> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları M-Z > Mecusilik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mecusilik  (Okunma Sayısı 642 defa)
03 Mart 2010, 17:11:33
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 03 Mart 2010, 17:11:33 »




MECUSÎLİK





Mecusî, Mecus dinine mensup olan; Mecusîlik ise Mecus dinine ait inanç ve akidelere dayalı tutum ve davranışların bütünü; temel akideleri Ateş (ışık)´e tapmak olan Zerdüştîlik, Mithraîlik, Zurvaîlik, Manilik ve Mazdekîlik gibi çeşitli fırka ve mezheplerin ortak adı. Mecusîler, Ateş´e tapan, nur ile zülmeti iki hayır ve şer kaynağı olarak kabul eden müşrik bir topluluktur.

Mecus kelimesinin aslı, Pehlivice (eski Farsça)´dan gelmektedir. Lügatçılar, mecus kelimesinin M-C-S kökünden türediğini ifade ederler. Mecus kelimesi, Pehlevicedeki Minc Kûş kelimesinden elde edilmiştir. Kelime olarak Minc Kûş, arapça "sağîr el-Uzuneyn" (küçük kulaklı)´in Pehlevice karşılığını teşkil etmektedir. Taberî, Hişam b. Muhammed el-Kelbî´den rivayetle; Mecuslarca peygamber tanınan Zerdüşt´ün, ehli kitap âlimleri tarafından Filistinli kabul edilip, İbranî peygamber Eremia´nın ashabından birinin hizmetçisi olduğunu, efendisini aldatınca lânetlenip cüzzama yakalandığını söyler: Minc Kûş kelimesinin Arapçadaki "sağîr el-Uıuneyn" (mesûs) kelimesine karşılık oluşturmasından hareketle; muhtemeldir ki, Zerdüşt´ün yakalandığı cüzzam(lepra) hastalığından kulaklarını kaybederek, küçük kulaklı anlamına gelen "Minc kûş" lakabını almıştır. Zerdüşt bu hastalıktan sonra Azerbaycan´a gitmiş ve oradan Mecus (Minc Kûş) akidesini yaymaya çalışmıştır. Minc Kûş kelimesi doğu dil öbekleri arasındaki geçişi esnasında fonetik (lâfzî) değişiklikler geçirerek önce Arâmiceye, oradan da Arapça´ya "mecus" şeklinde intikal etmiştir. Mecus kelimesi lügatçılar tarafından "yahûd" gibi bir cins isim olarak kabul edilmiştir. "Mecuslar"ın tâbi oldukları dine "el-Mecusiyya" denilir. Bu dine Mecusîlik denildiği gibi, Zerdüşt´e isnaden "Zerdüştîlik"´.ve ilâh Ahura Mazda´ya isnaden de "Mazdekîlik" adı verilmiştir.

Mecusîlik dinine ait bilgiler, bu dinin kutsal kitabı olan Avesta´da bulunmaktadır. Avesta, Zerdüşt´ün ilâhileri olan Gatha´lar bölümü hariç, II. Şahpur zamanında tedvin edilmiştir. Daha sonra İslâm´ın üçüncü yüzyılında yeniden kaleme alınmıştır. Avesta, zamanla değişik yorumlara tabi tutularak karmaşık ve anlaşılmaz formlarda ortaya çıktığı için, kimlerin Mecusî olduğu tarihçilerin dahi çözemediği bir muamma durumunu almıştır (A. Bausani, İslâm Düşünce Tarihi, İstanbul 1990, I, 77).

Mecusîlik, İran´a sonradan gelen arya(soylu)lara telkin edildiği için bir soylular dini olarak ortaya çıkmıştır. Bu anlamda Mecusîlik (Zertüştîlik), aryaların kurduğu Hindnizm, Jainizm ve Sikh(sih) dini ile beraber arî(aryaî).. dinler kolunun bir üyesidir.

Mecusîlik dini henüz ortaya çıkmadan önce İran´da aryaların kendileri ile beraber buralara getirdikleri animizm-naturalizm karışımı dinler ve bu dinlere ait ilâhlar bulunmaktaydı. Meselâ Mithra (Mehr) güneşte ikamet ettiğine inanılan bir Mecusî tanrısı olup, geç dönemlerinde Mecusîliğin bir türevi olarak ortaya çıkmıştır.

İslâm ve ehli kitap kaymaklarında belirtildiği gibi, dini inançlar bakımından oldukça çeşitlilik gösteren Zerdüşt öncesi İran´da, animizm -natüralizm karışımı inançların yanında, ilâhî bir dinin varlığı da tartışmasızdır. Cassas Ebu Bekir er-Râzi Ahkâmu´l Kur´an´ında, Feridun´dan itibaren İran Viştaseb dönemine kadar uzunca bir zaman tevhîd inancına sahip olduğunu söylemektedir. Şehristâni, el-Milel´de; İranlıların Mecus dininden önce, Hz. İbrahim (a.s)´in Hanif dininden olduklarını zikretmektedir.

Taberî´ye göre, İsrailoğullarından bir peygamber, Keyâniyan hanedanının dördüncü hükümdarı olan Viştasebe tebliğci olarak gönderildi. Bu peygamber Viştaseb´in sarayında daha önce Filistinde yaşamış olan Zerdüşt´le karşılaştı. Bu peygamber Viştaseb ve halkına tebliğini İbranice yapıyor, Zerdüşt´de bunu Pehleviceye çeviriyordu. Hükümdar Viştaseb bu zamana kadar Sabii dinine mensuptu. Ancak, bu peygamber vefat edince Zerdüşt bunu fırsat bilerek şeytanın vesveselerini yeni bir din olarak tebliğ etmeye başladı. Ebu Davud, İbn-i Abbas´tan rivayetle, Hz. Peygamber (s.a.s)´in Farslılar´ın nebisi ölünce, şeytan onlara Mecus akidelerini yazdırdı" (Ebu Davud, Harac, 31) şeklinde gelen bir hadis-i şerifine göre, Zerdüşt´ün kurduğu dinden önce İran´da ilâhî bir dinin varlığı kesinlik kazanmaktadır.

Hurrakan´ın oğlu Zerdüşt, M.Ö. VII. ile VI. yüzyıllar arasında yaşamıştır. İran sarayındaki İbranî peygamber vefat edince Viştaseb, Zerdüşt´ün tebliğine muhatab oldu ve onun geliştirdiği yeni dini kabul ederek, yayılması için yardım sağladı. Ayrıca tüm İran´da bir çok ateşgede (içinde ateş yanan Mecusî tapınağı) inşa ettirdi. Viştaseb´in oğlu İsfendiyar ise, zaman zaman baskıya varan yöntemleri) bu dini, İran´dan Anadolu içlerine kadar her yerde yaygınlaştırdı.

Zerdüşt, ilâh Ahura Mazda tarafından kendisine vahyedildiğini (!) iddia ettiği Gathaları, her biri on bin mısradan ibaret eserini, on iki bin öküz derisine yazmıştı. Gathalarda Avesta içinde yer alır. Avesta da yorum (zend)u ile birlikte "Zend Avesta" diye isimlendirilmiştir.

Rivayetlere göre Zerdüşt, bir sabah tanyeri ağarırken kutsal nehir Daiti´nin küçük bir ırmağına inmiş, buradan bir miktar su içtikten sonra, elinde ışıktan bir asa taşıyan ferişteh (melek) Vah Manah ile karşılaşmıştı. Manah onu Ahura Mazda´ya götürmüş ve yeni dininin emirlerini oradan almıştır. Böyle bir ruhî tecrübe geçiren Zerdüşt, henüz Azerbaycan´da bulunmaktaydı ve dinini ilk kez burada tebliğ etmeye başlamıştı. Zerdüşt, tebliğinin ilk dönemlerinde önemli zorluklarla karşılaştı. Bunun üzerine Azerbaycan´dan ayrılıp Belh´e geldi. Bu arada yol boyunca düşüncelerini gözden geçirdi, bazı düzeltmeler yaptı. Belh bu yeni dinin yayılma merkezi oldu.

Zerdüşt, yeni dinin şu dört ilkesinin uygulanmasıyla, Ehrimen (zulmet)in ifsadından dünyanın kurtulacağına inanıyordu: 1. Ahura Mazda´ya ibadet, 2. Feriştehlere saygı; 3. Cin ve şeytanlara lânet; 4. En yakın ile evlilik (Ö.R. Doğrul, Dünyadaki Dinler Tarihi, 140).

M.Ö. I. bin yıldan itibaren İran´da sosyal hayat tarım ve çiftçiliğe göre teşekkül etmeye başladığından eski dinlerin ilâh ve ayinleri (kurban kesmek gibi), Zerdüşt tarafından terk edilerek, sadece Ahura Mazda´nın bakışları önünde çiftçilik ve tarımla uğraşmak gibi bir ibadet şekline dönüştürüldü. Ahura Mazda, insanlardan ibadet olarak sadece iş (çiftçilik) ve barış istiyordu. En büyük ibadet, kuru bir çöl parçasını ekili bir toprak haline getirip, insanların yararlanmasına sunmaktır. Bu anlamda Zerdüştlük, tarım kültürüne dayalı sosyal bir ıslah dinidir.

Zerdüşt dininde maddi dünyanın Cennetten daha değerli olduğuna inanılır. Çünkü kötülüğün gücüne karşı verilecek savaş ancak bu dünyada yapılabilir. Bu anlamda Zerdüştlük (mecusîlik) dünyevî bir dindir.

Gathalarda işlenen ana konu, Ahura Mazda´dır. Gathalarda tam ifadesini bulan Zerdüşt dini, senevî (dualist) ilâh inancına sahip, birbirlerine karşı kıyasıya bir mücadeleye tutuşan ilâhların ebedî olarak savaştığı bir dindir. Bu dinde âlem, hayır ve şerrin üstünlük sağlamak için mücadele ettiği bir savaş alanıdır. Bu mücadele ve çatışmanın bir tarafında iyilerin iyisi "nur ilâhî" Ahura Mazda ve ona yardım eden feriştehler; öte yanda yalan şeytanı, "zulmet ilâhı" Angra Mainyu ile yardımcıları yer alır. İnsan bu mücadelede tanrılardan birisinin yanında yer alarak iyi ya da kötülüğünü ortaya koymak zorundadır. Bu savaş, sonunda, Ahura Mazda ve yandaşlarının zaferleri ile sona erecektir. Hayatın belirleyici aslı Hürmüz (Ahura Mazda) ile Ehrimenî (Angra Mainyiz) güçler arasındaki mücadeledir.

Ateş, ışık tanrısı olan Ahura Mazdayı sembolize eder ve her tapınakta (ateşgede) bir ateş odası bulunur. Bu tapınaklardan alınan kutsal ateş, söndürülmemek üzere evlere götürülürdü. Ateşgededeki ateşi yakmakla görevli rahip, ateşi kirletmemek için eline eldiven giyer, ağzının üstüne de bir peçe takardı.

Aydınlık ilâhı Ahura Mazda´ya inananlar cennete, Angra Mainyu´nun yanını tutanlar da cehenneme gitmeye mahkumdur. Zerdüşt kendisinden üç bin yıl sonra Ehrimeni gücün sona ereceğine, Hürmüz´ün hukümranlığının her tarafı kuşatacağına inanmıştı.

Mecusîlik (Zerdüştîlik) sonraki dönemlerde haleflerinin elinde yorumlanarak tahriflere uğradı. Zerdüşt´ün savaş açtığı Mithra ve Anahita gibi animistik ilâhlar, yeniden Mecusîliğe sokuldu.

Zerdüşt dinine ilk ağır darbeyi Hükümdar Darius döneminde, M.Ö. 331 yılında Doğu seferini yapmakta olan Büyük İskender vurdu. İskender Avestaları toplatıp Persepoliste yaktırdı ve Mecusîliği yasakladı.

Zerdüştlüğün, Vıştaseb´i takib eden birinci yüzyıl dışında pekbir etkinliği olmamıştı. M.Ö. 260 ile M.S. 224 yılları arasında Mecusîler karanlık bir dönemden sonra, daha önce eşi görülmemiş bir gücü ellerine geçirdiler. Sâsânîler, Mecusîlerin yardımı ile İran´da iktidarı ellerine geçirince karşılığında Mecusîlere akidelerini yayma fırsatı tanıdılar. İran´da Mecusîliğin Sâsânilerce yeniden teyit edilmesi dini siyasî yapılanmada, Sâsâni Mabetler iktidarını ortaya çıkarmış oldu. Bu yeni dinî-siyasî yapılanma, İran da soylu (aryaî) olmayan aşağı tabakalara ve sınıflara karşı sistemli bir zulmün yapıldığı yeni bir dönemi başlatmış oldu. Bu yeni zulüm dalgası, gelecek yüzyıllarda geniş halk kitlelerinin kendi istekleri ile İslâm´a girmelerini kolaylaştıran tarihi şartları oluşturdu.

Milâdî III. yüzyılda Mani, Mecusî dininin esaslarından yararlanarak yeni bir din (Manieheisme) kurdu. Mani´nin asıl amacı Zerdüştlüğü ıslah etmek ve ondan evrensel bir din meydana getirmekti. Bunun için Mecusîlik, Budhizm ve Hristiyanlık karışımı bir din kurmaya çalıştı. Kendisinin, Hz. İsa´nın müjdelediği "Faraklit" (Süryanice Munhamenna, arapça Muhammed) olduğunu iddia ederek peygamberliğini ilân etti. Mani, madde ve karanlığı kötülüğün yaratıcısı; ışık ve melekût âleminin ise iyiliğin yaratıcısı olduğunu ileri sür...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mecusilik
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:43:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mecusilik rüya tabiri,Mecusilik mekke canlı, Mecusilik kabe canlı yayın, Mecusilik Üç boyutlu kuran oku Mecusilik kuran ı kerim, Mecusilik peygamber kıssaları,Mecusilik ilitam ders soruları, Mecusilikönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes