> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > Devlet başkanı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Devlet başkanı  (Okunma Sayısı 798 defa)
12 Ocak 2011, 13:09:22
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 12 Ocak 2011, 13:09:22 »



Devlet Başkanı


1387. Görüldüğü kadarıyla Mekke’de hiçbir zaman bir hükümdar söz konusu olmamıştır. Kusay, bazı imtiyazları yabancılara bırakmış olmasına rağmen, kendi kabilesi içinde tartışmasız bir otoriteye sahipti. Bu durum, gelecek kuşaklarda kolaylıkla bir hükümdarlığın oluşumuna yol açabilirdi. Ancak o, elinde bulundurduğu imtiyazları, oğullarının birçoğu arasında taksim etmeye karar verdi. Daha sonraları yerinden yönetim (adem-i merkeziyetçi) anlayışına olan eğilim giderek artmıştır. Öyle ki, Bizans İmparatoru’nun desteklediği Osmân ibn el-Huveyris bile, Mekkelileri monarşik bir idare etrafında toplamayı başaramamıştır. İslâm’ın ortaya çıktığı sıralarda şehri On’lar Meclisi, adı altında oligarşik bir hükümet yönetmekteydi. İktidarın babadan oğula geçmesi yöntemi ise pek belirgin değildi ve bu tür anlaşmazlıklarda genellikle kılıca baş vuruluyordu.


Şehir Parlamentosu


1381. Kusay’dan önce Mekkeliler çadırlarda yaşarlardı. Burada birçok ev ve Kâ’be’nin tam karşısına şehrin ileri gelenleri ve soylular için bir toplantı salonu (Dâru’n-Nedve) yapılmasına da kendisi karar vermiştir. Hasan ibn Sâbit gibi dönemin şâirleri bize bu salonun adını naklederler.270 Daha sonraları İslâmî dönemde, Kâ’be avlusunu (Mescid’ul-Harâm) genişletmek için bu salon yıkılmıştır. Rivayete göre, Hatîm’in tam karşısında bulunan bugünkü Musalla el-Hanefiyye bu salonun arsası üzerine inşâ edilmiştir.

1382. “Kureyşliler halkın genelini ilgilendiren bir konuda görüşme yapmak istediklerinde, Parlamento tarafından görevlendirilen muhafız, onun oğlu yahut yeğeni kapıyı açardı. Bir kız bulûğ çağına eriştiğinde, kendisine Dâru’n-Nedve açılır, burada muhafızın kabilesine mensup üye ona giysisini hazırlayıp giydirirdi; daha sonra bu kız, bir daha peçesiz sokağa çıkmamak üzere evine dönerdi.”271 “Mekkeli kadın ve erkeklerin düğünleri de Dâru’n-Nedve’de yapılır, yine burada yaşanan olaylarla ilgili tartışma ve görüşmeler yapılır, kendilerine savaş sancağı teslim edilmek suretiyle askerî sefere çıkacak komutanlar tâyin edilirdi.”272 Muhtemelen ittifak ve barış anlaşmaları ile diğer askerî ve iktisadî anlaşmalar da bu binada karara bağlanmıştır.

1383. Dâru’n-Nedve , şehrin merkezî danışma meclisi idi. Ancak her sop’un, ayrıca Nâdî denilen kendilerine ait bir toplantı yeri de bulunuyordu. Kur’ân bu konuya iki ayrı yerde değinir:

           “… Siz … toplantılarınızda (nâdilerinizde) edepsizlik mi yapacaksınız?”273

           “… O hemen gidip meclisini (taraftarlarını) çağırsın! Biz de zebânileri çağıracağız.”274

           Herhangi bir sop’un üyelerine bir konuyu iletmek isteyen yabancılar, genellikle bunların nadî’lerinin (toplantı yerinin) nerede olduğunu sorarlardı.275 Gece meclislerinde (Arap yazarların ifadesiyle müsâmerelerde) şehir sakinlerini eğlendiren hikâyeciler de muhtemelen bu nadi’leri kullanıyorlardı. Bunlarla ilgili bazı anılar kimi şairlerce dile getirilmiştir. Bu şairlerden biri, mutsuz bir dönemden bahsederken şu ifadeleri kullanır:

           “Sanki Hacûn ile Safa (Mekke’nin iki mahallesi) arasında hiçbir dost yoktu; ve Mekke’de hikâye anlatacak hiçbir kimse de kalmamıştı.”276

           Fakat Kur’ân, “uygunsuz konuların işlendiği gece oturmalarını” aşağılayarak dile getirir (Sâmiran tehcurûn).277 Bir sop’a ait ticaret kervanlarının uğurlanışı da o sop’un nâdisinde yapılırdı.

1384. Bir kimseyi toplum dışına itme (aforoz) ve yasa dışı ilan etmenin yanı sıra, bir kimseye himaye (emân) hakkı tanıma gibi törenlerin de o sop’un nâdîsinde yapılması oldukça önemli idi; bu tür işlemler, değişik soplardan üyelerin tam kadro katılabileceği, örneğin mabedin avlusu gibi merkezî bir yerde yapılırdı. Emân hakkı verme konusunda şu olayı hatırlatalım: Ebû Bekir, Müslümanların Habeşistan’a sığındıkları bir sırada, başka bir yere yerleşmek üzere Mekke’yi terk etmiş ve Ehâbişlerin memleketine uğramıştı. Bunların başkanı İbn ed-Duğunne kendisini Mekke’ye geri getirerek, Ebû Bekir gibi asil birini kendi yurdundan hicret etmek zorunda bıraktıkları için Mekkelileri azarlamış ve sitemler etmiştir. Daha sonra İbn ed-Duğunne, Ebû Bekir’i kendi emanına aldığını ve bundan böyle hiçbir kimsenin ona eziyet edip sıkıntı vermemesini söylemiş, Mekkeliler de bunu kabul etmişlerdir.278 Bu da gösteriyor ki, sadece bir vatandaş tarafından değil, aynı zamanda bir müttefik kimse tarafından verilen emânlar da Mekke’de geçerli idi.

1385. Mekke’de aynı anlama gelen ve münâdî ya da müezzin (bir tür elçi) denilen görevlilere de rastlanmaktadır ki, bunlar, o sop’un başkanı tarafından “genel ilan” işlerinde görevlendirilmişlerdi. Bazı kaynaklarda, Uhud savaşı sırasında askerî münâdî ve müezzinlere de görev düşmüştü.279 H. 9 yılında Ebû Hureyre, Resulullah (AS)’ın Mekke’de müşriklerle yapılmış olan bazı kararları açıklayıp, bazı anlaşmaların da yürürlükten kaldırıldığını bildirmekle görevlendirdiği heyetin müezzini olmuştu.280 Kur’ân her iki terimi de kullanmıştır. Bu münâdiler, halka açık bir toplantıyı, şenliklere ya da ziyafetlere daveti ya da bireyleri çok etkileyen toplum dışında bırakma (aforoz ya da tard etme) gibi kararları ilan ederlerdi. Belirtildiğine göre281 büyük başkan Abdullah ibn Cud’ân’ın iki münâdîsi vardı; biri yukarı şehir (Ma’lât) için, diğeri ise aşağı şehir (Mesfele) içindi. (Demek ki şehir o sırada oldukça büyümüştü.)

1386. Bu arada “çıplak uyarıcı” (nezîr uryân)’yı da unutmayalım: Örneğin düşmanın yaklaştığının bildirilmesi vs. gibi acil ve hayatî öneme sahip bir haber söz konusu ise, ister tanıdık ister yabancı kim olursa olsun insanlar herkesin bulunduğu bir yere gelerek kısmen ya da tamamen soyunarak, tehlikeyi haber verirlerdi; insanlar ne olup bittiğini öğrenmek için koşuştururlar ve bu uyarıcılar da kendilerine bu haberi iletirlerdi. Örneğin, H. 2 yılında Ebû Sufyân’ın sürdüğü kervan Müslümanların bir tuzak hazırlandığını öğrenince, habercisi Mekke’ye koşmuş ve haberi bu tarzda ilân etmişti.282




270 Benim şu Arapça makaleme bakınız: “Mescidu’l-Aksâ ve’l- Mescidu’l-Aksâ”, el-Hidâye, Tunus, X/5, 1983.

Burada şu maddî hususu göz ardı etmemek gerekir: Buharî (20/1, 28/26/4 vs) gibi güvenilir kaynaklar Resulullah (AS)’ın şu hadisini naklederler: “Bineklerinizi şu üç mescit için hazırlayınız: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ.” Kuşkusuz burada semavi bir mescit değil, Kudüs’deki mescit söz konusudur. Ancak değinilmesi gereken iki husus vardır: 1º Hadiste geçen mescit sözcüğü bir tamlama öğesidir. Kur’an’daki (İsra: 17/1) mescit sözcüğü ise sıfattır. Dolayısıyla burada belirtilen iki mescit aynı değildir. 2º Buhârî’nin hocasının hocası Ebu’l-Yemân, sağlığında bu hadisi naklederken, hadisin o sıradaki metni şöyleydi: “Mescid-i Haram, şu karşınızda duran sizin Mescidiniz ve Aelia” (Mescid-i Aksâ ifadesi yoktur). (Bk. M. M. Azami, Studies in Early Hadits Literature, Arapça Ek, s. 154, Ebu’l-Yemân’ın elyazması nüshası). Yine titiz bir hadis ravisi olan Müslim de, aynı hadisin metninde Aelia sözcüğünü kullanmıştır. Kudüs için kullanılan Aelia teriminin, Buharî tarafından, Ebû Sufyan’ın Herakliyus’la olan karşılaşmasının anlatıldığı meşhur hadiste (Buharî, 1/1/6) de kullanıldığını hatırlatalım. Hulefâ-i Râşidîn döneminde, aynı Aelia terimi, Hz. Ömer Kudüs’ü fethettiği zaman şehrin sakinlerine verilen himaye ferman ve imtiyaznamelerinde kullanılmıştır. Bu belgelerde Aelia terimi beş kez geçmektedir Bk. Tarih, I, 2405-6; benim yazmış olduğum Documents, II, Nº 261, ve el-Vesâ’ik, Nº 357; Lanepole, “The First Mohammedan Treaties with Christians”, Proceedings of Royal Irish Academy, 1904, s. 232 vd.). Kanaatimizce, Buharî’nin yaşadığı dönemde Halife Abdü’l-Melik tarafından Kudüs’de yaptırılan Kaya Mescid’e verilen ad o denli yaygın hale gelmişti ki, eski adı olan Aelia Capitolina çok geçmeden unutulmuştu. Kendi aralarında anlaşmak isteyen kimi yazarlar ise, artık kullanılmaz hale gelen bu ismin yerine, daha yaygın olan Mescid-i Aksa’yı kullanır oldular. Kuşkusuz Kur’an biraz sonra gelecek olan ayette (İsra: 17/7) kısaca el-mescid terimini, yeryüzündeki bir mescit için, belki de Kudüs mescidi için (belki de bir önceden haber veriş bağlamında) kullanmaktadır. Ben şahsen, burada kastedilenin, ilk ayette geçen “mescidu’l-aksâ” ile aynı olduğunu sanmıyorum. Surenin ilk ayetinde Muhammed (AS)’in miracı söz konusu edilmektedir. 2-8. ayetlerde ise, benzer bir olaya değinilerek, Musa (AS)’nın miracından, ve Yahudileri İslam’ı kabul etmeye ikna etmek için İsrailoğulları arasında ilahi emre karşı gelen kimselerin akıbetinden bahsedilmektedir. Bir yandan Muhammed’in gökyüzüne uruc ettiğini söyleyip, bir yandan da Kur’an’ın sadece Kudüs’ten söz ettiğini söylemek pek mantıklı görünmemektedir. Muhammed (AS)’in gökyüzünden dönüş sırasında önceki peygamberlerle birlikte kılınan namaza imamlık etmek üzere Kudüs’e uğradığı doğrudur, ancak bu, Miraç gibi büyük çaplı bir yolculuk içerisinde fazla önem taşımayan bir olaydır. Biz, Kudüs’ün de Miraç olayı içerisinde yer aldığını, ancak Kur’an’ın bundan bahsetmediğini söylemek istiyoruz

271 Tevrat’ta geçen metin böyledir; Bu konuda Kur’an’ın vermiş olduğu metin ise biraz farklıdır (Bk. Bakara: 2/83-84).

272 İsâbe, Nº 961.

273 İbn Hişâm, s. 252-254.

274 Müslim, I, 237; İbn Hanbel, Nº 2749; Buharî, Tarihu Kebîr, bk. “Damâd” maddesi.

275 İbn Hişâm, s. 281 vd.

276 A.g.e., s. 282, 283.

277 A.g.e., s. 278, 326; Suheylî, II, 6; Belazurî, I, § 506.

278 İbn Hişâm, s. 278; Belazurî, I, § 506

279 İbn Hişâm, s....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Devlet başkanı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 21:21:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Devlet başkanı rüya tabiri,Devlet başkanı mekke canlı, Devlet başkanı kabe canlı yayın, Devlet başkanı Üç boyutlu kuran oku Devlet başkanı kuran ı kerim, Devlet başkanı peygamber kıssaları,Devlet başkanı ilitam ders soruları, Devlet başkanıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes