Konu Başlığı: Cündeb b. Damrâ nın Medineye giderken Vefati Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2010, 16:20:37 Cündeb b. Damrâ´nın Medine´ye Hicret Ederken Ten´im´de Vefat Edişi Cündeb b. Damrâ, Mekke´de otururdu. Hasta[3] ve çok yaşlı idi.[4] Kendisinin dört oğlu vardı.[5] Peygamberimiz Aleyhisselam Medine´ye hicret etmiş,[6] Mekke´de kalan Müslümanların da Medine´ye hicret etmelerini emir buyurmuştu.[7] Cündeb b. Damrâ ise hicrette gecikmişti.[8] Nisa sûresinin 97. âyeti nazil olunca: "Ey Allah´ım! Sen, mazeret sebep ve delillerini tebliğ ettin.[9] Mekke´deki yerimde bulunduğum müddetçe,[10] benim için ne bir mazeret sebebi var, ne de mazeret delili![11] Allah´ım! Beni müşriklerin yurdundan çıkarıp hicret yurduna, Muhacirlerle Ensar´ın yurduna kavuş tur da, Peygamber Aleyhisselamın yanında bulunayım ve ona yardım edeyim" diyerek yalvardı. [12] Oğullarına da:[13] "Beni buradan,[14] Mekke´den[15] çıkarın![16] Belki biraz rahatlık bulurum!" dedi.[17] Oğullan: "Seni nereye götürelim?[18] Hangi tarafa götürmemizi istersin?" diye sordular. "Ten´im´e doğru!" dedi[19] ve Medine´ye doğru eliyle işaret ederek:[20] "Beni hicret yurduna taşıyın! Ben Peygamber Aleyhisselamın yanında bulunayım" dedi.[21] Oğullan, onu Ten´im´e kadar götürdüler. Cündeb b. Damrâ, oraya ulaşınca: "Allah´ım! Ben Sana hicret ediyorum!" dedikten sonra[22] sağ elini sol elinin üzerine koydu ve: "Allah´ım! Şu Senin, şu da Resûlünün elidir. Resûlün Sana nasıl bey´at etti ise, ben de Sana öyle bey´at ediyorum!" diyerek, orada vefat etti. Allah ondan razı olsun! Ashab, onun halini haber alınca: "Medine´ye kavuşup vefat etmiş olsaydı, ecri tastamam olurdu!" dediler.[23] Bunun üzerine, inen âyette[24] şöyle buyuru I m ustur: "... Her kim, Allah´a ve Peygamber´e hicret niyetiyle evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, muhakkak ki, onun ecri Allah´a düşer. Allah çokyariıgayıcı ve çok esirgeyicidir!"[25] [3] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 73, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265. [4] İbn Adilberr, İstiâb, c. 1, s. 257, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 360. [5] İbn Esir, Usdu´l-gâbe, t 1, s. 360. [6] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251. [7] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265. [8] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251. [9] İbn Adilberr, İstiâb, c. 1, s. 257, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 360. [10] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 73. [11] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 73, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1 , s. 257, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 360. [12] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1.S.359. [13] BelâZurİ, E nsâbu´l -eşraf, c. 1, s. 265, İ bn Esîr, Usdu´l -gâb e, c. 1, s. 3 59. [14] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251. [15] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251. [16] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 73, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251 . [17] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 73. [18] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265. [19] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 73. [20] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265. [21] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 359. [22] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1.S.359. [23] Vâkıdî, Esbâbu´n-nüzûl, s. 119. [24] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 73, Belâzurî, Ensâ bu´l-eşrâf, c. 1, s. 265, İbn Alodi Iberr, İ stiâ b, c. 1 , s. 25 7, Vahidî, Esbâbu´n -nü zûl, s. 119, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 359, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251. [25] Nisa: 100. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/18-20. |