๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Peygamberi => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 13 Ocak 2011, 07:55:10



Konu Başlığı: Namaz
Gönderen: Hadice üzerinde 13 Ocak 2011, 07:55:10
Namaz


1172. Resulullah (AS), bir hadisinde, “Namaz dinin direğidir”86 buyurmaktadır. Kur’an ise yüzden fazla ayette bu konuya değinerek ona salât (eğilip çökme), zikir (anma, hatırlama), tesbîh (arındırma, saflaştırma), inâbe (saygıyla diz çökme) vb. gibi değişik isimler vermektedir.

1173. Allah’ın yeryüzündeki egemenlik ortamını oluşturabilmek düşüncesiyle Kur’an, günde beş vakit namazın kılınmasını emretmiştir:

           “… (1) Güneşin doğmasından önce de, (2) batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; (3) gecenin bir kısım saatleri ile (4-5) gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et …”87

           Ayette geçen “etrafında” deyimi çoğul olduğu için bunu en azından “iki” şeklinde anlamamız gerekir. Nitekim başka bir ayette geçen tarafeyn deyimi de bunu doğrulamaktadır.88 İlkin güneşin doğuşundan önceki namazdan söz edildiği için, “günün her iki ucu (etrâf) deyimi sadece “öğle,” ve “akşam” namazları için kullanılabilir. Bu durumda, sabahleyin erkenden kalkıp sabah namazını (salâtu’l-fecr), daha sonra öğle (salatu’z-zuhr) ve ikindi (salatu’l-asr) namazlarını, güneş battıktan hemen sonra akşam namazını (salâtu’l-mağrib) ve gece olduğunda da yatsı namazını (salâtu’l-ışâ) kılmak gerekmektedir. Böylece her mümin, Yaratıcısına itaat ettiğini ve onu tanıyıp kabul ettiğini göstermek üzere, her namaz vakti içinde birkaç dakikalığına da olsa bütün maddî ve kişisel çıkarlarını bir yana bırakacaktır. Haklar ve görevler arasında karşılıklı bir ilişki bulunduğuna göre namaz, insanın yerine getirmesi gereken bir ödev ve Rabbinin de bir hakkıdır. (Burada biraz konumun dışına çıkıp, hemen tamamı gayrı müslim olan toplumlarda yaşayan müslüman bireylere, inançlarının gereği olan görevlerini yerine getirirken kendilerine bir takım ayrıcalık ve istisnaî durumların tanınması gerektiğine işaret etmek istiyorum. Vakit namazlarının farz kılınması sırasında vahyedilen Kur’an’ın şu ayetine kısaca göz atmak yeterli olacaktır:

           “Allah her şahsı ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar.”89

           Allah katında önemli olan, insanın gösterdiği niyet ve iradedir, yoksa ortaya koyduğu çabanın sonucu değil.)

1174. Vakit namazları dışında, haftada bir kez cuma günleri kılınan bir namaz daha vardır.90 Ayrıca yılda iki kez kutlanan bayramlar, -biri Ramazan ayının sonunda ve diğeri Hacc için Mekke’de toplanıldığı sırada- kılınan özel bayram namazları ile başlar.

1175. Kur’an’a göre,91 canlı ya da cansız her varlık, kendisine özgü bir biçimde Rabbini tesbih edip yüceltir. Aşağıdaki ayet son derece ibret verici ve öğreticidir:

           “Görmez misin ki göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur…”92

           Aşağıdaki ayette salât (namaz) teriminin kullanılışı özellikle dikkat çekicidir:

           “Göklerde ve yeryüzünde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi salâtını (duasını) ve tesbihini (öğrenip) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir.”93

           Bir Müslümanın namaz kılış biçimi, bir bakıma bütün yaratıkların çeşitli şekillerde gerçekleştirdiği namaz kılma tarzlarını bir araya toplamıştır: Yıldızlar gökyüzündeki hareketlerini sürekli tekrar edip dururlar (Müslüman da namaz esnasında belli hareketleri tekrar eder). Dağlar ayakta dikili dururlar (Müslüman da namaza ayakta durarak başlar: Kıyâm). Hayvanlar sürekli öne eğik dururlar (Namazdaki ikinci hareket öne eğilmektir: Rükû). Ağaçların ağızları onların kökleridir ve onlar aracılığıyla, yani sürekli yerlere kapanarak, kendileri için gerekli besinleri ararlar (Müslümanlar da namazlarının üçüncü hareketi olarak, alınlarını yere koymak suretiyle secde ederler; ağaçların secdesi için bk. Rahmân: 55/6). Akarsular sürekli olarak yıkayıp temizlerler (Müslüman da namazdan önce abdest alır) vs.

1176. Namazın taşıdığı sırlardan bahseden büyük mutasavvıf Ahmed Veliyyullah ed-Dihlevî şu açıklamada bulunur:

           “Şunu bil ki insan, bazen şimşek hızıyla Huzur-u İlâhî’ye götürülüp kendisini Allahu Azîmü’ş-Şân’ın Arş’ının mümkün olduğu kadar yakınında bulur. Orada bu insanın bütün benliğini kuşatan bir takım ilâhî tecelliler meydana gelir. Orada öyle şeyler görüp hisseder ki, insan dili bunları ifadeden âciz kalır. Bir şimşek hızıyla meydana gelen bu hal geçip gittikten sonra insan, daha önceki durumuna döner ve bu coşku ve vecd halinin kaybolup gitmesinden dolayı kendini üzüntü ve ızdırap içinde bulur. Ve böylece elinin altından kaçıp giden bu hali tekrar elde etmek için büyük çaba gösterir. Allah hakkında edindiği bu bilgi (Ma’rifetullah) sayesinde ve bu dünyada içinde bulunduğu koşullar dahilinde, O’nunla hemhâl olmaya çalışır. Bu, hürmet, sadakat ve neredeyse doğrudan doğruya Allah ile baş başa olma durumudur... Namaz esas itibariyle üç aşamadan oluşur: Önce, Allah’ın büyüklük ve yüceliği karşısında tevazu ve alçak gönüllülük göstermek; daha sonra (Allah’ın) bu mutlak üstünlük ve yüceliğini tanıyıp bildiğini belli formüllerle dile getirmek; ve nihayet, vücudu ve bütün organlarıyla en uygun saygı ve hürmet ifadesine bürünmek... Herhangi birine saygı ve hürmette bulunmak istediğimizde ayağa kalkar ve saygı gösterip kendisinden bir istekte bulunacağımız kimseye karşı döneriz. İnsan, daha fazla saygı gösterdiğini vurgulamak için eğilir ve başıyla selam verir... Tevazu ve alçakgönüllülüğün en tepe noktası, zirvesi başı öne eğmektir; böylece benlik bilinci, saygı duyulan nesne karşısında toprağa kadar değdirilmek suretiyle, olabildiğince yoğunlaştırılmış olur… İnsan, manevî gelişiminin zirvesine yavaş yavaş ulaşabildiği için, kuşkusuz böylesine bir yolculukta üç aşamadan geçecektir. Nitekim namazın tam ve sahih olması için, şu üç rüknü içermesi gerekir: Ayakta durup dikilmek (kıyâm), öne eğilmek (rükû), ve Allah’ın büyüklüğü karşısında insan olarak aczini ve O’nun yüceliğini hissetmek ve böylece ruhun gerekli olgunluğa ermesini sağlamak için, Allah’ın huzurunda başını yere koymak (secde).94

1177. Bilindiği gibi günde beş vakit namaz kılmak, Resulullah (AS) Mirac’a çıktığı sırada Müslümanlara farz kılınmıştı. Ayrıca Muhammed (AS):

           “Namaz, mü’minin miracı, yani ilâhî huzura yükselmesidir”95 buyurmuştur ki, gerçekten de namazın sonunda mümin kendisini Allah’ın huzurunda hisseder. Bunlar boş yere söylenmiş sözler değildir. Bir Müslümanın namaz sırasında yaptığı hareketlere bir göz atalım:

           1. Önce ayakta dikilip durarak ellerini kaldırır ve “Allahu Ekber (Allah en büyüktür) der. Böylece O’nun dışında herşeyi reddedip sadece O’nun emir ve irâdesine tâbi olur.

           2. Rabbinin şânına yaraşır övgülerde (hamd) bulunduktan sonra, O’nun Zât-ı Ulûhiyeti karşısında kendisini o denli aciz ve zayıf hisseder ve saygısının göstergesi olarak başını eğer (rükû’a gider) ve şöyle der: “Büyüklük ve Yücelik sadece kendisine ait olan Rabbimi her türlü noksanlıktan arındırıp yüceltirim” (Sübhâne Rabbiye’l-Azîm).

           3. Sonra doğrularak kendisini bu doğru yola ilettiği için Allah’a şükür ve hamd eder. Ve bir an için, Allah’ın yüceliği ve kendi hareketinin basitliği ve küçüklüğü karşısında düşünceye dalıp bundan o derece etkilenir.

           4. Ve derhal secde’ye kapanarak, tam bir acizlik içinde başını yere değdirir ve şöyle der: “Büyüklük ve Yücelik sadece kendisine ait olan Rabbimi bütün noksanlıktan arındırıp yüceltirim” (Sübhâne Rabbiye’l-A’lâ).

           5. Bu hareketleri birkaç kez tekrarladıktan sonra, namaz kılan kişi kendini, arada hiç bir aracı olmaksızın doğrudan doğruya Allah’ın huzurunda bulur ve dua ederek ondan yardım talep eder. İki kişi karşılaştığında daima aralarında bir selâmlaşma olur. Müslüman da, namaz kılarken, Mirâc sırasında Muhammed (AS) ile Allah arasında geçmiş olan selamlaşma ifadelerini aynen tekrar ederek şöyle der:

           “- En kutsal ve en zâhidâne saygı ve yüceltmeler Allah’adır.

           - Ey Nebî! Allah’ın rahmet ve bereketi de Senin üzerine olsun!

           - Allah’ın selâmı bizim üzerimize ve Allah’ın sâlih kulları üzerine olsun!”

           (-Et-Tahiyyâtu li’llahi ve’s-Salevâtu ve’t-Tayyibâtu.

           -Es-Selâmu aleyke eyyühe’n-Nebiyyu ve Rahmetu’llahi ve berakâtuhu.

           - Es-Selâmu aleynâ ve alâ ibâdi’llahi’s-Sâlihîn).

1178. İşte İslâm’da insanın Allah’a erişebileceği en yüksek mertebe, bir Müslümanın günde beş vakit erebileceği “mirâc,” Muhammed (AS)’in kendi göğe erişinin (Mirac’ın) bir hatırası olarak kendisine inananlara Allah katından getirdiği “ilâhî armağan” bundan ibarettir. Resulullah (AS) bir hadisinde, namazın mü’minin mirâcı olduğunu söylerken (bkz. Suyûtî), bir başka hadisinde de namazın Kurbân (Allah’a yaklaşma) ya da Burhân (Allah’ın tecellisi) olduğunu ifade etmektedir (İbn Hanbel’den naklen, Müsned, III, 321, 399).

1179. Biz burada sadece namazın rûhî-mânevi yönünü ortaya koymaya çalıştık; oysa onun birçok maddî-dünyevî yararları da vardır. Namaz, günde beş defa bir semtin sakinlerini ve haftada bir kez (Cuma günü) de bir şehrin halkını bir araya toplar. Bunların dışında, birbirlerinden uzak şehirlerde oturan insanların, gerek toplumdaki sıradan memurların gerekse o bölgedeki yüksek dereceli Devlet görevlilerinin yan yana gelip buluştuğu bayram namazları vardır. Öte yandan, o yörenin idarî başkanının (başkentte ise Devlet Başkanının), namazlara imamlık etmek gibi bir ayrıcalık ve hatta görevi vardır. Toplumsal yönden bu namazların ortaya koyacağı sonuç ve bunlardan alınacak yarar, müminlerin çevrelerinde Allah’ın hüküm ve irâdesinin egemen olduğunu yakından görüp hissetmeleridir; böylece inançlı kimse ömrünü askerî bir disiplin içinde geçirir; gösterişli ve parlak bir tören olmaktan çok uzak bir ibadet olan cemaatle namaz sırasında, onu kıldıran imamın bir takım komutları doğrultusunda hep birlikte belirli hareketler yapılır. Ayrıca, dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlar, namazları esnasında hep birlikte bedenlerini ve yüzlerini tek bir merkez olan Mekke’deki Beytullah’a (Allah’ın Evi), Kâbe’ye çevirirler. Bu Kıbleye yönelme hareketi, en basit ve en az gelişmiş bir insanın bile ruhunu ürpertmekten geri kalmaz ve ona, bütün cemaatin her yerde Hâzır ve Nazır olan, itaat edilmeye değer Bir ve Tek Allah’a boyun eğdiğini hatırlatır.

1180. Her namazdan önce abdest alma denilen birtakım temizlik faaliyetlerinde bulunulur; insanın bedeni, giysileri ve üzerinde namaz kılınacak yer temizlenir, ve bütün bunlara bir de, insanla Rabbi arasında gerçekleşecek olan buluşma (miraç) için gerekli koşul olan ruh ve gönül temizliği eklenir.

1181. Bu daha çok, işin maddî-dünyevî hayatın içinde rûhî-mânevî bir ortam meydana getirmek amacıyla bedenle yapılan ibadetlere özgü boyutudur. Ancak bu arada müminin her an Allah’ı düşünmesi ve çalışırken, yatarken ve bir iş yapmak için kalktığı sırada onu hatırlayıp aklına getirilmesi de tavsiye edilmektedir. Kur’an bu konuda bize şöyle söyler:

           “Onlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler): Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın…”96

           Kur’an’ın bir başka ayetinde ise Allah’ın, gökte ve yerde olan herşeyi bizim için yarattığı ve bundan yararlanmamız gerektiği belirtilmektedir.97 Ancak, bizim yararlanmamız için emrimize sunulan bu nimetlere karşılık, bizim de kendisine bütün bunları borçlu olduğumuz Zât’a itaat etmemiz ve ona şükranlarımızı sunmamız, (Allah’a) isyandan, (diğer yaratıklara karşı) zulüm ve haksızlıktan uzak durmamız gerekir.


86 İbn Hişâm, s. 106; Suheylî, I, 112 (Buhârî vb. den naklen; İbn Sa’d, I/1, s. 80.

87 Suheylî, I, 112 (Buhârî’den naklen); Taberî, I, 1126-1127.

88 İbn Sa’d, I/I.

89 Suheylî, I, 92.

90 İbn Hişâm, s. 115-117.

91 Casanova, Mohammed et la fin du monde (Muhammed ve Dünyanın Sonu), s. 28.

92 Bk. Yuhanna İncili, I: 21-23.

93 Câhiz’e göre (Mehâsin, s. 165), Ebû Tâlib bezzâz (kumaş tüccarı) idi.

94 Halebî, İnsân, I, 164.

95 Bk. Lisânu’l-Arab, “Bâ-Vav-Nûn” maddesi.

96 A.g.e.

97 İbn el-Kelbî, Kitâbu’l-Esnâm, s. 12.




Konu Başlığı: Ynt: Namaz
Gönderen: Haktann üzerinde 13 Nisan 2015, 15:05:47
Selaymun Aleyküm .
Namaz İslamın 5 Şartından Biridir . Yüce Allah Bizleri Namaz Kılanlardan Eylesin İnşallah .
Paylaşım İçin Allah Razı Olsun .


Konu Başlığı: Ynt: Namaz
Gönderen: Bahrişan 8 üzerinde 13 Nisan 2015, 15:08:16
yaşadığımız sürede namazlarımızı kılalım oruçlarımızı tutalım allah rızası için  ibadetlerimizi yapalım