๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Şubat 2010, 13:07:41



Konu Başlığı: Hz. Âişe Aleyhinde İftira Yaygarası Koparılışı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Şubat 2010, 13:07:41
Hz. Âişe Aleyhinde İftira Yaygarası Koparılışı  



Ordu ardcısı Şalvarı b. Muattal; Hz. Âişeyi deve üzerinde getirirken, kabilesinden birtopluluk içinde bulunduğu sırada, baş münafık Abdullah b. Übeyy´e rastlamışlardı.

Abdullah b. Übeyy:

"Kimdir bu?" diye sordu.

"Âişe´dir!" dediler.

Abdullah b. Übeyy:

"Ne Âişe o adamdan dolayı kurtulur, ne de o adam Âişe´den dolayı kurtulur.[44]

Demek peygamberinizin ailesi bir adamla gecelemiş, sabaha kadar kalmış!

Sonra da, adam devesinin yularından tutup onunla yanınıza gelmiş hâ?l" diyerek ilk yaygarayı koparmıştı .[45]

Hz. Âişe der ki:

"İşte, iftiracılar, aleyhimde söyleyeceklerini söylemişler, ordugâh çalkalanmış. Vallahi, benim bun­ların hiçbirinden haberim yoktu.[46]

Aleyhimde iftira ederek helak olanlar helak olmuş! İftiranın en büyüğüne ve en çoğuna girişen de, Abdullah b. Übeyy imiş!

Medine´ye gelince, hastalandım*

Meğer, bu sırada, iftiracıların uydurdukları iftiralar halkın dillerinde dolaşır olmuş.[47]

Bu hususta bana hiçbir haber erişmemişti. Halbuki, annem ve babam bundan haberdar olmuşlardı. Fakat, onlar bana bundan ne az, ne de çok, hiçbir söz etmiyorlardı.[48]

Hastalığıma annem gelip bakıyordu.[49]

Resûlullah Aleyhisselam yanıma gelir, selam verir, ´Nasılsın?´ derdi.[50]

Aradan yirmi şu kadar gece geçtikten sonra idi ki, hastalığımı atlatmış, nekahet devresine girmiş­tim.

Biz Arap kavmi, o zaman, Arap olmayanların evleri yanında edindikleri şu helaları, kokusundan iğrendiğimiz için, evlerimizin yanında bulundurmaz, Medine´nin kırlarına çıkardık.

Kadınlar oraya, her gece, ihtiyaçlarını gidermek için çıkarlardı .[51]

O zaman, bizim halimiz, çöl Araplarının kırda hacetlerini gidermelerine benzemekte idi.

Ben, yine, bir gece, Mıstah´ın annesi ile, hacet giderme yerimiz olan Menâsı´ tarafına çıkmıştım.

Buraya, ancak geceden geceye çıkardık. Bu da, evlerimizin yanında helalar edinmemizden önce idi.

Mıstah´ın annesi Ebu Rühm b. Abdulmuttalib´in kızı Selma´dır.

Onun annesi Reyta da, Sahr b. Âmir´in kızı olup, Ebu Bekir´in halasıdır.

Selma Hatunun oğlu Mıstah, (Avf) b. Üsâse, b. Abbâd, b. Muttalib, b. Abdi Menafin oğludur.

İşte, ben ve Mıstah´ın annesi hacetimizi gidermek üzere Menâsı´a çıktığımız sırada, Mıstah´ın annesi çarşafına takılarak düşünce:

´Mıstah yüzünün üzerine düşsün, kahrolsun!´ diyerek oğluna beddua etti, ilendi.[52]

Ben:

´Ey anacığım! Sen ne diye oğluna sebbediyor, kötü söylüyorsun?!´ dedim.

Sustu, cevap vermedi.

İkinci kez ayağı çarşafına dolaşıp düştü. Yine:

´Mıstah yüzünün üzerine düşsün, kahrolsun!´ dedi.

Ben, yine:

´Ey anacığım! Sen oğluna ne diye beddua ediyor, kötü söylüyorsun?![53]

Sen ne kötü söylüyorsun! Bedir savaşında bulunmuş olan bir zâta mı sebbediyorsun?!´ dedim. [54]

´Vallahi, ben ona ancak seninle ilgili şeyden dolayı beddua ediyor, kötü söylüyorum![55] Bak hele şu tâzeye![56] Sen onun söylediklerini işitmedin mi?!´ dedi.

´O neler söylemiş?1 dedim.

Bunun üzerine Mıstah´ın annesi iftiracıların söylediklerini bana birer birer haber verince, hastalığımın üzerine bir hastalık daha katlandı!"[57]


[44] Zemahşerf, Keşşaf, c. 3, s. 52, Neseff, Medârik, c. 3, s. 134.

[45] Taberî, Tefsfr, c. 18, s. 89, Zemahşerf, Keşşaf, c. 3, s. 52.

[46] İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 311 , Vâkıdî, c. 2, s. 429.

[47] Zührî, s. 118, Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 195, Buhârî, c. 5, s. 56, Müslim, c. 4, s. 2131, Taberî, Tefsfr, c. 18, s. 90, Beyhakî, c. 4, s.69.

* Hi. Âişe´nin hastalığı humma idi (Ahmed b. Hanbel, M üsned, c. 6, s. 367).

[48] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.3, s. 311, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 429.

[49] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.3, s. 311.

[50] Zührî, Megâzî, s. 11 8, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 429, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 195, Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 57, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2131, Taberî, Tefsfr, c. 18, s. 90, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 4, s. 67.

[51] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.3, s. 311-312.

[52] Zührî, Megâzî, s. 118, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 1 95, Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 57, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2131.

[53] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 59-60, Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 11, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 332-333.

[54] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 195, Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 57, Müslim , Sahîh, c. 4, s. 2132.

[55] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 60, Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 11, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 333.

[56] Zührî, Megâzî, s. 118, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 1 95, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 155, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2132.

[57] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/395-398.