> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü A-İ > Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat  (Okunma Sayısı 1114 defa)
03 Nisan 2010, 13:19:35
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 03 Nisan 2010, 13:19:35 »



Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat


Evliyânın büyüklerinden Ebû Ali Cürcânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) cimrilik anlamına gelen "buhl" kelimesinin harflerini ayrı ayrı tahlil ederek şöyle buyurdular: "Buhl´un be´si belâya, hâ´sı hüsrana, lâm´ı da levm yâni kınama ve kötülüğe delâlet eder. Nitekim cimri insan, nefsiyle belâda, çalışma ve gayretiyle hüsranda, cimriliği, kimseye faydasızlığı îtibârıyla kötülenme ve kınanmadadır."

Büyük velîlerden Ebû Hafs Haddâd en-Nişâbûrî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine, "Cimri kime derler?" diye soruldu. Cevaben, "İhtiyaç ânında başkasını düşünmeyene." buyurdular.

Dünyâ ve âhiret işlerinde kardeşlerini kendisinden önde tutana ne denir?" denildi. O; "Îsâr sâhibi denir." Buyurdular.

Evliyânın büyüklerinden Hâtim-i Esam (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Cimri birinin hastalandığı zaman sadaka dağıttığını görünce; "Allah´ım bu kulunun hastalığını devâm ettir. Çünkü bunun böyle sadaka dağıtması, kendi günahları için keffâret, fakirler için de daha faydalı ol- maktadır." diye duâ etti.

Evliyânın büyüklerinden Nesevî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: ?Mevcut olan şeyde cömertlik, kendisinde olan her türlü işleri kusurlu görmektir.?

Tebe-i tâbiînin büyüklerinden, fıkıh, hadîs âlimi ve velîlerden Süfyân bin Uyeyne (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine "Sehâvet, cömertlik nedir?" diye sordular. "Dostlara ve sevdiklerine iyilik ve ikrâmda bulunmaktır." buyurdular.

Konya´ya gelen büyük velîlerden Şems-i Tebrîzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine; Cömertliği sordular, cevaben buyurdular ki: "Dört tür- lü sehâvet, cömertlik vardır: 1) Mal cömertliği; zâhidlere, dünyâya kıy- met vermeyenlere mahsustur. Onlar malı verirler, mârifeti, Allahü teâlâyı tanımayı alırlar. 2) Beden cömertliği; müctehid olan âlimlere mahsustur. Onlar da Allahü teâlânın yolunda vücutlarını harcarlar ve hidâyeti alırlar. 3) Can cömertliği; şehidlere mahsustur. Onlar da canlarını vererek Cennet´i alırlar. 4) Kalb cömertliği; âriflere mahsustur. Onlar da gönül ve- rerek muhabbeti alırlar."

Evliyânın büyüklerinden Ebû Abdullah-ı Rodbârî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bir gün dervişlerin peşi sıra gidiyordu. Sofîleri arkadan tâkib etmek âdeti idi. Hepsi bir dâvete gidiyordu. Bunları gören bir bakkal; "Bunlar halkın malını yemeyi helâl sayıyorlar." diyerek sofîler hakkında ileri geri konuştu. Devam ederek; "Dervişlerden biri benden yüz dirhem aldı, fakat getirip vermedi. Adamı nerede arayacağımı da bilmiyorum." dedi. Dâvet yerine vardıklarında, sofîleri seven ev sâhibine Ebû Abdullah Rodbârî buyurdu ki: "Kalbim sükûn ve huzur içinde olsun dersen, bana yüz dirhem getir." Ev sâhibi derhal istenen parayı getirdi. Ebû Abdullah Rodbârî talebelerinden birine; "Bu parayı al, falan bakkala git. Bu parayı arkadaşlarımızdan biri sizden borç almış, zamânında ödemesine mâni olan bir mâzereti çıkmış, parayı ancak şu anda gönderebildi. Özrünü kabûl et, de." buyurdu. Talebe hemen gidip Ebû Abdullah Rodbârî hazretlerinin dediklerini yaptı. Dâvetten dönerken dervişler bakkal dükkanının önünden geçtiler. Bakkal, sofîleri medhetmeye başladı. "Bunlar emin, güvenilir ve sâlih insanlardır." diyordu. Bunun üzerine Ebû Abdullah Rodbârî buyurdu ki: "Bütün çirkinliklerden daha çirkin olan bir çirkin şey vardır. O da bir sofînin, velînin cimrilik yapmasıdır. Yâni hem kendisi iyilik etmez, hem de iyilik edene mâni olur. Bu hal herkes için çok kötü bir huydur. Hele tasavvuf ehli için fenâlıkların en fenâsıdır. Bu hâlin kötülüğü sırf cimrilik olsun diye yapıldığı zamandır. Ancak bir hikmet bir fayda düşünüldüğü için yapılıyorsa, o zaman iş değişir. Çünkü bâzı kimselere vermemek, Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesindendir. Bunu iyi anlamak lâzımdır. Rabbimiz işin doğrusunu en iyi bilendir."

Nakşibendî büyüklerinden Alvarlı Muhammed Lütfi (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri çok cömert idi. Herkes ve bilhassa varlıklı kimseler kendisine hediyeler gönderirdi. Fakat o bunlara hiç elini sürmezdi. Bunları minderin altına kor, evlenmek isteyenler, borcunu ödeyemeyenler ve cenâze masrafları vs. gibi sebeplerle kendisine gelenlere dağıtırdı. En büyük zevki hediyeleri lâyık olduğu yere ulaştırmaktı. Bâzan sohbetleri esnâsında üzerindeki en büyük parayı ortaya çıkardıktan sonra, çevresinde bulunanlara da; "Şuraya biraz para koyun!" derdi. Etrafındakiler de paralarını koyduktan sonra bunları toplatır, mahallin ileri gelenlerine veya muhtarına ihtiyaç sâhiplerine ulaştırmaları için gönderirdi.

Efe hazretlerinin pek çok gazellerinde bu duygularını görmek mümkündür.

Hasislikten elin çek sen cömerd ol kân-ı ihsân ol

Konuşma câhil-ü nâdân ile gel ehl-i irfân ol

Hakîr ol âlem-i zâhirde sen mânâda sultân ol

Karıncanın dahi hâlin gözet dehre Süleymân ol



Felekte hâsılı insân isen bir canı incitme

Günahkâr olma Fahr-i âlem-i zî-şânı incitme.



Efe hazretlerinin en çok sevdiği işlerden biri de ilim talebelerine yardım etmekti. İlme, irfâna çok önem verir, Erzurum´da medreselerde okuyan talebelere maddî mânevî yardımlarda bulunurdu. Alvar´da bir medrese kurarak gelenlere Kur´ân-ı kerîm ve fıkıh dersleri verdi. Bir zamanlar dindarlara, Kur´ân-ı kerîm okuyanlara ve okutanlara karşı düşmanlık gösterilmesi sebebiyle, Efe hazretleri de İslâmiyetin emirlerinin unutul­maması için fevkalâde gayret gösterdi. Onun emri ve izni ile köylerde Kur´ân-ı kerîm okutan hocalara en ufak bir zarar erişmedi.

Son devir velîlerinden Dârendeli Muhammed Hilmi Efendi (rahme- tullahi teâlâ aleyh) çok cömert olup, evine gelen hediyelerin tamâmını fa- kirlere dağıtırdı. Bir gün yeğeni; "Amca gelenin hepsini dağıtıyorsun." dediğinde; "Oğlum dağıtmazsan gelmez." demiştir.

Evliyânın büyüklerinden Ebû Ali Rodbârî (rahmetullahi teâlâ aleyh) rahmetullahi aleyh hazretleri çok cömertti. Dostlara olan ikrâmları fevkalâde idi. Allahü teâlânın rızâsı için, dostlarına verdiği bir yemek ziyâfetinde, birçok kandil yakmıştı. Birisi gelip kendisine; "Bu kadarı da isrâf olmuyor mu?" diye sorunca; "İçeri gir de bak. Allah rızâsı için olmayıp, gösteriş için yanan bir kandil varsa onu söndür." buyurdu. O kimse içeri girip, kandillerin hepsine baktı, herbirinin lüzumlu yerlerde yandığını, hiçbirisinin söndürülecek halde olmadığını gördü.

Kelâm, fıkıh, tefsîr, hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden Ebû Hamza Bağdâdî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri buyurdular ki: "Cömertlik varlıklının yoksula vermesi değil, yoksulun varlıklıya vermesidir."

Tâbiînin ve bu devirdeki evliyânın en büyüklerinden Hasan-ı Basrî (rahmetullahi teâlâ aleyh) güzel ahlâk sâhibi ve cömertti. Maaşını alır almaz fakirlere dağıtırdı. Cimriliğin kötülüğünden bahsederdi. Cimri kimselerden birisinin vefâtı sırasında yanında bulundu ve ona; "O para ve malları sana teşekkür etmeyeceklere bıraktın, şimdi özrünü kabul etmeyecek olan Allahü teâlâya gidiyorsun." buyurdu.

Tâbiînden, İslâm âleminde Eshâb-ı kirâmdan sonra yetişen evliyânın ve âlimlerin en büyüklerinden İmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe (rahmetul- lahi teâlâ aleyh) ticâret yapardı. Onun kanâatkârlığı, cömertliği, emânete riâyeti ve takvâsı ticâret muâmelelerinde de dâimâ kendini göstermiştir. Tâcirler ona hayret ederler ve ticârette onu Ebû Bekir´e benzetirlerdi. Ti- câreti, ortakları ile beraber yapar, her yıl kazancının dört bin dirhemden fazlasını fakirlere dağıtır, âlimlerin, muhaddislerin, talebelerinin bütün ih- tiyaçlarını karşılar, ayrıca onlara para dağıtarak, tevâzu ile; "Bunları ih- tiyâcınız olan yere sarf edin ve Allah´a hamdedin. Çünkü verdiğim bu mal hakîkatte benim değildir, sizin nasîbiniz olarak Allahü teâlânın ihsân ve kereminden benim elimden size gönderdiğidir." buyururdu. Böylece ilim ehlini, maddî bakımdan başkalarına minnettâr bırakmaz, rahat çalışma- larını temin ederdi. Kendi evine de bol harcar, evine harcettiği kadar da fakirlere sadaka verirdi. Zenginlere de hediyeler verirdi. Her Cumâ günü anasının, babasının rûhu için fakirlere ayrıca yirmi altın dağıtırdı. Mecli- sine devam edenlerden birinin elbisesini çok eski gördü. İnsanlar dağı- lıncaya kadar oturmasını söyledi. Kalabalık dağılınca; "Şu seccâdenin altındakileri al, kendine güzel bir elbise yaptır." buyurdu. Orada bin akçe vardı.

Çin, Hindistan, İran ve Anadolu´da İslâmiyetin yayılmasında büyük hizmeti geçen âlim ve mücâhid velî olan Ebû İshâk Kâzerûnî (rahmetul- lahi teâlâ aleyh) hazretleri cömert, kerem sâhibi ve çok misâfirperverdi. Maddî yönden zayıf olduğunu bilen babası ona; "Sen fakirsin, gelen mi- sâfirleri ağırlama gücüne sâhip değilsin, sonra bu işte acz içine düşme- yesin." deyince, Kâzerûnî hazretleri cevap vermedi. Derken Ra­mazân-ı şerîf ayında bir misâfir topluluk geldi. Kâzerûnî´nin evinde bir şey yoktu. Akşam yaklaşmıştı. O anda biri içeri girdi. Ekmek, muz ve incir bulunan büyük bir çantayı bırakıp: "Bunu dervişlere ve misâfirlere ikrâm et." dedi. Bu hâli gören babası oğluna dönerek; "Gücün yettiği kadar insanlara hizmet et. Zîrâ Hak teâlâ seni yalnız bırakmayacaktır." dedi.

Tebe-i tâbiînin ve evliyânın büyüklerinden Mısır´da yetişen meşhûr hadîs ve fıkıh âlimlerinden Leys bin Sa´d (rahmetullahi teâlâ aleyh) çok cömert olup, malı çok fazla idi. Senelik geliri 80.000 dinardı. Bunların hepsini Allah rızâsı için fakirlere dağıtır, elinde bir şey kalmazdı. Bunun için kendisine hiç zekât farz olmadı. Her gün fakirlere 360 altın sadaka vermeden kimse ile konuşmazdı ve buyururdu ki: "Benden bir sadaka veya hediye kabûl eden kimsenin bende olan hakkı, benim onda olan hakkımdan daha büyüktür. Çünkü o, benden, benim için Allahü teâlâya yakınlık vesîlesi olan bir şeyi kabûl etmiştir."

Bir gün hasta olan İmâm-ı Abdullah´ı ziyârete gitti. Onu ağlıyor görünce, "Ey Abdullah, neden ağlıyorsun?" diye sordu. O,...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat
« Posted on: 24 Nisan 2024, 17:17:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat rüya tabiri,Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat mekke canlı, Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat kabe canlı yayın, Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat Üç boyutlu kuran oku Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat kuran ı kerim, Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat peygamber kıssaları,Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaat ilitam ders soruları, Cimrilik-Cömertlik-İsraf-Kanaatönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes