๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Mart 2010, 18:34:18



Konu Başlığı: Benî Becîlelerin iki kafile halinde Medine ye gelmeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Mart 2010, 18:34:18
Benî Becîlelerin İki Kafile Halinde Medine´ye Gelip Müslüman Olmaları


Benî Becîlelerin Kimlikleri




Benî Becîleler, Kahtan´ın soyundan gelen kabilelerdendir. [151]

Benî Becîlelerin ata soyları şöyle sıralanır Enmar b. İraş, b. Amr, b. Gavs, b. Nabt, b. Malik, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe[152] Enmar b. İraş´ın:

1. Akbar,

2. Gavs,

3. Şuhye,

4. Eşhel,

5. Şeni,

6. Tarif,

7. Süniyye,

8. Haris,

9. Cedea isimlerindeki oğullarının hepsinin anası Becîle binti Sa´b b. Sa´du´l-Âşire olduğu için, bun lardan türeyen kabileler, analarına nisbetle Becîle diye anılmışlardır.

Akbar´ın soyundan gelen kabileye mensup Cerir b. Abdullah, Kelb b. Veberelerle Becîleler arasın da Ficar´da vuku bulan şiddetli çarpışma esnasında Arap kabileleri arasına dağılmış bulunan Becîleleri, sonradan biraraya toplamıştır.

Gavs b. Enmar´ın oğlu Ahmes b. Gavs´ın da soyundan birtakım kabileler türem iştir. [153] Benî Becîlelerden 150 kişilik ilk kafile, Medine´ye Hicretin 10. yılında, [154] Ramazan ayında geldi. [155]

Bu kafilenin başında Cerir b. Abdullah bulunuyordu. [156]

Cerir b. Abdullah kabilesinin başkanı idi. [157]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Müslümanlara irad buyurduğu hutbesinde:

"Sizin yanınıza şu kapıdan Yemenli, hayırlı bir kimse girecektir ki, onun yüzünde melek, melik alâmeti vardır" buyurdu.

O sırada Cerir b. Abdullah, hayvanının üzerinde ve kavmi de yanında bulunduğu sırada çıkageldi. [158]

Cerir b. Abdullah der ki:

"Medine´ye varınca, devemi indirdim. Heybemi açıp altlı-üstlü elbisemi giydikten sonra, Mescide girdim.

O sırada, Resûlullah Aleyhisselam hutbe irad buyuruyordu.

Kendisine selam verdim.

Halk, beni göz ucuyla süzüyordu.

Yanımda oturan zâta:

"Ey Abdullah! Resûlullah Aleyhisselam beni andı mı?" diye sordum.

"Evet! Biraz önce, seni en güzel anışla andı. Hutbesinin arasında, ´Şu kapıdan, şu yoldan, Yemenli, hayırlı bir zât girecektir! Onun yüzünde ancak bir melek, melik nişanı vardır!1 buyurdu1 dedi.

Yüce Allah´a hamd ettim. [159]

Resûlullah Aleyhisselam:

´Ey Cerir! Ne için geldin?1 diye sordu.

´Yâ Rasûlallah! Senin elinde Müslüman olayım diye geldim!´ dedim. [160]

´Yâ Rasûlallah! [161] Getir, uzat elini banali[162] İslâmiyet üzerine bey´at edeyim sana[163]

Sen şartlarını biliyorsun, bana koşacağın sarfları koş!" dedim. [164]

Resûlullah Aleyhisselam:

´Ey Cerir! Seni, Allah´tan başka hiçbir ilah olmadığına, kendimin de Resûlullah olduğuma şehadet getimneye,

Allah´a,

Ahi ret gününe,

Hayır ve şer kadere inanmaya,

Farz olan namazları kılmaya,

Farz olan zekatı da vermeye davet ediyorum . [165]

Sen Allah´a hiçbir şeyi şerik koşmaksızın ibadet edeceksin.

Farz olan namazı kılacaksın!

Farz olan zekatı vereceksin!

Her Müslüman için hayırhah olacaksın!

Kâfirlerden, müşriklerden uzak duracaksın! [166]

Sen, Allahtan başka hiçbir ilah olmadığına ve benim de Resûlullah olduğuma şehadet[167] Allah´a hiçbir şeyi şerik koşmaksızın ibadet etmek, [168] namazı kılmak, [169] Ramazan orucunu tutmak, [170] Müslümanlara hayırhah olmak, [171] Habeşî (Zenci) bir köle de olsa, valiye itaat etmek, [172] müşriklerden ayrılmak üzere bey´at edeceksin!" buyurdu. [173]

´Olur!´ dedim.

Resûlullah Aleyhisselam elini uzattı. [174]

Ben de:

´Namazı kılmak, zekatı vermek, [175] Habeşli (zenci) bir köle bile olsa valiye[176] itaat etmek, [177] ver ilen emirleri dinlemek. [178] bütün Müslümanlar için hayırhah olmak, [179] müşriklerden aynlmak, [180] üzere Resûlullah Aleyhisselama bey´at ettim. [181]

Resûlullah Aleyhisselam:

´İslâm beş şey üzerine kurulmuştur.

1. Allah´tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etmek,

2. Namazı kılmak,

3. Zekatı vermek,

4. Beytullah´ı haccetmek,

5. Ramazan orucunu tutmak´ buyurdu." [182]

Cerir b. Abdullah´ın kavminden yanında bulunanlar da Müslüman olup bey´at ettiler. [183] Yüce Allah hepsinden razı olsun!

Cerir b. Abdullah der ki:

"Müslüman olduğumdan beri, hiçbir vakit Resûlullah Aleyhisselam yanına girmekten beni men etmemiş ve beni gördüğü zaman da muhakkak yüzüme gülmüş, gülümsemiştir." [184]

Peygamberimiz Aleyhisselamın ashabıyla birlikte oturduğu sırada, Cerir b. Abdullah gelmişti.

Nasılsa, oturanların hiçbiri ona yer açmamıştı.

Peygamberimiz Aleyhisselam, kendisinin üzerindeki pelerinini ona attı ve:

"Ey Ebu Amr! Yanındakini al da, üzerine otur!" buyurdu.

Cerir b. Abdullah onun üzerine oturdu, elini göğsüne koyup:

"Yâ Rasûlallah!

Senin bana ikram ettiğin gibi, Allah da sana ikram buyursun!" dedi. [185]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Size bir kavmin kerem ve şeref sahibi, ulusu geldiği zaman, ona ikram ve ihtiram ediniz!" buyur du. [186]

Peygamberimiz Aleyhisselam, kendisine Arap heyetleri geldikçe, Cerir b. Abdullah´a haber salar; o da temiz elbisesini giyip yanına varır, otururdu. [187]






[151] İbn Hazm, Cemhere, s. 484, Kalkaşandi, Nihâyetü´l-ereb, s. 171.

[152] İbn Hazm, s. 484, Kalkaşandi, s. 89.

[153] İbn Hazm, s. 387-390.

[154] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 347, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1 , s. 384, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 381 , İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 232.

[155] Belâzurî, c. 1,5.384, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 304, Zehebî, c. 2, s. 381 , İbn Hacer, c. 1.S.232.

[156] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 347, Ebu´l-Ferec İbn Cevzf, Vefa, c. 2, s. 753.

[157] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 337-338.

[158] İbn Sa´d, c. 1, s. 347, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 359-360, İbn Abdilberr, c. 1, s. 337, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 381.

[159] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 359-360, 364, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 346-347, Zehebî, c. 2, s. 380-381, Ebu´l-Fdâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 77-78.

[160] Beyhakî, c. 5, s. 347.

[161] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 357-358, 364.

[162] Ahmedb. Hanbel, c. 4, s. 365.

[163] Ahmedb. Hanbel, c. 4, s. 357.

[164] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 364-365.

[165] Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 347, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 78.

[166] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 357-358.

[167] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 347.

[168] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 364-365.

[169] İbn Sa´d, c. 1, s. 347, Z^med, c. 4, s. 364-365.

[170] İbn Sa´d, c. 1.S.347.

[171] İbn Sa´d, c. 1, s. 347, Ahmed, c. 4, s. 364-365.

[172] İbn Sa´d, c. 1,5.347.

[173] Ahmed,c.4, s. 364-365.

[174] İbn Sa´d, c. 1,s.347.

[175] Ahmed.c.4, s. 358, 364.

[176] İbn Sa´d, c. 1,5.347.

[177] İbn Sa´d, c. 1, 347, Ahmed, c. 4, s. 364.

[178] Ahmed,c.4, s. 364.

[179] Ahmed, c. 4, s. 358, 364, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 20.

[180] Ahmed.c.4, s. 358.

[181] Ahmed, c. 4, s. 358, 364 Buhârî, c. 1, s. 20.

[182] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 365.

[183] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 347, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 2, s. 381.

[184] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 358-359, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1925.

[185] Zehebî, c. 2, s. 381 .

[186] İbn Mâce, Sünen, c. 1 , s. 16, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 347, Zehebî, c. 2, s. 381, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 78.

[187] Zehebî, c. 2, s. 382.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/36-39.