> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları M-Z > Narh
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Narh  (Okunma Sayısı 646 defa)
12 Mart 2010, 16:13:17
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Mart 2010, 16:13:17 »




NARH




Fiyatların başı boş bir şekilde yükselmesinin önlenmesi, malların satış fiyatının önceden yetkili makamlarca belirlenmesi. Narh kelimesi Türkçe bir sözcük olup, Arapça "si´r" veya , sa´r" karşılığıdır. Ayni kökten "tes´ir" sözcüğü "tef´îl" babında bir mastar olup, sözlükte; bir mala narh koymak, fiyat takdir etmek, bir şeyin fiyatını sınırlamak demektir (İbn Manzûr, Lisanül-Arab, "Tes´îr" maddesi; Süleyman Sudî, Defter-i Muktesid, İstanbul 1307, III, 104). Narh, geniş olarak şu şekilde tarif edilir: İslâm devlet başkanının veya yetki verdiği memurların yahut da toplumun işlerini üzerine alan başka kimselerin, esnaf ve tüccara, mallarım belli bir fiyata satmalarını emretmesi ve onlara toplum yararı dışında, belirlenen fiyattan aşağı veya yukarı bir fiyata satış yapmayı yasaklamasıdır (eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, Mısır 1357, V, 219).

Bir malın piyasa fiyatı genel olarak, rekabet şartları içinde arz ve talep sonucunda oluşur. Üretimin maliyeti arzı etkiler. Kıtlık, mal darlığı, savaşlar, ekonomik darboğazlar arz ve talep dengesini bozar. Böyle dönemlerde karaborsacılık meyli başlar. Tüketiciler devletin fiyatlara müdahalesini isterler. İşte devlet, fiyatları mâliyetin üstünde belli bir kâr haddi bırakarak tesbit ederse, onun belirlediği bu otoriter fiyatlara "narh" denir (Halil Sahillioğlu, "Osmanlılarda Narh Müessesesi ", Belgeleriyle Türk Tarihi Dergisi, Sayı: I, Yıl: 1967, s. 36 vd.; Ali Şafak, "İslâm İktisadında Enflasyon ve Getirilen Önleyici Tedbirler", Diyanet Dergisi, c. XVIII, Sayı: I, Yıl 1979).

Narh meselesi daha Hz. Peygamber döneminde ortaya çıkmıştır. Ashab-ı Kirâm yiyecek sıkıntısı çekildiğinde ve yiyecek fiyatları yükseldiğinde Allah Elçisine başvurup, fiyatlara müdahale etmesini istediler. Narhın birtakım sakıncalarını gören Hz. Peygamber onların bu isteklerini reddetmiştir.

Enes b. Mâlik (r.a)´ten rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.s) devrinde fiyatlar pahalandı. Bunun üzerine halk; "Ey Allah´ın elçisi, bize narh koy" dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki, fiyat tayin eden, darlık ve bolluk veren, rızıklandıran ancak Allah´tır. Ben sizden hiç kimsenin mal ve canına yapmış olduğum bir haksızlık sebebiyle hakkını benden ister olduğu halde, Rabbime kavuşmak istemem" (Ebû Dâvud, Büyû´, 49; Tirmizî, Büyû ; 73; İbn Mâce, Ticârât, 27; Dârimî, Büyû´,13; Ahmed b. Hanbel, II, 327; III, 85, 106, 286). Yine Ebû Hureyre (r.a)´den rivayet edildiğine göre, bir adam; "Ey Allah´ın elçisi, bize narh koy" dedi. Hz. Peygamber: "Belki bu konuda Allah´a dua ederim" buyurdu. Sonra başka bir adam geldi ve "Narh koy" dedi. Hz. Peygamber ona da şu cevabı verdi: "Belki fiyatları ucuzlatan ve pahalandıran Allah´tır" (eş-Şevkânî, a.g.e., V, 219).

Bu duruma göre, Hz. Peygamber döneminde piyasaya müdahale edilmeyip, piyasa fiyatlarının serbest rekâbetle oluşması amaçlanmıştır. Çünkü satıcının kendi mülkünde mutlak tasarruf hakkı vardır. Bu hak ancak nass´larla sınırlanabilir. Alış verişlerde ise karşılıklı rıza esası getirilmiştir. İslâm ticaret hukukunda çeşitli mallara yüzde hesabıyle bir kâr haddi belirlenmemiştir. Genel olarak arz ve talep kanunlarına bağlı, serbest rekabet esasları içinde kendiliğinden oluşacak fiyatlar ölçü alınmıştır. Ancak serbest rekabet esasını korumak ve insanların temel ihtiyaçlarının istismarını önlemek için bir takım tedbirler öngörülmüştür. Ribanın yasaklanması, karşılıksız kazanç yollarının kapatılması ve gerektiğinde narha başvurulması bunlar arasındadır.

Narh uygulamasının temelde satıcı ve alıcının serbest iradesine ters düştüğü de öne sürülmüştür. Kur´an-ı Kerim´de şöyle buyurulur: Birbirinizin mallarını bâtıl yollarla yemeyiniz. Ancak bu, sizden karşılıklı rızaya dayanan bir ticaret malı olursa müstesnadır" (en-Nisâ, 4/29).

Diğer yandan Hz. Ömer´in (ö. 23/643) halifeliği döneminde fiyatlara müdahaleden kaçındığı nakledilir. Halife Hz. Ömer (r.a) Musallâ çarşısında Hâtıb b. Ebî Beltea´ya satmakta olduğu kuru üzümün fiyatını sorar. İki müdd´ünün bir gümüş dirhem olduğunu öğrenince, fiyatı ucuz bulan Halife şöyle der: "Tâif´ten üzüm yüklü bir kervanın gelmekte olduğunu haber aldım. Onlar senin fiyatına aldanırlar. Ya fiyatı yükselt, ya da üzümünü al, evine götür, orada istediğin fiyata sat". Ancak daha sonra Hz. Ömer kendi kendine düşünmüş ve Hâtıb (r.a)´ın evine giderek şöyle demiştir: "Sana söylediklerim ne emirdir, ne de hüküm. Bu belde halkının iyiliği için arzu ettiğim bir şeydir. Nasıl ve nerede istersen satabilirsin" (Şafii, el-Ûmm, II, 209; İbn Kûdâme, el-Muğnî, IV, 240).

Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî temelde narh koymanın meşrû olmadığı görüşündedir. Bu esasın dayandığı illet şöyle açıklanabilir. Narh; ticaret yapanları hacr altına almak (kısıtlamak) demektir. Devlet hem tüketicilerin, hem de esnaf ve tüccarın maslahatını gözetmek ve dengelemekle yükümlüdür. Fiyatları narh yoluyla ucuzlatarak tüketicilerin yararını gözetmek, pahalılık yaratarak satıcıların maslahatını gözetmekten farksızdır. Mal sahibini razı olmadığı bir fiyatla satışa zorlamak, alış verişte karşılıklı rızayı şart koşan ayete zıt düşer. Çoğunluk fakihler bu görüştedir. Ancak, İmam Mâlik´ten narh koymayı caiz saydığı görüşü nakledilmiştir (bk. eş-Şevkânî, a.g.e., V, 219; eş-Şurbacî, et-Tes´îr, Mısır 1393, s. 22).

Narhı caiz görenler ve dayandıkları delilleri şu şekilde açıklayabiliriz:

Narhı caiz görmeyenler yukarıda zikrettiğimiz Hz. Enes ve Ebû Hureyre´nin naklettiği hadislerin açık anlamına dayanırlar. Bu hadisler sahihtir, ancak narhın yasak olduğunu bildirmek için buyurulmamıştır. Çünkü bu hadislerde; "narh koymayınız", "narh koymak helâl değildir" denilmemiş, fiyat koyan, darlık ve bolluk getiren Allah´tır"; Ben Allah´a dua ederim"gibi ifadeler kullanılmıştır. Bu hadislerden çıkan ortak anlam şudur: "Allah bütün nimetlerin yaratıcısıdır. O dilerse, yarattıklarının hepsine, her yerde bol bol nimetler verir". Ancak bu durum; Allah´ın karaborsadan ve yüksek fiyatlar koyarak, insanların birbirini aldatmasından hoşnut ve razı olduğu anlamına gelmez. Çünkü Allah Teâlâ bir ayetinde şöyle buyurur: Birbirinizin mallarını bâtıl yollarla yemeyiniz" (el-Bakara, 2/188). Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse haksız olarak başkasının malını alırsa, Allah´ın gazabına uğramış olarak ilâhi huzura çıkar" (Buhârî, Tevhîd, 24; Müslim, İman, H. No: 222-224).

Hz. Peygamber´in narhtan kaçınması, ticaretle uğraşanlara haksızlık olacağı endişesine dayanır. Çünkü fiyatların yükselmesinde Medine halkının rolü olmamış, serbest rekabetle, arz ve talep sonucu fiyatlar oluşmuştur. Tüketicinin istismar edilmediği ve karaborsanın görülmediği bir piyasa hâkimdir. Böyle bir toplumda narha gerek duyulmaması normal ve tabiîdir.

Ancak narh hadisleri ile Hz. Ömer devrindeki uygulama, devletin piyasa fiyatlarına müdahalesini meşrû gösterecek güçte değildir. Ağırlık noktası narhın aleyhindedir. Piyasa fiyatları her zaman ölçü olmuş ve fiyatların serbest rekabetle oluşması anlayışı hâkim bulunmuştur.

Hulefâ-i Râşidîn´den sonraki dönemde Tâbiîlerin bir kısmı narh hadislerinin açık anlamına dayanarak, satıcıya haksızlık olur korkusuyla piyasa fiyatlarına müdahaleyi uygun bulmadılar. Ancak ahlâkın bozulması, fiyatların yapay olarak yükselmeye başlaması ve toplumun bundan zarar görmesi üzerine bazı Tâbiîler narh koymayı caiz gördüler. Saîd b. el-Müseyyeb (ö. 94/712), Rabia b. Abdurrahman (ö. 136/753), Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (ö.143/760) bunlar arasındadır (el-Bâcî, el-Müntekâ Şerhul Muvatta´, Mısır 1331, V, 18).

İmam Mâlik, malını pek az kimsenin alabileceği yüksek fiyatla satana; "Ya herkesin alabileceği bir fiyatla sat, ya da pazar yerinden çık git" denilebileceğini söyleyerek narha cevaz vermiştir (İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 240; el-Bocî, a.g.e., V, 17, 18).

Diğer yandan İmam Şâfiî kıtlık zamanlarında, Zeydîler de bazı maddelerde narh koymayı caiz gördüler. Müteahhırûn âlimlerinden bazıları da halkın zarara uğramaması için et ve yağ dışında kalan diğer gıda maddeterine narh konulmasını hoş karşılamışlardır (eş-Şevkânî, a.g.e., V, 220; İbn Hacer el-Askalânî, Bülûğul-Merâm, Terc. Ahmed Davudoğlu, III, 50).

Birden zengin olma hırsı, ticaretle uğraşanlarda mal darlığından yararlanma meyli doğurur. Bazan da karaborsacılık yaparak, mal darlığı sunî bir şekilde meydana getirilir ve fiyatların normalin üstünde yükselmesi sağlanır. Halk ihtiyaç maddelerini aslında razı olmadığı yüksek bir bedel ödeyerek alır ve bundan zarar görür. Burada satıcıların haklarını kötüye kullanarak, serbest rekabetle kendiliğinden oluşması gereken fiyatları etkilemesi söz konusudur. Acaba devlet bu durumda da fiyatlara müdahale edemez mi? Narh koyarsa bu uygulama narh hadisi ile çelişir mi?

Kazancı iki yanlı düşünmek gerekir. Satıcıyı tamamen serbest bırakıp, onu devlet kontrolünün dışında saymak da toplumun zulüm ve haksızlığa uğramasına yol açar, çünkü gerek Resulullah ve gerekse Hulefâ-i Râşidîn devrinde, ticaret ahlâkının ve faziletin en yüksek örneği yaşanmış, devlet müdahalesine gerek duyulmamış ve herkes meşrû haklarına razı olmuştur. Fakat giderek, insanlar fiyat tesbitindeki esnekliği veya arz ve talep dengesindeki bozukluğu kötüye kullanmaya başlamıştır. Kıtlıklar ve savaşların getirdiği ekonomik sıkıntılar fiyatların yapay olarak yükselmesine neden olmuştur. Bazan da hiçbir ekonomik neden yokken, karaborsacılık yoluyla veya aynı çeşit malı satanların gizlice anlaşmaları sonucu fiyatlar yükselmiştir. Çünkü bazı iş adamları piyasada güçlü rakiplere rastladıkları vakit, sert ve yıpratıcı bir mücadeleye girmektense onlarla anlaşmayı tercih ederler.

Çarşı ve pazar teftişi: Çarşı ve pazarların kontrolü işine "ihtisap" veya "muhtesiplik" denir. İhtisap işi Hz. Peygamber devrinde başladığı halde, narh fiya...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Narh
« Posted on: 26 Nisan 2024, 00:27:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Narh rüya tabiri,Narh mekke canlı, Narh kabe canlı yayın, Narh Üç boyutlu kuran oku Narh kuran ı kerim, Narh peygamber kıssaları,Narh ilitam ders soruları, Narhönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes