> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü K-Z > Konuşmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Konuşmak  (Okunma Sayısı 1336 defa)
27 Ocak 2010, 16:14:46
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 27 Ocak 2010, 16:14:46 »



Konuşmak
Evliyânın büyüklerinden Gavs-ül-âzam Seyyid Abdülkâdir Geylânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) faydasız şeyleri bırakmak husûsunda: "Ey za­vallı! Sana fayda vermeyen şeyler hakkında konuşmayı bırak. Dünyâ ve âhirette sana fayda verecek işlerle uğraş. Boş işlerle uğraşmayı bırak. Kalbinden dünyâ düşüncelerini çıkar. Çünkü yakında dünyâdan alına­cak, âhirete götürüleceksin. Dünyâda rahat ve hoş bir hayat arama. Re­sûl-i ekrem; "Hayat, âhiret hayâtıdır" buyurdular."

Evliyânın meşhûrlarından Ahmed bin Âsım Antâkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) kendisinden nasihat isteyenlere buyurdular ki: En faydalı, doğru söz, Allahü teâlânın rızâsı için nefsinin ayıplarını kabûl ve tasdik etmektir. En faydalı ihlâs, riyâdan ve gösterişten kurtulmaktır.

İstanbul´da yetişen evliyânın büyüklerinden Seyyid Ahmed Raûfî (rahmetullahi teâlâ aleyh) sohbetlerinde büyüklerden nakille buyurdular ki: Câbir radıyallahü anhın bildirdiği hadîs-i şerîfte buyruldu ki: "Zikrin en fazîletlisi lâ ilâhe illallahdır." Bâzı âlimler, en fazîletli zikrin Lâ ilâhe illallah olduğunu gösteren Kur´ân-ı kerîmden yetmiş âyet-i kerîme bildirdiler. Çünkü bu mübârek sözde Allahü teâlânın birliği, ilâhlığın Allahü teâlâya mahsus olduğu, O´ndan başkasının ilâh olamayacağı isbat edilmektedir. Îmân, bunun mânâsına inanmakla olur. Bu husûsiyetler, başka kelime­lerde ve başka zikirlerde yoktur. Ebü´l-Fadl Cevherî şöyle bildirir: Cennet ehli Cennet´e girdiklerinde, Cennet nehirlerinin, ağaçlarının ve Cennet içindeki şeylerin hepsinin, lâ ilâhe illallah dediklerini işitirler. Onların bâ­zısı bâzısına, bu kelimeden biz dünyâda iken gâfildik, derler. Mûsâ aleyhisselâm; "Yâ Rabbî! Bana bir kelime öğret ki, seni onunla anayım, yâhut onunla sana duâ edeyim." dedi. Allahü teâlâ; "Ey Mûsâ! Lâ ilâhe illallah de." buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm; "Yâ Rabbî! Bu kelimeyi bütün kulların söylüyor. Ben bana mahsus bir şey istiyorum." dedi. Allahü teâlâ; "Ey Mûsâ! Yedi kat gökler, yedi kat yerler, bir kefeye konsa, lâ ilâhe il­lallah mübârek sözü bir kefeye konsa bu daha ağır gelir." buyurdu.

Çok konuşmasını, lüzumsuz söz söylemesini sevmezdi. Bu hususla ilgili olarak şunları naklederdi: Peygamber efendimiz buyurdular ki: "Susmak hikmettir. Onu yapan azdır. Hikmet insanı cehâletten ve sefâ­hatten koruyan faydalı bir şeydir." İmâm-ı Gazâlî; "Susmaya yapış. Zarû­ret mikdârı hâriç." buyurdu. Ebû Bekr kendisini konuşmaktan men etmesi için ağzına taş koyardı. Dilin tehlikesi büyüktür. Âfeti çoktur. Susmakla bunlardan kurtulunur. Denilmiştir ki: "Dilin kendisi küçüktür. Fakat yaptığı cürmü büyüktür ve çoktur." Lokman Hakim oğluna dedi ki: "Konuşmak gümüş ise susmak altındır." Hadîs-i şerîfte; "Allahü teâlâya ve âhiret gü­nüne inanan ya hayır söylesin yâhut sussun." buyruldu.

Evliyânın meşhûrlarıdan Ali bin Meymûn Mağribî (rahmetullahi te- âlâ aleyh) buyurdular ki: "Hâlinin onda dokuzu susmak, biri de konuş­mak olsun."



Mâverâünnehir böldesinde yetişen velîlerin büyüklerinden Aziz Ne- sefî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Ey oğul! Bir mecliste bulunduğun zaman az konuş. Sana sorulmayan şeye cevap verme. Bir şey sorulursa cevâbını bilmiyorsan, bilmiyorum de. Bilmediğine, bilmem demek ilmin yarısıdır. Eğer cevâbını biliyorsan, kısa cevap ver. Sözü uzatma. Mecliste bulunanlara imtihân için bir şey sorma. Onlarla münâ­zara ve münâkaşa etme.

Büyük velîlerden Bişr-i Hâfî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bir sohbetinde buyurdular ki: "Konuşmak hoşuna giderse sus, susmak hoşuna gidince konuş."

İslâm âlimlerinin ve velîlerin büyüklerinden Celâleddîn-i Devânî (rah- metullahi teâlâ aleyh) çok konuşmanın zararlarını ve konuşma âdâ­bını şöyle anlatır:

"Fazla konuşmamalıdır. Zîrâ çok konuşmak; zihin hafifliği, akıl zayıf­lığının alâmetidir. Kişinin heybetini kırar, îtibârını düşürür. Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) buyurur ki: "Hiçbir sözü boş olmayan Resûlullah efen- dimiz, az, öz ve tâne tâne konuşurdu. Bir mecliste konuşsa, mübâ­rek ağzından çıkan kelimeler sayılmak istense, sayılabilirdi." Âlimler de­miş- lerdir ki, lüzûmsuz çok konuşan bir kimseyi görürsen, bilki, aklı yok­tur. Söyliyeceği sözü iyice düşünmeden dile getirmemeli, ağzından çı­kar- mamalıdır. Hikmet sâhibleri; "Önce düşün, sonra söyle." demişlerdir. İhti- yaç, lüzûm olmadan konuşmamalıdır.

Konuşurken gülmemelidir. Mecliste birisi konuşurken, sözünü kesip araya girmemelidir. Bir kimsenin anlattığı bir şeyi bilse de, bildiğini belli etmeyip, o kimse sözünü tamamlamalıdır.

Tanınmış büyük evlîyadan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine bir kısım insanlar gelip; "Bâzı kimseler mescid- de dünyâ lafı ediyor." diye şikâyette bulundular. Bunun üzerine Mevlânâ hazretleri; "Her kim altı yerde dünyâ sözü ile meşgûl olursa otuz yıllık te- miz ve kabûl olmuş ibâdeti reddedilir ve boşa gider. Bu altı yerin birincisi mescid, ikincisi ilim meclisi, üçüncüsü cenâze, dördüncüsü mezarlık, be- şincisi ezan vakti, altıncısı Kur´ân-ı kerîm okunurkendir. Bunların her- birisinin geniş açıklamaları vardır." buyurdular.

Evliyânın büyüklerinden Ebû Abdullah Dîneverî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine çok konuşmanın zararlarından soruldu. O zaman; "Çok söz, iyilikleri yer bitirir. Hattâ yer, kurutur. Tıpkı kuru arâzinin suyu yuttuğu gibi olur." buyurdular.

Evliyânın büyüklerinden Ebû Amr ez-Zücâcî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Bir kimse, kendinde olmadığı bir halden konu­şursa, dinleyenleri fitneye sürükler. Kendisi de Allahü teâlâyı tanımaktan mahrûm kalır."

Büyük velî, hadîs ve kırâat âlimi Ebû Bekr bin İyâş (rahmetullahi te- âlâ aleyh) buyurdular ki: "Sükûtun en küçük faydası, sıkıntı ve belâlar­dan kurtarmasıdır. İyilik olarak, insana bu yeter. Fazla ve lüzumsuz ko­nuş- manın en küçük zararı, şöhrettir. Belâ olarak, şöhret insana yeterli­dir."

Büyük velîlerden Ebû Hafs Haddâd en-Nişâbûrî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine "Velînin sükût hâli mi yoksa konuşma hâli mi daha fazîletlidir?" diye sordular. Cevaben; "Konuşan, sözde bulunan felâketi bilse, Nûh aleyhisselâm kadar ömrü bile olsa gücü yettiği kadar sükût eder konuşmazdı. Sükût eden, susmada bulunan âfeti bilse, konuşayım diye Nûh aleyhisselâmın yaptığının iki katı bir müddetle Allahü teâlâya duâ ve niyazda bulunurdu." buyurdular.

Nişâbur´da yetişen büyük velîlerden Ebû Muhammed Râzî (rahme- tullahi teâlâ aleyh) hazretleri, "Susmayı ganîmet saymayan kimse, ne kadar konuşursa konuşsun boşunadır." buyurdular.

Hocası, Osman Hîrî hazretlerini çok sever ve; "Pek çok evliyâ ile gö­rüşüp sohbet ettim. Lâkin Allahü teâlâyı tanımak husûsunda hocamdan daha çok mârifet sâhibi birini görmedim." derdi.

Bağdât´ın büyük velîlerinden Ebû Saîd-i Harrâz (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Hakk´ın kulları içinde öyle bir zümre vardır ki, on­ları yüce Allah´ın korkusu susturmuştur. Yoksa onun hakkında gâyet fa­sîh ve belîğ konuşmayı da bilirler."

Tâbiînin büyüklerinden, hadîs ve fıkıh âlimi Eyyûb-i Sahtiyânî (rah- metullahi teâlâ aleyh) hazretlerine, birisi "Bana nasîhatte bulun." dedi. O da; "Diline sâhib ol, az konuşmaya dikkat et." buyurdular.

Evliyânın büyüklerinden Fudayl bin İyâd (rahmetullahi teâlâ aleyh) lüzumsuz konuşmaktan sakındırırdı. Bu sebeple; "Sözünü (hesâ­bını vereceği) amelinden sayan bir kimse kendisini ilgilendiren hususlar dışında pek az konuşur." buyurdular.

Fıkıh, hadîs ve tasavvuf âlimlerinden Hamdûn-ı Kassâr (rahmetul- lahi teâlâ aleyh) hazretlerinin yüksek derecesi, güzel hâlleri ve hikmetli sözleri yayılınca, bâzı büyük zâtlar kendisine mürâcaat edip; "Artık ko- nuşunuz, halka nasîhat ediniz" diye ısrâr ettiler. Kendini buna lâyık gör- meyip; "Bir kimse, sustuğu zaman din bozulur, konuştuğu za­man bozuk- luk kalmaz ise, böyle bir zâtın konuşması doğru olur. Bizim gibilerin hal- ka nasîhat etmesi uygun olmayıp, kalplere tesir etmez. Kalplere tesir etmeyecek sözü söylemek, ilmi hafife almak ve dîni kü­çümsemek olur." buyurdu.

Kendisine sordular ki: "Eski büyüklerin sözleri, bizim sözlerimizden daha tesirliydi. Bunun hikmeti nedir?" cevâbında buyurdu ki: "Onlar, Alla- hü teâlânın rızâsı, İslâmiyetin izzeti, yükselmesi ve nefslerinden kurtul- maları için konuşurlardı. Biz ise nefsimiz için, dünyâlık ele geçir­mek ve insanlar tarafından kabûl görmek için konuşuyoruz. Böyle olunca, elbette sözlerimiz kimseye tesir etmez."

Tâbiînden, meşhur hadîs âlimi ve veli İbn-i Muhayrız (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Mescidde üç kelâm hâriç her türlü kelâmı ko­nuşmak câiz değildir. Bunlar; namaz kılanın kelâmı, zikredenin kelâmı, Allahü teâlânın dînini öğreten veya ondan birşey soranın kelâmı."

Tâbiînin tanınmışlarından ve evliyânın büyüklerinden Ka´b-ül-Ahbâr (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Sükût iyi bir huydur. Çünkü, verâ (şüphelilerden kaçınma) ve günahların azlığına güzel bir vesîle (çâre, yol) dir."

Irak´ta yetişen büyük velîlerden Mâcid el-Kürdî (rahmetullahi teâlâ aleyh) az konuşmanın fazîletini anlatırken, "Susmak, yorulmadan, güçlük çekmeden yapılan bir ibâdettir. Zâhirî bir süs ile süslenmeden kazanılan bir zînettir. İnsanı özür dilemek zilletine düşmekten koruyan bir zengin­liktir. Kirâmen kâtibîn meleklerine rahatlıktır." buyurdular.

Evliyânın büyüklerinden Mâlik bin Dînâr (rahmetullahi teâlâ aleyh) lüzumsuz konuşmanın zararı hakkında; "Kulun lüzumsuz ve boş sözlerle vakit geçirmesi, kalbi karartır, bedeni zayıflatır, geçim sebeplerini de zor- laştırır." buyurdular.

Büyük velîlerden Ma´rûf-ı Kerhî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdu­lar ki: "Kulun mâlâyanî boş ve faydasız konuşması, Allahü teâlânın onu zelil ve yalnız bırakmasının alâmetidir."

Evliyânın büyüklerinden Mevlânâ Muhammed Rukıyye (rahmetul-...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Konuşmak
« Posted on: 28 Nisan 2024, 11:48:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Konuşmak rüya tabiri,Konuşmak mekke canlı, Konuşmak kabe canlı yayın, Konuşmak Üç boyutlu kuran oku Konuşmak kuran ı kerim, Konuşmak peygamber kıssaları,Konuşmak ilitam ders soruları, Konuşmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes