> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > Hz. Muhammed a.s. ın doğumu
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Muhammed a.s. ın doğumu  (Okunma Sayısı 29004 defa)
18 Ocak 2011, 11:30:16
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 18 Ocak 2011, 11:30:16 »



Hz. Muhammed (AS)’ın Doğumu


70. Müstakbel İslâm Peygamberi Muhammed (AS), Hicretten önce 53 yılında55 (M. 569), Mekke’de, Abdullah ibn Abdulmuttalib’den ve Amine bint Vehb’den dünyaya geldi. Babası birkaç hafta önce vefat ettiğinden, çocukla ve annesiyle dedesi Abdulmuttalib ilgilendi. Mekke’de eskiden beri uygulanan ve günümüzde de varlığını sürdüren bir geleneğe göre, henüz emzirme çağındaki çocuklar, onları kendileriyle birlikte çöle götüren sütannelere teslim edilirdi. Göçebe kadınların çocuk aramaya gelmeleri beklenirken, aile içindeki cariyeler yeni doğan bebeğe süt vermek zorunda kaldılar. Böylece, amcası Ebû Leheb’in cariyesi Suveybe, bir süre çocuğun bakımını üstlendi.56 Yine öğrendiğimize göre, Muhammed (AS), genç amcası Hamza ile sütkardeşti.57 Sütanneler kuşkusuz zengin ailelerin çocuklarını ararlardı: Muhammed (AS) gibi yetimlerden pek hoşlanmasalar gerekti.

71. Hevâzinlilerin bir kolu olan Sa’d ibn Bekr’in kabilesinden bir grup o sırada Mekke’ye gelmişti. Bu kabilenin içinde, pek yoksul biri olan, Muhammed (AS)’ın müstakbel sütannesi Halîme de bulunuyordu. Binek hayvanının zayıf ve yorgun olması nedeniyle, Mekke’ye diğerlerinden geç gelmiş ve bir zengin çocuğu bulamamıştı. Elleri boş dönmek istemeyerek, yetim Muhammed (AS)’i aldı ve bundan da asla pişmanlık duymadı.58

72. Bir peygamberden, daha doğumundan itibaren mucizeler göstermesi beklenir: Nitekim, annesi onu dünyaya getirirken asla doğum sancısı çekmeyecektir; çocuk, sünnetli olarak doğacaktır; melekler onu yıkayacaklar ve iki omuzu arasına “risâlet” mührünü vuracaklardır. Yine anlatıldığına göre, sütannesinin eşeği, kervanın en hızlı binek hayvanı olmuştur; devesi bütün aileye yetip artacak kadar bol süt vermeye başlamıştır;59 Muhammed (AS), sütannesinin tek bir göğsünü emmiş, ötekini sütkardeşine bırakmıştır;60 aynı otlak öteki hayvanlara bir şey vermezken, Halime’nin koyunları eve daima karınları doymuş bir halde döner olmuşlardır.61

73. Yine oldukça önemli şöyle bir olay nakledilir: Bir gün, sütkardeşlerden biri koşarak anne babasının yanına gelir ve onlara, dehşet içinde, bazı insanların Muhammed (AS)’i tutarak, onun göğsünü yardıklarını anlatır. Ebeveyn telaşla fırlarlar ama Muhammed (AS)’i, gözlerini gökyüzüne dikmiş, bir tepe üzerinde oturur bir halde bulurlar. Sorduklarında, ALLAH tarafından gönderilmiş iki meleğin göğsünü açtıklarını, kalbini dışarı çıkararak, Şeytan’a ait kısmı attıklarını, kalan kısmını ise, serinliğini halâ hissettiği semavî bir su ile yıkadıktan sonra eski yerine yerleştirdiklerini anlatır. Melekler, onun hala bakışlarıyla izlediği yönde gökyüzüne doğru gitmiş olmalıdırlar. Sütanne ve kocası, Muhammed (AS)’i bir süre daha yanlarında alıkoymaktansa, onu ailesine iade etmeleri gerektiğini düşünürler. Zira, olağanüstü nitelikleri olan bu çocuğun başına daha ne gibi felâketler gelebileceği bilinmemektedir.62 Aynı şekilde, Resulullah (AS)’ın doğduktan sonra tüm mahlûkata melekler aracılığıyla tanıtılması meselesi de vardır.63

74. Biz tekrar normal olaya dönelim. Göçebe bir sütanne yanında sürdürülen hayat çok sade olmalıydı: Kabile her mevsimi değişik yerlerde geçiriyor, çocuklar bütün gün otlaklardaki sürüleri güdüyorlar ve birlikte oyun oynuyorlardı. Kadınlar ise yemek pişirmek için odun topluyorlar, yuvalarının bakımıyla ilgilenip, yün eğirmekle uğraşıyorlardı. Kimi kez hurma ve süt ile yetiniyorlar; bazen sebze, et vs., fuar zamanlarında ya da Mekke gibi “büyük şehirleri” ziyaret ettiklerinde ise tatlı ve şekerleme yiyorlardı. Kabileler arasında baskın olayları ve çatışmalar olsa da, kaynaklarımız, bize sütanne Halîme’nin kabilesiyle ilgili hiçbir savaştan sözetmemektedir.

75. Genç Muhammed (AS) de tüm diğer çocuklar gibi davranırdı. Nakledildiğine göre, bir gün, kaynakların belirtmediği bir nedenden dolayı, süt kız kardeşi Şeymâ’nın omzunu öyle güçlü ısırmıştı ki izi bütün ömrü boyunca kalmış, ama süt kız kardeşi bundan üzüntü duymamıştır. Nitekim daha sonraları, bir askerî seferde, Resulullah (AS)’ın ordusu, aralarında sütkardeşi Şeymâ’nın da bulunduğu bir miktar esir ele geçirmiş; Şeymâ, Muhammed (AS)’e bu olayı hatırlatıp omzundaki izi gösterince, sütkardeşini derhal tanımış ve ona, çok sevgili bir kız kardeşe gösterilmesi gereken bir ilgi ve yakınlıkla davranılmıştır.64

76. Öyle görünüyor ki, çocuğun sağlık durumu sürekli çok nâzik idi. Annesi ve dedesini görmek için, sütannesiyle birlikte Mekke’ye her gelişinde hava değişiminden rahatsız olurdu. Söylentiye göre, bu yüzden, sütannesinin yanında kalma süresi, normalden çok daha uzun sürmüştür.65

77. Yılda bir kez düzenlenen Ukâz fuarı bu bölgede kurulmaktaydı. Bazen buraya Halîme ve süt çocuğu da gelirdi. Nakledildiğine göre, Halîme, fuarda mesleğini icra eden, Huzeyl kabilesinden bir kâhin-müneccim kadından, çocuğun yazgısını tahmin etmesini istemişti.66 “Göğüs yarılması” olayı ile bu kehanet arasında bir ilişki olması muhtemeldir. Zira, bu garip olayın dehşetiyle, sütanne, bakımını üstlendiği süt çocuğunun kaderi hakkında, İbn Cevzî’nin de işaret ettiği gibi, bir iç huzuruna ermek istiyordu. (Bk.Vefâ, s. 113. Bu eserde, konuyla ilgili farklı hikâyeler göze çarpar. Bunlardan birine göre, çocuk yaştaki Muhammed (AS)’ın kendisi, ne olup bittiğini bildirmek için sütannesinin yanına koşmuştur.)

78. Yukarıda işaret edilen mucizevî “göğüs yarılması” olayından sonra, çocuk annesinin yanına dönmek üzere yola çıkmış, ancak Mekke yakınlarında kaybolunca, sütannesi Muhammed (AS)’ın dedesinin yanına koşmuştu. Ancak, biraz aradıktan sonra, onu sağ salim, kuruyup düşen ağaç yapraklarıyla oynar bir vaziyette buldular.67

79. Kısa bir süre sonra, Muhammed (AS), annesi Amine, zenci cariye Umm Eymen ve muhtemelen bir de erkek hizmetçi, Medine’ye doğru yola çıktılar. Burada Abdulmuttalib’in akrabaları yanında, daha açık bir ifadeyle, Benî Neccâr kabilesinden en-Nâbiga adlı birinin evinde kaldılar. Bu evde, Muhammed (AS)’ın babası Abdullah’ın, kalıntılarına günümüzde de rastlanılan kabri bulunuyordu. Daha sonraları hatırlayıp anlattığına göre, Resulullah (AS), bu ziyaret vesilesiyle, kabileye ait bir su birikintisinde yüzmeyi öğrenmişti;68 yine hatırladığına göre, ev sahibinin çocuklarından biriyle, özellikle Üneyse adında bir kız çocuğu ile, aileye ait konağın çevresinde oynarlar ve binanın kulesine konan bir kuşu kovalayarak eğlenirlerdi.69

80. Dönüş yolu üzerinde Amine, Ebvâ’da ansızın vefat etti. Henüz altı yaşında olmasına rağmen, Muhammed (AS), canı kadar çok sevdiği annesinin ölümünden büyük bir üzüntü duydu. Daha sonraları, askerî seferler sırasında Ebvâ’dan her geçişinde, Resulullah (AS), annesinin kabrini ziyaret etmek için durur ve bol bol gözyaşı dökerdi.70 Daha sonra olup bitmiş bir olayı burada hatırlatalım: Bir gün, göçebe bedevîlerden birinin huzuruna getirildiğinde tir tir titrediğini görünce, Resulullah (AS) şöyle buyurdu:

      “Annesi genellikle kurutulmuş et yiyen bir insandan niçin korkuyorsun?”71

      Kaynaklarda Amine72 ve aynı zamanda Abdulmuttalib’in öteki kadın akrabaları73 tarafından yazılmış çok sayıda şiirden söz edilmekte ve bu da, ailenin entelektüel düzeyinin, kadınlar arasında bile ne denli yüksek olduğunu göstermektedir.

81. İyi kalpli bir kadın olan Umm Eymen, Amine’nin cenazesine katıldıktan sonra, çocukla birlikte Mekke’ye vardı. O sırada 108 yaşında olan Abdulmuttalib torununu kendi yanına aldı; ve çocuk, hem annesini hem de babasını kaybettiği için, dedesinin ona karşı olan ilgi ve sevgisi tabii olarak pek büyük olmuştu.

82. Kaynakların naklettiğine göre, Abdulmuttalib, belediye meclisinde diğer üyelerle birlikte ciddi sorunları görüşmek için serdiği kilimin üzerine oturduğu her defasında, çocuk Muhammed (AS) de oyuncaklarını atıp Meclise katılmayı pek severdi; ve en önde, dedesinin yanında oturmak isterdi. Amcaları buna engel olmak istediklerinde, büyük baba hep şöyle derdi: “Onu bırakın; O kendisini büyük bir insan olarak görüyor, ve ben de ümit ediyorum ki, öyle olacak; o, çok aklı başında biri.”74 Gerçekten de o, öyle akıllı uslu biriydi ki, meclistekilerden hiçbiri onun kendilerini rahatsız ettiğinden şikâyet etmediler. Dedesi, onu o kadar çok seviyordu ki, tarihçilerin anlattığına göre,75 kuraklık baş gösterdiği bir gün, torununun “temiz yüzü suyu hürmetine” yakararak ALLAH’a yağmur duasında bulunduğunda, bu ümidi hiç de boşa çıkmamıştı.

83. Yedi yaşında iken, Muhammed (AS) bir göz rahatsızlığına yakalandı ama Mekke’deki tabipler onu iyileştiremediler. Nakledildiğine göre, Abdulmuttalib, bunun üzerine, Ukâz yakınlarında bulunan, dindar bir Hıristiyan’ın yaşadığı manastıra gitmiş ve orada, kendisine çabucak iyileştiren bir ilaç vermişlerdi.76 El-Kıftî’nin bize anlattığı,77 yani Muhammed (AS)’ın bir gün hastalandığında sahabesi Sa’d ibn Ebî Vakkâs’dan Mekkeli tabip el-Hâris ibn Kalade’yi getirtmesini istemesi, öyle anlaşılıyor ki, daha sonraki döneme ait bir olaydır.

84. Delikanlı Muhammed (AS) o kadar zekiydi ki, ne zaman dedesi ya da başka yakınlarının bir şeyleri kaybolsa, daima Muhammed (AS)’ın gidip onu bulmasını isterler, o da hep bulurdu.78 Bir defasında, Abdulmuttalib’in deve çobanı gelerek, birkaç devenin kaybolduğunu ve otlanan vadide onları bulmanın kendisi için imkânsız olduğunu bildirdi. Muhammed (AS) bu iş için gönderildi; ama biraz gecikince, torununun âkıbetinden endişelenen büyük baba, gece vakti tek başına dağlara çıktı, aşk ve şevk ile ALLAH’a yakarmaya ve şöyle diyerek Ka’be’yi tavaf etmeye başladı:

      “Ya Rabbi! küçük Muhammed’imi bana bağışla,

      Ve böylece beni nimetlerine gark eyle!”

85. Muhammed (AS) geri döndüğünde, Abdulmuttalib bir daha asla bu tür aramalar için çocuğu göndermeye...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 19 Ocak 2011, 11:14:19 Gönderen: Hadice »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Muhammed a.s. ın doğumu
« Posted on: 19 Nisan 2024, 15:34:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Muhammed a.s. ın doğumu rüya tabiri,Hz. Muhammed a.s. ın doğumu mekke canlı, Hz. Muhammed a.s. ın doğumu kabe canlı yayın, Hz. Muhammed a.s. ın doğumu Üç boyutlu kuran oku Hz. Muhammed a.s. ın doğumu kuran ı kerim, Hz. Muhammed a.s. ın doğumu peygamber kıssaları,Hz. Muhammed a.s. ın doğumu ilitam ders soruları, Hz. Muhammed a.s. ın doğumuönlisans arapça,
Logged
13 Nisan 2015, 15:02:10
Haktann
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 934



« Yanıtla #1 : 13 Nisan 2015, 15:02:10 »

Selaymun Aleyküm .
Babası birkaç hafta önce vefat ettiğinden dolayı çocukla ve annesiyle dedesi Abdulmuttalib ilgilenirdi .
Paylaşım İçin Allah Razı Olsun .
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
13 Nisan 2015, 15:13:46
Bahrişan 8

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 308


« Yanıtla #2 : 13 Nisan 2015, 15:13:46 »

Selaymun Aleykum
hz muhammed doğduğundan beri tahlihsizlikler yaşadı örneğin 8 yaşında annesini kaybetti ayrıca babasınıda kaybetti
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
24 Temmuz 2015, 16:19:46
SeLiNaY 8
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.465


« Yanıtla #3 : 24 Temmuz 2015, 16:19:46 »

HZ.Muhammed (s.a.v) 20 Nisan 571 de Mekkede doğdu. Abdulmuttalib, torununun duğumuna çok sevinerek o'nu alıp Kabeye götürdü. Ayrıca adet  gereği HZ.Muhammed 'in doğumunun 7. günü Mekkelilere bir ziyefet vererek torununun doğumunu duyurdu ve adının "Muhammed " oldugunu ilan etti.

Allah razı olsun .
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
24 Temmuz 2015, 16:24:43
İkraNuR
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3.427



« Yanıtla #4 : 24 Temmuz 2015, 16:24:43 »

ve aleykümüsselam ve rahmetullah ve berekatuh.peygamber efendimizi hayatını çok güzel bir şekilde açıklayan bir kıssa olmuş elinize sağlk. Paylaşım için Rabbim razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes