> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması  (Okunma Sayısı 957 defa)
15 Ocak 2011, 09:22:37
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 15 Ocak 2011, 09:22:37 »



Uzlaşma Ortamının Sağlanması ve Hudeybiye Anlaşması


409. Müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasındaki ufak çaplı çatışmalar da “savaş” olarak ele alınacak olursa, Resulullah (AS)’ın özellikle askerî gücünün günden güne artmasıyla birlikte, insan kanının boş yere akıtılmasını önlemek için giderek artan bir çaba gösterdiğine tanık oluruz. Aşağıdaki tablo, onun uygulamış olduğu politikanın ne denli başarılı olduğunu gösterecektir:

Hicri                                     Yapılan       Düşman          Ölü                İslâm        Şehid

Yıl           Savaş                    Kuvveti         Sayısı   Kuvveti               Sayısı

2      Kurz’ların Medine baskını        -                 0              0                      0

2      Nahle misillemesi               4 (?)                 1              9                      0

2      Bedir                                  950               70          313                    14

2      Ebû Sufyân’ın Medine baskını 200              0              0                      2

3      Karade misillemesi                  ?                 0          100                      0

3      Uhud                                3000               22          700                    70

5      Benû Musta’lik Seferi    200 (?)                 1      30 (?)                      1

5      Hendek                          12000                 8        3000                      6

 

410. Her iki taraftan katılan savaşçı sayısı göz önüne alındığında, Hendek Savaşı en önemlisi idi. Fakat ölü sayısının Müslüman tarafından 6 ve düşman tarafından 8 oluşu, tarafların, savaşın seyrini kendi lehlerine çevirme yönünde fazla çaba harcamadıklarını göstermektedir. Askerî bakımdan Mekkeliler fazla etkili olamayarak çekilmişler, ama Kuzeyde (Suriye, Mısır ve hatta Irak’ta) bulunan ticaret merkezleriyle bağlarının kopması kesinlikle ekonomik durumlarının zayıflamasına yol açmıştı. Ayrıca, o yıl kendilerini bir kıtlık bekliyordu (H. 5).

411. Müslümanlar için de durum pek iç açıcı değildi: Güneyde sürekli düşmanca niyetler besleyen bir Mekke, İslam Devleti’nin ve yepyeni İslam dininin sükûnetini tehdit etmekteydi. Kuzeyde yegâne meslek ve uğraşları yağmacılık olan Gatafân ve Fezâre kabileleri, ilk haince girişimleri Hendek Savaşı’nda boşa çıkarılan ama Medine’nin geleceği bakımından hiç de güven vaat etmeyen Hayberli Yahudilerle güç birliği içine girmişlerdi. Büyük İslam hukukçusu Sarahsî, o sıralarda bir takım tehlikeli oyunların döndüğünü şu cümlelerle dile getirmektedir:

        “Mekke ve Hayber ahalileri arasında bir anlaşma yapılmıştı: buna göre, Resulullah bu iki taraftan biri üzerine yürüyecek olursa, diğeri Medine’ye saldırıp işgal edecekti. Bu nedenle, Resulullah (AS), Hayber’e karşı bir sefer düzenlemesi durumunda Mekkelilerin tarafsızlığını sağlamak için onlarla bir anlaşma imzaladı.”443

412. Her iki düşmandan da kurtulmak gerekiyordu, ama İslam Devleti o sıralarda hem Mekke’ye hem de Hayber’e aynı anda sefer düzenleyecek kadar güçlü değildi. Sağduyu bu iki düşmandan biri ile barış yapılmasını gerektiriyordu, ama bir tercih yapmak hiç de kolay değildi. Mekke ve Hayber arasındaki dostluk bağları o denli sıkı idi ki, bu bağların gevşetilip aralarının açılması pek kolay olmayacaktı, ama denemek gerekiyordu.

413. Gatafân ve Fezâre kabileleri hiçbir vicdan endişesi ve prensip tanımayan haydut ve eşkıya sürülerinden meydana geliyordu. Hayberlilerin parayla tuttukları askerler de Hendek Savaşı sırasında kendilerini Müslümanlara satmaya hazır durumda idiler. Sonuç olarak bu Bedevîlere kesinlikle güvenilemezdi.

414. Hayber’e gelince: Bu bölgede, kültür ve ırkî özellikler bakımından Araplardan çok farklı olan Yahudiler bulunmaktaydı. Kısa bir süre önce Medine’den sürülüp çıkarılan Benû Nadîrler burada yönetici sınıfını oluşturuyordu. Daha önce Medine’de sahip oldukları haklar kendilerine iade edilmediği sürece bunların tatmin edilmesi imkânsızdı. Pek öyle birkaç hediye ile gönülleri kazanılmayacak kadar da zengindiler. Kur’an’ın tanıklığına göre,444 o zamanki Yahudiler müşriklerle yaptıkları anlaşmalarla kendilerini bağlı saymıyorlardı. Ticarette yetenekli olmakla birlikte savaşçı değillerdi. Ne de olsa içinde bulundukları varlıklı durum, kendilerine saldırılmasını cazip hale getirebilirdi.

415. Mekke’nin ise birçok bakımdan değerlendirilmesi gerekiyordu: Resulullah (AS) ve çok sayıda Müslüman yönetici aslen Mekke’liydi; Ayrıca İslam, günlük vakit namazları ve Hac görevi dolayısıyla Mekke’deki Ka’be’yi dinî merkez olarak seçmişti. Kan akrabalıkları göz önünde bulundurulmasa bile, Mekke ile yapılacak bir uzlaşma, İslam Devleti’nin geleceği bakımından bu şehri tahrip ve yok etmekten daha çok tercih edilebilir görünüyordu. Zira bu şehir, sadece saygı ve hürmet gösterilen Ka’be burada olduğu için değil, aynı zamanda ilerde değineceğimiz ekonomik ilişkileri yüzünden de, tüm Arabistan’da büyük bir saygınlığa sahipti. Kültürel bakımdan Arabistan’ın diğer çoğu bölgesinden daha ileri ve gelişmiş durumda idi; ve bir takım göçebe insanların oluşturduğu bir yer olmaktan öte, çok iyi örgütlenmiş bir Şehir-Devlet idi. Mekkelilere göre verilen söz pek büyük bir değer taşırdı. Onların bu konudaki kararlılıkları ünlüydü ve bir takım bireysel kazançlarını toplumun ortak çıkarları uğruna tahsis edip harcayacak kadar gelişmiş idiler. Onlar arasında seyahat ve hatta macera zevkine düşkünlük, edebî ve entelektüel yeteneklere sahip olma, hemen örgütlenmeye elverişlilik gibi özelliklere de rastlanmaktadır. Bu nedenle, Hendek Savaşı’ndan sonra Müslümanlarla bir barış anlaşması yapmayı arzu ettiklerini söyleyebiliriz. Çünkü bir yandan kervan ticareti ile ilgili ilişkilerin kopması, öte yandan Medine ile tutuştukları yıpratma savaşı, üzerlerinde büyük bir baskı oluşturmaktaydı. Dolayısıyla, en azından görünüşü kurtaracak onurlu bir anlaşma onlar tarafından da kabul edilebilir görünüyordu. Ve o yıl kıtlık ve açlık Mekke’yi tehdit etmekteydi.445 Suriye-Mısır ve Irak’a giden ticaret yolları esasen kesikti. Necd bölgesindeki Yemâme, Arabistan’ın tahıl ambarı idi446 ve işte tam o sıralarda, bölgenin önde gelen başkanlarından Sümâme ibn Usâl İslâm’ı kabul etmiş ve Mekke’ye yapılacak her türlü tahıl ürünü ihracını yasaklamıştı. Bu, yiyecek durumunun ciddi bir hal almasına yol açtı. Bazı Mekkeliler Resulullah (AS)’a, hem kendisinin cömertliğini hem de aralarındaki akrabalık ilişkilerini hatırlatan bir haber gönderip, bu yasakların kaldırılmasını rica ettiler. Muhammed (AS) de bu ricayı derhal kabul etti447 ve ayrıca 500 dinar (altın para) gibi önemli bir meblağı Mekke’nin yoksullarına dağıtılmak üzere gönderdi. Bu durum karşısında Ebû Sufyân şöyle homurdandı:

        “Muhammed böylece gençlerimizi yoldan çıkarmak istiyor.”448

        Eski hemşehrilerinin ruh halini bilen Muhammed (AS), Ebû Sufyân’a önemli miktarda Medine hurması gönderip, bunları Mekke’nin ihraç ürünü olan ve Ebû Sufyân’ın depolarında çürümeye terkedilen derilerle449 takas etmeyi önerdi. Zaten Ebû Sufyân’ın da istediği, açlık döneminde bu derileri yiyecek karşılığında takas etmekti. Mümkün ve muhtemeldir ki, yumuşama sürecini başlatır düşüncesiyle, Resulullah (AS) kendisine, bir ticaret kervanının başında olduğu halde, büyük bir sükûnet ve emniyet içerisinde İslam topraklarından geçerek Suriye-Filistin yönüne gitmesine izin vermişti. Buna kanıt olarak, Hudeybiye Anlaşması sırasında Ebû Sufyân’ın Mekke’de olmamasını, ve anlaşmayı “Mekkeliler adına” Suheyl ibn ‘Amr’ın imzalamış olduğunu gösterebiliriz (bk. Sarahsî, Mebsût, 30/169). Uzlaşma çabalarını doruk noktasına ulaştıran Resulullah (AS), tam o sıralarda, Ebû Sufyân’ın Habeşistan’a hicret etmiş olan ve kocası orada öldüğü için dul kalan kızı ile evlendi; gıyabî nikâh Habeş kralı Necâşî tarafından kıyıldı ve Umm Habîbe kısa bir süre sonra Medine’ye döndü.450

416. İbn Habîb451, tüm bu uzlaşma çabalarının yansıması olarak şu ayeti gösterir:

        “Olur ki Allah sizinle düşman olduklarınız arasında bir dostluk meydana getirir.”452

        Resulullah (AS) daha sonra barışı tesis için girişimlerine başladı: Önce herkesin önünde Mekke’ye Hac için gitmek niyetinde olduğunu ilan edip, Mekke’ye gizli görevliler göndererek oradakilerin bu habere olan tepkisi hakkında bilgi almaya çalıştı.453 Bir yandan İslam’ın mabetlerine böyle bir onur ve saygınlık vermesi Mekkelilerin gönüllerini okşarken, bu beklenmedik “turist trafiği” akımı da aslında Mekke halkının hoşuna gitmişti. Bununla birlikte Müslümanlar karşı taraftan hemen bir hoş karşılanma beklemiyorlardı ve Muhammed (AS), kötü niyetli bazı kuşkuları gidermek için Haram Aylar dönemini tercih etti.

417. Hendek Savaşı sırasında Müslümanlar 3000 kişi idiler; İbn İshâk, düzenlenen bu Hac yolculuğuna katılanların tahminen 700 kişi kadar olduğunu söyler. Câbir’in454 anlatımındaki 1400 rakamı uzak bölgelerden gelen Bedevileri de kapsar görünüyor. Bu durumda, her ihtimale karşı savunma amacıyla Medine’de önemli bir askerî birlik bırakılmış olsa gerektir. Resulullah (AS) gerçekten hiçbir savaş niyeti taşımadığını göstermek için Medine’den silahsız olarak ayrılmıştı; ama yolda, Şurâ’nın da tavsiyesi üzerine,455 mühürlü kilit altında tuttuğu resmi silah teçhizatını getirtti. Böyle yapmakta hiç de haksız değildi. Çünkü yolda iken kendilerine Mekkelilerin seferberlik halinde olduğu ve Mekkelilerin müttefiki olan Ehâbişler arasında bir karışıklık çıktığı haberi geldi.456 Buhârî’de yer alan bir hadise göre,457 Resulullah (AS), Müslümanlar tarafından hiç tahrik edilmedikleri halde göstermiş oldukları bu düşmanca tavırdan dolayı Ehâ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması
« Posted on: 19 Nisan 2024, 05:19:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması rüya tabiri,Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması mekke canlı, Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması kabe canlı yayın, Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması Üç boyutlu kuran oku Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması kuran ı kerim, Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması peygamber kıssaları,Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşması ilitam ders soruları, Uzlaşmanın sağlanması ve hudeybiye anlaşmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes