๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 23 Şubat 2010, 17:17:55



Konu Başlığı: Gamr Gamre Seferi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Şubat 2010, 17:17:55
Gamr (Gamre) Seferi

Seferin İsmi, Mevkii, Tarihi ve Sebepleri


Seferin ismi Gamr veya Gamre´dir. Gamrveya Gamre, Necd yolu üzerindedir.[210] Buna, Gamr-i Merzuk denilir.

Feyd´den Medine´ye giden ilk yol üzerinde, iki gecelik uzaklıkta, Esed oğullarına ait bir sudur.[211]

Gamr (Gamre) seferi, H icretin 6. yılında Rebiülâhir ayında vuku bulmuştur.[212]

Bunun, Rebiülevvel ayında vuku bulduğu rivayeti de vardır.[213]

Esed oğulları, Uyeyne b. Hısn´ın mensup olduğu Gatafanlarla müttefik idiler.

Gatafanlar, Hicretin 5. yılında Hendek savaşından önceki günlerde Peygamberimiz Aleyhisselamla çarpışmaya hazırlanmaları için Esed oğullarına yazı yazmışlardı.[214]

Kureyş müşriklerinin ordusu Merru´z-zahran´a gelip konduğu sırada, Esed oğulları da Tulayha b. Huveylid el-Esedî´nin kumandası altında gelip Kureyş ordusuna katılmışlardı.[215]

Esed oğulları, böylece, Müslümanlar ve Müslümanlık için bir ölüm kalım savaşı olan Hendek (Ahzab) savaşında müşrikler ve Benî Kurayza Yahudileriyle işbirliği yapmış bulunuyorlardı.

Peygamberimiz Aleyhisselam, 40 kişilik askerî bir birliği Ükkâşe b. Mıhsan´ın kumandası altında Gamr´e yolladı [216]

Esed oğulları, İslâm mücahidlerinin kendilerine doğru gelmekte olduklarını haber alınca, sularının başından kaçıp dağıldılar, yurtlarının yüksek kısımlarına, yaylalarına çekildiler.

İslâm mücahidleri, Esed oğullarının sularının başına geldikleri zaman, yurtlarını bomboş buldular.

Ükkâşe b. Mıhsan, Esed oğullarını araştırmak, soruşturmak veya onlar hakkında bir ize rastlamak maksadıyla, etrafa gözcüler saldı.

Etrafa salınanlardan Şüca1 b. Vehb, izi sıra geri dönüp yakınlarında deve izleri gördüğünü haber verdi.

Hemen kalkıp oraya doğru gittiler.[217]

Mücahidler, Esed oğullarının geceleri ses dinlemekle görevlendirdikleri casusunu, uyurken yakaladılar.

Kendisine:

"Halk nerededir?" diye sordular.

Casus:

"Onlar şimdi yurtlarının yüksek yerlerine, yaylalarına erişmiş bulunuyorlar" dedi.

Ona:

"Esed oğullarının develeri nerededir?" diye sordular.

Casus:

"Yanlarındadır" dedi.

Mücahidlerden birisi elindeki kırbaçla dövmeye kalkınca, casus:

"Kanımı bağışla! Bana eman ver de, sana onların amca oğullarına ait develeri göstereyim?" dedi.

Mücahidler:

"Olur!"dediler.[218]

Casus tarafından gösterileceği bildirilen develer, Esed oğullarına aitti.[219]

Mücahidler, Esed oğullarının casusu ile bir hayli gittiler.

Adam araştırmayı uzatınca, casus tarafından tuzağa düşürüleceklerinden korkmaya başladılar.

Casusun yanına yaklaşarak:

"Vallahi, ya bize doğruyu söyleyeceksin, ya da boynunu vuracağız!" dediler.

Casus:

"Onları şu tepenin üzerinde göreceksiniz!" dedi.

Tepeye varınca, develerin orada yayılmakta olduklarını gördüler.

Mücahidler birden baskın yaptılar. Bedevî müşrikler bozulup etrafa kaçışmaya başladılar.

Ükkâşe b. Mıhsan, kaçanlan takip ettirmedi.[220]

Esed oğullarının eman verilen casusu serbest bırakıldı. [221]

Esed oğulları yurdunda ele geçirilen 200 deve, sürülüp Medine´ye getirildi.[222]




[210] Yâkût, Mu´cemu´l-büldân, c. 4, s. 212, Semhûdf, Vetâu´1-vefa, c. 4, s. 1278.

[211] İ bn Sa´d, Tab akâtü ´l-kübrâ, c. 2, s. 84.

[212] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 4, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 377, Taberî, Târih, c. 3, s. 82, İtan Esîr, Kâmil, c. 2, s. 207, Zehebî, Megâzî, s. 293, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 178.

[213] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 84, 85, İbn Seyyid, Uyünu´l-eser, c. 2, s. 1 04, Zehebî, Megâzî, s. 293, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 178, Ebut-Tayvib, Ikdu´s-simfn, c. 1, s. 252, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1 , s. 156.

[214] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 1, s. 480.

[215] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 443, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 66.

[216] Vâkıdî, c. 2, s. 551, İbn Sa´d, c. 2, s. 85, Taberî, c. 3, s. 82, İbn Esîr, c. 2, s. 206, 207, İbn Seyyid, c. 2, s. 103-104, Zehebî, s. 293, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 178, Ebut-Tayyib, c. 1, s. 252, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 134, Kastalânf, c. 1,s.156.

[217] Vâkıdî, c. 2, s. 550, İbn Sa´d, c. 2, s. 85, Halebî, c. 3, s. 174.

[218] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 550.

[219] Taberî, Târîh, c. 3, s. 82, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 134, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 9, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 174.

[220] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 550.

[221] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 174.

[222] Vâkıdî, M egâzf, c. 2, s. 550, 551, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 85, Taberî, Târîh, c. 3, s. 82, İbn Seyyid, Uyünu´l-eser, c. 2, s. 104 Zehebî, Megâzî, s. 293, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 178, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 134, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 156

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/202-205.