> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları M-Z > Muttaki
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muttaki  (Okunma Sayısı 605 defa)
09 Mart 2010, 14:12:38
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 09 Mart 2010, 14:12:38 »




MUTTAKİ





Allah korkusuyla kendini günahlardan uzak tutarak Allah´ın azabındân korunan ve böylelikle Allah´tan gereğince sakınan, O´na saygıda kusur etmeyen kimse.

"Muttakî", "vekâ" fiilinin ifti´al babındaki: "ittika" kelimesinin ism-i fâilidir. "İttika" ve "takva" kelimelerinin kökü, "veka" fiilinin masdarı olan "vikâye"dir. Yine aynı fiilin "vakyen", "vakıyeten", "tevkıyeten" ve "vikaen" şeklinde "vikaye" ile aynı mânâya gelen masdarları vardır. Bu masdarların hepsi "bir şeyi muhafaza etmek, eziyetten korumak, himâye etmek, zarar verecek şeyden onu sakınmak, çekinmek" manâsındadırlar (Rağıb el-Isfahanî, el-Müfredât fi Garîbi´l-Kur´ân, İstanbul, sh. 833).

Bu masdarlar aynı zamanda "bir şeyi başka bir şeyle, bir tehlikeye karşı korumaya almak" mânâsını da taşırlar (İbn Fâris, Mu´cemu Mekayısı´l-Luğa, VI, 131). İbn Side,."İttikanın esas mânâsı iki şey arasına engel koymaktır". "İttikahu bi´t-türsi -Ondan kalkan ile ittika etti denir. Bunun mânâsı, o bahsedilen şey ile kendi arasına kalkanı engel yaptı şeklinde anlaşılır" der (İbn Sîde, el-Muhassas, V, 93).

"İttika", vikâyeyi kâbul etmek, diğer bir ifâde ile vikâyeye girmek, yani elem ve zarar verecek şeylerden sakınıp kendini iyice koruma altına almak mânâsınadır. Buna göre, ittika ve onun ismi olan takva, lügat itibariyle, kuvvetli bir himayeye girmek, korunmak, kendini muhafaza altına almak demek olur (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur´ân Dili, I,168).

Aynı mânâyla ilgili olarak, "takî" ve "muttaki" isimleri de takva fiilini işleyen, onunla muttasıf olan kimse demektir (İbn Manzûr, Lisânü´l-Arab, XV, 401, Ebu´l-Bekâ, Külliyât, 219, el-Matbaatü´l-Âmire, 1287 (M. 1870).

Cahiliyye devrinde takvâ kelimesinin özü, "hayvan olsun, insan olsun canlı varlığın, dışarıdan gelecek yıkıcı bir kuvvete karşı kendini savunma davranışı (Tashihiko Izutsu, Kur´ân´da Allah ve İnsan, s. 20) mânâsında idi. Kur´ân´ın inmesiyle beraber bu kelimenin anlamı genişleyerek kullanıldı. Bununla birlikte Kur´ân´da lügat manâsıyla kullanıldığı da olur:

"Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar felâha erenlerdir" (el-Haşr, 22/9; et-Teğâbun, 64/16).

"Allah´ın dilediğinden başkası Kur´ân´ın öğüdünü alamaz. O Allah, (azabından) korunulmaya ve mağfiret etmeye ehil (layık) olandır" (el-Müddessir, 74/56);

"Allah bu (âhiret) gününün şerrinden onları korumuştur" (el-İnsan, 76/11);

"Mü´minler, mü´minleri bırakıp ta kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa ona Allah´dan hiçbir (yardım) yoktur. Ancak o kafirlerden (gelebilecek bir tehlikeden dolayı) sakınmak için (zâhiren dostluk göstermeniz) müstesnâ" (Âlu İmrân, 3/28);

"Hiç bir kimsenin hiç bir kimse adına birşey ödeyemeyeceği bir günden korunun" (el-Bakara, 2/48, 123).

Yukarıdaki âyetlerden bazılarında "takvâ" kelimesi hem sözlük anlamıyla hem de terim anlamıyla kullanılmıştır. İslâmî ıstılahta "ittikâ" ve onun ismi olan "takvâ" İnsanın kendisini, Allah´ın vikayesine (muhafazasına) koyarak, ahirette zarar ve eleme sebep olacak şeylerden titizlikle koruması, yani günahlardan geri durup hayır olan işlere sarılması, diye tarif edilmiştir (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur´ân Dilî, I, sh. 168-169).

"O inkar edenler kalblerine kızgınlık ve gayreti, o câhiliyye kızgınlık ve gayretini yerleştirdiği sırada Allah da Rasûlünü ve mü´minlerin üzerine huzur ve güvenini indirdi ve onları takvâ kelimesine bağladı" (el-Feth, 48/26).

"O ülkeler halkı iman edip ittikâ etselerdi, elbette üzerine gökten ve yerden bolluklar açardık" (el-A´râf, 7/96).

"Ey iman edenler, Allah´tan, O´na yaraşır biçimde ittikâ edin " (Âlu İmrân, 3/102).

Takvâ genel olarak üç mertebe de sınıflandırılmıştır. Birincisi ebedî olarak Cehenneme girme tehlikesinden korunmak için şirkten ittikâ edip, imana sarılmaktır (Elmalılı, I, 169-170). Bu anlamda yukarıdaki verdiğimiz el-Feth Sûresinin 26. âyeti örnek gösterilebilir. A´raf sûresindeki âyetin örneklik teşkil ettiği ikinci mertebe ise, büyük günâhları işlemekten ve küçük günahlarda ısrar etmekten kendini alıkoyarak bunların cezasını Cehennem azabı ile çekme tehlikesine karşı farz ibâdetleri yerine getirip korunmaktır. Üçüncü mertebe ise, kalbi, meşgul eden her şeyden temizlenip bütün varlığı ile Allah´a yönelip bağlanmaktır (Lütfullah Cebeci, Kur´ân´a Göre Takvâ, İstanbul 1985, sh. 48-49, 50). Buna da Kur´ân-ı Kerim´den örnek, yine yukarıda geçen Alu İmrân Suresinin 102. ayetidir-. Ayrıca bu üçüncü mertebe, şu hadislerden de çıkarılmaktadır:

"Kişi, mahzurlu şevleri yapma tehlikesine düşmeyeyim diye mahzuru olmayan şeyleri de terk etmedikçe (gerçek) muttakiler derecesine ulaşamaz" (Tirmizi, Kıyâmet, 19,4,634; İbn Mâce, Zühd, 24 (2/1409).

"Kul, vicdanı rahatsız eden Şeyi terk etmedikçe "."takvâ"nın hakikatine eremez" (Buhârî, İman. (1/6)).

Risâlet tarihi boyunca tüm Rasûllerin insanları ilk davet ettikleri husus, Allah´tan ittikâ etmek olmuştur.

"Kardeşleri Lût onlara: (Allah´tan) ittikâ etmez misiniz? dedi. " (eş-Şuarâ, 26/106).

"Kardeşleri Hûd, onlara: (Allah´tan) ittitâ etmez misiniz? dedi. " (eş-Şuarâ, 26/124)

"Kardeşleri Salih, onlara: (Allah´tan) ittikâ etmez misiniz? dedi" (eş-Şuara, 26/142).

"Şuayb onlara. "Allah´tan ittikâ etmez misiniz? dedi" (eş-Şuara, 26/177).

"Takvâ" ve "ittikâ" kavramları için ayrıca bk. "takvâ" maddesi. Muttaki, muttakilerin vasıfları ve muttakilerin akıbetine gelince.

Kur´ân-ı Kerim´de "Sıdkı (doğru olan Kur´ân-ı) getiren ve onu doğrulayan, işte onlar muttakilerdir. " (ez-Zümer, 39/33) âyetinde muttaki hülasa olarak "sıdkı getiren ve onu doğrulayan" olarak tanımlanırken "Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz bir (iyilik) değildir. Asıl;birr (iyilik, takvâ, taat), Allah´a, âhiret gününe, meleklere, Kitâba ve nebilere iman eden; mala olan sevgisine rağmen akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan (köle ve esir)´lara mal veren; namazı kılan; zekâtı veren; ahidleşince ahdini yerine getiren; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenlerin (yaptıklarıdır) İşte sadık olanlar onlardır ve muttakiler de onlardır" (el-Bakara, 2/177) âyetinde muttakilerin vasıfları uzun bir şekilde belirtilerek tanımlanmaktadır. Muttakilerin vasıfları ifade edilirken bu âyeti eksen olarak ele almak gerekir.

Kur´ân-ı Kerim´de birçok yerde sıdk ile takvâ birbiriyle çok sıkı ilişkili olarak kullanılmıştır. Öyle ki sıdkı tasdik etmek başlıbaşına muttakinin tanımı olmuştur. "Kim verir ve ittikâ ederse ve o en güzeli tasdik eder(doğrular)´sa; biz onu en kolay olana müyesser kılacağız. " (el-Leyl 92/5-7).

"Ey iman edenler Allah´tan ittikâ edin ve sadıklarla beraber olun" (et-Tevbe, 9/119) âyetlerinde bu sıkı ilişki çok bariz bir şekilde görülmektedir. Âlû İmrân sûresinde de muttakilerin vasıfları arasında "onlar sadıklardır" (âyet,15) vasfı yer alır. Kur´ân-ı Kerim´de birçok yerde yer alan muttakilerin vasıflarına gelince: Yukarıda geçen Bakara, 177´deki toplayıcı sıfatları şöyle sıralamak mümkündür:

1- İman:
"Fakat asıl birr (iyilik) Allah´a, âhiret gününe,meleklere, kitaplara, peygamberlere iman edenlerinkidir. "

Muttakinin ilk ve temel vasfı imandır. Çünkü iman, takvanın esası, takvâ ise imanın binasıdır. Temelsiz bina kurulamayacağı gibi, sadece temele de bina denilemez. Aksi taktirde eksik olmaktan kurtulamaz

Allah´a iman; insanlık hayatında çeşitli kuvvetlere, muhtelif eşyaya, muhtelif değerlere ubudiyetten kurtulup hürriyete ulaştığı, bir tek ma´budun huzurunda, tek saf halinde, diğer kimselerle eşit düzeye yüceldiği ve nihâyet, her değerin ve her eşyanın üstüne yükseldiği bir dönüm noktasıdır. Allah´a iman aynı zamanda buhranlardan nizama, bataklıktan selâmete ve ayrılıktan yön birliğine geçiş noktasıdır. İnsanlık bir tek Allah´a iman edip bağlanmadıkça ne doğru yolu bulabilir, ne de ciddiyet ve eşitlik ölçüsü içinde varlık aleminin birleştiği gibi el ele verip münasebet ve hedeflerini bir noktada toplayabilir. Âhiret gününe iman ise ceza ve mükâfat konusunda Allah´ın adâletini kayıtsız şartsız kabul etmektir. Âhiret gününe iman yeryüzündeki hayatın başıboş ve hiç bir ölçüye bağlı olmadığı fikrini reddedip herşeyin ölçü içerisinde cereyan ettiğini kabullenmektir. Ceza ve mükâfatların yeryüzünde tam olarak yerini bulmadığını gören insanoğlu, âhirete imanı sayesinde, iyiliğin er geç mükâfatının verileceğine inanır ve huzurla yaşar. Meleklere imana gelince bu insan idrakiyle hayvan idrakinin, insanın varlıklar hakkındaki düşüncesiyle hayvan düşüncesi arasındaki farkların ayrılış noktası olan gayp âleminden bir cüz´e imandan ibârettir. İnsan, duygusallığının ötesindeki varlıklara da iman eder. Fakat, hissin elinde bağlı olan hayvan, bu mertebeye ulaşamaz. Kitaplara ve peygamberlere iman ki; bununla bütün peygamberler ve bütün risâletlere iman kastedilmektedir. Bu iman beşeriyetin birliğine, yaratanın birliğine,dinlerin birliğine ve Allah nizamının birliğine iman etmekten ibarettir. Geçmiş peygamberlerin ve risâletlerin miraslarına varis olan mü´minin bu şuuru ayrı bir değer taşımaktadır.

Muttakilerin iman özelliği diğer âyetlerde de birçok defa yer almakta, hatta bazen iman edenler ile muttakiler birbirleri yerlerine kullanılmaktadır. "İşte bu kitap, kendisinde hiç şüphe yoktur; muttakiler için hidâyet (yol gösterici) ´dir. Onlar (muttakiler) ki gayba iman ederler " (el- Bakara, 2/1-2)

"Sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler âhirete de yakînen iman beslerler" (el-Bakara, 2/4).

2- İnfak: "Muttaki malını seve seve yakınlarına, yetimlere, miskinlere, yolculara, dilenenlere ve kölelere (veya ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muttaki
« Posted on: 26 Nisan 2024, 22:05:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muttaki rüya tabiri,Muttaki mekke canlı, Muttaki kabe canlı yayın, Muttaki Üç boyutlu kuran oku Muttaki kuran ı kerim, Muttaki peygamber kıssaları,Muttaki ilitam ders soruları, Muttakiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes