> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü A-İ > Adeti İlahiyye İstidrac Mucize
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Adeti İlahiyye İstidrac Mucize  (Okunma Sayısı 1048 defa)
07 Nisan 2010, 15:36:23
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 07 Nisan 2010, 15:36:23 »



Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

Dârülfünûnun (İstanbul Üniversitesinin) Medresetü´l-Mütehassısîn Bölümünde Tasavvuf Kürsüsü Müderrisi olan Seyyid Abdülhakîm bin Mustafa Arvâsî buyuruyor ki: Vâridât-ı ilâhiyyenin hepsi, âdet-i ilâhiyye içinde hâsıl olmaktadır. Yâni, Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeb altında ya­ratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuv­vetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimyâ ve biyoloji kânunları diyoruz. Bir iş yapmamız ve bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lâzımdır. Meselâ, buğday hâsıl olması için, tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lâzımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü teâlânın bu âdeti içinde meydana gelmektedir. Allahü teâlâ sevdiği insanlara, iyilik, ikrâm olmak için ve azılı düşmanlarını aldatmak için, bunlara, âdetini bo­zarak, sebepsiz şeyler yaratıyor. Meselâ: (E. Ans. c.1, s. 15)

1. Peygamberlerden aleyhimüsselâm âdet-i ilâhiyye dışında ve kud- ret-i ilâhiyye içinde meydâna gelen şeylere "mûcize" denir. Peygamber- lerin (salevâtullâhi teâlâ aleyhim ecmaîn) mûcize göstermeleri lâzımdır. (E. Ans. c.1, s. 16)

2. Peygamberlerin (aleyhimüsselâm) ümmetlerinin evliyâsında âdet dışı meydana gelen şeylere "kerâmet" denir. İbn-i Âbidîn mürtedleri anla- tırken diyor ki: "Mu´tezile ve Vehhâbîler, kerâmete inanmadılar. İmâmü´l-Haremeyn ve İmâm-ı Ömer Nesefî ve birçok âlimler (rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn), kerâmetin câiz olduğunu isbât etmişlerdir." Evliyânın kerâmet göstermeleri lâzım değildir. Bunlar, kerâmet göstermek istemez, Allahü teâlâdan utanırlar.

3. Ümmet arasında, velî olmayanlardan meydana gelen âdet dışı şeylere "firâset" denir.

4. Fâsıklardan, günâhı çok olanlardan zuhûr ederse "İstidrâc" denir ki, derece derece, kıymetini indirmek demektir.

5. Kafirlerden zuhûr edenlere ise "sihr" yâni "büyü" denir.

Bu münâsebetle, biraz da irhâs, mûcize, âyet, beyyine, burhân, kerâ- met, keşf, firâset, atiyye, mevhibe, kemâlât, ledünnî ilim, meûnet; is- tidrâc, sihir (büyü), kehânet, mekr tâbirlerinden, yâni bâzı fevkalâde, hâ- rikulâde (olağanüstü) hâllerden bahsetmek uygun olacaktır. (Evliyâlar Ansik- lopedisi; c.1, s. 16)

Peygamber olacak bir zâttan, peygamber olduğu bildirilmeden önce meydana gelen ve peygamberliğine müjde olan âdet dışı yâni hârikulâde (olağanüstü) hâllere, işlere irhâs denir. Îsâ aleyhisselâmın beşikte ko- nuşması, kuru ağaçtan tâze hurma isteyince, eline hurma gelmesi, Mu- hammed aleyhisselâmın, çocuk iken, göğsünün yarılması, ağaçların, taşların kendisine selâm vermeleri gibi hâlleri hep irhâstı (çoğulu irhâ- sâttır). (E. Ans. c.1, s. 16)

İstidrâc: Fâsıkların (günahkârların), bilinmeyen bâzı şeyleri haber vermeleri, âdet üstü hârikulâde hâdiseler göstermeleridir. Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeb altında yaratmaktadır. Allahü teâlâ, sevdiği insanlara, iyilik ve ikrâm olmak için ve azılı düşmanlarını aldatmak için, bunlara â- detini bozarak sebepsiz şeyler yaratıyor. Bunlar kâfirlerden, fâsıklardan, günâhı çok olanlardan zuhûr ederse, istidrâc denir ki, de­rece derece kıy- metini indirmek demektir. (E. Ans. c.1, s. 21)

İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) "Bir kimse, peygamber- lere tâbi olmadan doğru yolda yürümek isterse, muhakkak eğri yola sa­par. Eğer eline bir şeyler geçerse, istidraçtır. Sonu zarar ve ziyândır." demektedir. (E. Ans. c.1, s. 21)

Tabîat kuvvetleri, fizik, kimyâ ve biyoloji kanunları dışında gizli se- bepler kullanarak, garip şeyleri yapmayı sağlayan işe, müslüman olma­yanlardan ortaya çıkan âdet dışı şeylere, büyüye sihir denir. El-Hadîkat-ün-Nediyye´de zikredilen bir hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "...Kâhinlik yapan ve kâhine giden ve sihir, büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan bizden değildir. Kur´ân-ı kerîme inanmamış­tır." İhyâ´da geçen diğer bir hadîs-i şerîfte ise; "Müslüman, büyü yapmaz. (Allah saklasın) îmânı gittikten sonra, büyüsü tesir eder." buyrulmuştur. (E. Ans. c.1, s. 21)

Abdülhakîm Arvâsî (rahmetullahi teâlâ aleyh) büyünün insanları has- ta yaptığını, sevgi veya muhabbetsizliğe sebeb olduğunu, yâni cesede ve rûha tesir ettiğini, kadın ve çocuklara tesirinin daha çok olduğunu be- lirtmiştir. (E. Ans. c.1, s. 21)

İmâm-ı Nevevî (rahmetullahi teâlâ aleyh) sihir yaparken küfre sebeb olan kelime veya iş olursa küfürdür; böyle kelime veya iş bulunmazsa, büyük günâhtır demiştir. (E. Ans. c.1, s. 22)

İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) sihrin tesirinin kat´î olma­dığını, ilâcın tesiri gibi olup, Allahü teâlânın, isterse yaratacağını, iste­mezse, hiç tesir ettirmeyeceğini ifâde etmiştir. (E. Ans. c.1, s. 22)

Gaybın sır ve hallerini bilirim iddiâsında bulunmaya, kâhinliğe Kehâ- net denir. Berîka´da zikredilen bir hadîs-i şerîfte; "Hased, nemîme (insan- lar arasında söz taşımak) ve kehânet sâhipleri, benden değildir." Buyru- lmuştur. (E. Ans. c.1, s. 22)

Muhammed Mâsum Fârûkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) ise şöyle de­miştir: "Hakîkî mümin, batıl inançlara inanmaz, sihir, uğursuzluk, fal, ef­sûn, Kur´ân-ı kerîmden başka şeyle yazılı muska, mâvi boncuk, kehanet ve benzeri şeylere, bunların muhakkak iş yapacaklarına, mezârlara mum dikmeye, tel ve iplik bağlamaya îtibâr etmez ve kerâmet sâhibi olduğunu söyleyen sahtekârlara inanmaz." (E. Ans. c.1, s. 22)

Abdullah ibni Abbâs (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri´nin haber verdiğine göre, Peygamber efendimizden önce şeytanlar göklere çık­maktan men olunmazlardı. Göklere giderler, meleklerden işittiklerini, kâ­hinlere haber verirlerdi. Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) doğ­duğu zaman, bunların göklere çıkmaları yasaklandı. (Evliyâlar An. c.1, s. 22)

İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) kâhinlere, falcılara inan­mamalı, bilinmeyen şeyleri onlara sormamalı, onlar gaybı bilir sanma­malıdır, deyip, gaybı ancak, Allahü teâlâ ve O´nun bildirdiklerinin bilece­ğini ifâde etmiştir. (E. Ans. c.1, s. 22)

Biraz da mekr terimi üzerinde duralım. Mekr, bir kimseye, hiç bekle­mediği, ummadığı yerden hîle yapmak, tuzak kurmak sûretiyle zarar vermeye çalışmak, istidrâc yâni Allahü teâlânın, bir kimseye bir müddete kadar, devamlı olarak hakkında hayırlı olmayan nîmetler verip, onun da bunu Allahü teâlânın bir lütfu ve ihsânı, tuttuğu yolun kendisi için iyi ol­duğunu zannederek aldandığı, gururlandığı, gaflette bulunduğu, taşkınlık yaptığı ve günahlara daha da daldığı bir sırada, Allahü teâlânın onu âni­den azâbı ile yakalayıvermesi; Allahü teâlânın, mekr yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, mekrlerine karşılık onları cezâlandırması, kötü­lüklerini, kurdukları tuzakları bozması mânâlarına gelir. (Evliyâlar An. c.1, s. 22)

Kur´ân-ı kerîmde meâlen şöyle buyruluyor: "Allahü teâlânın mekrin- den emîn mi oldular? Hüsrâna uğrayanlardan (küfür yâni îmansızlık ve günâhlar sebebi ile, ibret almamak ve tefekkürü terk etmek sûretiyle za­rarda olanlardan) başkası Allahü teâlânın mekrinden emîn olmaz." (A´râf sûresi: 99) (E. Ans. c.1, s. 22)

Hazret-i Ali (radıyallahü anh) şükrünü yerine getirmediği halde ken- disine çok dünyâlık, mal, mülk v.s. verilen, bunların kendisi için Allahü teâlânın mekri olduğunu bilmeyen kimsenin aklında bozukluk var­dır de­miştir. (E. Ans. c.1, s. 23)

Şeyhülislâm Ahmed ibni Kemâl Paşa (rahmetullahi teâlâ aleyh) ise şunları söylemiştir: "İnsanın, işine göre ömrü ve rızkı değişir, iyiler kötü, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece Allahü teâlâ, birine, ölümüne ya- kın iyi işler yaptırıp, son nefeste îman ile gönderir. Başka birine kötü amel işletip, îmânsız gönderir. Bunun için, Resûlullah efendimiz her za­man; "Allahümme yâ Mukallib-el-kulûb, sebbit kalbî alâ dînike." duâsını okurdu (ki, ey büyük Allah´ım! Kalpleri iyiden kötüye kötüden iyiye çevi­ren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl, yâni dîninden döndürme, ayırma! demektir). Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm) bunu işitince; "Ya Resûlallah! Sen de kalbinin dönmesinden, korkuyor musun?" dedikleri- de; "Allahü teâlânın mekrinden beni kim emin eder? (bana kim garanti, güven verebilir?)." buyurdular. Çünkü, hadîs-i kudsîde; "İnsanların kal- leri, Rahmân´ın kudretindedir. Kalpleri, dilediği gibi çevirir." buyrulmuştur. Yâni Celâl ve Cemâl sıfatları ile, kötüye ve iyiye çevirir. (E. Ans. c.1, s. 23)

Senâullah Dehlevî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bu konuda şöyle de- mektedir: "Allahü teâlâdan yüz çeviren birçok kimsenin, dünyâ nîmetleri içinde yaşadığı görülüp, mahrûm kalmadıkları zan olunuyorsa da, bun- lara dünyâ için çalışmalarının karşılığını vermektedir. Yalnız dünyâ için çalışanlara verdiği dünyâlıklar, hakîkatte azâb ve felaket tohumlarıdır. Allahü teâlânın mekridir. Nitekim, Mü´minûn sûresinin 55 ve 56. âyetle- rinde meâlen; "Kâfirler, mal ve çok evlâd gibi dünyâlıkları verdiğimiz için, kendilerine iyilik mi ediyoruz, yardım mı ediyoruz sanıyorlar? Peygambe- rime inanmadıkları ve dîn-i İslâmı beğenmedikleri için, onlara mükâfât mı ediyoruz, diyorlar? Hayır öyle değildir. Aldanıyorlar. Bunların nîmet olma- yıp, musîbet olduğunu anlamıyorlar." buyruldu. Kalplerini, Hak teâlâdan yüz çevirenlere verilen dünyâlıklar, hep haraplıktır, felâkettir. Şeker has- tasına verilen tatlılar, helvalar gibidir. (E. Ans. c.1, s. 23)

Yine büyük âlim Senâullah Dehlevî ve Tefsîr-i Kebîr sâhibi Fahrüd- dîn Râzî, Allahü teâlânın mekri ile insanların mekrleri arasında fark oldu- ğunu belirtip, insanların mekrinde, başkasına kötülük ve zarar vermek esastır. Mekr-i ilâhî böyle değildir; Allahü teâlânın mekri, mekr yapanla­rın mekrini bozmak, mekrlerine karşı onları cezâlandırmak sûre­tiyle her­kese hayır, iyilik olduğu gibi, onlara hadlerini ve mekr yapma...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Adeti İlahiyye İstidrac Mucize
« Posted on: 20 Nisan 2024, 14:47:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Adeti İlahiyye İstidrac Mucize rüya tabiri,Adeti İlahiyye İstidrac Mucize mekke canlı, Adeti İlahiyye İstidrac Mucize kabe canlı yayın, Adeti İlahiyye İstidrac Mucize Üç boyutlu kuran oku Adeti İlahiyye İstidrac Mucize kuran ı kerim, Adeti İlahiyye İstidrac Mucize peygamber kıssaları,Adeti İlahiyye İstidrac Mucize ilitam ders soruları, Adeti İlahiyye İstidrac Mucizeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes