๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Mart 2010, 16:20:44



Konu Başlığı: Abdullah b. Sehl in Hayber de öldürülüşü
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Mart 2010, 16:20:44
Abdullah b. Sehl´in Hayber´de Öldürülüşü


Ensardan Abdullah b. Sehl b. Zeyd ile Muhayyısa b. Mes´ud b.Zeyd Hayber´e gitmişlerdi.[205]

O sırada, Hayber Yahudileriyle barış yapılmış bulunuyordu. [206]

Peygamberimiz Aleyhisselamın, kaza umresi için Mekke´ye gidişinden biraz önce idi.

Gerek Abdullah b. Sehl´in, gerek Muhayyısa´nın ev halkları, son derecede yoksulluğa düşmüşler di. [207]

Bunlar, ev halkları için, Hayber´den hurma tedarik edeceklerdi. [208]

Muhayyısa b. Mes´ud der ki:

"Resûlullah Aleyhisselam Hayber´i fethedip Medine´ye geldikten sonra, arkadaşlarıma:

´Siz ne diye Hayber´e gitmek ihtiyacını duymazsınız? Yoksulluğa, açlığa uğramış bulunuyoruz!´ dedim.

Arkadaşlarım:

´Oralar, şimdi eskisi gibi değildir. Bizler, Müslüman cemaatindeniz. Bundan önce ise, birşeye tap ın azdık.

Şimdi gidersek, İslâmiyete ve Müslümanlara düşman olan, kin besleyen bir cemaatin yanına vara cağız demektir!?´ dediler.

Biz yola çıktık, Hayber´e vardık.

Öyle bir kavmin yanına vardık ki, topraklar, hurmalıklar, eskiden olduğu gibi kendilerinin ellerinde değildi.

Resûlullah Aleyhisselam, toprak ve hurmalıkları, mahsulünü yarı yarıya bölüşmek üzere, onlara (Yahudilere) teslim etmişti.

Yahudilerin Ebi´l-Hukayk, Sellâm b. Mişkem, Ka´b b. Eşref gibi ululan ve zenginleri öldürülmüşlerdi.

Ancak, malsız, servetsiz, ellerinin emeğiyle geçinen işçi takımları kalmıştı.

Şıkkta bir gün, Natat´ta bir gün kaldık. Ketibe´de de bir gün kaldıktan sonra, orayı bizim için daha hayırlı ve yararlı gördüğümüzden, orada günlerce kaldık.

Arkadaşım Abdullah b. Sehl, Şıkk´a gitti. Orada, yanında ben olmaksızın geceledi.

Doğrusu, onun hakkında, Yahudilerden korkmaya başladım. Sabahleyin, hemen izine düştüm. Onu sora sora Şıkk´a kadar vardım.

Yahudilerin ev halkları:

´O, güneş battığı zaman bize uğramıştı. Natat´a gitmek istiyordu´ dediler.

Natat´a eriştim.

Yahudi uşaklarından birisi:

´Gel, sana arkadaşını göstereyim!´ dedi.

Beni susuz bir kuyu başına kadar götürüp orada durdurdu.

Çukurdan kara sinekler çıkıp duruyordu.

Arkadaşım öldürülmüştü! [209]

Boynu kırılmış,[210] kanlara bulanmış, [211] oradaki derin olmayan, ağzı geniş bir çukura bırakılın ıştı. [212]

Şıkk halkına:

´Onu siz öldürdünüz!1 dedim.

´Hayır! Vallahi onu biz öldürmedik! [213] Bizim bu hususta hiçbir bilgimiz de yok!´ dediler.

Yahudilerden bazı kimselerin bana yardım etmelerini istedim.

Arkadaşım Abdullah b. Sehl´in cesedini oradan çıkardım. Kefenledim ve gömdüm.

Sonra, acele Medine´ye gelip onun başına geleni kavmime haber verdim.

O sırada, Resûlullah Aleyhisselamı Umretü´l-kazıyye (kaza umresi) maksadıyla yola çıkmak üzere buldum.

Kalkıp Resûlullah Aleyhisselamın yanına gittik.

Bizim büyüğümüz, kardeşim Hu^ayyısa idi.

Öldürülen Abdullah b. Sehl´in kardeşi Abdurrahman da, yanımızda bulunuyordu.

Abdurrahman, benden daha gençti.

Kendisi Resûlullah Aleyhisselamın önünde diz çöktü. Biz de, çevresinde oturduk.

Resûlullah Aleyhisselam, cinayet haberini işitmiş bulunuyordu.

Abdurrahman:

´Yâ Rasûlallah! Kardeşim öldürüldü!´ dedi[214] ve amcalarının oğullarından önce konuşmaya başladı. [215]

Resûlullah Aleyhisselam, ona:

´Sözü, ilk önce, yaşı büyük olana bırak!´ buyurdu.[216]

Abdurrahman sustu, geri durdu. [217]

Ben konuşmak istedim. Bana da:

´Sözü, ilk önce, büyük olana bırak!´ buyurdu.

Ben de sustum. Büyük kardeşim Huvayyısa konuştu." [218]

Huvayyısa:

"Yâ Rasûlallah! Biz, Abdullah´ı, Hayber"in kör kuyularından bir kuyuda, çukurda, öldürülmüş olarak bulduk!" dedikten sonra, Yahudileri ve onların kötülüklerini, düşmanlıklarını anlattı. [219]

Huvayyısa´dan sonra, Muhayyısa konuştu, [220] hadiseyi anlattı. [221] En sonra, Abdurrahman konuş tu: [222]

"Yâ Rasûlallah! Adamımız Hayber´de saldırıya uğramış ve öldürülmüştür!

Hayber"de ise, Yahudilerden başka bir düşman yoktur!" dedi. [223]





[205] Mâlik, Muvatta1, c. 2, s. 577, 578, Buharı, Sahih, c. 5, s. 11 9, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1293.

[206] Buhârî,Sahîh,c.3, s. 169, c. 4, s. 17, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1293.

[207] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 713, 71 4.

[208] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.3, s. 369, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 3.

[209] Vâkidi, Megâzî, c. 2, s. 713, 71 4.

[210] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.3, s. 369 Ahmed, b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 3.

[211] Buhârî, Sahih, c. 4, s. 68.

[212] İbn İshak.İbnHişam, Sîre,c.3, s. 369, Mâlik, Muvatta´, c. 2, s. 877, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 3, Buhârî, c. 8, s. 119.

[213] Mâlik,Muvatta1, c. 2, s. 877, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 714, Buhârî, c. 8, s. 119, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1294.

[214] Vâkidi, Megâzî, c. 2, s. 714.

[215] İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 3.

[216] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 370.

[217] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 2, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1291.

[218] Mâlik, Muvatta1, c. 2, s. 877, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 714.

[219] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 2.

[220] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 370, Mâlik, Muvatta1, c. 2, s. 877, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 714, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 3, Buhârî, Sahih, c. 8, s. 120.

[221] Vâkidt, Megâzî, c. 2, s. 714.

[222] İbn İshak.İbnHişam, Sîre, c. 3, s. 370, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 3.

[223] Ahmed b. Hanbel. Müsned. c. 4. s. 3.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/163-166.