๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 04 Şubat 2010, 17:25:08



Konu Başlığı: Hicve Hicivle Mukabeleye İzin Verilişi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 04 Şubat 2010, 17:25:08
Hicve Hicivle Mukabeleye İzin Verilişi


Hz. Aişe´nin bildirdiğine göre; Resûlullah Aleyhisselam Medine´ye gelince, Kureyş müşrikleri Resûlullah Aleyhisselamı ve onunla birlikte Ensarı da hicvetmeye başladılar.[525]

Peygamberimiz Aleyhisselama:

"Yâ Rasûlallah! Ebu Süfyan b. Haris b. Abdulmuttalib de seni hicvediyor!" denildi.[526]

Kureyş müşriklerinden şair Abdullah b. Zibâra, Ebu Süfyan b. Haris, Amr b. Âs ve Dırâr b. Hattab Peygamberimiz Aleyhisselamı hicvedince, Müslümanlardan bir zât Hz. Ali´ye:

"Sen de onları hicvet!" demişti.

Hz. Ali:

"Resûlullah Aleyhisselam müsaade ederse yaparım!" dedi.

"Yâ Rasûlallah! Ona [Hz. Ali´ye] müsaade buyur!" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Bu istenilen şey onda yok!" buyurdu.[527]

Ensarın üç büyük şairi vardı:

Hassan b. Sabit,

Abdullah b. Revana,

Ka´b b. Malik.[528]

Ka´bb. Malik:

"Yâ Rasûlallah! Şiir söylemek hakkında ne buyurursun?" diye sormuştu.

Resûlullah Aleyhisselam:

"Mü´min; kılıcı ile de, dili ile de cihad eder."[529]

"Resûlullaha silahlarıyla yardımda bulunmuş olan bir kavmin, ona dilleri ile de yardımda bulun malarına ne mani var?"[530]

"Siz de Kureyşîleri hicvediniz!

Çünkü, bu, onlara ok atmaktan daha ağır gelir!" buyurdu.[531]

Ka´b b. Malik; kahramanlık destanları tarzında şiirler söyler

"Siz bize ne yapmaya kalkışırsanız, biz de size öyle yapar, hakkınızdan geliriz!" diyerek müşrikleri tehdit ederdi.

Abdullah b. Revâha; müşriklerin inançlarını ve tapınmalarını yerer, küfür ve müşrikliğin kötülüğünü ve gülünçlüğünü belirtirdi.

Hassan b. Sabit; Ensar şairlerinin en büyüğü idi. Kureyş müşriklerinin soy ve ahlâkyönünden bütün ayıp ve kusurlarını ortaya döker, kötülükle geçmiş olan günlerini dile getirirdi. Ensar şairlerinden, sözleri Kureyş müşriklerine en ağır geleni idi.[532]

Peygamberimiz Aleyhisselam önce Abdullah b. Revâha´ya, sonra Ka´b b. Malik´e, daha sonra da Hassan b. Sâbit´e, "Kureyş müşriklerini hicvediniz!" diye haber saldı .[533]

Hassan b. Sabit gelip Peygamberimiz Aleyhisselamın huzuruna girince:

"Kuyruğu ile iki böğrüne çarpan bu arslana haber salmanızın, ´Gel artık!´ demenizin zamanı gelmiş" diyerek, dilini çıkarıp oynatmaya başladı[534] ki, dili[535] yılan dili gibiydi veyanı[536] siyahtı.[537]

"Seni hak (din ve Kitab) ile (peygamber) gönderen Allah´a yemin ederim ki; onları (bu) dilimle deri parçalar gibi parçalayacağım!" dedi.

Fakat, Peygamberimiz Aleyhisselam, ona:

"Sen hele acele etme!

Ebu Bekir Kureyşîlerin neseplerini (soylarını soplarını) en iyi bilen kişidir.

Benim de Kureyşîlerin içinde nesebim var![538] Onların içindeki nesebim ne olacak?[539]

Ben onlardan olduğum halde, onları nasıl hicvedeceksin?"[540]

Sen o amcamın oğullarını hicvederken, onlarla birlikte bana da dokundurmuş olabileceğinden endişe ederim" buyurdu.[541]

Hassan b. Sabit:

"Ya Rasûlallah! Bana Ebu Süfyan´ı hiciv için izin ver?" dediği zaman da, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ben onun akrabası olduğum, o benim amcamın oğlu olduğu halde.[542] sen onu nasıl hicvede ceksin?!" buyurdu.[543]

Hassan b. Sabit, Peygamberimiz Aleyhisselama:

"Seni kerîm kılan Allah´a yemin ederim ki, seni onlardan, tereyağdan kıl çeker gibi çeker çıkarırım!" dedi.[544]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sen hele Ebu Bekir´e git![545]

O, Kureyş kavminin neseplerini senden daha iyi bilir.[546]

O sana benim nesebimi hülasa ve ayırd etsin!" buyurdu.[547]

Hassan b. Sabit, Hz. Ebu Bekir´in yanına vardı.

Hz. Ebu Bekir:

"Filanı, filanı geç! Falanı, falanı diline dola!" dedi.[548]

Hassan b. Sabit, Hz. Ebu Bekir´le konuştuktan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına döndü ve:

"Yâ Rasûlallah! O bana senin nesebini hülasa ve ayırd etti.

Seni hak (din ve Kitab) ile peygamber gönderen Allah´a yemin ederim ki;[549] nesebini onlardan, tereyağdan kıl çeker gibi çekip çıkaracağım, onları dilime dolayacağım!" dedi.[550]

Peygamberimiz Aleyhisselam da:

"Sen Allah ve Resûlü adına savunmada bulundukça, hiç şüphesiz Rûhu´l-Kudüs (Cebrail) seni desteklemeye devam edecektir!" buyurdu.[551]

Hassan b. Sabit; Ebu Süfyan b. Hâris´e hitaben söylediği hicviyede şöyle dedi:

"Hiç şüphesiz, şerefin hörgücü, en yükseği Âl-i Hâşim´den binti Mahzum oğullarındadır.

Senin baban ise,[552] köledir.[553]

Onlardan, Zühre oğullarını doğuranlar da şereflidirler.

Senin koca karıların ise, (şereflilik şöyle dursun), şerefe yaklaşamazlar bile!

Sen ne Abbas gibisin, ne onun anasının oğlu gibisin!

Fakat, sen, kendisi için şeref dikilemeyen bir asal etsizsin!

Sen, anası Sümeyye ve babasının anası da tanınmamış Semra olan bir adamsın!"[554]

"Sen kötü mayalısın!

Âl-i Hâşim içinde bir asalaksın, süvarinin arkasına asılan asalak gibi!"[555]

Abdulmuttalib´in oğullarından Ebu Talib ile Abdullah ve Zübeyr´in annesi Fâtıma binti Amr, b. Âiz, b. İmran, b. Mahzum´du.

Hz. Hamza ile Hz. Safiyye´nin annesi Hâle binti Üheyb (Vüheyb), b. Abdi Menaf, b. Zühreydi.

Hz. Abbas ile Dırâr b. Abdulmuttalib´in annesi Nüteyle binti Cenab, b. Küleyb, b. Malik, b. Amr, b. Âiz, b. Âmir, b. Nemr, b. Kâsıt´tı.[556]

Hassan b. Sabit, Ebu Süfyan b. Hâris´i anne tarafından asaletsizliğini başına kakarak susturmak istemiştir.[557]



[525] Zehebî, Si yem a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 368.

[526] Hâkim, Müsiedrek, c. 3, s. 488.

[527] İtin Abdilberr, İsiiâb, c. 1, s. 341, 342, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 5.

[528] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 344, c. 3, s. 1 324, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 6, c. 4, s. 488, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s:. 375.

[529] Ahmedb. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 456, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1 325, Begavf, Mesâbfhu´s-sünne, c. 2, s. 109.

[530] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 344, İ bn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 5.

[531] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1935, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 10, s. 238, Begavf, Mesâbfhu´s-sünne, c. 2, s. 108, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 375.

[532] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 344.

[533] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 488.

[534] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1935, 1936, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 10, s. 238.

[535] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 489, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 368.

[536] Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 368.

[537] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 489, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 368.

[538] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1935, 1936, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 10, s. 238.

[539] Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 1 62, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 488.

[540] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 342, İ bn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 5.

[541] Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 368.

[542] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 342, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 5.

[543] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1934, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 10, s. 238.

[544] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1934, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 10, s. 238.

[545] Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 368-369.

[546] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s:. 342, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 5.

[547] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1936, Beyhakî, Sünen, c. 10, s. 238, Zehebî, Siyeru a´lâm i´n-nübelâ, c. 2, s. 368.

[548] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 341, İ bn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 5

[549] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1936, Beyhakî, Sünen, c. 10, s. 238, Zehebî, Siyeru a´lâm i´n-nübelâ, c. 2, s. 369.

[550] Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 162, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1936, Beyhakî, Sünen, c. 4, s. 238, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 368.

[551] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1936, Beyhakî, Sünen, c. 10, s. 238, Begavf, Mesâbfhu´s-sünne, c. 2, s. 1 08.

[552] Ebu Süfyan b. Hâris´in annesi Sümeyye´nin babası Mevheb, Abdi Menaf oğullarının kölesi idi (Nevevf, Müslim Şerhi).

[553] Müslim, Sahih, c. 4, s. 1935, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 342, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 5.

[554] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 343, İ bn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 5.

[555] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 343.

[556] Mus´abu´i-Zübeyrf, Nesebi Kureyş, s. 1 7,18.

[557] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/171-175.