> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > İktisâdî sistem
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İktisâdî sistem  (Okunma Sayısı 672 defa)
11 Ocak 2011, 11:11:07
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 11 Ocak 2011, 11:11:07 »




İktisâdî Sistem


1584. İslâm’ın beşiği durumundaki Arabistan, oldukça geniş ama büyük bölümü itibarıyla çöllük bir ülkedir. Bu durum, uygarlığın temeli durumundaki tarım ve sanayinin geniş çapta büyümesi ve nüfusunun da doğal yollardan artışı için pek elverişli bir durum teşkil etmemektedir. Bu nedenle, İsa (AS)’dan önce en azından dört bininci yıldan bu yana, daha verimli bölgelere doğru kitleler halinde Arap göç dalgaları yaşanmıştır.

1585. Henüz İslâmiyet gelmeden önce, çok sayıda Arap kabilesi, oldukça yüksek bir kültür seviyesine ulaşmışlardı ve bunlar şehirlerde yaşıyorlardı. Bu şehirlerden en eskileri, “Mesut Arabistan” da denilen Yemen bölgesinde bulunuyordu. Süleyman Peygamber’le olan ilişkileri Tevrat ve Kur’an’da tasvir edilen Saba Melikesi, hiç de Arap uygarlığının başlangıcını temsil etmez. Zira, örneğin Ma’în gibi diğer krallıklar daha önceki yüzyıllarda ortaya çıkmış olup, son zamanlarda yapılan kazılar, vaktiyle bu bölgede yüksek düzeyde bir uygarlığın bulunduğuna dair kanıtlar sunmaktadır. Göründüğü kadarıyla, Arabistan’ın tamamı bir tek devlet başkanına tabi olmamıştır. İslâm’dan kısa bir süre öncesine kadar varlığını sürdüren Kinde krallığı, belki de ülkedeki en büyük hükümdarlık idi. Sınırları bir ara Güney Arabistan kıyılarından Irak’ta Serât Cemâsp’a509 ve daha da ilerde Suriye içlerine kadar uzanmakta idi.510 Ancak Hicaz ve Batı Arabistan bölgeleri Kinde krallarını tanımıyorlardı.

1586.  İslâm henüz ortada yokken, Arabistan’da tam bir anarşi hüküm sürmekteydi: İranlıların Habeşlileri söküp çıkardıkları Yemen bölgesi birçok kabile ve devlet halinde parçalanmış durumdaydı. Her kabile kendisinin mutlak anlamda bağımsız olduğunu ileri sürerek, tek başına savaş ilân edebiliyor, barış anlaşması yapabiliyor, yabancıların kendi topraklarından geçişini keyfince ve kendi koşulları doğrultusunda kısıtlayabiliyor ve hiçbir yabancı hukukî merci, ülke içindeki veya uluslararası sorunlar konusunda bir yaptırım uygulayamıyordu. Bu kabilelerden bazıları gerçekten büyük şehirlerde yaşıyorlardı. Yarımadada bunlardan yirmi kadarını sayabiliriz: Batıda Mekke, Tâ’if, Medine, Yenbû’; Güneyde Curaş, San’â’, Âden (‘Adn); Doğuda Hacer, Suhâr, Dabâ; Orta kesimlerde Yemâme, Feyd; Kuzeyde Dûmetu’l-Cendel, Hayber, Fedek, Teymâ’, Vâdi’l-Kurâ; Kuzey-Batıda Eyle, Maknâ, tüm bu şehirler antik şehirlerin her türlü özelliğine sahip olup ithalat ve ihracat alanında büyük ticarî faaliyetlerde bulunuyorlardı.

1587. Biraz su olan her yerde sebze ve hurma yetişiyordu; komşu bölgelere Necd bölgesindeki Yemâme buğday, Tâ’if ise üzüm ihraç ediyordu. Deve ve koyun sürüleri, bazı kabileleri beslemeye hemen hemen yeterli idi. Ancak Suriye, Mısır, Habeşistan ve Mezopotamya’dan, hattâ Sind’den (Pakistan) gelen ve miktarı sürekli artan hububat kervanları, Arabistan’ın kendi nüfusuna yetecek kadar üretim yapamadığını bize göstermektedir. Yemen ve ‘Uman bölgesinde dokuma sanayii çok gelişmiş olmakla birlikte, Bedeviler de her yerde yün eğirip dokurlardı. İbn Haldun “Bedevi’nin uygarlık düşmanı demek olduğunu ve yemek pişirmeye ihtiyaç duyduğunda evlerin taşlarını söküp, bunların üzerine mutfak gereçlerini koymak ve ateş yakmak için de çatı direklerini kullandığını” söyleyerek haksızlık etmekte ve olayı abartmaktadır. Bedevinin göçebe bir hayat sürdüğü doğrudur; ancak her Bedevi mutlaka haydut ve soyguncu demek değildi. Devesini, koyunlarını ve atlarını yetiştirir ve bunların yanı sıra, sakız, balsam vs. gibi ormandan toplamış olduğu ürünleri ve değerli ya da yarı değerli taşları bölge fuarlarına getirip satardı.

1588. Yerleşik nüfus ise toprağı işler, tavuk yetiştirir, bazı imâlat işleriyle ve özellikle müzik gibi bazı sanatlarla meşgul olurdu. İslâm-öncesi Arabistan’ında, demiri işleyen kimsenin oğulları anlamına gelen Balkayn ya da Benû’1-Kayn kabilesi oldukça ünlü idi. İbn Manzûr’a göre,511 el-Hâlik ibn Esed ibn Huzeyme, Arabistan çöllerinde demir işlemekle meşgul olan ilk kimsedir. Yesrib’in (Medine) okları çok ün yapmıştı. Tarihî kaynaklar bize Mekke ve Medine’de çalışan zanaatkârların listelerini vermektedirler.512 İşte bunların uğraştığı el sanatlarından bazıları: Terzilik, debbağlık, şarap imalâtçılığı, demircilik, kuyumculuk, mücevheratçılık, marangozluk gibi ağaç doğrama işleri, dokumacılık, tuğla imalatı; öte yandan hububat ve kumaş satıcıları, kasaplar, nadir de olsa hekimler ve hattâ bazen veterinerler, müzisyenler, özellikle zenciler arasından seçilen köçekler, güzel koku ve otlak hayvanı satıcıları vs. vardı. Medine, Tâ’if, Yemen gibi Yahudilerin bulunduğu yerlerde banker ve tefeciler de bulunurdu. Kur’an’da, her iki denizden (Kızıl Deniz ve Basra Körfezi) çıkarılan inci ve mercandan söz edilmektedir (Rahmân: 55/22). Bu konuda Resulullah (AS)’ın da bir hadisi vardır:

           “Bir dalgıcın, henüz bir şey çıkarmadan, getireceği var sayılan bir şeyi satmayınız” (Beyhakî, Sünen, V, 338; ve diğer kaynaklar).

           Bu hadis bize, daha Resulullah (AS) zamanında bile İslâm diyarında inci avcılığının yapıldığını göstermektedir.

1589. Medine, Tâ’if vb. yerlerde ziraat ve hayvancılık gelişmişti: Hurma ağaçlarında “tozlaşma”, meyve ağaçlarında “aşılama” yapılıyordu. Bu devirde at da büyük bir şöhrete sahipti; atın yetiştiriciliği özellikle Necd bölgesinde oldukça önemli idi.

1590. Arabistan’ın farklı bölge ve kabilelerinde “miras hukuku” ile ilgili olarak uygulanan kuralların belirlenmesi oldukça zordur; zaten bunlar muhtemelen tek bir yapıya da sahip değillerdi. Medine ile ilgili olarak elimizde kesin veriler bulunmaktadır; kadınların (eş, kız, kız kardeş, anne vs.) yanı sıra, küçük oğullar da ölenin bıraktığı mallar üzerinde hiçbir miras hakkına sahip değillerdi. Yasa gereği, oğullardan sadece savaşabilecek durumda olanlar mirastan pay alabilecek durumda idiler.513

1591. İran ve Bizans gibi yabancı işgali altında olan bölgeler dışında, Arabistan’da bir hükümet kurumu olmadığı için, haliyle hükümete ödenmesi gereken vergiler söz konusu olmamaktaydı. Bununla birlikte vergi ödenmesini gerektiren örf ve âdetler mevcuttu. Öncelikle kabile başkanları, büyük arazi sahipleri kendi topraklarını tek başlarına ekip biçemezlerdi; bu yüzden “arazisi olmayan” kimselere, örneğin elde edilecek ürünün yarısını vermeleri koşuluyla, sahip oldukları topraklardan bir kısmını verirlerdi.514 Bu tür ödemelerde nakit ödeme pek bilinmemekteydi. Ziraatle ya da bir başka alanla ilgili konularda vergileri toplamak üzere bir “Hükümet” bulunmamasına karşın, Kur’an elde edilen ürünlerle ilgili olarak bazı haklardan söz eder: Genellikle ürünün küçük bir bölümünün yoksullara verilmesi emredilmekte ve böyle yapmayanlar kötü ve aşağılık kimseler olarak nitelendirilmekte idi.515 Ayrıca, İslâm’dan önce müşrik köylüler ürünlerinin bir bölümünü -muhtemelen yoksulların payı olarak- Allah’a ve bir bölümünü de -muhtemelen tapınakların muhafızlarının payı olarak- putlara ayırırlar516 ve Allah’a ayırdıkları bölüme nispetle putların payı konusunda daha duyarlı davranırlardı. Sürü sahipleri de aynı şekilde bu “görevi” yerine getirirlerdi. Başlangıcı neredeyse efsanevî antik döneme kadar uzanan Mekke’deki ticarî ithalât üzerinden alınan öşür (onda bir) vergisinden daha önce bahsetmiştik. Kusay’ın torunlarının, kendi ticaret kervanlarını Habeşistan, Suriye, Irak ve Yemen’e gönderebilmek için bu ülkelerin hükümdarlarınca verilmiş olan imtiyaz sözleşmelerini nasıl elde etmiş olduklarını hepimiz biliyoruz. Bu anlaşmaların ayrıntıları bilinmemekle birlikte, bu ülkelerden hiçbirinin Mekke Şehir-Devleti ile ortak sınırlara sahip olmadığı da ortadadır. Aşağıdaki alıntıda, yağmalama ve anarşinin kol gezdiği bu yörede Mekke kervanlarının güvenliğinin nasıl sağlandığı gözlerimizin önüne serilmektedir:

           “Hâşim, soylu bir geçmişe sahip biriydi. Kureyşliler lehine, onların güvenli bir biçimde gidip gelebilmeleri için Bizans İmparatoru’ndan bir ‘anlaşma’ (metinde aynen böyle) elde eden, işte bu kimsedir. Geçiş yolu üzerinde oturan yabancılarla da, Kureyşlilerin bu kimselerin ticarî malları karşılığında bir ödeme yapmaya gerek duymaksızın nakledebilmelerini öngören sözleşmeler yapmıştır.”517

1592. Kervanların geçiş yolu üzerinde yaşayan kabileler, bu işten başka türlü yararlar da sağlıyorlardı: Kervanların geliş-gidişleri sırasında onları ağırlıyorlar ve onlara su, odun, hayvan yemi ve diğer ihtiyaç malzemelerini satıyorlardı. Kendilerininki dışında da birçok güzergâh bulunduğundan, bu kervanların hiç rahatsız edilmemesi bu kabilelerin menfaatine idi.


509 İbn Hişâm, s. 833-39

510 Belazurî, I, § 817, bk. elinizdeki eserin 449. paragrafı.

511 İbn Habîb, Muhabbar, s. 276, 318.

512 Taberî, I, 925.

513 A.g.e., I, 926.

514 Bürûc: 85/4-7.

515 Desvergers, Arabie, s. 82-83 ve not

516 İbn Kesîr, Tefsîr, IV, 495; Ma’ârif (Azamgarh, Hindistan), Temmuz 1951, bk. Ebu’l-Celâl Nedvî’nin makalesi.

517 İbn Hişâm, s. 26-27; Suheylî, I, 35 vd.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İktisâdî sistem
« Posted on: 24 Nisan 2024, 22:41:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İktisâdî sistem rüya tabiri,İktisâdî sistem mekke canlı, İktisâdî sistem kabe canlı yayın, İktisâdî sistem Üç boyutlu kuran oku İktisâdî sistem kuran ı kerim, İktisâdî sistem peygamber kıssaları,İktisâdî sistem ilitam ders soruları, İktisâdî sistemönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes