๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2010, 16:04:17



Konu Başlığı: Hâtıb ın sorguya çekilişi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2010, 16:04:17
Hâtıb´ın Sorguya Çekilişi


Peygamberimiz Aleyhisselam; Hz. Ali ile Zübeyr b. Avvam ve Mikdad b. Esved´e:[302]

"Acele gidiniz! Hâh bahçesine vardığınızda, orada, hayvan üzerinde giden ve yanında bir mektup bulunan bir kadın bulacaksınız!

Mektubu ondan alınız ve bana getiriniz![303] Kendisini serbest bırakınız![304]

Mektubu vermek istemezse, boynunu vurunuz!" buyurdu.[305]

Hz. Ali ve arkadaşları, atlarını koştura koştura Hâh bahçesine varıp kavuştular. Orada, yolcu bir kadına rastladılar.[306]

Peygamberimiz Aleyhisselam; Hz. Ali ve arkadaşlarına, devesinin üzerinde giden bir kadının Hâtıb b. Ebi Beltea tarafından müşriklere yazılan ve Resûlullahın kendilerine doğru gelmekte olduğunu haber veren bir sahifeyi yanında taşıdığını haber vermişti.

Hz. Ali ve arkadaşları, kadına:

"Yanında götürmekte olduğun mektup nerede?" diye sordular.[307]

Kadın:

"Benim yanımda mektup falan yok!" dedi.[308]

Bunun üzerine, kadının devesini ıhdırdılar.[309] Kadını devenin üzerinden indirdiler. Eşyasını aradılar. Mektup olarak hiçbir şey bulamadılar.[310]

Kadın yemin ederek inkârda bulununca, geri dönecek oldular.[311]

Hz. Ali:

"Allah´a yemin ederim ki; ne Resûlullah Aleyhisselam yanılır, ne de biz yanılırız!

Sen bu mektubu bize ya kendiliğinden çıkarırsın, ya da seni soyar, ararız!" dedi.[312]

Kadın:

"Siz Müslüman değil misiniz?! (Bunu bana nasıl yaparsınız?)" dedi.[313]

Hz. Ali:

"Elbette Müslümanız! Resûlullah Aleyhisselam bize senin yanında mektup bulunduğunu söyledi" dedi,[314] kılıcını

sıyırdı ve:

"Ya mektubu çıkarırsın, ya da kılıcı tepene indiririm!" dedi.[315]

Kadın, işin sıkı tutulduğunu görünce, Hz. Ali´ye:

"Yüzünü benden başka yana çevir!" dedi.

Hz. Ali yüzünü başka tarafa çevirince, kadın örgülü saçlarını çözdü, mektubu çıkarıp Hz. Ali´ye verdi.[316]

Mektubu Peygamberimiz Aleyhisselama getirdiler.

Mektubun müşriklerden bazı kişilere Hâtıb b. Ebi Beltea tarafından yazılıp gönderilmiş ve içinde Peygamber Aleyhisselamın savaş işinin onlara bildirilmiş olduğu görüldü.[317]

"Yâ Rasûlallah! Hâtıb, Allah´a, Resûlullaha ve mü´minlere hainlik etmiştir!?" dediler.[318]

Peygamberimiz Aleyhisselam haber saldı, Hâtb´ı yanına çağırttı.[319]

Hâtıb gelince, mektup kendisine okundu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, ona:

"Bunu sen mi yazdın?" diye sordu.

Hâtıb:

"Evet!" dedi.[320]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ey Hâtıb! Bu ne biçim iş?![321] Sen bunu ne için yaptın?!" diye sordu.[322]

Hâtıb:

"Yâ Rasûlallah! Bu hususta hakkımda hüküm vermekte acele etme!

Ben, Kureyşîler içinde, yanaşma bir kişiyim. Asıl Kureyşîlerden değilim.

Senin yanındaki Muhacirlerin Mekke´de ailelerini ve mallarını koruyacak akrabaları var.[323]

Ben ise, Kureyş cemaati içinde ne soyu, ne de kabilesi olmayan bir kişiyim.

Üstelik, çoluk çocuklarım da onların aralarında bulunuyor.[324]

Ben bunu onlara bir iyilik edeyim, kendilerini minnet altında bırakayım da oradaki ev halkımı korusunlar diye yaptım.

Yoksa, bunu küfre saptığım veya dinimden döndüğüm veya İslâmiyetten sonra küfre rıza göster diğim için yapmış değilim ![325]

Yâ Rasûlallah! Vallahi, ben Allah´a ve Allah´ın Resûlüne iman etmişim ve dinimi de asla değişti rm emişim dir![326]

Ben, Müslüman olduğumdan beri, Allah hakkında hiçbir şüpheye düşmemiş,[327] küfür yoluna sap mamışım dır!

Müşriklerden ayrıldığımdan beri, kendilerine hiçbir sevgi de beslememi simdir.

Fakat, ev halkım hakkında endişe duyduğum için, onların yanında bir iyiliğimi bulundurmak istedim.

İyi biliyorum ki; Yüce Allah´ın onlara indireceği azap karşısında benim bu mektubum kendilerine hiçbir yarar sağlamayacak, gelebilecek azaptan onları kurtarmayacaktır.[328]

Yâ Rasûlallah! Ben, bu iyiliği, çoluk çocuğumla malıma onlardan gelebilecek zararlardan Allah belki korur diye yapmak istedim!

Muhacir ashabından hiçbiri yoktur ki, orada kavim ve kabilesinden bazı kimseler bulunsun da, Yüce Allah, onun ev halkını ve malını onlarla korumamış olsun!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Doğru söyledin!" buyurdu[329] ve yanındaki ashabına da:

"O size doğru söyledi.[330]

Kendisi hakkında, hayırdan başka birşey söylemeyiniz!" buyurdu.[331]

Hz. Ömer:

"Yâ Rasûlallah! Bu adam Allah´a, Allah´ın Resûlüne ve mü´minlere hainlik etmiştir.[332]

Yâ Rasûlallah! Bırak beni de, şu münafığın boynunu vurayım?" dedi.[333]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"İzin verecek olursam, onu öldürür müsün?" diye sordu.

Hz. Ömer:

"Evet! Bana izin verirsen, onu öldürürüm!" dedi.[334]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Hayır![335] Bu kişi Bedir savaşında bulunanlardan değil midir?[336] O Bedir savaşında bulunmuş tur.[337]

Ne bilirsin? Belki de, Yüce Allah, Bedir savaşına katılmış olanlara, Bedir gününde bakıp, ´Siz iste diğinizi yapın! Ben sizi bağışlamışımdır! Cennet size vacip olmuş, siz Cennete girmeyi haketmişsinizdir!´ buyurmuştur" buyurunca, Hz. Ömer´in gözleri yaşla doldu ve:

"Yüce Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dedi.[338]

Hâtıb´ın bu husustaki tutum ve davranışı üzerine indirilen âyetlerde[339] şöyle buyuruldu:

"Ey iman edenler! Benim de, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyiniz.

Kendileriyle aranızdaki sevgi yüzünden, onlara Peygamberin maksadını ulaştırırsınız, değil mi?!

Halbuki, onlar haktan size gelene (İslâm dinine ve Kufân´a) küfretm işi erdir.

Onlar, Peygamberi de, sizi de, Rabbiniz olan Allah´a iman ediyorsunuz diye yurtlarınızdan çıkarıy orlardı .

Eğer siz Benim yolumda savaşmak, rızamı aramak için çıkmışsanız (onlan dost edinmeyiniz)!

Siz onlara hâlâ muhabbet mi besleyecek (sırlarımı ifşa mı edecek)siniz?!

Halbuki, ben sizin gizlediğinizi de, açıkladığınızı da çok iyi bilenim!

İçinizden kim bunu yapar (Resûlullahın sırlarını açıklar)sa, muhakkak ki, o, yolun ta ortasından sap-m ıştır!

Eğer onlar size bir tımak tuttururlar (sizi ele geçirirlerse, hepinizin düşmanları olacaklar; ellerini, dil lerini kötülükle size uzatacaklardır.

Zaten, onlar, (ah bir dininizden dönüp) kâfir olsanız diye temenni de etmişlerdir.

Ne hısımlarınız, ne evladlarınız, ahiret azabına karşı size asla yarar veremezler. Kıyamet gününde, Allah onlarla aranızı ayıracaktır.

Allah, ne yaparsanız, hakkıyla görendir.

İbrahim´de ve onun maiyyetinde bulunan (Müslüman)larda (onların sözlerinde ve işlerinde) sizin için gerçekten uyulacak güzel bir ömek vardı.

Hani onlar kavimlerine:

´Biz sizden ve Allah´ı bırakıp tapmakta olduğumuz şeylerden kesin olarak uzağız!

Sizi inkâr ettik.

Siz Allah´a bir olarak iman edinceye kadar, bizimle aranızda temelli düşmanlık ve buğz belirmiştir!´ demişlerdi.

Yalnız, İbrahim´in, babasına:

´Her halde, senin yariıganmanı dileyeceğim!

Fakat, senin için Allah´tan gelecek herhangi birşeyi celb veya def etmeye gücüm yetmez!´ demesi müstesnadır.

(Siz şöyle deyiniz):

´Ey Rabbimiz! Biz ancak Sana güvenip dayandık! Ve Sana yöneldik! Son dönüş de ancak Sanadır!

Ey Rabbimiz! Bizi, o küfredenler için bir fitne (konusu) yapma! (Onlan bize musallat etme)!

Ey Rabbimiz! Bizi yarlığa!

Çünkü, Azîz ve Hakîm Sensin Sen!´"[340]



[302] Başka rivayette Mikdad yerine E bu Mersed el -Ganevf zikredilin iştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 105, Müslim , c. 4, s. 1942).

[303] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1,s.79, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 60, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1941, E bu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 47, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 409.

[304] Vâhidf, Esbâbu´n-nüzûl, s. 282, Zemahşerf, Keşşaf, c. 4, s. 88, Kurtubf, Tefsfr, c. 18, s. 51, B. Aynf, Umde, c. 14, s. 255, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 79, Halebî, İnsan, c. 3, s. 11, Zürkânf, c. 2, s. 295.

[305] Vahidî, s. 282, Zemahşerî, c. 4, s. 88, Kurtubî, c. 18, s. 51, Neseff, c. 4, s. 245, Diyarbekrî, c. 2, s. 79, Halebî, c. 3, s. 11 , Zürkânf, c. 2, s. 295.

[306] Ahmed b. Hanbel, c.1, s. 79, Buhârî, c. 6, s. 60, Müslim, c. 4, s. 1941, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Tirmizî, c. 5, s. 409.

[307] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1,s.1O5.

[308] Ahmed b. Hanbel, c. 79, Buhârî, c. 6, s. 60, Müslim, c. 4, s. 1941, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Tirmizî, c. 5, s. 409.

[309] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 105, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 226.

[310] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 41, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 798, Taberî, Târîh, c. 3, s. 114, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 226, Vâhidf, Esbâbu´n-nüzûl, s. 282, Kurtubf, Tefsfr, c. 18, s. 51, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 167, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 283, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 180.

[311] Vâhidf, s. 282, Zemahşerf, c. 4, s. 88, Kurtubf, c. 18, s. 51, Neseff, c. 4, s. 245.

[312] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 41, Vâkıdî, c. 2, s. 798, Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 79, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47.

[313] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 301.

[314] Taberî, Tefsfr, c. 28, s. 60, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 301.

[315] Vâhidi, Esbâbu´n-nüzûl, s. 282, Zemahşerf, c. 4, s. 88, Kurtubf, Tefsfr, c. 18, s. 51, Neseff, c. 4, s. 245.

[316] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 41, Vâhidf, c. 2, s. 798, Taberî, Târih, c. 3, s. 114 .

[317] Ahmed b. Hanbel, c.1, s. 79, Buhârî, c. 6, s. 60, Müslim, c. 4, s. 1941, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Tirmizî, c. 5, s. 410.

[318] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1,s.1O5.

[319] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 41, Vâkıdî, c. 2, s. 798, Taberî, Târîh, c. 3, s. 114.

[320] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 301.

[321] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 79, Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 60, Müslim, Sahîh.c. 4, s. 1941, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 47, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 410.

[322] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 41, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 798, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 105.

[323] Ahmed b. Hanbel, c.1, s. 79,80, Buhârî, c. 6, s. 60, Müslim , c. 4, s. 1941, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Tirmizî, c. 5, s. 410.

[324] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 414, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 798, Taberî, c. 3, s. 114, Kurtubf, c. 18, s. 51.

[325] Ahmed b. Hanbel, c.1, s. 80, Buhârî, c. 6, s. 60 Müslim, c. 4, s. 1941, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Tirmizî, c. 5, s. 410.

[326] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 41, Vâkıdî, c. 2, s. 798, Taberî, c. 3, s. 114.

[327] Taberî, Tefsfr, c. 28, s. 60.

[328] Vâhidf, s. 282, Zemahşerf, c. 4, s. 89, Kurtubf, c. 18, s. 50.

[329] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 105.

[330] Buhârî, Sahih, c. 5, s. 89, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 284.

[331] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 105, Taberî, Tefsfr, c. 28, s. 59.

[332] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 105.

[333] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 41, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 798, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 80, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 60, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1 941, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 47, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 41 0, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 354.

[334] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 109.

[335] Hakim, Müstedrek, c. 3, s. 302.

[336] Ahmed b. H anbel, M üsned, c. 1, s. 105, Bel âzurf, E nsâbu´l-eşrâ f, c. 2, s. 35 4, Taberî, Tefsfr, c. 28, s. 59.

[337] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 80, Buhârî, c. 6, s. 60, Müslim, c. 4, s. 1941, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Tirmizî, c. 5, s. 410.

[338] Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 105, Taberî, Tefsfr, c. 28, s. 60.

[339] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 41, Taberî, Tefsfr, c. 28, s. 60.

[340] Mümtahine: 1.5.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/339-344.