Ebu Bekir:

"Hatice!" dedi.

Bunun üzerine, gidip hadiseyi Varaka´ya anlattılar.

Peygamberimiz (a.s.):

"Halvette, yalnız başıma bulunduğum sırada, arkamdan:

´Ey Muhammed! Ey Muhammedi´ diye seslenildiğini işittim.[52]

Sesi işittim, fakat hiçbir şey göremedim" dedi.

Varaka b. Nevfel:

"Bunda, senin için bir sakınca yoktur!" dedi.[53]

Peygamberimiz (a.s.):

"Sesi işitince, korkarak oradan uzaklaşıyor, başka yerlere doğru gidiyorum" dedi.

Varaka:

"Öyle yapma! Seslenen geldiği zaman, sana söyleyeceği şeyi dinleyinceye kadar, orada sebat edip dur! Sonra da, dinlediğin şeyleri gel bana haber ver" dedi .[54]

Yine, yalnız başına bulunduğu sırada, Peygamberimiz (a.s.)a "Yâ Muhammed!" diye sesle nilmiş ve:

"Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillahi Rabbil´âlemîn. Errahmanirrahîm. Mâliki yevmiddîn. İyyâke na´büdü ve iyyâke nestaîn. İhdinassıratalmüstakîm. Sıratallezîne en´amte aleyhim. Gayril-mağdûbi aleyhim veleddallîn´ de; ´Lâ ilahe illallah´ de!" buyurulmuştur. [55]

Alkame b. Kays´tan rivayet olunduğuna göre, peygamberlere verilen şeyler kalpleri yatışıncaya kadar önce kendilerine uyku halinde verilir, sonra da uyanık iken, vahiy olarak indirilirdi.[56]

Hz. Âişe´nin bildirdiği gibi, Peygamberimiz (a.s.)a da ilk vahiy ve peygamberlik başlangıcı, uykuda sadık, görüldüğü gibi apaçık çıkan rüyalar görmekle olmuştur.[57]

Peygamberlik; çok büyük ve ağır bir vazife olduğundan, Peygamberimiz (a.s.)ın da bu ağır vazifeye alıştırılması, hazırlanması ve bunun kendisine kolaylaştırılması için, vahiy [58] meleği Cebrail (a.s.), Peygamberimiz (a.s.)a uyanık iken gelmeye başlamadan önce, rüyada gelmeye başlamıştır.[59]

Zaten, vahiy, peygamberlere uyanık iken geldiği gibi, Sâffât sûresinin 102. âyetine göre, rüyada da gelirdi.[60]

Peygamberlerin rüyası vahiydir.[61]

Peygamberlerin gözleri uyur, kalpleri uyumaz.[62]

Peygamberimiz (a.s.), Hz. Âişe´ye:

"Ey Âişe! Benim gözlerim uyur, kalbim uyumaz" buyurmuştur.[63]




[22] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 194, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 591, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 104, İbn Kuteytoe, Kitâbu´l-maarif, s. 66, Taberî, Târih, c. 2, s. 202, Mes´ûdf, Murûcu´z-zeheb, c. 2, s. 282, İbn Abdilbeır, İstiâb, c. 1, s. 35, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 135, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 5, Begavi, Mesâbîhu´s-sünne, c. 2, s. 174, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 46, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1 , s. 82, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 1 , s. 33, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 4, Heysemî, Mecmau´z-zeyâid, c. 8, s. 257.

[23] İbn İshak, İbn Hişam, Sine, c. 1, s. 246, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 596, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 82, Halebî, İnsânu´l- uyûn, c. 1, s. 377.

[24] İİbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 249, 250, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 321, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 232- 233, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 194, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 3, Müslim , Sahîh, c. 1, s. 139-140, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 596, Belâzurî, Ensâbu´l-eşraf, c. 1, s. 105, Taberî, Târîh, c. 2, s. 205, E bu Nuaym, Delâilü´n-nübüwe, c. 1, s. 213, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 6, Vâhidî, Esbâbu´n-nüzûl, s. 5, Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 392, Begavi, M esâbıhu´s-sünne, c. 2, s. 174, Ebu´l-Ferecİbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 162, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 48, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 82, İbn Kayy,m, Zâdu´l-mead, c. 1 , s. 33, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 2, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 6.

[25] İbn İshak, Kitâbu´l-mübtedâ ve´l-meb´as, c. 2, s. 100, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 1 94, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 596.

[26] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 433, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 1, s. 33, Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 24, s. 131, İbn Hacer, Fethu´l-Bârî, c. 12, s. 313, 321, Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 280, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 1, s. 278, Zürkânî, Mevâhibu´l-ledün- niye Şerhi, c. 1, s. 207.

[27] İbn Hacer, Fethu´l-Bârî, c. 1 2, s. 321.

[28] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 321, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 184, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.3, s. 377, c. 6, s. 232, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 3, Müslim, Sahih, c. 1, s. 140, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 596, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 105, Taberî, Târih, c. 2, s. 205, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 213, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 135, Vâhidî, Esbâbu´n-nüzûl, s. 5, Begavi, Mesâbıhu´s-sünne, c,2,s.174,Ebu´l-Ferecİbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 162, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c.3, s. 2, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 6.

[29] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 250, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 6, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 82.

[30] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 250, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 194, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 596, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 82, Halebî, İ nsânu´l-uyûn, c. 1, s. 381.

[31] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 250, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1 , s. 104, Taberî, Târîh, c. 2, s. 204, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c.1, s. 161.

[32] Gazalf, el-M unkizu mine´d-dalâl, s. 33.

* Hira: Mekke´nin yukarı ta rafın dan, Mekke´ye 3 mil uzaklıkta (Yakut, Mu´cemu´l-büldân, c. 2, s. 233, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 5), otsuz ve susuz bir dağdır (Yakut, Mu´cemu´l-büldân, c. 2, s. 233).

[33] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 252, Taberî, Târîh, c. 2, s. 206, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 147, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 165, İbn Hacer, Fethu´l-bân, c. 12, s. 31 2.

[34] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 252, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 147, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 165.

[35] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 252, Taberî, Târîh, c. 2, s. 206, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 166, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 86.

[36] Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 5.

[37] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 321, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 213,Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 135, Zehebî, Tânhu´l-İslâm, s. 117, Kastalani, Mevâhibu´l-ledünniye, c. 1, s. 51 , Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 281.

[38] İbn Sa´d, Tabakât, c.1, s. 196, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 3, Müslim, Sahih, c.1, s. 140, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 105, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 6, Begavi, Mesâbıhu´s-sünne, c. 2, s. 174, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 84, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 2.

[39] İbn İshak, Kitâbu´l-mübtedâ ve´l-meb´as, c. 2, s. 54, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 153, Taberî, Târih, c. 2, s. 195, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 169, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 28, İbn Asâkir, Târih, c. 1, s. 271, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el -Vefa, c. 1 , s. 133, İ bn Se yyid, U yû nu´l-eser, c. 1, s. 42, Zeheb f, T ârıhu´l -İ slâ m, s. 59, E b u´l-F idâ, el -B idâye ve´n -ni hâye, c. 2, s. 284, Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 1, s. 2209, Diyarbekrî, Hamis, c. 1 , s. 258, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 1, s. 194.

[40] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 321 -322, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 194, Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 233, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 3, Müslim, Sahih, c. 1, s. 140, Belâzurî, E nsâbu´l-esrâf, c. 1, s. 105, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 213, Beyhakî, Sünenü´l- kübrâ, c. 9, s. 6, Vâhidî, Esbâbu´n-nüzûl, s. 5, Begavi, Mesâbîhu´s-sünne, c. 2, s. 174, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 84,Zehebî, Târîhu´l- İslâm, s. 117, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 2, Kastalani, c. 1, s. 51, Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 281, Halebî, İnsânu´l- uyûn, c. 1, s. 381.

[41] Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 1, s. 61.

[42] Bedrüdd in Aynî, Umdetu´l -Kâri, c. 24, s. 128, İbn Hacer, Fethu´ l-Bârî, c. 12, s. 312.

[43] Kastalani, Mevâhibu´l-ledünniye, c. 1, s. 53, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1 , s. 220.

[44] Şûra: 52, Cum´a: 4, En´âm: 124.

[45] Şûra: 52..

[46] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 321 -322, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 194, Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 233, Buhârî, Sahih, c. 1 , s. 3, Müslim, Sahih, c. 1, s. 140, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 105, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 213, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 6, Vâhidî, Esbâbu´n-nüzûl, s. 5, Begavi, Mesâbih, c. 2, s. 174, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 84, Zehebî, Târihu´l-İslâm, s. 117, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 2, Kastalani, M evâhibu´l-ledünniye, c. 1, s. 51, Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 281, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c . 1, s. 381 .

[47] Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 24, s. 128, İbn Hacer, Fethu´l-Bârî, c. 12, s. 12, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 1, s. 381 , Zürkânî, Mevâhibu´l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 211.

[48] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 1, s. 381.

* Hz. Ali´den rivayet olunduğuna göre, Peygamber (a.s.)a: "Senin hiç puta taptığın oldu mu?" diye sorulunca;

"Hayır!" buyurmuştur.

"Senin hiç içki içtiğin oldu mu?" diye sorduklarında da, Peygamber (a.s.):

"Hayır! Ben, daha ´Kitap nedir? İman nedir?´ bilmezken bile, puta tapan, içki içenlerin küfür üzerinde olduklarını bilir dururdum!" buyurmuştur. (Ebu Nuaym´ı n Delâil´inden ve İbn Asâkir´den naklen Suyûtî, Dürru´l-mensûr, c. 6, s. 13).

[49] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1 , s. 195.

[50] İbn İ shak, Kitâbu´l-mübtedâ ve´l-m eb´as, c. 3, s. 112, Belâzurî, E nsâbu´l-eşrâf, c.1 , s. 105-106, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 158, Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 407-408, Muhibbü´t-Taberî, Rıyâdu´n-nadrâ, c. 1, s. 78, Kurtubf, Tefsîr, c. 1, s. 115, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 83.

[51] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 165, Zehebî, T ârıhu´l-İsla m, s. 137.

[52] İbn İshak, Kitâbu´l-mübtedâ ve´l-meb´as, c. 3, s. 112, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 106, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c, 2, s. 158, Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 408, Muhibbü´t-Taberî, Rıyâdu´n-nadrâ, c. 1, s. 78-79, Kurtubf, Tefsîr, c. 1, s. 11 5, İ bn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 83-84, Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 1, s. 64.

[53] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 106.

[54] İbn İshak,Kitâbu´l-mübtedâ ve´l-meb´as, c. 3, s. 112, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 165, Süheyli,Ravd, c. 2, s. 408, Kurtubf,Tefsîr, c. 1, s. 115, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 84, Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kârî, c. 1, s. 64, Kastalani, Mevâhib, c. 1, s. s. 53-54, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 221.

[55] İbn İshak, Kitâbu´l-mübtedâ ve´l-meb´as, c. 3, s. 112-113, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 106, Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 408, Kurtubf, Tefsîr, c.1, s. 115-116, Bedrüddi n Aynî, Um detu´l -k ârf, c. 1, s. 6 4, Ka stal ânf, M e vahi bu´l -I edünni ye, c. 1, s. 54.

[56] Ebu Nuaym´dan naklen E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 4, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 1, s. 377.

[57] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 249-250, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 321, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 232- 233, İbn Sa´d, Tabakât, c.1, s. 194, Buhârî, Sahih, c. 1 , s. 3, Müslim, Sahih, c. 1, s. 1 39-1 40, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 105, Tirmizî, Sünen, c, 5, s. 596, Taberî, Târîh, c. 2, s. 205, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 213, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 6, Vâhidî, Esbâbu´n- nüzûl , s. 5, S üheyl f, R avd, c. 2, s. 392, Begavi, M esâbıhu´s-sünne, c. 2, s. 174, E bu´l -F erec İ bn C evzf, el -Vefa, c. 1, s. 162, İ bn E sf r, Kâmil, c. 2, s. 48, İbn Kayyım, Zâdü´l-mead, c. 1, s. 33, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 82, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c, 3. s. 2, 3, İbn Haldun, Târîh, c. 2, s. 2, s. 6, Kastalani, Mevâhib, c. 1, s. 52, Diyarbekrî Hamis, c. 1, s. 280.

[58] Vahiy; Yüce Allah´ın, dilediğini, peygamberlerine, dilediği tarzlarda bildirmesi demektir. (Şûra: 42/51)

[59] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 392-393.

[60] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 41, Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 2, s. 393.

[61] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 256, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 431.

[62] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1 , s. 171, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 168.

[63] Mâlik, Muvatta, c. 1, s. 120, Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 36, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 48, Müslim, Sahih, c. 1, s. 509, Tirm izf, Sünen, c. 2, s. 303, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 7, s. 62.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayınları: 1/158-164.


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Muhammed a.sa Peygamberlik Vahyinin Gelmesi
Gönderen: Yunus Emre üzerinde 19 Ocak 2015, 16:06:20
enes hocam sana sonsuz tesekkur ediyorum ki bana boyle
bir yol gosterdiniz allah sizden razi olsun. 


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Muhammed a.sa Peygamberlik Vahyinin Gelmesi
Gönderen: Bahrişan 8 üzerinde 20 Ocak 2015, 22:52:31
HZ MUHAMMED kirk yasinda bulundugu ve yuce allah onun kerametine aciklamayi ve kullarini onunla rahmet etmeyi diledigi zaman kendisine ilk vahiyve peygamberlik baslangici uykuda sadik ruyalar gormekle olusur
allah razi olsun paylasimdan


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Muhammed a.sa Peygamberlik Vahyinin Gelmesi
Gönderen: Ramazan. üzerinde 30 Ocak 2015, 22:32:22
Efendimiz kahinlerden putlardan nefret edermiş. Kendi kavminin de putlara taptığını görünce iyice onlardan uzaklaşmak için Hira mağarasında yalnız başına giderdi ve orada iken isminin söylendiğini duyar ve rafa bakar kimseyi göremezdi ve bu ilk vahyin başlangıcı idi