> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları M-Z > Mülkiyet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mülkiyet  (Okunma Sayısı 1003 defa)
10 Mart 2010, 23:04:25
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Mart 2010, 23:04:25 »



MÜLKİYET




Mübah bir şeyi ele geçirme ve onun üzerinde tek başına söz sahibi olma gücü; tasarrufa konu olan şey üzerinde sırf sahibine ait olmak üzere tasarruf yetki ve iktidarı, yahut tasarrufa konu olan şey üzerinde tasarrufta bulunabilmek üzere hukuk düzenince tanınan bir yetki ve iktidar anlamında bir fıkıh terimi. Arapça "milk" mastarından bir isimdir.

Mülkiyetin ihraz ve ihtisas terimleriyle yakın ilişkisi vardır. Mübah bir şeyin, ihtiyaç sırasında yararlanılmak üzere elde edilmesine "ihraz" denir. Suyun kaba alınması veya av hayvanının yakalanması gibi... İhraz edilen şeyin sırf ihraz edene ait kılınmasına da "ihtisas" denir. İşte ihraz ve ihtisas işlemleri sonucunda eşya ile kişi arasında meydana gelen hak ve yetki ilişkisine "mülkiyet" adı verilmiştir. Klâsik İslâm hukuku kaynaklarında "mülkiyet" terimine rastlanmaz. Bunun yerine "milk" teriminin kullanıldığı görülür. "Mülkiyet" daha çok son devir araştırma eserlerinde kullanılmıştır (bk. M. ez-Zekâ, el-Fıkhu´l İslâmî fı Sevbihi´l-Cedîd, Dımaşk 1384/1964, III, 257).

İslâm hukukuna göre mülkiyet hakkı sırf maddi eşya ile sınırlı tutulmamıştır. Maddi bir mal olan arsa, tarla, ev veya bir hayvan mülkiyete konu olduğu gibi; evde oturma, hayvana binme gibi yararlanmalar ve geçit hakkı gibi irtifak hakları da mülkiyet kapsamına girebilmektedir. Eğer bir maddî eşya aynıyla yararlanma ve haklarıyla birlikte bir kimseye ait bulunursa buna tam mülkiyet ayn´a ait mülkiyet hakkı birisine, yararlanma hakkı başkasına ait olursa böyle bir mülkiyete de "eksik mülkiyet" denir. Meselâ mîrî arazi uygulamalarında görüldüğü gibi toprağın kuru mülkiyeti (rakabe) devletin, ekip-biçme hakkı köylülerin olmak üzere kurulan bir mülkiyet ilişkisi eksik mülkiyettir (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1331, XI, 50; İbn Nüceym, el-Efbah ve´n-Nezâir (Hamevi Şerhi ile), İstanbul 1257, II, 202 vd.).

Eksik mülkiyet bir rakabe mülkiyeti ise er geç tam mülkiyete dönüşür. Bir yararlanma mülkiyeti ise, o takdirde ya sürenin sona ermesi halinde veya bu hakkın sahibinin ölümüyle sona erer. Meselâ kendisine bir gayri menkulün menfaati vasiyet edilen kimse ölünce veya kira akdinin süresi bitince yararlanma hakkı da sona ermiş olur.

Böylece İslâm hukuku mülkiyet hakkını maddî eşya yanında yararlanmaya ve bazı hakları da kapsayacak şekilde mülkiyet kavramı ile ilgili olarak doğu ve batı hukukçularının uzun tecrübe ve tartışmalar sonucunda ulaştıkları teorileri çok erken tarihlerde, daha 7. ve 8. M. yüzyıllarda ortaya koymuşlardır.

Kıt´a Avrupası mülkiyet kavramını Roma Hukukuna sadık kalarak taşınır ve taşınmaz mallara intisar ettirirken; Anglo-Sakson hukuku, mülkiyeti tarif etmekten kaçınmış, bunun haklar, yükümlülükler ve davranış biçimlerinden ibaret olduğunu belirtmekle yetinmiştir. Bu yüzden alacak hakkını, ipoteğin doğurduğu hakkı, bir şirketteki hisse senedini, patent hakkını ve fikri eserleri hak kavramı içne alarak bu kavrama sosyal ve ekonomik işlerlik kazandırmıştır. Buna göre, bu son hukuk sistemi ile İslâm hukukunun mülkiyet kavramını değerlendirmesi arasında benzerlik olduğu söylenebilir.

İslâm´ın çıkışı sırasında Hicaz yöresinde bazı mülkiyet edinme yolları vardı. İslâm bunları kaldırmış ya da bazı sınırlamalar getirmiştir. Bunları şu başlıklar altında toplayabiliriz:

1) Himâ:

Câhiliye devrinde, nüfuzlu bir kişi hayvanları için otlak bir yeri seçer, köpek sesinin ulaşabileceği kadar çevreyi belirler, orasını kendi korusu haline getirirdi. Başkası buraya hayvanını sokamaz, fakat o, diğer yerlerden de yararlanırdı.

Hz. Peygamber; "Kişilerin koru (himâ) hakkı yoktur. Ancak Allah ve Rasûlünün koru hakkı vardır" (Buhârî, Cihâd, 136, Müsâkât, 11; İbn Hanbel, Müsned, IV, 38, 71, 73) buyurarak koru´ya ilişkin düzenleme yetkisini İslâm devletine verdi.

2) Mirbâ (başkan payı):

Cahiliye devrinde başkan savaştan elde edilen ganimetin dörtte birini ve buna ek olarak tüm ganimetin içinden beğendiklerini alırdı. Yine yolda ele geçirilenler ve bölüştürülmesi mümkün olmayan ganimet fazlası şeyleri de başkan alırdı. İslâm ganimetlerle ilgili bir dizi düzenlemeler getirerek bu konudaki statüyü belirledi (bk. Buhârî, Teyemmüm, 1, Salât, 56, Humus, 8; Müslim, Zühd, 16, Mesâcid, 513; Ebû Dâvud, Cihad, 121; Tirmizî, Enfal Sûresi Tefsiri, 8: el-Kâsânî, a.g.e., VIII, 116 vd.; Kurtubî, Tefsîr, VIII, 13 vd.).

Bu düzenlemeye göre, ganimetin beşte biri kamu ihtiyaçlarına ayrılır, beşte dördü de gazilere bölüştürülür.

3) Muâhât (kardeşleştirme):

Allah´ın elçisi M. 622 yılında Mekke´den Medîne´ye hicret sonucunda evini barkını Mekke´de bırakan Muhacirlerle Medineli Ensarı kardeşleştirdi. Ensar, mallarının yarısını Muhacirlere mülk olarak vermek istemişse de Allah´ın elçisi, toprağı ekip biçmede ürünü paylaşmak üzere ortakçılık tavsiye etti. Bu uygulama Hayber veya Fedek arazilerinin müslümanların eline geçmesine kadar sürdü. Bu yeni fethedilen topraklardan Mühacirlere ganimet verilmesi üzerine, Ensar kardeşlerinin yarıcılıkla işledikleri bağ, bahçe veya arazilerini geri verdiler (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VII, 75, 147, VIII, 55).

4) Fey:

Fey, mülkiyeti kamuya ait gelir demektir. Silâh zoru ile değil de antlaşma ve benzeri yollarla müslümanların eline geçen topraklara fey´ hükümleri uygulanmıştır. Bu uygulama el-Haşr Sûresi´nin 6-10. âyetlerinde açıklanmıştır. Buna göre, Kur´an-ı Kerîm´de fey adı altında toplanan gelirlerin tamamı ile ganimet gelirlerinin beşte biri, sonuç olarak, Allah´a, Rasûlüne, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara tahsis edilmiştir. Bu durum, bu gelirlerin kamu mülkiyeti niteliğinde olduğunu gösterir. Böylece özel mülkiyet yanında bir de kamu mülkiyeti söz konusu olur.

Özel mülkiyet-kamu mülkiyeti ikilemi:

Kur´an-ı Kerîmde bu iki çeşit mülkiyeti düzenleyen hükümler vardır.

1) Özel mülkiyete ilişkin olarak:

Zekât, mâlî bir ibadet olarak emredilmiştir. Bu ibadetle yükümlü olmanın şartı bir mala malik olmaktır (bk. el-Bakara, 2/3; el-Meâric, 70/25; ez-Zâriyât, 51/19; et-Tevbe, 9/103).

Miras hükümlerinin uygulanması, ölenin bir malvarlığının bulunmasına bağlıdır (bk. en-Nisâ, 4/7, 11, 12, 172).

Yine Kur´an´da ticaret ve mâli konuları düzenleyen hükümler de özel mülkiyetin varlığını gerekli kılar (bk. el-Bakara, 2/188, 275, 282, 283; en-Nisâ, 4/29).

2) Kur´an´da kamu mülkiyeti:

Ganimet mallarının beşte birinin Allah ve Rasûlüne ayrılması bu kısma kamu mülkiyeti niteliği kazandırır. Burada mülkün Allah Teâlâ´ya izafesi İslâm toplumu adınadır. Sarf yerleri olan "yetim", "yoksul" ve "yolda kalınış"lar aynı zamanda zekâta da hak kazanan sınıflardandır. Ganimette dağıtım dışı tutularak kamuya mal edilen bu mallar, Allah´ın emrettiği şekilde hak sahiplerine devlet eliyle dağıtılmış olur (el-Kâsâni, a.g.e., VII, 124, VIII, 13, 14).

İslâm´da toprak mülkiyeti özel mülkiyete de kamu mülkiyetine de konu olabilir, İslâm devleti toprakla ilgili düzenlemeler yapabilir. Özellikle toprağı mülk edinme, kullanma ve mirî arazi ile ilgili tasarruflara devlet tarafından bir takım sınırlamalar getirilebilir.

Mülk edinme yolları:

1) İşgal:

Bu yalnız mülkü elde etme yolu değil; aynı zamanda mülkiyet hakkının kaynağı olarak kabul edilir. İslâm hukukuna göre, mülkiyet hakkı için menkullerde işgal yeterli iken, gayri menkullerde ihyâ şartı da gereklidir. İhyâ; sahipsiz arazinin zeminini temizlemek, su ulaştırmak veya kazıp taşını ayıklamak gibi işlemlerle gerçekleşir. Mecelle, ihya yoluyla elde edilecek arazi için şu şartları öngörür: a) Kimsenin mülkü olmayacak, b) Kasaba veya köyün mer´a veya baltalığı olmayacak, c) Kasaba veya köyden yüksek sesle bağırıldığında sesin ulaşmayacağı kadar uzakta bulunacak (Mecelle, madde, 1270).

İslâm hukuku gasp ve zaman aşımını mülkiyeti kazandırıcı bir yol olarak kabul etmemiştir. Klâsik fıkıh kaynaklarında rastlanan 10, I5 veya 30 yıllık zaman aşımı süreleri sadece kaza açısından yani dünya hukuku bakımından mahkeme nezdinde hak talep edilip edilemeyeceğini belirleyen sürelerdir (İbnü´l-Hümâm, (İbn Kevder) Netâic, VIII, 281 vd.; Fahri Demir, İslâm Hukukunda Mülkiyet ve Servet Dağılımı, 1981 Ankara, s. 176, 177).

2) Emek.

İhraz ve ihya fiilleri emek olarak değerlendirilebilirse de, mülkün mücerred bu işlemlerin bedeli olmadığı da açıktır. Meselâ; 50 dönümlük değerli bir araziye ilk işgal ve on günlük bir ihya çalışması sonucu mâlik olan bir kimse, bu araziye on günlük emeği karşılığında mâlik olmuş sayılmaz. İslam, diğer hukuk sistemlerinde bulunmayan ve çalışmasının ve emeğinin karşılığı olarak kişiyi mülk sahibi kılan bir usulü getirmiştir. Bu da "mudarabe" yöntemidir.

Müdarabe emek-sermaye ortaklığıdır. Bu ortaklıkta başkasının sermayesini işleten kimse, sırf emeği karşılığında kârdan anlaşmaya göre pay alır. Maddî zarara sadece sermayedar. katlanırken; emek sahibinin zarara katlanması, yalnızca emeğinin boşa gitmesi şeklinde olur. Mudarabe, İslâm bankacılığının da esasını teşkil eder (bk. "Müdarabe" maddesi).

3) Diğer mülkiyet kazanma yolları:

Bir çoğu emeğe veya sermaye riskine dayanan başka iktisap yolları da vardır.

Ziraat, ticaret, san´at ve mübah şeyleri ihraz şahsî emek ve gayret olmaksızın, mülkiyetin kazanılma yollarındandır. Nafaka, miras, sadaka, zekât, hibe ve mükâfat alma gibi emek unsuru bulunmayan yollarla da mülk edinilir. Ganimet, diyet, ikta´, lukata, mehir ve muhâlea bedeli de emeksiz mülk edinmeye örnek verilebilir (Fahri Demir, a.g.e., 180 vd.).

Toprak mülkiyetinin kazanılması:

Toprağın hem kamu, hem de özel mülke konu olabileceğini yukarıda belirtmiştik. İslâm, toprak mülkiyetinin kazanılabilmesi için şu esasları getir...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mülkiyet
« Posted on: 28 Nisan 2024, 09:23:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mülkiyet rüya tabiri,Mülkiyet mekke canlı, Mülkiyet kabe canlı yayın, Mülkiyet Üç boyutlu kuran oku Mülkiyet kuran ı kerim, Mülkiyet peygamber kıssaları,Mülkiyet ilitam ders soruları, Mülkiyetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes