๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 07 Mart 2010, 17:47:51



Konu Başlığı: Abdullah b. Revâha nın vedalaşırken ağlaması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 07 Mart 2010, 17:47:51
Abdullah b. Revâha´nın Vedalaşırken Ağlaması ve Ağlamasının Sebebi



Abdullah b. Revâha, yanındaki kumandan arkadaşlarıyla birlikte vedalaştıkları sırada ağladı.

Ona:

"Ey Revâha´nın oğlu! Ne için ağlıyorsun?" diye sordular.

Abdullah b. Revâha:

"Vallahi, ben ne dünya sevgisinden, ne de sizleri özleyeceğimden ağlıyor değilim!

Fakat, ben, Yüce Allah´ın Kitabından, içinde Cehennem ateşi anılan; ´İçinizden, Cehenneme uğra mayacak yoktur! Bu, Rabbinin yapmayı üzerine vacib kıldığı bir gerçektir!1 [Meryem: 71] âyetini okurken, Resûlullah Aleyhisselamdan işitmisimdir.

Cehenneme uğradıktan sonra, oradan selametle nasıl geri dönebileceğimi bilmiyorum ve bunun için ağlıyorum!" dedi.

Müslümanlar

"Allah sizin yardımcınız olsun! Sizleri her tehlikeden korusun! Sizi sağ salim geri çevirsin!" dediler.

Abdullah b. Revâha, onlara:

"Fakat, ben, Rahman olan Allah´tan, yarlıganmak, kanları fışkırtıp köpürten bir kılıç darbesiyle, yahut ciğer ve barsakları kasıp kavuran bir kargı saplamasıyla şehit olmak isterim ki; kabrime uğrayan lar, ´Allah, bu savaşçıya doğru yolu göstermiş, o da doğru yolu bulmuştur!1 desinler" mealli beyitleri okudu.

Ordunun gitmeye hazırlandığı sırada, Abdullah b. Revâha Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına vanp Peygamberimiz Aleyhisselamla vedalaştıktan sonra:

"Allah, Musa´ya olduğu gibi, sana olan ihsanlarını da sabit ve devamlı kılsın! Yardım olunan ve zafere kavuşturulanlar gibi, sana da yardımını ihsan buyursun!

Ben, sana Allah tarafından hayır (peygamberlik) ihsan olunduğunu hemen anlamı sırrıdır. Allah bilir ki, ben keskin görüşlüyümdür. Sen, hiç şüphesiz, Allah´ın Resûlüsün!" mealli beyitleri okudu.[33]

Abdullah b. Revâha:

"Allah sana olan ihsanını sabit ve devamlı kılsın!" dediği zaman, Peygamberimiz Aleyhisselam da, ona:

"Ey Revâha´nın oğlu! Allah seni de iyilikte en güzel şekilde sabit ve devamlı kılsın!" diyerek cevap verdi. [34]

Abdullah b. Revâha:

"Yâ Rasûlallah! Bana nasihatini arttır!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Allah´ı daima zikret! Çünkü, Allah´ı zikr, umduğuna ermende sana yardımcı olur!" buyurdu. [35]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Seniyetü´l-Veda´da mücahidlerle vedalaştı. [36]

Onlara:

"Haydi, Allah´ın ismiyle gaza ediniz!

Allah´ın ve sizin Şam´da olan düşmanlarınızla çarpışınız!

Orada, Nasranîlerin kiliselerinde, halktan ayrılmış, kendilerini ibadete vermiş birtakım kimseler bula caksınız. Sakın onlara dokunmayınız!

Onların dışında, başlarında şeytanların yuvalandıkları daha bir takım kimseler de bulacaksınız. Onların başlarını kılıçla koparınız!

Siz, ne bir kadını, ne süt emen bir çocuğu, ne yaşlanmış birpîr-i f anîyi öldürecek; ne bir ağaç yaka cak veya kesecek, ne de bir ev yıkacaksınız!" buyurdu[37] ve kendilerini sis bürüdüğü ve hiçbir yeri göre mez bir halde bulundukları sırada, sabahlamadıkça, Mu´teye girmekten de nehyetti. [38]

Peygamberimiz Aleyhisselam, mücahidlerle vedalaşıp Medine´ye dönerken, Abdullah b. Revâha Peygamberimiz Aleyhisselamı şu beyitle selamladı:

"Geride kalan hurmalıkta kendisine veda ettiğim zâta, o en hayırlı uğurlayıcıya, en hayırlı dosta selam olsun!" [39]

İslâm mücahidleri Medine´den ayrıldılar. [40]



[33] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 4, s. 15, 16, Taberî, Târih, c. 3, s. 1 07, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 898, 900, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 4, s. 359, İbn Asâkfr, Târîh, c. 1, s. 93, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 234, 235, Zehebî, Megâzî, s. 401, 402, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 241, 242, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 173, Heysemî, Meonau´z-zevâid, c. 6, s. 157, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 70.

[34] SüheyifıRavdu´l-ünüf,c. 7, s. 40, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 4, s. 359, 360, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 3, s. 225.

[35] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 758.

[36] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 16, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 128.

[37] Vâkıdî, c. 2, s. 758, İbn Asâkfr, c. 1, s. 95, Halebî, c. 2, s. 787.

[38] Halebî, İnsânu´l-uyÛn, c. 2, s. 787.

[39] İbn İshak,İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 16, Taberî, Târîh, c. 3, s. 107, İbn Esîr, Kâmil, c.2,s. 235, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 242.

[40] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 759.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/232-234.