๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 04 Şubat 2010, 14:00:09



Konu Başlığı: Ashabın Medine de Hastalanışı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 04 Şubat 2010, 14:00:09
Ashabın Medine´de Hastalanışı ve Peygamberimiz Aleyhisselamın Medine Hakkında Dua Edişi  



Hz. Aişe der ki:

"Resûlullah Aleyhisselam Medine´ye geldiğinde[222] ve bizim Medine´ye geldiğimizde de,[223] orası vebalı (sıtmalı) bir yer idi.[224] Allah´ın en vebalı (sıtmalı) yeriydi.[225]

Medine´nin Buthan vadisinden, acı ve pis bir su akar dururdu.[226]

Resûlullah Aleyhisselamın ashabı hastalandılar.[227]

Yüce Allah, peygamberini bu hastalıktan beri, uzak kıldı.

Ashab, namazlarını ayakta kılamaz, oturarak kılar oldular.

Ebu Bekir ile azadlıları Âmir b. Füheyre ve Bilal bir evde bulunuyorlardı ve hummaya tutul­muşlardı.[228]

Onları ziyaret için Resûlullah Aleyhisselamdan izin isteyip, izin verilince,[229] -ki bu, bize perde arkasına çekilme emrinden önce idi-[230] yanlarına girdim.[231]

Kendilerinde, şiddetini Allah´tan başkasının bilemeyeceği bir hastalık elemi vardı .[232]

Ebu Bekir´e:

´Babacığım! Kendini nasıl buluyorsun?´ diye sordum.

´Her kişi ailesi içinde sabahlarken, ölüm ona ayakkabısının bağından daha yakındır1 mealli beyti okudu.[233]

´Vallahi, babam ne dediğini bilmiyor!1 dedim.

Sonra, Âmir b. Füheyre´nin yanına yaklaştım, ona:

´Ey Âmir! Kendini nasıl buluyorsun?´ diye sordum. Bana:

´Muhakkak ki, ölümü daha onu tatmadan önce buldum.

Korkak kişinin ölümü, kendisinin tepesindedir

Her kişi, takati nisbetinde mücahede edicidir1 mealli beyitleri okudu.

´Vallahi, Âmir de ne söylediğini bilmiyor!´ dedim.[234]

Bilal´e de:

´Kendini nasıl buluyorsun?´[235] diye sordum .[236]

O da, kendisini sıtma nöbeti[237] tutmuş halde, odanın kapısının önüne serilip yatmış vaziyette,[238] sesini yükseltti ve:

´Bilmem ki, acaba bir gece daha Mekke´nin Fahh vadisinde çevremi ızhır ve kokulu celil otları sar­mış olduğu halde geceler miyim ola?

Acaba bir gün olup da Mecenne sularının başına bir daha vanr mıyım ola?

Acaba Mekke´nin Şâme ve Tefîl dağlan, bana bir daha görünür mü ola?´ mealli kıt´ayı terennüm etti[239] ve:

´Allah´ım! Şeybe b. Rebia, Utbe b. Rebia, Ümeyye b. Halef bizi yurdumuzdan çıkarıp veba yurduna gelmeye mecbur ettikleri gibi, Sen de onlara lanet et! (Kendilerini rahmetinden uzaklaştır!) diyerek ilen­di.[240]

Resûlullah Aleyhisselama gelip, onlardan işittiklerimi haber verdim:

´Onlar, hummanın şiddetinden, sayıklıyorlar! Akılları başlarında değil´ dedim .[241]

Bunun üzerine, Resûlullah Aleyhisselam semaya baktı[242] ve:

´Allah´ım! Bize Medine´yi sevdir! Mekke´yi sevdirdiğin gibi veya daha fazla sevdir![243]

Allah´ım![244] Bizim İçin[245] Medine´yi sağlığa elverişli kıl![246]

Onun vebasını,[247] hummasını[248] Mehyea´ya,[249] Cuhfe´ye nakl ve havale et![250]

Allah´ım![251] Medine´nin müddü ve sâı hakkında bize bereket ihsan et!" diyerek dua etti.[252]

Müdd; bir rıtl ve sülüs rıti veya iki rıtl şeyi içine alan ölçeğin ismi olup, ne büyük ne de küçük olmayan bir adamın iki avucunun (kocam avucunun) dolusu demektir.[253]

Sâ´da; beş rıtl ile sülüs ntl ölçektir ki, ne büyük ne de küçük olmayan bir adamın iki kocam avucu­nun dört dolusunu alan ölçek demektir.[254]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Medine hakkındaki başka bir duasında da:

"Allah´ım! Mekke´ye verdiğin bereketin iki katını Medine´ye ver!" demiştir.[255]

Ashabdan Ebu Hureyre derki:

"İnsanlar (Medineli Müslümanlar), ilk çıkan turfanda meyveyi gördüler mi, onu Resûlullah Aleyhisselama getirirler; Resûlullah Aleyhisselam da, onu alınca:

´Allah´ım! Şüphe yok ki, İbrahim (Aleyhisselam), Senin kulun, halîlin ve peygamberindi. Ben de Senin kulun ve peygamberinim!

O sana Mekke için dua etmişti. Ben de, Sana Medine için dua ediyor; onun Mekke için yaptığı duasında Senden dilediğinin bir mislini, bir kat daha fazlasıyla biriikbe Medine için Senden diliyorum!´ der,[256] sonra da, o turfanda meyveyi, orada bulunan çocuklardan[257] gördüğü[258] en küçüğünü[259] çağırarak[260] ona verirdi."[261] Medine, Peygamberimiz Aleyhisselamın duası bereketiyle, sakinleri için o kadar mutlu bir şehir haline gelmişti ki, Hz. Ömer Allah yolunda şehit olmayı ve Resûlullah´ın şehri olan Medine´de ölmeyi özlüyor ve diliyordu![262]


[222] . İbn İshak, İtan Hişam, Sîre, c. 2, s. 238, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 65, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 224.

[223] Müslim, Sahih, c. 2, s. 1003.

[224] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 260, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1003.

[225] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 238, Buharı, Sahih, c. 2, s. 225.

[226] Buhârî, Sahih, c. 2, s. 225.

[227] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 238, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 65.

[228] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 239.

[229] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 65.

[230] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 238.

[231] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 238, Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 890, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 264.

[232] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 238.

[233] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 238, Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 890, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 65.

[234] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 238-239.

[235] Buhârî, Sahih, c. 4, s. 264, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 3, s. 382.

[236] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 65, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 264, Beyhakî, Sünen, c. 3, s. 382.

[237] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c. 2, s. 239, Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 891, Ahmed b.Hanbel, Müsned, c. 2, s. 83.Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 224-225.

[238] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 239.

[239] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre.c. 2, s. 239, Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 891, Ahmed b.Hanbel, Müsned, c. 6, s. 83,Buhârî, Sahih, c. 2, s. 224-225, Beyhakî, Sünen, c. 3, s. 382.

[240] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 83, 260, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 225.

[241] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 239.

[242] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 65.

[243] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 239, Mâlik, c. 2, s. 891, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 65, Buhârî, c. 2, s. 225, M udim, Sahih, c. 2, s. 1003, Beyhakî, c. 3, s. 382.

[244] Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 260, Buhârî, c. 7, s. 5.

[245] Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 225.

[246] Mâlik, c. 2, s. 891, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 260, Buhârî, c. 2, s. 225, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 1003, Beyhakî, c. 3, s. 382.

[247] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 239.

[248] Mâlik, c. 2, s. 891, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 260, Buhârî, c. 2, s. 225, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1003, Beyhakî, c. 3, s. 382.

[249] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 239, Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 65.

[250] İbn İshak, İbn Hişam , c. 2, s. 239, Mâlik, c. 2, s. 891, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 65, Buhârî, c. 2, s. 225, Müslim, c. 2, s. 1003, Beyhakî, c. 3, s. 382.

[251] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 65, Buhârî, c. 225.

[252] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c. 2, s. 239, Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 891, Ahmed b.Hanbel, Müsned, c. 2, s. 65.Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 225, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1003, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 3, s. 382.

[253] İbn Esîr, Nihâye, c. 4, s. 308.

[254] Firuzâbadi, Kâmüsu´l-muhft, c. 1, s. 349, c. 3, s. 55.

[255] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 142, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 224, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 994.

[256] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 885, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1000.

[257] Müslim, Sahîh, c. 2, s. 1000, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1105.

[258] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 885.

[259] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 885, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 1000, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 11 05.

[260] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 885, Müslim, c. 2, s. 1000.

[261] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 885, Müslim, c. 2, s. 1000, İbn Mâce, c. 2, s. 1105.

[262] Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 225.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/123-127.