๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Şubat 2010, 12:19:13



Konu Başlığı: Abbas b. Ubâdenin Beyat Hakkındaki Açıklaması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Şubat 2010, 12:19:13
Abbas b. Ubâde´nin Bey´at Hakkındaki Açıklaması


Medineli Müslümanlar Akabe´de geceleyin ağaç altında[50] Peygamberimiz (a.s.)la bey´at-laşmak üzere toplandıkları zaman, Salim b. Avf oğullarının kardeşi Abbas b. Ubâde:

"Ey Hazrec cemaatı! Siz bu zât ile ne için bey´atlaşacağınızı biliyor musunuz?" diye sordu.

"Evet! Biliyoruz!" dediler.

Abbas b. Ubâde:

"Sizler; insanların kızıl ve kara derilileriyle savaşmak üzere kendisi ile bey´atlaşacaksınız!

Eğer sizler karşılaşacağınız musibetle mallarınız azaldığı, eşrafınız öldürüldüğü zaman ona yardım etmeyecek, kendisini muhaliflerinin eline bırakacaksanız, vallahi, bu, dünyada da, âhirette de yüzkarasıdır! Şimdiden bundan vazgeçin!

Eğer sizler kendisine vaadde bulunduğunuz yardım, barındırma, muhaliflerinden koruma gibi şey leri yerine getireceğinize kani iseniz, mallarınızın azalması ve eşrafınızın öldürülmeleri pahasına da olsa, onu tutunuz ki, vallahi, bu, dünyada da, âhirette de hayırlıdır!" dedi.[51]

Medineli Müslümanlar:

"Mallarımızın yok olma tehlikesine uğraması ve eşrafımızın öldürülmeleri pahasına da olsa, bizler, vereceğimiz sözü yerine getireceğiz!" dediler ve Peygamberimiz (a.s.)a:

"Yâ Rasûlallah! Biz bu husustaki taahhüdümüzü yerine getirirsek, bizim için ne var?" diye sordular.

Peygamberimiz (a.s.):

"Cennet var!" buyurdu.[52]

Medineli Müslümanlardan Enes b. Sabit:

"Yâ Rasûlallah! Biz, kendilerimizi ve çocuklarımızı savunup koruduğumuz şeylerden seni de savu nacak ve koruyacağız!

Bize ne var?" dedi.[53]

Diğerleri de:

"Biz bu vazifemizi yerine getirirsek, bizim için ne var?" diye sordular.

Peygamberimiz (a.s.):

"Cennet var!" buyurunca, Medineli Müslümanlar

"Kazançlı bir alışveriş bu! Biz bundan ne cayarız, ne de caymak isteriz!" dediler.[54]




[50] Beyhak f, c. 2, s. 450, Zehebî, s. 299, E bul -f i dâ, c. 3, s. 163.

[51] İbn İshak, İbn Hisam , Sîre, c. 2, s. 88, Taberî, Târih, c. 2, s. 239, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 450, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 99, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 299-300, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 163.

[52] İbn İshak, İbn Hisam,c.2, s. 88-89, Taberî, c. 2, s. 239, Beyhakî, c. 2, s. 450, İbn Esîr, c. 2, s. 99-100, E bu´l-Fidâ, c. 3, s. 162.

[53] Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 6, s. 48.

[54] Taberî, Tefsîr, c. 11, s. 35, 36, Zemahşerf, Keşşaf, c. 2, s. 216, Fahru´r-Râzî, TefsiY, c. 16, s. 199, Kurtubî, TefsiY, c. 8, s. 267, E bu´l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 391, Hâzin, Tefsîr, c. 2, s. 268, Bedrüddin Aynî, Umdetu´l-Kari, c. 14, s. 78, İbn Hacer, Fethu´l-bârf, c. 6, s. 3, Suyûtî, Dürru´l-mensur, c. 3, s. 280, Kastalânî, İrsâdü´s-sârf, c. 5, s. 37.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/273-274.