> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > Askerî teşkilât
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Askerî teşkilât  (Okunma Sayısı 589 defa)
11 Ocak 2011, 10:40:52
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 11 Ocak 2011, 10:40:52 »



Askerî Teşkilât


1688. Muhammed (AS)’ın askerî alandaki zaferleri, Arabistanlı müşrikler arasında elde ettiği manevî zaferlerden daha az önemli değildir. Onun yönetim anlayışı konusunda sahip olduğu üstün nitelikleri gereğince anlatabilmek için askerî bir eğitim görmek gerekirdi; bu ise bende yok. Ben sadece onun hayatından, bu konu ile ilgili görünen bazı noktaları bir araya getirmeye çalıştım. Daha ayrıntılı bilgi için İngilizce Battlefields of the Prophet Muhammed (gözden geçirilmiş Hyderabad-Deccan baskısı, 1983) adlı eserimize müracaat edilebilir.582

1689. Muhammed (AS)’in müminlere yüklediği en önemli görevlerden biri de cihat’tır (ortak çaba ve mücâdele) ve bu eylem mutlaka silâh kullanma şeklinde göze çarpmaz. Ondan nakledilen şu hadis oldukça anlamlıdır:

           “Müşriklerle, mallarınız, bedenleriniz ve dilinizle cihat ediniz.”583

           Birisi ona gelerek:

           “Muhariplerin hangisi Allah yolundadır?”

           diye sormuş, o da şöyle cevap vermişti:

           “Sadece Allah’ın Sözü’nün yüceltilmesi için savaşan kimse.”584

           Ayrıca, bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

           “Bu mücâdele Kıyamete kadar devam edip gidecektir.”585

1690. İslâm Ordularının teknik durumu ile ilgili olarak, Resulullah zamanında sürekli bir Ordunun bulunmadığını hatırlatalım.586 Hattâ iç güvenliği sağlamak için polis bile yoktu. Arapların hepsi de savaşçı insanlardı ve Resulullah’ın yaptığı tek şey, bu “potansiyel gücü” kardeş kavgalarında israf olmayacak şekilde kontrol altına alıp sınırlandırmak olmuştur. Ayrıca o, ayrıntılarını aşağıda sergileyeceğimiz çeşitli mücadele yöntemleri geliştirmiş ve askerlik hizmetini maddî ve manevî alanları birlikte kuşatan İslâm Dininin çerçevesi içine sokmayı ihmâl etmemiştir.

1691. Eli silah tutabilen her yetişkin Müslüman, dininin hizmetinde, askerliğini yapmakla yükümlü idi. Bir sefer esnasında ya da dışarıdan gelebilecek bir saldırıya karşı koymak gerektiğinde, Devlet Başkanı gönüllülere haber salardı. Bu gibi durumlarda587 bir kayıt kütüğü açılır ve her aday adını (ve adresini) buraya kaydettirirdi. Daha sonra, belirlenen gün geldiğinde, gönüllüler, silâhları, binekleri, yollukları vs. ile şehir dışındaki bir karargâhta toplanırlardı. Resulullah meydan yerine çıkarak gönüllüleri bizzat teftiş eder ve çok genç, işe yaramayan ya da sefere katılmasını sakıncalı bulduğu gönüllüleri alıkoyardı.588 Her sefere kaç asker katılacağını bizzat kendisi kararlaştırırdı. Kendi imkânlarıyla teçhizatlarını sağlayamayanları Devlet Bütçesinden donatırdı.

1692. Asker toplama ve celp işi kabileler tarafından yapılır, bu iş için kabile başkanlarına başvurularak, onların muvafakat vermeleri halinde kabilenin üyeleri gönüllü yazılırdı. Medine’de, dışarıya karşı savaş yapılması halinde “kardeşleştirme” (muâhât) işlemi yapılması âdettendi; savunma savaşı söz konusu ise, herkes buna katılırdı. Ancak sefere çıkılması durumunda, karşılıklı olarak kendilerini kardeş kabul eden iki kişiden birisi sefere katılır, diğeri evinde kalarak, her iki evin, yani kendisinin ve manevî kardeşinin aile bireylerinin ihtiyaçlarını temin ederdi.

1693. Askerî sefere çıkacak ordunun komutanını Devlet başkanı tayin ederdi. Ordunun başına bizzat Devlet Başkanının geçmesi halinde, kendisine bağlı komutanları tayin eder ve her türlü gerekli önlemi alırdı. Ordunun klâsik şekilde beş kısma ayrılması biliniyordu: öncü, artçı, sağ kanat, sol kanat ve başkomutanın da bulunduğu merkez. Ordu içinde, safların düzenlenmesi, mevcut kuvvetlerin dağıtımı ve diğer teknik ayrıntılarla ilgilenen bir Vâzi’ olup, bunun bir görevi de, Ordu komutanının emirlerini diğer birlik başkanlarına ulaştırmaktı. Başlangıçta bu işle bizzat Resulullah meşgul oluyordu; Mekke’nin fethi esnasında ise Ordu içinde özel bir vâzi’in görevlendirildiği kaydedilmektedir.589

1694. Askerî birlik ve kıtaların toplanması genellikle kabilelere bırakılırdı. Ancak, bazı kabilelerden gelenlerin çok az olması halinde, askerî ihtiyaçlardan dolayı bunlar birleştirilirdi. Sefere ya da savaşmaya çıkan birlikler içinde, ‘ariflerden (onbaşı) başkomutana kadar çeşitli rütbeler vardı. Başvurduğumuz kaynaklar, özellikle Huneyn savaşında savaş esirlerinin serbest bırakılması ile ilgili bilgiler verirken bu rütbelerden bahsederler. Ancak ordu içinde sıkı bir hiyerarşi anlayışı yoktu. Zira düzenli ve sürekli bir Ordu yoktu. Bedir ve Uhud savaşlarıyla ilgili anlatımlarda da, savaş sırasında komutanın yakın çevresinde her an emre amade bekleyen ve verilen emirleri diğer kıtaların komutanlarına ileten haberciler olduğu yolunda bilgiler yer almaktadır.

1695. Ordu karargâhı, nöbetçi dikmek suretiyle gece gündüz korunurdu.590 Pusu kurma, keşif kıta’larıyla düşmanı takip etme ve casusluk gibi yöntemler bilinmekteydi. Resulullah (AS) sadece gerekli bilgileri toplamak için casus kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda düşman casuslarına karşı önlemler de alıyordu.591 Sefere çıkmadan önce, esirleri sorguya çekmek592 ya da ileri keşif kolları göndermek593 vs. suretiyle düşmanın durumu hakkında bilgiler toplanırdı.

1696. Tespit ettiğimiz bilgilere göre müşrik Araplar ve Yahudiler, savaş başlayacağı sırada teke tek dövüşmek için meydan okurlar ((mübâreze), Müslümanlar da bunu kabul ederlerdi. Resulullah (ya da başkomutan), karşılaşma için Müslümanlar arasından çıkacak savaşçıyı kendisi seçerdi.594 Benim kanaatime göre ise, Resulullah zamanındaki Müslümanlar bu tür girişimlerde bulunmamışlardır.

1697. Düşmanı kan dökülmeksizin teslim olmaya zorlamak için, su kaynaklarını kesme gibi yöntemlere başvurulduğu da oluyordu.595

1698. Muhammed (AS) baskın vermek suretiyle düşmanı şaşırtmanın öneminin de tamamen bilincindeydi. Genel karargâhından (Medine’den) ayrılmadan önce, asıl amacı dışında bir hedefi varmış gibi bir dedikodu çıkartır ve hattâ ilk günler asıl hedefinin dışında, sahte bir yöne doğru ilerler, daha sonra asıl güzergâhına doğru yönünü çevirirdi. Bunun dışında, hareketlerinin önceden bilinmesini engellemek için hiç akla gelmeyecek tenhâ yolları seçerdi. Tarihî kaynakların belirttiğine göre, Bizans topraklarına karşı yapılan uzak ve tehlikeli Tebûk seferi dışında, sefere çıkacak olan birlikler arasında bile, güzergâhla ilgili olarak hep yanlış izlenimler uyandırıyordu.596 Onun şu hadisi oldukça meşhurdur:

           “Harb, hiledir (el-harbu hud’a).”597

           Mekke’nin fethi ile sonuçlanan sefer buna güzel bir örnektir. Resulullah (AS) sefer hazırlıklarına başlayınca, kim olursa olsun, Medine’den çıkmasına mâni olmuş ve şehrin çevresindeki bütün dar geçitlere (habasu’t-turuk, el-enkâb)598 gözcüler yerleştirmiştir. Aynı şekilde uzak bölgelerde oturan kabilelerden devşirilen askerî birliklerle ilgili olarak, bu kabilelerin başkanlarını Medine’ye davet etmiş ve onlara askerî bir sır olarak, gidilecek yönü hiç bir şekilde açıklamaksızın, büyük bir askerî sefer düzenleneceğini, bu amaçla her an birliklerinin başında hazır bulunmalarını, onların bölgesinden geçerken kendilerini asıl Ordu’ya dahil edeceklerini bildirmiştir (bk. el-Ya’kûbî); ve Medine’den yola çıktığında da, zigzaglar çizerek bu kabilelere uğramıştır. Daha sonra, “Mekke’yle savaşmaya karar verdiği zaman, Ebû Katâde’yi bir müfrezenin başında Medine’nin kuzeyinde üç günlük mesafedeki Batn İdam’a gönderdi. Amacı, Resulullah’ın o istikamette bir sefere çıkmaya niyetli olduğunu düşündürmekti ve gerçekten söylenti bu şekilde yayıldı.”599

1699. Bazen, gece yürüyüşü esnasında, hareketlerini gizlemek için binek hayvanlarının boynuna bağlı çıngırakların susturulmasını emrederdi600; diğer zamanlarda ise casusların ve düşman keşif kuvvetlerinin gözünde kuvvetlerinin önemini abartmak için çaba gösterirdi: Örneğin konaklama yerlerinde, birkaç asker birleşerek tek bir ateş üzerinde yemeklerini pişirirdi; ama, Muhammed (AS)’in, yanlış bir izlenim uyandırmak için, her birine ayrı ayrı ateş yaktırdığı durumlar da olmuştur.601

1700. Resulullah’ın kendi hareketleriyle ilgili haberleri gizleyip düşmanı şaşırtmaktaki amacı, savaşmadan önce düşmanı yeniden ve bir kez daha İslâm’a davet etme kaygısından kaynaklanıyordu. Bir başka deyişle, “onurlu bir barış yapma” seçeneği sunduktan sonra düşmana savaş ilân ederdi. Ordunun başında bizzat bulunmadığı takdirde ise, sefere katılan birlik komutanlarına bu konuyla ilgili kesin talimatlar verirdi.602

1701. Barış zamanında Muhammed (AS), müminlerin askerî tâlim yapmaları vb. hazırlıklarıyla yakından ilgilenir, özellikle okçuluğun gereği üzerinde dururdu.603 İnsanlar, atlar ve diğer binek hayvanları arasında yarışlar düzenler ve kazananların ödüllerini bizzat kendisi dağıtırdı.604 Resulullah’ın bu yarışları seyrettiği ve kimin kazandığını tespit ettiği yerin anısına, Medine şehrinin kuzey taraflarında, bugün halen mevcut olan Sabak (yarış) mescidi inşa edilmiştir.

1702. İslâm’ın yapılmasını emrettiği dinî ibâdetler, mü’minin Allah yolunda mücadeleye ve savaşın mahrumiyetlerine alışmasına da katkıda bulunur: Müezzinin çağrısı üzerine, müminler toplantı yerlerine (cami) koşarak orada sıkı sıkıya saf kurarlar ve namazı kıldıran imamın emirlerine göre hareket ederler. Namazın içinde, vücudu çalıştıran hareketler vardır. Namaz günde beş vakit kılınır; bunlardan ilki, müminleri her mevsimde güneş doğmadan önce erkenden kalkmaya mecbur eder. Oruç, açlık ve susuzluğa katlanmak için güçlü bir idman olarak faydalıdır: Ay takvimi nedeniyle yılın hemen her mevsimine isabet eden Ramazan ayı boyunca, kadın ve erkek, bütün yetişkin Müslümanlar, tan yeri ağarmadan önce başlayıp güneş batıncaya kadar, hiç bir şey yiyip içmezler. Her mü’minin ömründe...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Askerî teşkilât
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:22:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Askerî teşkilât rüya tabiri,Askerî teşkilât mekke canlı, Askerî teşkilât kabe canlı yayın, Askerî teşkilât Üç boyutlu kuran oku Askerî teşkilât kuran ı kerim, Askerî teşkilât peygamber kıssaları,Askerî teşkilât ilitam ders soruları, Askerî teşkilâtönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes