๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Şubat 2010, 15:14:31



Konu Başlığı: Ebu Süfyan Tarafından Peygamberimiz a.s İçin Katil Kiralanmasi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Şubat 2010, 15:14:31
Ebu Süfyan Tarafından Peygamberimiz Aleyhisselam İçin Bir Katil Kiralanıp Medine´ye Gönderilişi


Kureyş müşriki erinin lideri Ebu Süfyan b. Hattı, bir gün, Kureyş´ten bazı kişilere:

"Çarşıda gezerken Muhammed´i ansızın öldürecek bir kimse yok mudur?" diye sormuştu.

Çöl Araplarından bir adam, Ebu Süfyan´ın evine varıp:

"Ben kendimi adamların kalbce en katısı, tutuş ve yakalayışça en serti, saldırışça en hızlısı ve çabuğu bulmaktayım.

Eğer sen benim yiyeceğimi sağlarsan, gidip onu ansızın öldürürüm!

Yanımdaki kartal kanadını andıran hançeri onun tepesine vurur, sonra yolcu kafilesi içine karışırım, süratte herkesi geride bırakır geçerim!

Çünkü ben en tenha ve kestirme yolları da bilen kılavuz kişiyim!" dedi.

Ebu Süfyan:

"Sen bizim dostumuz, arkadaşımızsın!" dedi.

Ona bir deve ile yiyecek verdi ve:

"Haydi, göreyim seni! Maksadını gizli tut, bunu hiç kimseye açma![183] Çünkü, ben bunu senden işitecek kimsenin Muhammed´e yetiştirmeyeceğinden emin değilim!" dedi.

Eiedevî:

"Bunu hiç kimse bilmeyecektir!" dedi.[184]

Bedevî, hazırlanıp geceleyin yola çıktı.

Deve üzerinde beş gün gidip, sabahleyin Medine harresinin arkasına erişti. Altıncı günün sabahını orada geçirdikten sonra, Peygamberimiz Aleyhisselamın nerede bulunduğunu soruşturmaya başladı. Nerede olduğu kendisine gösterildi.

Bedevî, devesini bağladıktan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselama doğru gitti. O sırada, Peygamberimiz Aleyhisselam Abduleşhel oğullarının mescidinde bulunuyor,[185] ashabından bir topluluk içinde konuşuyordu.[186]

Peygamberimiz Aleyhisselam, bedevîyi görür görmez, ashabına:

"Şu adam muhakkak bir suikast yapmak istiyor[187] Fakat, Allah onun ile yapmak istediği şey arası na geriliyor!" buyurdu.[188]

Bedevî gelip dikilerek:

"İçinizde Abdulmuttalib´in oğlu hanginizdir?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Benim Abdulmuttalib´in oğlu!" buyurdu.[189]

Bedevî Peygamberimiz Aleyhisselama doğru yönelip giderken, Useyd b. Hudayr onu izarının eteğinden tutup hızla çekince, elbisesinin içinde gizlediği hançer göründü. Bedevînin elleri yanlarına düştü!

Useyd b. Hudayr, hemen onun boğazını şiddetle sıktı.[190]

Bedevî:

"Yâ Muhammmed![191] Kanımı! Kanımı! Bana bağışla!" dedi.[192]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sen bana doğruyu söyle! Buraya ne için geldin?[193]

Eğer sen bana doğruyu söylersen, doğruluk sana fayda verir.

Yalan söylersen, bu, senin için iyilik getirmez!

Senin yapmaya kalkıştığın işten, zaten haberim vardır!" buyurdu.

Bedevî:

"Ben eman verilmiş bulunuyor muyum? Emniyette miyim?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sen emniyettesin!" buyurunca, bedevî Medine´ye ne için geldiğini, Ebu Süfyan´ın yaptıklarını birer birer haber verdi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Useyd b. Hudayr´a, bedevîyi yanında tutmasını emretti.

Ertesi günü, sabahleyin, onu çağırttı ve:

"Ben sana eman vermiştim. Haydi, nereye gitmek istersen git! Yahut, istersen, senin için daha hayırlı olanı tercih et!" buyurdu.

Bedevî:

"Nedir o daha hayırlı olan?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Allah´tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah´ın Resûlü olduğuma şehadet etmendir!" buyur du.

Bunun üzerine, bedevî:

"Şehadet ederim ki; Allah´tan başka ilah yoktur! Sen de, muhakkak, Allah´ın Resûlüsün! Vallahi yâ Muhammedi Ben senin yanındaki adamlardan korkmamı sırrıdır!

Fakat, ben seni görünce aklım başımdan gitti ve zaafa düştüm!

Sonra, sen benim yapmak istediğim şeyi de anladın!

Halbuki, bundan hiç kimsenin haberi olmamış, Medine´ye gelirken hiçbir atlı da beni geçmemişti.

Anladım ki, sen Allah tarafından korunmaktasın ve hiç şüphesiz hak üzeresin!

Ebu Süfyan´ın cemaatı ise, şeytan cemaatıdır!" dedi[194] ve Müslüman oldu.[195]

Medine´de bir müddet oturduktan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselamdan izin alarak Medine´den ayrıldı.[196]

Allah ondan razı olsun![197]




[183] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 93-94, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 333, İbn Seyyid, Uvûnu´l-eser, c. 2, s. 112, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 69, Suyûtî, Hasâisu´l-kübrâ, c. 1, s. 553.

[184] Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 333, İbn Seyyid, Uyun, c. 2, s. 112, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 49, Suyûtî, Hasâisu´l-kübrâ, c. 1.S.553.

[185] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 94, Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 333-334, İbn Seyyid, c. 2, s. 112, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 69.

[186] Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 334, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 69.

[187] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 94, Beyhakî, c. 3, s. 334, İbn Seyyid, c. 2, s. 112, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 49, Suyûtî, Hasâisu´l-kübrâ, c.1, s. 553-554.

[188] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 334, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 69, Suyûtî, Hasâisu´l-kübrâ, c. 1, s. 554.

[189] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 334, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 69.

[190] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 94, İbn Seyyid, Uyünu´l-eser, c. 2, s. 112, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 69.

[191] Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 334, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 69.

[192] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 94, Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 334, İbn Seyyid, Uyun, c. 2, s. 112, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 69.

[193] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 94, Beyhakî, c. 3, s. 334, İbn Seyyid, c. 2, s. 112, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 69, Suyûtî, Hasâisu´l-kübrâ, c.1, s. 554.

[194] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 334, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 69, Suyûtî, Hasâisu´l-kübrâ, c. 1, s. 554.

[195] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 94, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 9, s. 21 3.

[196] Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 334, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 69, Suyûtî, Hasâisu´l-kübrâ, c. 1, s. 554.

[197] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/264-267.