๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İslam Kültürü A-İ => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 28 Mart 2010, 17:57:55



Konu Başlığı: Fütüvvet Mürüvvet
Gönderen: Zehibe üzerinde 28 Mart 2010, 17:57:55
Fütüvvet-Mürüvvet 
Meşhûr velîlerden ve) buyurdular ki imâmı Amr bin Osman Mekkî (rahme-tullahi Hak teâlâ aleyh akâid: "Fütüvvet Güzel ahlâktır."

Bağdât'ın Büyük velîlerinden Cafer-i Huldî (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) buyurdular ki: "Fütüvvet, nefsini Aşağı tutup, müslümanlara hürmeti Büyük bilmektir."

Evliyânın büyüklerinden Ebu Abdullah el-Mukrî (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) buyurdular ki: "Fütüvvet; kızdığı kimseye Karşı Güzel huylu olmak, hoşlanmadığı kimseye ihsan etmek, kalbinin nefret ettiği kimse ile Hüsn-i sohbette, Güzel sohbette bulunmaktır."

Evliyânın büyüklerinden Fudayl bin İyad (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) hazretlerine "Fütüvvet nedir?" dediler. Cevaben buyurdular ki: "Dostların kusurlarını hos görmektir."

Bağdat velîlerinden Rüveym bin Ahmed (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) buyurdular ki: "Fütüvvet; din kardeşlerinden gördüğün eziyetlere Sabır etmen ve onları affetmendir."

Büyük velîlerden Sehl bin Abdullah Tüsterî (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) buyurdular ki: "Fütüvvet, sünnete Tabi olmaktır."

Evliyânın meşhurlarından Ebû Abdullah Seczî (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) hazretlerine "Neden sofîler hazırsındır HIRKA giymiyorsun?" diye sorulunca, "HIRKA giymek fütüvvet Sahibi Yiğit kimselere yakışır. Fütüvvet ehlinden olmayan kimselerin Boyle şeyler giymesi nifak alâmetidir. Fütüvvet yükünün altına girmeden, fütüvvet Ehl hazırsındır gözükmek yakışmaz." Dedi. "Peki o halde fütüvvet nedir?" diye sorulunca, "Fütüvvet, kendini kusurlu, insanları Mazur görmektir. Kendini noksan, başkalarını tam görmektir. İnsanların iyisi kötüsü Olsun Olsun hepsine merhamet ve şefkat nazarıyla bakmaktır. Fütüvvetin tr Yüksek derecesi imkb hic BİR Zaman Halk seni Hak'tan alıkoymaması, perde olmamasıdır. " buyurdular.

Büyük velîlerden Ebu Ali Dekkâk (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) hazretlerine "Fütüvvet nedir?" diye soranlara, "Fütüvvet, Peygamber efendimizin Güzel ahlâkından biridir. Bunun içindir ki, mahşer gününde beğenilen olmayı denedim;" Ben! Ben! "Derken, O," Ümmetim! Ümmetim! "Diye yalvaracaktır." buyurdular.

Evliyânın meşhurlarından Ebû Bekr Verrâk (rahmetullahi Hak teâlâ a-) buyurdular ki leyh: "Eskiden fütüvvet sâhipleri (başkasını kendine tercih edenler) arkadaşlarını üzerinde kendilerinden bahsetmezlerdi. Hatta kendi-lerini kötülerlerdi. Rahatlığı dostları Click, zahmeti kendilerine seçerlerdi. Şimdiyse beğenilen olmayı denedim kendini övüp, dostlarını kötülüyor. Zahmeti arkadaşla-Rina, rahatı kendilerine alıyorlar. "

Büyük İslâm Âlim Şeyh Edebali (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) hazretlerine Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin sohbetlerinde kemâle geldi. Ayşe esnada Selçuklu Devleti çöküntüye Doğru gidiyor, Anadolu'da BİR karışıklık hüküm sürüyordu. Moğolların önünden Kaçan Oğuz boyları Anadolu'ya Büyük Gruplar hâlinde gelerek çeşitli bölgelere yerleşiyorlardı. Ayşe boylardan Biri de bir kez Karacadağ, Gale da Söğüt mıntıkasına yerleşen Kayılar İdi ve başlarında Ertuğrul Bey bulunuyordu. Daha tür zamanlardan îtibâren Ertuğrul ve Oğlu Osman Gâzinin başından geçen hâdiseler ve onların velîler ile olan münâsebetleri Büyük BİR devletin müjdesini veriyordu.

Ertuğrul Gazi BİR Gece ulemâdan BİR kimseye Misafir oldu. Sohbet esnâsında Ertuğrul Gazi, yüksekçe BİR Yerde duran Kitabı göstererek ne olduğunu sordu. Ev Sahibi; "Ayşe Kitap ALLAHü azîmüşşân hazretlerinin Resul-i ekremine indirdikleri Kur'an-ı kerîmdir." cevâbını Aldi. Gale ev Sahibi uyumak Click gittiğinde, Ertuğrul Gazi mushafın bulunduğu odada sabaha kadar mushaf-ı şerîfin huzûrunda hürmet ve tâzim ile ayakta Durdu. Fakat sabaha Karşı BİR ara dayanamayıp uykuya daldı. Ayşe sırada rüyâda kendisine; "Sen Benim kelâmıma hürmet ve tâzimde bulundun, ben de dolaşmam evlâdına kıyâmet gününe kadar öne sürdüğümüz olacak BİR ulu" devlet ihsan eyledim. " diye hitâb olunduğunu işitti.

DİĞER taraftan Ertuğrul Gazi Zaman Zaman Konya'ya gelir ve Mev-lana Celaleddin-i Rumi hazretlerini de Ziyaret ederdi. BİR gelişinde henüz Küçük yaşta olan Osman Gâziyi de berâberinde Mevlânâ'ya getirip Hayır duâlarını Gemi Marmara'ya doğru seyrediyor etti. O sırada Selçuklu Sultani bulunan kimsenin, Kalenderî tarîkatinden olan BİR şahsa bağlandığını işiten Hazret-i Mevlânâ, "Hos birsey hükümdâr kendine BİR baba bulduysa, biz de kendimize BİR OĞUL bulduk." diyerek Küçük Osman'ın elinden tuttu ve Hayır duâlar eyledi.

Ayşe hususta Üçüncü Büyük Müjde İMKB, Osman Gazi ile Şeyh Edebali Hazretlerinin arasında cereyân etti. Edebali Hazretlerinin Konya'dan gelerek cihâd sınırının en uc Bölgesi olan Eskişehir yakınlarında İtburnu denilen BİR köyde yerleşmişti. Burada tâliplerine ilim öğretmek, insanlara Huzur dağıtmakla meşgûl olurdu. Dini meselelerde beğenilen olmayı denedim ona mürâcaat Eder, Dünya ve "devlet işlerini ona danışırdı. İslâm dünyâsında eskiden beri mevcûd olan "Fütüvvet Ehl" ve Anadolu'da mühim BİR yer tutan "Ahiler'de" ile irtibâtı Vardi. Ayrıca Ertuğrul Beyin Oğlu Osman Bey de yanıma Büyük Âlim sik sik ziyârete Gider, ilim ve feyzinden istifâde ederdi. Edebali hazretlerinin kendi parasıyla yaptırıp talebelerine beceri verdiği Bilecik'teki zâviyesini ziyâretlerinden birinde, Osman Bey BİR Rüya gördü. Rüyâsını hocası Edebali hazretlerine anlattı. Osman Beyin rüyâsında, Edebali hazretlerinin Koltuk altından çıkan BİR nurları, gelip Osman Beyin göğsüne girdi. O nûrun girmesiyle, Osman Beyin karnından BİR Ağaç peydâ oldu. Birden dallanıp budaklandı. Dalları cok yükseklere ulaştı. Altındaki nice Dağlar ve nehirleri gölgeledi. Onun gölgesindeki dağ ve nehirlerden birçok insan gelip istifâde etmeye başladığı sırada Osman Bey uyandı. Edebali Hazretlerinin Osman Beyin Boyle BİR Rüya görmesine cok Sevindi. Onun yapacağı Büyük hizmetlerde, kendisinin de nasîbi olmasına cok şükretti. Osman Beyin met Güzel rüyâsını şöyle tâbir etti: "OĞUL sen, Ertuğrul Gazi Oğlu Osman, babandan Gale" Bey "olacaksın, kızım Mal Hâtunla evleneceksin. Benım çıkıp sana gelen nurları budur. Sızın asil ve Temiz soyunuzdan güzel pâdişâhlar gelecek. Onlar, nice devletleri BİR Çatı Altında toplayacaklar. ALLAHü Hak teâlâ, nice insanın Huzur ve saâdete kavuşmasına, din-i İslâmla şereflenmesine dolaşmam neslini vesîle edecek. " Dedi. Osman Beyi tebrik etti. gözünün nûru kızını met Mubarek insana NİKAH etti.

Osman Beyin, Mal Hâtunla izdivâcından Orhan Bey dünyâya geldi. Edebali Hazretlerinin, dâmâdı tarafından kurulan Osmanlı Devletine mânevî Güç verdi. Sultan Osman Gâzinin hürmet ettiği, her hususta istişâre Edip danıştığı en Yakin yardımcılarından oldu.

Horasan'ın meşhûr velîlerinden Seyyid Ali Hemedânî (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) Fütüvvetle ilgili olarak buyurdular ki: "Ey Aziz! Ahi (kardeşlik) sözü Halk arasında kullanılan BİR lafızdır. Bunun Yüksek BİR mânâsı ve genis BİR hakîkati vardır. Tasavvuf Ehl kardeşliği Üç mertebede açıklamışlardır . Birincisi, anne ve babası BİR olan kimseler. İkincisi müminlerin kardeşliğidir. Ayet-i kerîmede meâlen, "Şüphesiz ki, müminler kardeştir." (Hucurât Suresi: 13) buyruldu. Üçüncü mertebe imkb Gönül Ehl ve hakîkate Erenler arasındaki kardeşliktir. Send makâma fütüvvet denir. BİR kimse cömertlikle, af, emânete riâyet, şefkât ve hilm (yumuşak huyluluk), tevâzu ve takva ile vasıflanırsa, fütüvvet Ehl Boyle kimseye (AHİ) Kardeş **** vermişlerdir. onu ne kadar fakr makâmından BİR makamında imkb de BÜTÜN makamların aslıdır Fütüvvet. BÜTÜN makamlar ona bağlıdır. BÜTÜN insânî olgunlukların Aslı fütüvvete bağlıdır. Çünkü BU BÜTÜN dereceleri ve meka-rim-i ahlâkı, Üstün ahlâkı şâmildir. Hakîkate eren büyükler, meşâyıh-ı ki-ram, fütüvvetin hakîkatı hakkında cok SÖZ söylemişlerdir. Hasan-ı Basri kuddise sirruh, "Fütüvvet, Rabbin Click nefsine düşman olmandır." Buyur-du. Haris-i Muhâsibî imkb, "Fütüvvet Herkese insaflı davranmayı kendine vazîfe bilmek, kimseden insaf beklememektir." buyurdu. Cüneyd-i Bağ-Dadi, "Fütüvvet, Açık elli Olmak ve eziyet vermemektir. Yâni fütüvvetin hakîkatı; Hayra, iyiliğe ve ALLAHü teâlânın kullarının rahatına vesîle olmaktır. "Buyurdu. Sehl bin Abdullah da," Fütüvvet, Sünnet-i seniyyeye uymaktır. "Buyurdu. Hazret-i Ali buyurdu ki:" Fütüvvet Dört kısımdır. GU-cu yettiği halde affetmek, gadab, kızgınlık ânında yumuşak davranmak, düşmanlığı oldugu halde karşısındakine nasîhat etmek, kendi ihtiyâcı oldugu halde başkasına vermek. "BÜTÜN BU buyrulanlardan anlaşıldı ki, fütüvvetin BÜTÜN mertebeleri ve şekli kul Hakkı ile ilgilidir. Peygamber Efendimiz BİR Hadis- i şerîfte, "Kul, Muslim kardeşinin ihtiyâcını kar-şıladığı müddetçe ALLAHü Hak teâlâ da onun ihtiyaçlarını giderir." buyurdu.

"Biliniz ki, Dünya, kıyâmet çölünün kenarında yapılmış BİR menzildir. Öyle BİR menzildir ki, Ezel çölü ile EBED çölü arasında konmuştur. ALLAHü teâlânın kulları, misâfirleri Alem-i ervâh çölünden kıyâmet karargâhı sahrasına sefer yapsınlar. Send menzilde Rivayet seferine çıkmak Click azık hazırlasınlar met Uzun ve nihâyetsiz YOLCULUK Click tedbir ile meşgûl olsunlar. Dünyâda BİR Yerde konaklamış misâfirler hazırsındır gidici olan insanlar, ALLAHü teâlânın hikmetiyle değişik haldedirler. Bâzısı bedenen kuvvetli, mânen zayıf, bâzısı mânen kuvvetli, bedenen zayıfdır. onu Iki bakımdan da kuvvetli, bâzısı Bâzısı da onu Iki bakımdan da zayıf yaratılmıştır. Kur'an-ı kerîmde meâlen; "... ISTE BÜTÜN bunlar Aziz olan () iyi bilen ALLAH'ın takdîridir onu şeyi verdin." (En'âm Suresi: 96) buyrulmuştur. Bunda sayılması , anlatılması mümkün olmayacak. BİR hikmeti, insanların güçleri nisbetinde birbirine Yardımcı olmalarıdır çeşitli hikmetler vardır derecede. Peygamber Efendimiz Hadis-i şerîfte, "Müminler binânın tuğlaları gibidirler. Biri diğerini destekler. "Buyurdu. İmanın Sahibi olanlar, din ve Dünya işlerinde birbirine Yardımcı olurlar. Send dünyâdaki Rivayet seferinde kulluk yükünü taşımaları Click birbirlerine Yardımcı olurlar. Ayet-i kerîmede müminlerin Kardeş oldugu bildirilmiştir.

Güç kuvvet Sahibi olanlara met fani Nimet ALLAHü Hak teâlâ tarafından verilmiş BİR emânettir ki, bununla ebedî saadet tohumlarını ekerler. Send e-Bedi nîmeti kazanırlar. Mağrur ve gafil olanlar imkb met cismânî BİR Nimet olan Güç ve kuvveti su birkaç günlük kederli Dünya Hayatı Click harcarlar. Kisa ömrü met murdar dünyâya ait şeyleri toplamakla zâyi ederler. Uzun Rivayet yolculuğu Click hazırlanmaktan gafil olurlar. Böylece din kardeşlerinin de dünyâya ve âhirete ait haklarını unuturlar, yerine getirmezler. ALLAHü teâlânın emirlerine Elden kaçırırlar uymayı. Âyet-i kerîmede mea-len, "Onlar Dünya hayâtının görünen yüzünü bilirler. Âhiretten İMKB tama-men gâfildirler." (Rum Suresi: 7) ve "... unuttular ALLAH'ı, ALLAH da onları Unut-tu." (Tevbe Suresi: 67) buyruldu. Ayşe coğ DÜNYANIN fani, geçici nîmetlerine dalıp, ALLAHü teâlâyı unutmaları sebebiyle âhirette Cehennem'e Atila-caklar ve rahmet edilmeyecekler. "

Tâbiînin meşhurlarından ve âlimlerinden Ahnef bin Kays (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) buyurdular ki: "Mürüvvet; Güzel Dostluk, Doğru konuşmak, Her Yerde ona bir ALLAHü teâlâyı hatırlamaktır ve Hadis."

Meşhûr velîlerden ve) buyurdular ki: "Mürüvvet, arkadaşının Hata ve kusur imâmı Amr bin Osman Mekkî (rahme-tullahi Hak teâlâ aleyh akâid-Larini bilmezlikten gelmektir."

Büyük velîlerden Ebû Hafs Haddad en-Nişâbûrî (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) şöyle buyurmuştur: "Mürüvvet, insafı yerine getirmek ve hic kimseden intikam almayı istememektir."

Evliyânın büyüklerinden Nesevî (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) buyurdular ki:? Mürüvvet; dînini korumak ve nefsini tanımak, müminlere hürmet et-mek, kendi kusurlarını görmektir.?

Büyük ve meşhûr velîlerden Sırrı-yi Sekatî (rahmetullahi aleyh Hak teâlâ) buyurdular ki: "Mürüvvet, insanın kendi nefsini, ona türlü kirden ve insanların ayıp saydıkları şeyleri yapmaktan korumak ve BÜTÜN işlerinde insanlara Karşı şefkatli, merhametli ve insaflı davranmaktır."