> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü A-İ > Ahlak Huy Ruh
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahlak Huy Ruh  (Okunma Sayısı 1438 defa)
07 Nisan 2010, 15:32:03
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 07 Nisan 2010, 15:32:03 »



Ahlak-Huy-Ruh

Tebe-i tâbiînin büyüklerinden Abdullah bin Mübârek (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine "Güzel ahlâkı, bir cümlede hülâsa eder misin?" diye sorduklarında; "Kızmamaktır." buyurdular.Evliyânın büyüklerinden Gavs-ül-âzam Seyyid Abdülkâdir Geylânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) heybetli idi. Az konuşur, çok sükût eder, ko­nuştuğunda gâyet câzib, açık ve net konuşurdu. Şahsı için kızmaz. Din husûsunda aslâ tâviz vermezdi. Misafirsiz gece geçirmezdi.

Zayıflara yardım eder, fakirleri doyururdu. İsteyeni geri çevirmez, iki elbisesi varsa, mutlaka birini isteyene verirdi. Yanında oturanlarda; "Ondan daha kerîm ve lütufkâr kimse olamaz." kanâati hâkim olurdu. Sevdiklerinden biri gurbete çıksa, ondan haber sorar, sevgi ve alâkasını muhâfaza ederdi. Kendisine kötü davrananları affederdi. Kötülüklere dalmış çok kimse, hırsız ve eşkıyâ onun vâsıtasıyla tövbe etti. Köleleri satın alıp, âzâd ederdi. Verdiği sözü tutar, kimseye karşı kötülük düşünmezdi. Anbarında helâlden kazandığı buğday bulunurdu. Hizmetçisi, kapıda ekmek elinde durur ve halka şöyle seslenirdi:

"Yemek isteyen, ekmek isteyen, yatmak isteyen kimse yok mu? Gelsin!"

Kendisine hediye gelse, yanındakilere dağıtır, bir kısmını da, ken­disine ayırırdı. Hediyeye, mutlaka karşılık verirdi.

Fakîrlerin ve dervişlerin nafakasını satın almak için, vazîfeli hizmet­çilerinin, bir başka işi olsa, yâhut hastalansalar, kendisi çarşıya çıkar, ceddi Resûlullah efendimize sallallahü aleyhi ve sellem uyarak, ev için lüzûmlu şeyleri satın alırdı. Bir toplulukla yolculukta olsa ve bir yerde ko­naklasalar, kendi eliyle, el değirmeninde buğday öğütür, hamur yapar, ekmek pişirir, hepsine taksim ederdi. Kendini ziyârete gelenlere saygı gösterir, tevâzu ederdi. Çok günler, et ve yağ yemezdi. Bir gün yedi ço­cuk, ellerinde yarımşar dirhem ile gelip, her biri yarım dirhemini eline koydu ve satın aldırmak istedikleri şeyleri söylediler. Çarşıya gidip, iste­dikleri şeyleri satın alarak getirip çocuklara verdi. Gönüllerini hoş etti.

Evliyânın büyüklerinden Adiyy bin Müsâfir (rahmetullahi teâlâ a- leyh) buyurdular ki: İyi ahlâk; herkese sevdiği şeye göre muâmele et- mektir. Konuşurken, otururken hiç kimseye yabancılık çektirmemektir. Mârifet ehli ile otururken, huzûr içinde bulunmaktır. Gâye bu zâtlardan istifâde ise, bundan başka yolu yoktur.

Tâbiînin meşhurlarından ve hâdîs âlimlerinden Ahnef bin Kays (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Ben şu hususlara çok dikkat ederim. Bunları, istifade edeceklere söylerim. Başkasına değil. Birincisi; beni aralarına almak istemeyenlerin aralarına girmem. İkincisi; beni ça­ğırmayan makam ve mevki sahiplerinin kapısına gitmem. İnsanların muhtâc oldukları şeyi bana bağışlamalarını uygun görmem."

Yine buyurdular ki "Size, sıkıntısı ve zorluğu olmayan, övülecek bir şey söyleyeyim mi? Güzel ahlâk, çirkin ve beğenilmeyen şeyi terk et­mek. En kötü hastalık da; alçak ve düşük ahlâk, çirkin sözleri söylemek- dir."

Evliyânın büyüklerinden Ali Nebtîtî (rahmetullahi teâlâ aleyh) haz­retleri her yıl Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvere halkına el­bise, hubûbât ve şeker dağıtırdı. Verdiği şeylerin gizli tutulmasını ve ver­diğini hiç kimseye bildirmemelerini isterdi. Birisi, onun verdiğini birine anlatsa, bir daha ona bir şey vermezdi. Ali bin Cemâl (Ali Nebtîtî), kendi malını, talebelerine gelen hediyelere karıştırırdı. Sanki onların içinde kendi malı yokmuş gibi onları talebelerine taksim ederdi.

Tâbiîn devrinde Medîne´de yetişen büyük âlimlerden Atâ bin Yesâr (rahmetullahi teâlâ aleyh) Allahü teâlâya en çok yaklaşanların, güzel ahlâkta Peygamber efendimize en çon benzeyenler olduğuna işâret ede­rek; "Yükselenler hep güzel ahlâkları sâyesinde yükselmişlerdir. Ahlâkın kemâl mertebesine ancak Muhammed aleyhisselâm yükselmiştir." bu­yurdular.

Horasan bölesinde yetişen velîlerden Ebû Bekr-i Ebherî (rahme- tullahi teâlâ aleyh) ilimde yüksek olduğu gibi, güzel ahlâk sâhi­biydi. Ken- disine karşı saygısızlık yapanları affederdi. Bir gün çarşıda dolaşırken, bir manifaturacı dükkanının önünden geçti. Manifaturacının oğlu, Ebû Bekr-i Ebherî´nin sohbetine katılanlardan birisiydi. O genç, Ebû Bekr-i Ebherî´yi görünce, dükkanı bırakıp peşinden gitti. Manifaturacı, dükkana gelip oğlunu göremeyince çok kızdı ve hemen onların arkasın­dan gidip oğlunu kolundan tuttu. Ona eziyet ederek, alıp dükkana getirdi. Bu hâdi- se Ebû Bekr-i Ebherî hazretlerini çok üzdü. Sabah olunca mani­fatura- cının kapısına, yanına hizmetçisini alarak geldi. Manifaturacıyı dı­şarı çağırdı ve ona; "Dün geceyi çok huzursuz geçirdim. Dünyâlık olarak sâdece şu hizmetçim var. Şâyet dün seni incittiğimden dolayı kabûl edersen, bunu sana verdim gitti. Yok eğer kabûl etmezsen onu azâd et­tim gitti." dedi. Manifaturacı hemen af dileyerek; "Olacak şey değil. Ha­tâyı, günâhı ben işledim. Fakat sen özür diliyorsun." dedi. Bunun üzerine Ebû Bekr-i Ebherî; "Doğrusu günâhı sen işledin, fakat elemi bana erişti ve beni üzdü." dedi. Bundan sonra manifaturacı yaptığına pişman oldu ve tövbe etti. Ebû Bekr-i Ebherî´nin sohbetlerini hiç kaçırmadı.

Evliyânın büyüklerinden Ebû Bekr Vâsıtî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri "İyi ahlâk; mârifetin kuvveti sebebiyle, kimseye düşman olma­man ve hiç bir kimsenin de sana düşman olmamasıdır." buyurdular.

Büyük velîlerden Ebû Hafs Haddâd en-Nişâbûrî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine "Güzel ahlâk sâhibi olmak nasıl olur?" diye soruldu. Bunun üzerine; "Evliyânın haklarına riâyet etmek, dostlar ile iyi geçin­mek, küçüklere nasîhat vermek, dünyâ için kimseye düşmanlık etme­mek, başkalarını kendi nefsine tercih etmek, dünyâ malı yığmaktan ka­çınmak, kendi yollarında olmayanla sohbeti terk etmek, din ve dünyâ i- şinde yardımlaşmak." buyurdular.

Büyük velî ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi Ebû Midyen Mağribî (rah- metullahi teâlâ aleyh) ilimde yüksek derece sâhibi olduğu gibi güzel ahlâk sâhibiydi. Güzel ahlâkla ilgili olarak buyurdular ki: "Fütüvvet, kulla­rın iyiliklerini ve güzelliklerini görmek, gıybet ise onların kötülüklerini görmektir.

"İnsanlarla birlikte bulunmakta güzel ahlâk, onlarla iyi geçinmektir. Âlimler ile berâber olmakta güzel ahlâk, onlara ihtiyâcı olduğunu bilmek ve onları edebe uygun olarak dinlemekle olur. Mârifet ehli ile bulunmakta güzel ahlâk, sükûn üzere, ümitli ve sabırlı olarak beklemekle olur. Yük­sek velî ile berâber olmakta güzel ahlâk, kırıklık hâlinde bulunmakla olur."

Nişâbur´da yetişen büyük velîlerden Ebû Muhammed Râzî (rahme- tullahi teâlâ aleyh) sohbetlerinde buyurdular ki: "Ahlâk, Allahü teâlânın sana ihsân ettiklerini büyük, senin O´nun rızâsı için yaptıklarını küçük görmendir."

Büyük velîlerden Ebû Osman Mağribî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bu­yurdular ki: "Güzel ahlâk, Allahü teâlânın takdirine râzı olmaktır."

Büyük velîlerden Ebû Saîd bin el-Arabî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Allahü teâlâ, dostlarının bâzı ahlâkını düşmanlarına ver- miştir. O ahlâk ile Allah dostlarına yardım ederler, bu sebeple Allah dostları da rahat ederler

Evliyânın büyüklerinden Hâris el-Muhâsibî (rahmetullahi teâlâ a- leyh) hazretlerinin, rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf şöyledir: Ebüdderdâ haz- retleri haber verdi. Resûlullah efendimiz buyurdular ki: "(Kıyâmet günü) Mîzânda en ağır gelecek olan şey, güzel ahlâktır."

Muhâsibî hazretleri buyurdular ki: "Eziyetlere katlanmak, kızmamak, güler yüzlü ve tatlı sözlü olmak, güzel ahlâktandır."

Tâbiînin ve bu devirdeki evliyânın en büyüklerinden Hasan-ı Basrî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Müminin ahlâkı, zenginlikte iktisâd, genişlikte şükür, belâ ve musîbet zamânında sabırdır."

Evliyânın büyüklerinden İbn-i Atâ (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyur- dular ki: "Ahlâk iyi olmadıktan sonra, kılınan namazın, tutulan orucun çok olmasının önemi yoktur. Hattâ sadaka ve mücâhede (nefsini yenmeye çalışma) bile hiçtir. Bu yolda yükselenler, ne namazla, ne de oruçla yük­seldiler. Ne sadaka ile, ne de mücâhede ile üstün dereceler buldular. Yükselen, ancak iyi huyla yükseldi. Çünkü Resûl-i ekrem efendimiz; "Kı­yâmet günü, bana en yakın olanınız, huy ve ahlâk bakımından en güzel olanınızdır."

İbn-i Atâ hazretleri bir gün dostlarına; "Yükselenler ne sebeple yük- selirler?" diye suâl etti. Orada bulunanlardan bir kısmı; "Çok oruç tut­makla." dedi. Bir kısmı; "Nefse istemediği şeyleri zorla yaptırmaya çok devâm etmekle." dedi. Diğer bir kısmı da; "Kendinin muhâsebesini yap­makla, nefsi hesâba çekerek doğruya yönelmekle." dedi. Bir kısmı ise; "Cömertlik yapmakla." dedi. Bunun üzerine İbn-i Atâ; "Yüksek derecelere üstünlüklere kavuşanlar, ancak güzel ahlâk ile kavuştular. Allahü teâlâya mahlûkât içinde en yakın olan, Muhammed aleyhisselâmdır. O´nun yo­lunda olanlar, güzel ahlâk sâhibi olanlardır." buyurdular.

Şam´ın büyük velîlerinden Rislan Dımeşkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine güzel ahlâktan sorulunca; "Güzel ahlâk şunlardır: 1) Gücü yettiği halde affetmek, 2) Her hâlükârda tevâzu üzere olmak, 3) Karşılık beklemeden ve başa kakmadan vermek, bağışlamak." buyurdular.

Yine buyurdular ki: "Ahlâkın en güzeli, gücü yettiği halde affetmek ve kendi ihtiyâcı olan şeyi cömertçe vermektir."

Büyük ve meşhûr velîlerden Sırrî-yi Sekatî (rahmetullahi teâlâ a- leyh) buyurdular ki: "Farzları yapmak, haramlardan kaçmak, gafleti terk etmek, Allahü teâlânın kendilerini çok sevdiği, evliyâsının ahlâkındandır."

Büyük velîlerden Şâh Şücâ Kirmânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bu­yurdular ki: ?Güzel ahlâk, başkalarına eziyet etmemek ve güçlüklere katlanmaktır.?

Konya´ya gelen büyük velîlerden Şems-i Tebrîzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) Peygamber efendimizin güzel ahlâkını örnek alıp, bütün işlerini, âdetlerini, ahlâkını O´na uydurmaya gayret ederdi. Şâyet bir kimse...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ahlak Huy Ruh
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:30:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ahlak Huy Ruh rüya tabiri,Ahlak Huy Ruh mekke canlı, Ahlak Huy Ruh kabe canlı yayın, Ahlak Huy Ruh Üç boyutlu kuran oku Ahlak Huy Ruh kuran ı kerim, Ahlak Huy Ruh peygamber kıssaları,Ahlak Huy Ruh ilitam ders soruları, Ahlak Huy Ruhönlisans arapça,
Logged
29 Haziran 2016, 23:05:08
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 29 Haziran 2016, 23:05:08 »

Esselamu aleykum.Kisi yaptigi ibadet ile allaha tevekkul ile ahlakini kazanir ve huyunu islam ile degistirir.Ve ruhunu islam ile besler ve islam icin reslim eder.Rabbim razi olsun paylasimdan reyyan abla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes