Konu Başlığı: Bedir den Sonra Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2010, 16:16:05 Bedir´den Sonra İşkence ile Dinlerinden Döndürülenler Hakkında İlahî Af Çıkışı ve Hişam b. Âs´ın Medine´ye Gelişi Hz. Ömer der ki: "Fitneye uğratılarak dinlerinden döndürülenler hakkında: ´Allah artık bu kavmin ne fidyelerini, ne de tevbesini kabul eder. Çünkü, bunlar, Allah´ı öğrendikten sonra, uğradıkları işkence üzerine küfre döndüler´ derdik. Onlar da, kendileri hakkında tıpkı böyle söylerler, İslâmiyete bir daha kabul olunmayacaklarını sanırlardı. Resûlullah Aleyhisselam Medine´ye gelince, Yüce Allah´ın bu hususta gerek bizim söylediğimiz ve gerek onların kendileri hakkında söyledikleri söz üzerine indirdiği şu: ´(Tarafımdan) de ki: Ey nefislerine karşı hadden aşırı davranan kullarım! Allah´ın rahmetinden ümi dinizi kesmeyiniz! Çünkü Allah bütün günahları yarlıgar! Şüphesiz ki O çok yarlıgayıcıdır, çok esirgeyi cidir. Size azab gelip çatmadan, Rabbinize dönün, O´na teslim olun; sonra, yardıma mazhar olamazsınız! Rabbinizden size indirilenin en güzeline-kendiniz farkında olmayarak ansızın başınıza azab gelme-den-tâbi olunuz!´ (Zümer: 53-55) âyetlerini kendi elimle bir sahifeye yazıp Hişam b. Âs´a gönderdim." Hişam b. Âs da der ki: "Mektup bana geldiği zaman, onu Zîtuvâ´da okuyup anlamaya çalışıyor, çabalıyor, fakat bir türlü anlayamıyordum. Nihayet ´Allah´ım! Bundakini, bana anlat!´ dedim. Yüce Allah bunun ancak bizim hakkımızda indiğini; gerek bizim kendimiz hakkında söylediklerimiz, gerek bizim hakkımızda söylenenler hakkında olduğunu kalbime düşürdü, doğdurdu. Hemen devemin yanına döndüm, üzerine oturdum, Medine yolunu tutup Resûlullah Aleyhisselama kavuştum ."[1] Allah ondan razı olsun! Peygamberimiz Aleyhisselamın azadlısı Sevban da: "Resûlullah Aleyhisselamdan işittim: ´Bana dünyadan ve dünyadakilerden daha sevgilisi, şu ´Ey nefislerine karşı hadden aşın davranan kullarım! Allah´ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz! Çünkü Allah bütün günahları yarlıgar! Şüphe yok ki, Allah çok yarlıgayıcı ve çok esirgeyicidir âyetidir buyurdu" demiştir.[2] [1] İbn İshak, İbn Hişam, Sıre, c. 2, s. 119-120, Taberî, Tefsîr, c. 27, s. 15, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 3, s. 462, Vâhidi, Esbâbu´n-nüzûl, s. 249, Ebu´l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 60. [2] Ahmed b. Han bel, Müsned, c. 5, s. 275, Taberî, Tefsîr, c. 24, s. 16, Ebu´l-Fidâ, Tefsir, c. 4, s. 58, Suyûtî, Câmiu´s-sağir, c. 2, s. 141-142. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/17-18. |