๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2010, 15:33:57



Konu Başlığı: Ebu Katâde nin Hadıra ya gönderilişi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2010, 15:33:57
Ebu Katâde´nin Hadıra´ya Gönderilişi


Seferin Tarihi, Mevkii ve Sebebi


Hadıra seferi, Hicretin 8. yılında Şaban ayında vuku bulmuştur.[179] Hadıra; Necd´de Muhariblerin yurtları ndandır.[180] İbnÂmir´in bostanının yanındadır ve Medine´ye uzaklığı yirmi mildir.[181]

Benî Gatafanlar, Necd´de Muhariblerin yurdu olan Hadıra´da oturmakta idiler.[182] Hicretin 7. yılında, BenîFezârelerle Cinab´da toplanıp Medine´ye baskın yapmak istedikleri haber alınınca, Beşirb. Sa´d 30 kişilik bir birlikle üzerlerine gönderilmişse de, onların etrafa dağıldıkları görülmüştü.[183]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Ebu Katâdeyi de, 15 kişilik bir birliğin başında, Hadıraya gönder di.[184]

Abdullah b. Ebi Hadrad´ın bildirdiğine göre, gönderirken de:

"Geceleri yürüyünüz, gündüzleri gizleniniz! Dağınık düzenle dört taraftan kuşatarak Gatafanlara bir den baskın yapınız. Kadınları ve çocukları öldürmeyiniz!" buyurdu.

Gatafanların nahiyesine varınca, Ebu Katâde, Allah´ın buyruklarını yerine getirmelerini, yasakladık larından sakınmalarını mücahidlere tavsiye etti.[185]

Herkesi, ikişer ikişer arkadaş yaptı .[186]

Kumandanın verdiği direktife göre, ölmedikçe, hiç kimse arkadaşından ayrılmayacak, dönünce, arkadaşı hakkında kumandanına bilgi verecek, "Onun hakkında bir bilgim yok!" diyemeyecekti.[187]

Kumandan tekbir getirdiği zaman bütün mücahidi er tekbir getirecekler, kumandan hücuma geçtiği zaman da, bütün mücahidler hücuma geçeceklerdi. Kaçan düşmanları yakalamak için arkalarına düşülüp birlikten uzakl aşı İm ayacaktı.[188]

Gatafanların yurduna geceleyin varıldı.

Birliğin kumandanı Ebu Katâde, mücahidleri ikişer ikişer keşfe gönderdi. Gönderirken:

"Birbirinizden hiç ayrılmayacaksınız!

Herhangi birinizin yanında arkadaşını göremediğim zaman, ona, arkadaşının ne olduğunu sora cağım!

Sakın, kaçanı yakalamak için ardına düşüp birbirinizden uzaklaşmayınız!" dedi.[189]

Mücahidler, Gatafanların konak yerini öğrendiler.[190]

Yatsı vakti olunca, kumandanı[191] Ebu Katâde kılıcını sıyırdı. Mücahidler de kılıçlarını sıyırdılar.[192]

Kumandan tekbir getirdi. Mücahidler de tekbir getirdiler.[193]

Kumandan hücuma geçti. Mücahidler de hücuma geçtiler.[194]

Benî Gatafanların konak yerindeki büyük bir topluluğa saldırdılar.

Gatafanların savaş erleri mücahidlerle çarpışmaya başladılar.

Gatafanların en şerefli kişileri öldürüldüler.[195]

Benî Gatafanlardan, uzun boylu bir adam, kılıcını sıyırıp parlatarak geri geri gidiyor ve:

"Ey Müslüman! Cennete gel! Cennete!" diyordu.[196]

Abdullah b. Ebi Hadrad, onun ardına düştü.[197]

Abdullah´a, arkadaşı:

"Kumandanımız, kaçanı yakalamak için arkasından gitmeyeceğimiz hakkında bize tenbihatta bulunmuştu. Geri dön!" dedi.

Arkadaşı, Abdullah´ın düşmanın arkasını bırakmadığını görünce de:

"Vallahi, ya geri döneceksin, ya da seni kumandana haber vereceğim!" dedi.

Abdullah, arkadaşının tavsiyesine yanaşmadı ve:

"Vallahi, ben onu takip edeceğim!" dedi ve takip etmeye devam etti.[198]

Adam, yine:

"Cennete gel, Cennete!" diyor, mücahidlere hakaret ediyordu.[199]

Arkadaşı, Abdullah´a:

"Uzaklaşma! Kumandanımız, kaçanı kovalamaktan bizi men etti!?

Yâhû! Nereye gidiyorsun?!

Vallahi, Ebu Katâde´nin yanına gittiğim ve seni benden sorduğu zaman, bu yaptığını ona haber vereceğim!" diyerek seslenmekte idi.[200]

Abdullah, adama yaklaştı, yetişti ve bir ok atıp onu kafasından vurdu.

Adam, yine:

"Ey Müslüman! Cennete yaklaş!" dedi.[201]

Abdullah ona yaklaşmadı. Bir ok daha attı, adamı ölü olarak yere düşürdü. Adamın kılıcını aldı.[202] Başını gövdesinden ayırdı.

Pek çok deve ve davar iğtinam edildi.[203]

Abdullah b. Ebi Hadrad, Ebu Katâde´nin yanına varmadan önce, arkadaşıyla buluşup, ona:

"Kumandanım beni senden sordu mu?" diye sordu.

Arkadaşı:

"Evet! Bana ve sana çok kızdı!" dedi ve ganimetlerin biraraya toplandığını, Benî Gatafanların ileri gelenlerinin öldürüldüğünü haber verdi.

Ebu Katâde, Abdullah´ı çok kınadı.

Abdullah; bir adamın ardına nasıl ve niçin düşüp gittiğini, onun söylediklerini, kendisini nasıl öldürdüğünü Ebu Katâdeye birer birer haber verdi.

Esir alınan kadınları hayvanlara bindirdiler. Kınlarına sokulu kılıçları devenin semerine astılar.[204] Medine´ye yöneldiler.[205]

İğtinam edilen deve ve davarlar sürülüp Medineye getirildi. Mücahidler arasında bölüştürüldü.[206] İğtinam edilen mallar, 200 deve ile[207] 1.000[208] veya 2.000 davardı.[209]

Ganimetin beşte biri ayrıldıktan sonra, kalan beşte dördü mücahidler arasında bölüştürüldü.

Her hisseye ya 12´şerdeve veya bir devenin karşılığı olarak 10 davar hesabıyla tutarları olan davar lar düşmüştü .[210]

Benî Gatafanlardan, ayrıca esirler de alınmıştı.[211]

Esirler arasında dört de kadın vardı.[212] Bunlar, Benî Gatafanların eşraf ve ileri gelenlerinin kadın ları idiler.[213]

Esirler mücahidler arasında bölüştürüldüğü zaman, Ebu Katâde´nin hissesine bir kadın düşmüştü.[214]

Mahmiyye b. Cez, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına gelerek:

"Ebu Katâde´nin hissesine bir kadın düşmüş... Allah´ın nasip edeceği ilk ganimetten bana birkadın vermeyi vaad buyurmuştun!" dedi.[215]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Ebu Katâde´ye haber gönderip:

"Senin hissene bir kadın mı düştü?" diye sordu.

Ebu Katâde de:

"Esir kadınlardan bir kadını, ganimetin beşte biri çıkarıldıktan sonra, kendim için almıştım!" dedi.[216]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Onu bana bağışla!" buyurdu.

Ebu Katâde de:

"Olur yâ Rasûlallah!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, o kadını Ebu Katâde´den alıp Mahmiyye b. Cez´e verdi.[217]






[179] VâkıdP, Megâzî, c. 1, s. 6, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 132, Belâzurî, Ensâbu´l-eş râf, c. 1, s. 381.

[180] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 132, Yâkût, Mu´cemu´l-büldân, c. 2, s. 377.

[181] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 6.

[182] İbn Sa´d, c. 2, s. 132, Belâzurî, c. 1, s. 381.

[183] Vâkıdî, c. 2, s. 728, İbn Sa´d, c. 2, s. 120, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 166.

[184] İbn Sa´d, c. 2, s. 132, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 1 61, Zehebî, Megâzî, s. 434, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 191, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 76, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 204, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2 s. 284.

[185] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 778.

[186] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 778, Ahmed b. Hanbel, M üsned, c. 6, s. 11.

[187] Vâkıdî,Megâzî,c.2,s. 778.

[188] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 778, Ahmed b. Hanbel, M üsned, c. 6, s. 11.

[189] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 11.

[190] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 778, Ahmed b. Hanbel, M üsned, c. 6, s:. 11.

[191] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 11.

[192] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s:. 778.

[193] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s:. 778 Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 11.

[194] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s:. 11.

[195] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 779, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 132, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 161 , Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 191, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 204.

[196] Vâkidi, Megâzî, c. 2, s. 778, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s:. 288.

[197] Vâkidi, c. 2, s. 778, Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 11, Zürkânf, c. 2, s. 288.

[198] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 11.

[199] Vâkıdî, c. 2, s:. 778, 779, Zürkânf, M evâhib Şerhi, c. 2, s. 288.

[200] Vâkidt, Megâzî, c. 2, s. 778, 779.

[201] Vâkidt, c. 2, s. 778, 779, Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 11.

[202] Vâkıdî, Megâzr, c. 2, s:. 779, Ahmed b. Hanbel, M üsned, c. 6, s. 11.

[203] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s:. 11.

[204] Vâki dr, Megâzî, c. 2, s. 779.

[205] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 11.

[206] Vâki dr, Megâzî, c. 2, s. 779, 780.

[207] Vâki dr, c. 2, s. 780, İbn Sa´d, Tabak âtü´l-kübrâ, c. 2, s. 132, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 161, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1 , s. 191, Diyarbekrî, Târîhu´l-ham fs, c. 2, s. 76, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 204.

[208] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 780.

[209] İbn Sa´d, c. 2, s. 132, İbn Seyyid, c. 2, s. 1 61, Kastalânf, c. 1 , s. 191, Diyarbekrî, c. 2, s. 76, Halebî, c. 3, s. 204.

[210] Vâkidf, c. 2, s. 780, İbn Sa´d, c. 2, s. 132, 133, Taberî, Târîh, c. 3, s. 106, İbn Seyyid, c. 2, s. 161 , Halebî, c. 3, s. 204.

[211] Vâki dr, Megâzr, c. 2, s. 780, İbn Sa´d, c. 2, s. 1 32.

[212] Vâkıdr, c. 2, s. 780, Taberî, Târih, c. 3, s. 106, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s. 285.

[213] Taberî, Târih, c. 3, s. 106.

[214] Vâkıdî, c. 2, s. 780, İbn Sa´d, c. 2, s. 133, Taberî, c. 3, s. 106.

[215] Vâkıdî, c. 2, s. 780, Halebî, İnşân, c. 3, s. 204, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s. 285.

[216] Vâkıdr,Megâzr,c.2,s. 780.

[217] Vâkıdr, Megâzr, c. 2, s. 780, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 133, Taben, Târih, c. 3, s. 1 06.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/286-290.