๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Mart 2010, 15:37:12



Konu Başlığı: Galib b. Abdullah el Leysî nin meyfaa ya gönderilişi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Mart 2010, 15:37:12
Galib b. Abdullah el-Leysî´nin Meyfaa´ya Gönderilişi


Seferin Tarihi, Mevkii ve Sebebi


Meyfaa seferi, Hicretin 7. yılında, Ramazan ayında yapılmıştır.[163]

Meyfaa veya Minfaa; Necd taraflarında, Batn-ı Nahl´in arkasına düşen Nakra doğrultusunda bir yerdir.

Meyfaa´nın Medine´ye uzaklığı sekiz berid (merhale)dir. [164]

Uval ve Abdi Sa´lebe oğulları, Meyfaa´da otururlardı. [165]

Hicretin 4. yılında, Sa´lebe ve Enmar kabilelerinin Peygamberimiz Aleyhisselamla çarpışmak üzere toplandıkları haber alınınca, Zâtü´r-rikâ´ya kadar gidilmişti. [166]

Medine yaylımındaki hayvanları yağmalamaya hazırlanan ve Muhammed b. Mesleme kuman dasındaki on kişilik keşif birliğini Zülkassa´da kuşatarak şehit etmiş olan Sa´lebe ve Uval oğulları na[167] Hicretin 6. yılının Rebiü´l-âhir ayında Ebu Ubeyde b. Cerrah Zülkassa´da baskın yapmışsa da, onlar dağlara kaçmışlardı. [168]

Aynı yılda, Cumâde´l-âhire ayında Tarifte Zeyd b. Hârise´nin onbeş kişilik keşif birliğini görünce Peygamberimiz Aleyhisselamın büyük bir kuvvetle geldiğini sanarak kaçışan Sa´lebe oğulları, işin böyle olmadığını anlayınca, Zeyd b. Hârise´nin arkasına düşmüşlerdi. [169]

Sa´lebe oğulları, Gatafanlardandı. [170]

Gatafanlar ise, Hayber Yahudilerinin yardımına koşmuşlar, yardımdan vazgeçmeleri için yapılan teklifi de reddetmişlerdi.[171]

Uval ve Abdi Sa´lebe oğullarına bir darbe indirmek sırası gelmişti.

Peygamberimiz Aleyhisselam; Galib b. Abdullah´ı 10 kişilik askerî bir birlikle Uval ve Abdi Sa´lebe oğullarının üzerine gönderdi. [172]

Çoban köle Yesar, Küdr gazvesinde esir alınmış ve Müslüman olunca, Peygamberimiz Aleyhisselam tarafından azad edilmişti. [173] Yesar Habeşli idi. [174]

Peygamberimiz Aleyhisselama:

"Yâ Rasûlallah! Ben Abdi Sa´lebe oğullarına ansızın saldırmanın yolunu bilirim. Beni, onlara gön dereceğin birlikle birlikte yolla!" demişti. [175]

Yesar, böylece, Meyfaa seferinde mücahidi ere kılavuz oldu. [176]

Yesar, mücahidleri başka bir yoldan götürdü.

Azıklar tükendi. Mücahidler açlık sıkıntısı çekmeye, hurmaları sayı ile bölüşmeye başladılar.

Bütün gece yola devam ettikten sonra, kılavuz Yesar hakkında yanlış zanna düştüler. Kendisinin gerçek ve sağlam Müslüman olmadığını sandılar.

Sellerin oyduğu bir yere eriştiler.

Yesar orayı görünce tekbir getirdi ve:

"Vallahi, umduğunuzu elde ettiniz! Şu çukuru geçinceye kadar yola devam ediniz!" dedi.

Mücahidler, gizli bir duygu ve sezgi ile hiç konuşmadan ve ses çıkarmadan, kara taşlık yerdeki tepeciğe kadar yürüdüler. Yesar, arkadaşlarına:

"Sesini o cemaate eriştirecek kadar gür sesli bir adam olsa da, gidip bağırsa, uygun görür müsünüz?" diye sordu.

Galib b. Abdullah:

"Ey Yesar! Ben ve sen, ikimiz gidelim, gizlenmiş olarak onlan çağıralım!" dedi.

Öyle yaptılar. Düşmanı gözleriyle görebilecekleri, halkın, çobanların ayaklarının takırtısını, sağılan sütlerin fısırtısını duyabilecekleri bir yere kadar sokuldular.

Acele, mücahidlerin yanına dönüp hep birlikte geldiler, düşmanın bir kabilesinin yakınına kadar ilerlediler.

Birliğin kumandanı Galib b. Abdullah, mücahidleri öğütledi ve cihada teşvik etti. Kaçanları, yakala mak için izlemekten, araştırmaktan nehyetti.

Mücahidlerin aralarındaki anlaşmazlık ve kırgınlıkları giderdi ve:

"Ben tekbir getirince, siz de tekbir getiriniz!" dedi ve hemen tekbir getirdi.

Mücahidler de, hep birlikte tekbir getirdiler. [177] Hep birlikte saldırdılar. [178] Meydanlarının ortasına vardılar. Düşmanların ileri gelenlerinden bazılarını öldürdüler. Ele geçirebildikleri davar, deve ve sığırları Medine´ye doğru sürdüler. Hiçbir esir alamadılar.[179]





[163] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 5, c. 2, s. 726, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 119, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 147.

[164] İbn Sa´d, Tab akâtü "l-kübrâ, c. 2, s. 119, İ tan Seyyi d, U y ûnu´l-eser, c.2, .147, Sem hûd f, Vefâu´l-vefa, c. 4, s. 1317.

[165] İbn Sa´d, Tab akâtü ´l-kübrâ. c. 2, s. 119.

[166] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 395, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 61.

[167] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 551, 552, İbn Sa´d, Tab akâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 85.

[168] Vâki dr, Megâzî, c. 2, s. 552, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 86, Yâkubî, TâriTı, c. 2, s. 73, Taberî, Târih, c. 3, s. 83, İbn Seyyid, Uyünu´l-eser, c.2, s. 105.

[169] Vâkıdî, c.2, s. 555, İbn Sa´d, c. 2, s. 87, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1 , s. 377, Yâkubî, c. 2, s. 72, Taberî, c. 3, s. 83, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 207, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 134, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 106.

[170] Kalkasandf, Nihâyetü´l-ereb, s. 370.

[171] Vâkıdî, c. 2, s. 640, 642, 650, 651, Diyarbekrî, Târihu´l-hamfs, c. 2, s. 44.

[172] İbn Sa´d, Tab akâtü ´l-kübrâ, c. 2, s. 119.

[173] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 138, İbn Sa´d, c. 2, s. 31.

[174] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 667, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s. 250.

[175] Vâkıdî, Megâzı, c. 2, s. 726, Taberî, Târih, c. 3, s. 99.

[176] İbn Sa´d, Tab akâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 119, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 147.

[177] Vâkıdî, Megâzı, c. 2, s. 726, 727.

[178] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 727, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 119, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c.2, s. 147.

[179] Vâkıdî, c. 2, s. 727, İbn Sa´d, c. 2, s. 119, İbn Seyyid, c. 2, s. 1 47, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 192.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/154-157.