> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü A-İ > Fitne Nemmam Yalancılık
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fitne Nemmam Yalancılık  (Okunma Sayısı 1457 defa)
28 Mart 2010, 18:00:20
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 28 Mart 2010, 18:00:20 »



Fitne-Nemmam-Yalancılık
Mahdûmzâde Ebü´l-Kâsım Hindistan´da yetişen büyük velîlerdendir. Urvet-ül-vüskâ Muhammed Ma´sûm-i Fârûkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin üç cildlik Mektûbât kitabında bu torununa yazılmış mektup­lar vardır. İkinci cild, 123´üncü mektup, bu mektuplardan biridir. Burada buyruluyor ki:

"Allahü teâlâya hamd olsun! O´nun sevdiği, seçtiği kullarına selâm olsun! Kıymetli mektubunuz geldi. Bizi çok sevindirdiniz. Huzur ve safâ hâsıl olduğunu yazıyorsunuz. Ne iyi bir haber! Fitne ateşi ne kadar sön­dürülür, bastırılırsa, o kadar iyidir. Dostlardan, sevdiklerinden insanlık îcâbı bir kusur, sevgiye uymayan, ters düşen bir şey meydana gelirse, bağışlamalı, iyiliklerini, iyi taraflarını görmelidir. Mısra´: "Mert isen, kötülük yapana, iyilik yap."

Derler ki, bir kimse, bir kimsenin yanında, bir kimsenin bir kötülüğün­den bahsetmiş. O da; "Biz, bize iyiliğine bakarız. İyiliği kötülüğünden fazla ise, iyiliklerini alır, kötülüklerini geçeriz. Nitekim efendi de kölesine böyledir. O hâlde kulun, kula karşı nasıl olması îcâbettiğini bundan kıyas etmelidir" demiştir.

Yazıyorsunuz ki, bâzı sâlihler, bâzı haberler getirdi. Hüsn-i zan ge­reği, sözlerine inandım. Bu yüzden kalbim ağırlandı. Deriz ki: İlim sâhibi­nin böyle söylemesi, hayret vericidir. Onların sözlerini, hüsn-i zanla kabûl etmişsiniz ve hüsn-i zan etmeğe lâyık olan diğer tarafa da hüsn-i zan etmemişsiniz. Dedikodu yapanın sözü kabûl edilmez, red edilir.

Kenz-ül Hafi kitabında diyor ki: Hâlid bin Sinân; "Dedikoduyu kabûl etmek, dedikodudan daha kötüdür. Çünkü dedikodu; günaha yol gös­termek, onu kabûl, yâni onu dinlemek ise, izin vermek, onu tasdîk et­mektir. Bir şeye delâlet eden ile, onu kabûllenip, hükmeden bir değildir. O hâlde dedikodu yapanın azâbı, sâdece dedikodusudur. Eğer doğru ise, ayıplamasında, bir kimsenin gizli bir şeyini ortaya dökmek, hürmetini gidermek, nâmusuyla oynamak vardır. Yalan ise, Allahü teâlâya karşı gelmek, yalan ve iftirâ söz ile şeytana uymaktır. Sana bir kimse gelip, fi­lân kimse, senin hakkında şöyle şöyle dedi, senin için şöyle şöyle yaptı dese, bu durumda şu altı şeyi yapman senin üzerine vâcib olur:

1- Tasdik etmemelisin, yânî söz getiren kimsenin sözlerinin doğrulu­ğuna inanmamalısın. Çünkü nemmâm, yâni dedikodu yapanın şâhidliği, İslâmda kabûl edilmez. Allahü teâlâ, Hucurât sûresi altıncı âyetinde meâlen; "Ey îmân edenler, eğer size bir fâsık, bir haber getirse, onu araştırın, (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkîk edin). Değilse, bilmeye­rek bir kavme sataşırsınız da, yaptığınıza pişmân olursunuz" buyuruyor.

2- Dedikodu yapanı men etmelisin. Çünkü dedikodu yapmak mün- kerdir. Kötü iştir. Münkerden nehy ise vâcibdir. Allahü teâlâ, Âl-i İmrân sûresi yüz onuncu âyetinde meâlen; "Ey Muhammed aleyhisselâmın ümmeti! Siz beşeriyyet için meydâna çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreder, fenâlıktan alıkorsunuz ve Allah´a îmânı­nızda devâm edersiniz!" buyuruyor.

3- Dedikodu edene, söz taşıyana, getirip götürene, Allah için kızma­lısın. Çünkü o âsîdir, günahkârdır, fâsıktır. Günahkâra buğz ise, vâcibdir.

4- Yanında olmayan din kardeşine dedikodu yapanın sözü ile, sû-i zan etmemelisin. Çünkü müslümana sû-i zan haramdır. Haramdan sa­kınmak ise elbette lâzımdır.

5- Dedikodu yapanın sözüne bakıp, tecessüs etmemeli, araştırma­malısın. Çünkü Allahü teâlâ tecessüsü nehy ediyor ve Hucurât sûresi on ikinci âyetinde meâlen; "Ey müminler! Zannın çoğundan sakınınız. Çünkü, zan etmenin bâzısı günah olur. Birbirinizin kusurunu araştırma­yın" buyuruyor.

6- Bu dedikoducunun yaptığını, beğenmediğin şeyi sen yapmamalı­sın.

Âlimlerden biri buyurdu ki: "Bu zamanda günahtan kurtulmak ve din kardeşleri ile kardeşliğinin devâmını isteyen, kendini hâkim yapsın, hâ­kimler gibi hükmetsin. Bir kimse hakkında, tek bir kimsenin sözünü kabûl etmeyip, birden çok şâhid olmayınca ve şâhidler âdil olmayınca, bir kim­senin sözünü tasdîk etmesin."

Medîne-i münevverede yaşayan âlim ve velîlerden İmâm-ı Mâlik bin Enes (rahmetullahi teâlâ aleyh) devlet adamlarına gerekli nasîhatte bu­lunur, hatâlarını söylemekten çekinmezdi. Ancak hiçbir sûretle kimseyi devlete karşı ayaklanmaya teşvik etmezdi. Fitne ve fesâda aslâ râzı ol­mazdı. Her türlü isyândan ve ona teşvikten sakınmasına, fitnelerden uzak kalmasına rağmen Abbâsî halîfelerinden Ebû Câfer Mensûr zamâ­nında tâkibâta uğradı. "Zorla yapılan talak, talak değildir." hadîs-i şerîfini rivâyet etmesi fitne peşinde koşanlar tarafından yanlış anlaşılıp halîfeye şikâyet edildi. Halîfe, bu hadîs-i şerîfin halîfeye zorla bîat eden kimsele­rin bîatlarının geçerli sayılmayacağı şeklinde anlaşılıp, isyâna teşvik sa­yılabileceğini bildirerek bu hadîs-i şerîfi rivâyet etmemesini istedi. Mâlik bin Enes hazretleri de halîfenin emrine uyup bir kenara çekildi. Ancak fitne taraftarları boş durmayıp, yeni Medîne Vâlisi Câfer bin Süleymân´a durumu bildirdiler. Fitnecilerin tesirinde kalan Medîne vâlisi, halîfenin ha­beri olmadan Mâlik bin Enes´i hapsettirip kırbaçlattı. Kolu sakatlandı, omuzu çıktı. Mâlik bin Enes hazretleri yaraları iyileştikten sonra ilim öğ­retmeye ve hadîs-i şerîf rivâyetine devâm etti. Derslerinde fitne ve fesâ­dın karşısında olduğunu her vesîleyle anlattı. Mâlik bin Enes hazretlerine böyle yapılması Medîne halkı tarafından hoş karşılanmadı. Bu durumu haber alan halîfe Ebû Câfer Mensûr, büyük bir âlime yapılanların hatâ olduğunu anladı. Hac için Hicaz´a geldiğinde bir elçi göndererek İmâm-ı Mâlik´ten özür diledi ve onunla görüşmek istedi. Mâlik bin Enes halîfeyle görüşmeyi kabûl etti. Halîfe Ebû Câfer Mensûr, Mâlik bin Enes´in yanına varınca; "Olan o işi ne emrettim, ne de haberim var. Sen aralarında bu­lundukça Haremeyn halkı hayır içindedir. Sen onların ezâsının emânısın. Allah senin sâyende onlardan baskıyı kaldırdı. Sen olmasan onlar ça­bukça fitneye kapılırlar. İşkence yapanın Medîne´den Irak´a getirilmesini, dar bir yere hapsedilmesini emrettim. Sana yaptıklarının cezâsını bula­caktır." dedi. Hoşgörü sâhibi Mâlik bin Enes hazretleri; "Allahü teâlâ müminlerin emîrine sıhhat ve âfiyet versin. Makâmını yüce kılsın. Pey­gamber efendimize ve size yakınlığı sebebiyle ben onu bağışladım." bu­yurdu. Halîfe ise; "Allah sizi de af ve mağfiret buyursun." dedi. Bu hâ­dise, Mâlik bin Enes hazretlerinin kendisine karşı olan kimselere nasıl davrandığını gösteren bir nümûnedir.

Tâbiîn devrinin yüksek âlimlerinden ve velîlerin büyüklerinden İmâm Mûsâ Kâzım (rahmetullahi teâlâ aleyh) zamânında Halîfe Hârûn Reşîd, bir gün veziri Ali bin Yektîn´e çok güzel elbiseler hediye etmişti. Bunlar arasında, siyah ibrişimle dokunmuş, altın yaldızlı gömlek en iyisiydi. Pâ­dişâhlara mahsus bir elbiseydi. Ali bin Yektîn, Mûsâ Kâzım hazretlerini çok sevdiği için bir mikdar daha mal ilâve ederek hepsini Mûsâ Kâzım´a gönderdi. Gömlekten başka bütün hediyeleri kabûl ettiler. Gömleği geri gönderip, bunu saklamasını, bir gün lâzım olacağını söylediler. Bir gün Ali bin Yektîn, kölelerinden birine kızıp kovdu. O köle, Hârûn Reşîd´e gi­dip; "Benim efendim Mûsâ Kâzım´ı imâm edinmiştir. Ona çok mal gönde­riyor, hattâ sizin ona ikrâm ettiğiniz ibrişimli altın yaldızlı gömleği bile ho­casına gönderdi." dedi. Hârun Reşîd, kızıp, Ali bin Yektîn´i çağırttı; "Sana giydirdiğim gömleği ne yaptın?" diye sordu. Ali bin Yektîn; "Bendedir ey müminlerin emîri!" dedi. Hârûn Reşîd, hemen getirmesini istedi. O da kölelerinden birisini çağırıp; "Benim sarayımda falan odaya git, anahta­rını falandan iste, odada bir sandık vardır. Kapağını aç, içinde mühürlü bir kutu göreceksin. O kutuyu getir" dedi. Kölesi derhal kutuyu getirdi. Kutuyu açınca, içindeki gömleği gördüler. Güzel kokular da sürülmüştü. Hârun Reşîd´in öfkesi geçti. Ali bin Yektîn´e; "Bunu yerine gönder, hatı­rını da hoş tut! Bundan sonra senin hakkında söylenen sözlere aldır­mam. Bu elbise yanında olmasaydı, seni cezâlandıracaktım. Fakat işin doğrusu meydana çıktı. Bundan sonra, bir şeyi araştırmadan hakkında hüküm vermeyeceğim" dedi. Başka hediyeler ve ihsânlarda bulunarak gönderdi. Fesatlık yapan köleye de gereken cezâsı verildi.

Tabiînden hadîs ve fıkıh âlimi, velî Mutarrif bin Abdullah (rahme- tullahi teâlâ aleyh) fitne ve fesattan son derece kaçınır, fitneye bulaş- maktan korkardı. Hazret-i Hasan?ın fitneden kaçmasını selden boğulma- mak için kaçan bir insana benzetmiş, ?Fitne insana hidayet etmek için gelmez. Fakat nefsiyle çarpışanın nefsin arzularını terk etmesi için gelir? demiştir.

Yezîd bin Abdullah?a soruldu: ?Müslümanlar arasında fitne harp çık­tığı zaman Mutarrif ne yapardı?? Şöyle cevap verdi. ?Evine kapanır ve hiç bir cemâate yaklaşmazdı. Ortalık açılıp fitne ortadan kalkmadıkça kimse ile görüşmezdi."

Erbilli Muhammed Es?ad Efendinin talebesi Ramazanoğlu Mahmûd Sâmi (rahmetullahi teâlâ aleyh) hiç kimseye; "Bizden ders al, bizim soh­betimize katıl, sakal bırak, sarık sar, cübbe ve şalvar giy." gibi emirler vermezdi. Dikkat çekecek, fitne uyandıracak hareketlerden kaçınırdı. "Bi- zim kapımız, hak kapısıdır. Nasîbi olan gelir. Hiç kimseyi zorlamayı­nız." derdi.

Tâbiînin büyüklerinden, meşhûr bir âlim ve velî Şa´bî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Fitne çıkaran âlimden ve câhil âbidden (çok ibâdet edenden) sakının. Bunların hâline meftûn olan (gönlünü kaptıran, aldanan) için ikisi de fitnedir. Hem de çok tehlikelidir."

Büyük velîlerden ve fıkıh âlimi Ayn-ül-Kudât Hemedânî (rahmetul- lahi teâlâ aleyh) bir talebesine şöyle nasîhat etti: İnsanların söz taşımala- rını dinleme. Zîrâ hadîs-i şerîfte; "Nemmâm (Koğucu, söz taşı­yan) Cen- net´e giremez." buyruldu. İnsanların ayıplarını görme. Hadîs-i şerîfte; "İnsanların ayıplarını araştırmayınız." buyruldu.

Tâbiînin ve bu devirdeki evliyânın en büyüklerinden Hasan-ı Basrî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine bir gün birisi gelip, "Fil...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fitne Nemmam Yalancılık
« Posted on: 28 Mart 2024, 13:26:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fitne Nemmam Yalancılık rüya tabiri,Fitne Nemmam Yalancılık mekke canlı, Fitne Nemmam Yalancılık kabe canlı yayın, Fitne Nemmam Yalancılık Üç boyutlu kuran oku Fitne Nemmam Yalancılık kuran ı kerim, Fitne Nemmam Yalancılık peygamber kıssaları,Fitne Nemmam Yalancılık ilitam ders soruları, Fitne Nemmam Yalancılık önlisans arapça,
Logged
24 Nisan 2016, 20:27:14
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #1 : 24 Nisan 2016, 20:27:14 »

Kacinmamiz gereken afetlerden yine.Rabbim bizleri korusun insallah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

24 Nisan 2016, 20:56:17
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #2 : 24 Nisan 2016, 20:56:17 »

Esselamü aleyküm ve rahmetüllah.  Rabbim bizleri bu günahlardan muhafaza eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes