> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları A-L > Hucurat suresi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hucurat suresi  (Okunma Sayısı 692 defa)
21 Şubat 2010, 20:16:39
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 21 Şubat 2010, 20:16:39 »



HUCURÂT SÛRESİ




Kur´ân-ı Kerîm´in kırkdokuzcu sûresi, Medine´de nazil olmuştur. sekiz âyet, üçyüzkırk kelime, bindörtyüz yetmişaltı harftir. Fasılası Mim ve Nun´dur. Dördüncü âyetinde geçen "hucurât" (odalar) kelimesinin sûreye ad olarak verilmesi şu olaydan kaynaklanır:

Hz. Peygamberimiz (s.a.s)´in Medine´de eşlerine ait dokuz oda vardı ve bunlar mescide bitişikti. Hicrî 9. yılda, henüz müslüman olmamış Temîmoğulları kabilesinden bir grup mescide gelerek, Hz. Peygamber´in eşlerinin bulunduğu odaların arkasından bağıra bağıra "Muhammed! Muhammed" diye Hz. Peygamber´i çağırdılar ve şiir okumak istediler. Araplar da bazı sorunlar şiirle çözümlenir, kim daha güzel şiir okursa onun tezi kabul edilirdi. Temîm kabilesinin şiirlerine karşılık Hassan b. Sâbit şiir okudu ve bu kabilenin ileri gelenlerinden Akra b. Hâbis müslüman oldu. İşte dördüncü âyette "odaların arkasından sana seslenenlerin çoğunun akılları ermez" buyruğu bu olayla ilgilidir.

Hucurât sûresi, mü´minler arasında ve Hz. Peygamber´e karşı davranış kurallarını, âdâb ilkelerini belirtmektedir.

Mü´minler, Allah ve Rasûlü´nden önce bir hüküm beyan etmeye kalkışmamalıdırlar. Hz. Peygamber ile konuşurken son derece nazik olmalıdırlar. Fasıkların çıkardığı haberlere hemen inanılmamalı ve doğruluğu araştırılmalıdır. Mü´min iki grup savaşırsa araları düzeltilmelidir. Eğer bir grup sulh teşebbüsüne yanaşmayıp saldırıya devam ediyorsa yola gelinceye kadar o grupla savaşılmalı, sonunda da adaletle davranılmalıdır.

Mü´minler kardeştir ve bozuşan kardeşlerin arası düzeltilmelidir. Mü´minler birbiriyle alay etmemeli, birbirini kötü lakapla çağırmamalı ve kusur aramamalıdır. Birbirlerini çekiştirmemeli, zandan ve gizli şeylerin araştırılmasından uzak durmalıdırlar. Herkes Allah katında eşittir, üstünlük ancak takva iledir. Mü´min, Allah´a ve Rasûlü´ne kesinlikle inanan ve malıyla canıyla cihad eden kimsedir. En büyük nimet imandır. Kimin gerçekten iman ettiğini gayba ve herşeye vakıf olan Allah bilir. Sûrenin ana mesajları şöyledir:

Allah ve Rasûlü´nün Hükmünün Üstünlüğü Meselesi:

Sûrenin ilk ayetinde "Allah ve Rasûlü´nün önüne geçilmemesi" öğüdü, Ahzâb sûresindeki şu ayetle açıklığa kavuşmaktadır: ´´Allah ve Rasûlü´nün hüküm koyduğu konularda hiçbir müslümana muhayyerlik (hür düşünce, kendi kendine karar verme yetkisi) verilmemiştir´´ (el-Ahzâb, 33/36). Meşhur Muaz hadisi de bu hususta açık bir huccettir: Hz. Muaz (r.a), Yemen´e vali olarak giderken, Hz. Peygamber ona "ey Muaz, ne ile hüküm vereceksin?" diye sormuş, o da "Allah´ın Kitabı, Rasûlullah´ın sünneti ve bunlarda bulamazsa ictihadı ile hüküm vereceğini" söylemiştir. Rasûlullah da onun cevabı üzerine: "Rasûlü´nün elçisini peygamberinin razı olduğu şekilde muvaffak kılan Allah´a hamd olsun" buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 230; Şâfiî, el Umm, VII, 273; Tirmizî, Ahkâm, 3; Ebû Dâvûd, II, 75-76 vd.).

Öte yandan altıncı âyette: "Ey iman edenler, bir fâsık size haber getirirse onun doğru olup olmadığını araştırıp açığa çıkarın, yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz" buyruğu, Nisâ suresinin 93. âyetindeki "Onlar kendilerine gelen haberi Rasûle ve aralarındaki emir sahiplerine yöneticiler, âlimler) götürselerdi, içlerinden işin içyüzünü araştırıp çıkaranlar onun ne olduğunu bilirlerdi" âyetiyle ve ´´Ey inananlar! Allah´a itaat edin, Rasule ve sizden olan emir sahibine (Ulu´l-Emre) itaat edin. Herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz Allah´a ve Rasûlü´ne gerçekten inanıyorsanız onu Allah´a ve Rasûlü´ne götürün (Kur´ân ve Sünnet´le hüküm verin). Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir´´ (en-Nisa, 4/59) ve "Yeryüzünde bozgunculuk yapan aşırıların emrine uymayın" (eş-Şuarâ, 26/52) âyetiyle bu konu açıklığa kavuşmaktadır. İslâm âlimleri, Ulu´l-emr´in ulema ve umera olduğunu söylemiştir. Hz. Peygamber´in ilk uygulamalarında da emanet ehline verilmiş; yöneticiler, toplumun ileri gelenleri, aynı zamanda âlim ve takva sahibi müslümanlardan meydana gelmiştir. İtaat edilmesi sözkonusu olanlar, bu tür kişilerdir. Aynı zamanda "sizden olan" ibaresi de itaatin ancak müslüman olana olması gerektiğini ifade etmektedir. Rasûlullah bu konuda: "Allah´a isyan hususunda âmire itaat olmaz" buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, 426). Ve yine O; "İtaat ancak iyi şeylerde olur", "Günah işlemesi emredilirse o emir dinlenmez ve itaat edilmez"; ´´Emrime itaat eden bana itaat etmiştir, bana itaat eden Allah´a itaat etmiştir" buyurmaktadır (Buhârî, Ahkâm, 14; Ebu Dâvûd, Cihad, 87).

İslâm toplumunda temel kanun Kur´ân ve Sünnet´tir. Hayat bu temelllerde yükselir. İhtilaflar, Kur´ân, Sünnet, icma, kıyas, ulu´l-emr´in şûrası ve İmamın kararı ile çözümlenir. Bunun dışında Kitap ve Sünnet´in dışına çıkmak, "Allah´a ve Rasûlü´ne gelin" dendiğinde yüz çevirmek münâfıkların, kâfirlerin bâtıla sapanların, tâğuta (azgınlığa çağıran, yoldan çıkaran her şey) başvuranların yoludur ve onlar için "Allah elçisinin emrine aykırı davrananlar kendilerine bir belânın çarpmasından yahut onlara acı bir azabın uğramasından sakınsınlar" âyeti inmiştir (en-Nûr, 24/63).

Hz. Peygamber´e Karşı Edebli Olmak:

"Ey inananlar. Peygamberin yanında seslerinizi onun sesinden daha çok yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi onunla bağırarak konuşmayın ki, siz farkında olmadan amelleriniz boşa gider. Rasûlullah´ın yanında seslerini kısanlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalblerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır. Odaların ardından seni çağıranların çoğu aklı ermeyenlerdir..."(2-4).

Hz. Peygamber herkes gibi bir insandır (Müslim, III, 1337), ancak o peygamber olması ile diğer insanlardan farklı bir konumdadır. Ona karşı düşünce ve davranışlarda dikkatli olmalıdır. Onunla konuşurken hiç kimse sesini yükseltmemeli, bağıra çağıra konuşmamalıdır. Ona hitap ederken adıyla hitap edilmemelidir. Onun adı anıldığında salâtü selâm getirilmesi müslüman olduğunu iddia edenlerin üzerinde vâcip olan bir ilkedir. Ne yazık ki her devirde ve günümüzde bazı insanların özellikle ondan söz ederken salâtü selam getirmesi bir yana, ona karşı edepli bir üslup kullanmadıkları görülür.

Ayrıca âyetlerdeki ifadeler sadece özel konuda değil, bütün insanlar arasında da adab, nezaket, görgü, incelik ilkeleri vazetmektedir. Yeryüzünde müslümanlar kadar latif, nazik, terbiyeli insanlar bulunmaz. Tıpkı câhiliyye Arapları gibi yirminci yüzyılda da insanların çoğu bağıra çağıra konuşmayı, bir üstünlük sanırlar. Oysa bu kabalıktır. İşte âyet bu ince ölçüyü vazetmektedir. Bu ses yükseltme olayı, bir başka buyrukta Rasûlullah tarafından "Siz uzakta birine değil, çok yakınınızda olana hitap ediyorsunuz" şeklinde ifade edilmiştir. Araplar, ibadete ve konuşmalarda seslerini kısmayı ondan öğrendiler. Yine yukarıdaki buyruklar, bir kimsenin evinden bağırarak çağırılmaması adabını da getirmektedir. Bu buyruk da şu âyetle birlikte değerlendirilmelidir: ´´Sesini kıs´´ (Lokmân, 31/18).

Fasıkların Haberi:

"Ey inananlar! Bir fasık size haber getirirse onun doğru olup olmadığını araştırıp açığa çıkarın yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz. İyice bilin ki aranızda Allah´ın Rasûlü vardır. Pek çok işlerde o size uysaydı sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirdi ve onu kalblerinizde süsledi. İmansızlığı, fâsıklığı isyanı size çirkin gösterdi. İşte onlar kemâle erenlerdir" (6-7) .

Müfessirler altıncı âyetin nüzûl sebebini Velid b. Ukbe´nin Rasûlullah tarafından Mustalikoğulları kabilesine zekât toplamaya gönderilmesi ve onun korkarak geri dönüp Peygambere bu kabilenin zekât vermeyi reddettiği ve kendisini öldürmeye kalkıştıkları yalanını uydurmasından sonra indiğini belirtmişlerdir. Hatta Rasûlullah ona inanarak hemen bir ordu hazırlamış. Mustalikoğulları üzerine gitmeye kalkışmıştır. Ancak bu kabilenin başı Haris b. Dırar Hz. Peygamber´e gelerek zekât vermeye hazır olduklarını, Velid´i hiç görmediklerini söyleyince bu âyet nazil olmuştur. Âyetten çıkarılan hükümlerle İslâm hukuku da fasıkların şahitliği kabul edilmemektedir. Hadis usûlünde de yalan haberlerin önlenmesi bakımından İslâm âlimleri Kur´ân´ın cerh ve belirlediği prensibe dayanarak Ta´dil ilmini geliştirmişlerdir.

Ayetin devamında, Rasûlullah aralarında bulunduğu halde kendi görüşlerini ısrarla savunan ve hemen Mustalikoğullarına karşı savaş açılmasını söyleyenlere hitap edilmiştir: "O size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz"

Sûrede ele alınan diğer bir konu da "Mü´min grupların savaşıdır"

´´Mü´minlerden iki grup savaşırsa hemen aralarını bulup düzeltin (barıştırın). Eğer onlardan biri diğerine tecavüz etmeye devam ediyorsa Allah´ın emrine dönünceye kadar siz de onunla savaşın. Sonunda Allah´ın emrine dönerse artık aralarını bulup adaletle düzeltin ve daima adaletli hareket edin, çünkü Allah adaletli hareket edenleri sever" (9).

Bu âyetin hemen arkasından gelen âyette "mü´minler ancak kardeştirler" buyruğu vardır. İslâmî grupların birbiriyle savaşması bu âyetlerle yasaklanmıştır. Her şeye rağmen iki grup birbiriyle savaşırsa, onların arasını düzeltmek; eğer iki taraftan biri durur diğeri hâlâ savaşa devam ederse duran tarafın yanında savaşa girmek de İslâm ümmetinin üzerine farzdır. Çünkü ısrarla savaş istemekle onlar Allah´a karşı gelmiş olmaktadırlar. Rasûlullah, "bize silah çeken bizden değildir´´ buyurur. Bu âyetler İslâm´ın adaletini ortaya koyan, mü´minler´in barışık olmasını temel bir ilke olarak belirleyen buyruklardır. Bir kısım âlimler bu emrin cihâddan daha faziletli olduğunu, Hz. Ali´nin âsîlere karşı hareketini örnek göstererek, bütün müslümanların, devlete karşı ayaklanan âsî, şakî, eşkıya ve bağîlere karşı durmaları hususunda ittifak etmiştir. Fâsık bir devlete, zalim bir...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hucurat suresi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:41:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hucurat suresi rüya tabiri,Hucurat suresi mekke canlı, Hucurat suresi kabe canlı yayın, Hucurat suresi Üç boyutlu kuran oku Hucurat suresi kuran ı kerim, Hucurat suresi peygamber kıssaları,Hucurat suresi ilitam ders soruları, Hucurat suresiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes