๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Peygamberi => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 14 Ocak 2011, 14:35:33



Konu Başlığı: Kabilelerde görülen isyan olayları
Gönderen: Hadice üzerinde 14 Ocak 2011, 14:35:33
Bazı Kabilelerde Görülen Dinden Dönme ve İsyan Olayları

904. Arap kabilelerinin meydana getirdiği kargaşa ortamında, Muhammed (AS)’ın Müslümanlardan oluşan dinî bir toplum meydana getirmesiyle ortaya çıkan siyasal güç, daha onun sağlığında bazı kıskançlıklara yol açmıştır. Bazı maceraperestler (dalavereciler) öfkeden kudurmakla yetinirken, daha gözü pek olan bazıları da Resulullah (AS)’ı taklit edip, kendilerinin de ilahi mesajı taşımaya ehil peygamberler olduğu iddiasında bulunmaya kalkıştılar. Önceki bölümlerden, Necd’li Havza ibn ‘Ali’nin Müslüman olmak için hükümet iktidarının ikiye bölünmesini şart koştuğunu biliyoruz. Onun akrabası olan Müseylime de aynı şekilde davranmıştı; ancak bu sonuncusu daha da ileri giderek, kendisine ilâhî vahiyler alan bir peygamber süsü vermiştir.

905. Göründüğü kadarıyla, gerek zirâî ürünler gerekse hayvan sürüleri üzerinden, o zamana kadar Bedevilerce bilinmeyen zekât vergisi ödeme zorunluluğunun getirilmesi, bu başkaldırı olaylarının en başta gelen nedeniydi. Henüz İslam’ın etki alanına girmemiş olan Necd’de, Müseylime’nin büyük bir etkisi bulunmaktaydı. Bu konuda, Yemen’deki Mezhic kabilesinden de söz etmemiz gerekir. Bu kabile içinden çıkan ve gerçek adı Zu’l-Himar ‘Abhala olan el-Esved el-’Ansî, San’a şehrini işgal etmekle işe başlayıp, daha sonra Resulullah Muhammed (AS) tarafından tayin edilen memurları buradan kovmuştur. Bundan bir süre sonra, Arabistan’ın kuzey-doğusunda aynı iddialarla ortaya çıkan Tulayha el-Esedî, kendisine katılan kuvvetleri Samayrâ’da topladı. Gatafânlı Umm Kirfe adlı bir kadından daha önce söz etmiştik; bu kadının kızı Umm Zamil de Medine’ye karşı düzenlenen bir ayaklanmanın başını çekmiştir.1180 Bütün bu olaylar H. 11 yılında meydana gelmiştir.

906. Bu olaylar üzerine derhal harekete geçen Resulullah (AS), başkaldıran topluluklara komşu olup da İslam’a bağlılığını sürdüren kabile başkanlarına birer mektup yazarak, bu sözde peygamberlerle mücadele etmelerini emretmiştir. Taberî1181 bize, Temîm, Himyer, Kays, Hanîfe vs. kabilelerinden değişik kimselere ve Feyrûz, Dâzûe gibi İran asıllı Müslümanlara; Sumâme ibn Usâl, Zibrikân ibn Bedr vb. önemli kişilere gönderilen 19 mektuptan bahsetmektedir. “Geçirdiği ağır hastalık Resulullah (AS)’ın dini ile meşgul olmasını asla engellememiştir.

907. Yemenli el-Esved el-’Ansî, Resulullah (AS)’ın vefatından bir gün önce öldürülmüştü. El-Esved, İran asıllı ‘Azâd adında bir Müslüman tarafından ele geçirilmiş ve yine onun aracılığıyla, İslam hükümetinin görevli memurları müstahkem kalesine girip onun işini bitirmişlerdir. Bu asi, Hadramut’tan Tâ’if’e kadar uzanan geniş bir bölgeyi egemenliği altına almıştı.

908. Tıpkı Museylime gibi Tuleyhâ da “kendisiyle bir ittifak anlaşması yapmak üzere” Resulullah (AS)’a başvurmuştu. Ancak her iki isyancının öncülük ettiği ayaklanmalar devam etmiş, ayrıca Resulullah (AS)’ın vefatı da başka kopmalara yol açmıştır. ‘Umân’da Zu’t-Tâc Lâkît ibn Mâlik, Yemen’de el-Eş’as el-Kindî (el-Esved’in ölümünden sonra), Gatafânlılar arasından çıkan ve Umm Kirfe’nin kızı Umm Zamil (veya Umm Ziml), ve Temim kabilesinden Secâhî gibi. Bu sonuncu kadın, kendisinin peygamber olduğunu da iddia ediyordu.

909. Arap tarihçisi Vâkıdî, Kitâbu’r-Ridde (Dinden Dönme Kitabı) adlı eserinde, vergi ödeme zorunluluğu getirilmesinin bu kopmaların tek nedeni olmadığı sonucunu çıkarmaktadır. Ona göre bu olaylarda kişisel nedenler de rol oynamıştır. Bütün bu olayların ayrıntılı bir şekilde açıklanması ve halife Ebû Bekir’in bu konuda nasıl davrandığına girdiğimiz takdirde, esas konumuz olan Resulullah (AS)’ın hayatını anlatma çerçevesinden sapmış olacağız. Resulullah (AS), vefatından önce bu konu ile ilgili tavrını ortaya koymuş ve hatta izlenmesi gereken yolu da çizmiştir. Ebû Bekir’in yaptığı, sadece onun yolundan gitmek olmuştur. Taberî’ye göre, Resulullah (AS), Yemen’de yerleşik İran asıllı Ebnâ’ların başkanı Cuşeyş ed-Deylemî’ye yazdığı mektupta şunları yapmalarını söylüyordu:

        “Dinin kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalmak, cihat için kıyam etmek, ister suikast yoluyla isterse açıkça vuruşarak el-Esved’den kurtulmak, inanan ve gücü yeten herkesi Resulullah’ın adına seferber olmaya davet ederek, onların yardımından yararlanmak.”

910. Alınan önlemler sayesinde, o dönemdeki Arapların anarşik toplum yapısının, istikrarlı bir devlet teşkilatına dönüştüğü görüldü. Bundan böyle yapılacak tek şey, bir takım gericilerin kurulmuş olan yeni düzeni değiştirmeye kalkmalarını önlemek ve bir kez yenildiklerini anladıktan sonra yeni Devlet ve toplum düzenini kabul etmelerini sağlamaktı. Gerçekten bu tepki hareketleri açık ve kesin bir biçimde Resulullah (AS)’ın hayatının son aylarında ortaya çıkmış, ancak Resulullah (AS) ve daha sonra onun yerini alacak olan halifesi Ebû Bekir sükûnetle, ama hiç yılmadan çalışmışlardır. Bu gayretlerin sonunda elde edilen başarı, insanlık tarihinde göze çarpan en büyük inkılâp ve değişim hareketinin başarısızlıkla sonuçlanmasını önlemiş ve onun dünya çapında bir misyon yüklenmesi için gerekli çığırı açmıştır.


1180 Taberî, I, 1.

1181 A.g.e., I, 1798.