> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü A-İ > Haya Utanmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Haya Utanmak  (Okunma Sayısı 1943 defa)
27 Mart 2010, 15:26:45
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Mart 2010, 15:26:45 »



Haya-Utanmak

Evliyânın meşhurlarından Abdullah bin Menâzil (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Devamlı utanmaktan ve sıkılmaktan bahseden, fakat Allahü teâlâdan sıkılmayan kimseye ne kadar şaşılır."



HAYÂ ÎMÂNDANDIR


Bu mübârek Velî´nin, bir hizmetçisi vardı,

Ehl-i hâl biri olup, hasta olmuş yatardı.



Git gide hastalığı, arttı ziyâdesiyle,

Artık öleceğini, anladı kalp gözüyle.



O, Ali bin Heytî´ye, dedi ki: "Ey üstâdım,

Tâze hurma yemeği, istiyor şimdi canım."



Lâkin hurma mevsimi, henüz olmadığından,

Bu arzûyu yerine, getirmek zordu o an.



Ali bin Heytî ona, buyurdu ki: "Ey evlât!

Bu zaman tâze hurma, bulunmaz gerçi fakat,



Keffan´da bolca vardır, olma hiç müteessir,

Çünkü şimdi orası, tam hurma mevsimidir."



"Abdüsselâm" adında bir zât vardı orada,

Altı aylık mesâfe, vardı fakat arada.



Ali bin Heytî ona, seslendi ki odadan;

"Ey Abdüsselâm, bize, hurma getir oradan."



Hizmetçi alıyorken, en son nefeslerini,

O getirip bir anda, bir hurma sepetini.



Dedi: "Niçin dünyâya, böyle meylediyorsun?

Bak ömrün sona gelmiş, sen hurma istiyorsun."



Hizmetçi çok üzülüp, dedi: "Bu, dünyâ değil

Asıl sen, çok yakında, edersin küfre meyil.



Hıristiyan olarak, tam verirken canını,

Yine üstâdımızın, görürsün imdâdını."



Bu sözleri söyleyip, göç etti bu dünyâdan,

Döndü Abdüsselâm da, biraz sonra oradan.

Yolda bir kadın gördü, çok güzel, açık saçık,

Gözü ona takılıp, bir anda oldu âşık.



Evlenmek isteyince, dedi ki ona kadın:

"Hıristiyan olmazsan, yanıma gelme sakın!"



Nefsine aldanmıştı, kabûl etti mâlesef,

Bir kadının uğruna, dînini etti telef.



Âniden hasta oldu, bir müddet sonra dahî,

Ve Ali bin Heytî de, haber aldı bu hâli.



Birine buyurdu ki: "Su dolu bir testi al,

Ve git Abdüsselâm´a, ölmeden yetiş derhâl.



En son nefeslerini, almaktadır o hâlen,

O suyu üzerine, birden boşalt tamâmen."



"Peki" deyip bir anda, vardı onun evine,

Götürdüğü o suyu, boşalttı üzerine.



O hasta vücûduna, su temas ettiği an,

"Allah Allah" diyerek, fırladı yatağından.



Kelime-i şehâdet, söyleyip tekrar yine,

Hidâyete kavuşup, girdi İslâm dînine.



Bu hâli görür görmez, hanımı, çocukları,

Hidâyete geldiler, hepsi de ayrı ayrı.



Buyurdu ki: "Bir kimse, hayâ etse Allah´tan,

Allah da hayâ eder, ona azâb yapmaktan.



O, Allah´a ne kadar, ederse çok itâat,

Ona da o nisbette, herkes eder iltifat.



O, ne kadar korkarsa, Allahü teâlâdan,

Herkes de o nisbette, çekinir, korkar ondan.



Kim azîz tutar ise, Rabbinin her emrini,

Allah da azîz tutar, mahşerde kendisini.



Kim hizmet eder ise, yaşlılara genç iken,

Yaşlanınca ona da, bulunur hizmet eden."

Evliyânın meşhûrlarından Ahmed bin Âsım Antâkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) kendisinden nasihat isteyenlere buyurdular ki: En faydalı hayâ, hoşuna giden bir şeyi Allahü teâlâdan isteyip, sonra da O´nun rızâsına uygun olmayan işi yapmamaktır.

Anadolu´da yetişen büyük velîlerden Ankaravî İsmâil Rusûhî (rah- metullahi teâlâ aleyh) hazretleri, hayâ ile ilgili bir soruya şöyle cevap verdiler: "Bir gün Peygamber efendimiz Eshâbına buyurdu ki: "Eshâbım! Allahü teâlâdan tam bir şekilde hayâ ediniz." Eshâb-ı kirâm dediler ki: "Yâ Resûlallah! Bizim hepimiz Allahü teâlâdan utanırız." Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Hayâ bu değildir. O kimse ki Allahü teâlâdan tam bir şekilde hayâ eder. Gözünü, kulaklarını ve diğer uzuvlarını haramlar­dan, bâtınını ve fercini (edeb yerini) haram ve zinâdan korur, ölümü hatırlar, âhireti diler, dünyânın süs ve zînetlerini terk eder ise, hakîkatte bu kimse Allahü teâlâdan hayâ etmiştir." Hayâ güzel bir huydur ki dînimizce iyi olduğu bildirilmektedir. Hakdan ve insanlardan hayâ etmelidir. Hayâ edilmeyen işte hayır yoktur."

Evlîyanın büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî (rahmetullahi teâlâ a- leyh) buyurdular ki: "Allahü teâlânın ihsân ettiği nîmetlerin çokluğunu gö- receksin. Bir de, O´na karşı yaptığın ibâdet ve tâatlardaki kusurlarını gö- receksin. Bu iki görüş arasında meydana gelen hâle hayâ denir."

Şam´da yetişen büyük velîlerden Ebû Süleymân Dârânî (rahme- tullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Kul, Allahü teâlâdan hayâ ederse, Al- lahü teâlâ onun ayıplarını örtüp, insanlardan gizler, hatâlarını affeder. Kı- yâmet günü hesâbını kolay eyler."

Evliyânın büyüklerinden Hâris el-Muhâsibî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Hayâ, Allahü teâlânın beğenmediği kötü huylardan vazgeçmektir."

Tâbiînin büyük fıkıh âlimlerinden ve velî Sâlim bin Abdullah (rahme- tullahi teâlâ aleyh) bir defâsında Harem-i şerîfe girdiğinde Emevî hüküm- darlarından Hişâm bin Abdülmelik ile karşılaştı. Onun; "Ey Sâlim! Ne ihtiyâcın varsa benden iste" suâli üzerine; "Yâ Emîr-ül-Müminîn! Ben Al- lah´ın evinde başkasından bir şey istemekten hayâ ederim" cevâbını verdi. Bir defâsında Eş´ab hazretlerine buyurdu ki: "İhtiyaçlarını Allah´tan başkasından bekleme."

Büyük ve meşhûr velîlerden Sırrî-yi Sekatî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Bâzı Peygamberler kavimlerine şöyle derler: Hayâsızların çokluğundan hayâ etmez misiniz?"

Tebe-i tâbiînin büyüklerinden, hadîs, fıkıh ve kırâat âlimi, velî Yûsuf bin Esbât (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: ?Hayâ sâhibi olmanın alâmetlerinden bâzıları şunlardır: Gönlü kırık ve mahzûn olarak Allahü teâlâya kavuşacak, O?na hesab verecek olmanın büyüklüğünü düşünmelidir. Hiçbir zaman düşünmeden konuşmamalı, sonunda mahcûb olacağı işleri yapmaktan çok sakınmalıdır. Bütün âzâlarını, İslâmiyyete uygun olmayan her hâlden uzak tutmalıdır. Dünyâ gösterişini terk etmeli, bunların yaldızlı, yalancı ve geçici zevkleri, Allahü teâlânın rızâsını unutup, sonsuz saâdetden mahrum kalmağa sebeb olmamalıdır. Mezarlığı ve ölümü çok hatırlamalı, ölümün bir gün mutlakâ kendisine de geleceğini hiç unutmamalıdır. Her an ölüme hazır olmalıdır.?

Büyük velîlerden Yûsuf bin Hüseyin Râzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: ?Allahü teâlânın kendilerini her an görmekte olduğunu bilen insanlar, O?nun kendilerini görmekte olduğunu düşünerek, O?ndan ve emirlerinden başka şeye iltifat etmekten hayâ ederler.?

Büyük velîlerden ve Mısır?da yetişen Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinden Zekeriyyâ Ensârî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: ?Hayâ iki çeşittir: Dînî hayâ, Allahü teâlânın yapılmasını yasakladığı şeyleri yapmaktan duyulan hayâ utançtır. Tabiî veya nefsî hayâ ise, yapılıp yapılmamasında kişinin kendi reyine bırakılan hususlardır. Meselâ kişinin kendisine yakışmayan elbise ile sokağa çıkması, şahsî ve nefsî arzûlara dayanan hayâ, bir çeşit utanç duygusudur.?

Büyük velîlerden Ma´rûf-ı Kerhî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin bir dayısı şehrin vâlisi idi. Vâli, bir gün şehrin kenar mahallelerini dolaşıyordu. Ma´rûf´u bir kenarda oturmuş ekmek yerken gördü. Önünde de bir köpek vardı. Bir lokma kendi yiyor, bir lokma da köpeğin ağzına veriyordu. Dayısı, köpekle birlikte yemeğe utanmıyor musun dedi. Utandığım için bu zavallıyı yediriyorum dedi ve başını kaldırıp havadaki bir kuşa seslendi. Kuş uçup geldi, eline kondu ve kanadıyla başını ve gö­zünü örttü. Ma´rûf; "Allah´tan utanandan her şey utanır." buyurdu. Dayısı bu hâli görüp, bu sözü işitmekle hem hayret etti, hem de oradan uzaklaştı.

Osmanlı âlim ve velîlerinden Ziyâeddîn Nurşînî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bir sohbeti sırasında şöyle buyurdular: Eğer insan bir hıristiyan çocuğundan utandığı kadar Allahü teâlâdan utansa, o kimseden ilâhî emirlere zıt bir hareket zuhûr etmez. Meselâ zinâ işlemek gibi büyük bir günâhı işlemek üzere olan kimse, bir hıristiyan çocuğunun geldiğini görse, onun kendilerini göreceğini anlasa, hemen bu kötü işten kaçınır. Çocuğun görmesinden utanır. Halbuki Rabbülâlemînin her an kendisiyle berâber olduğunu düşünmez. O her an insanı görmektedir. Vazîfeli melekler de onun durumunu bilmektedir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Haya Utanmak
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:59:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Haya Utanmak rüya tabiri,Haya Utanmak mekke canlı, Haya Utanmak kabe canlı yayın, Haya Utanmak Üç boyutlu kuran oku Haya Utanmak kuran ı kerim, Haya Utanmak peygamber kıssaları,Haya Utanmak ilitam ders soruları, Haya Utanmakönlisans arapça,
Logged
17 Nisan 2010, 20:17:39
queen

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 231


« Yanıtla #1 : 17 Nisan 2010, 20:17:39 »

hayamızla imanımızla rabbimize kavuşuruz inşaallah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
11 Ağustos 2013, 02:41:23
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 11 Ağustos 2013, 02:41:23 »

Birinden utanmak,birinden korkmak o kadar anlamsız ki.Allah dan daha büyük Allah dan daha çok bilen kim vardır.Allah bütün yaptıklarımızı görür ve bilir.Bu yüzden Allah dan haya eden ,Allah dan utanan bir insan olmayı bizlere nasip etsin Rabbim.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes